20 Temmuz 2007 Sayı: 2007/28(28)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzenin seçim oyununu bozalım,
mücadeleyi yükseltelim!
  Hükümetin ABD’ye kafa tutma
maskaralığı!
CHP emperyalizme uşaklıkta kusur etmeyecek!
Sermaye düzeninin harcı devlet terörüyle karılmıştır!
Bağımsız sosyalist adayların tanıtım şenliklerinden...
BDSP’nin seçim faaliyetinden...
  Seçim çalışması üzerine BDSP temsilcisi İstanbul 1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili adayı N. Şafak Özdoğan ile konuştuk...
  Ümraniye, Samandıra, Sultanbeyli’de seçim çalışması…
  Herkese sınavsız, parasız eğitim hakkı!
  KESK’te üye ve yetki kaybı...
  Mahkeme sendikacılık yapmaya çağırıyor!..
Yüksel Akkaya
  Sınıf hareketinden...
  Sermaye devleti ormanları da katlediyor
  Irak’ta ABD vahşeti sürüyor!
  İP çetesinin Mamak İşçi Kültür Evi’ne saldırısı püskürtüldü...
  Hüseyin Karabulut’u unutmayacağız!
  Binali Soydan’la dayanışmayı
yükseltelim!
  Yurtsever Kürdistan halkına!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yurtsever Kürdistan halkına!

22 Temmuz seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçim süreci boyunca tam anlamıyla vaadler bombardımanına tabi tutuldunuz… Hem düzen partileri, hem de kendilerini “Bin umut adayları” olarak tanıtan DTP’li adaylar tarafından… Her parti ve aday oylarınızı almak için kılıktan kılığa girdi, sayısız hokkabazlığı sergiledi… Bunlar, her seçim döneminde tekrarlanan komedyalar…

Tescilli Kürt düşmanı partileri bir yana bırakıyoruz. Onları belli yönleriyle tanıyorsunuz. Ama “Türkiye’ye sözümüz var” sloganıyla umut tacirliğine soyunanları yeterince tanıyor musunuz? Daha önceki değerlendirmelerimizde sık sık vurguladığımız gibi, bu umut tacirlerinin Kürt halkına verebileceği hiçbir şey yok! Onların yüzü Kürt halkına, emekçilere dönük değil, onların yüzü, Türk devletine dönüktür. Politik programları, kimi kırıntılar ve görece rahat siyaset yapma karşılığında Kürdistan ve Kürt davasını satmaktan başka bir şey değildir. Kendilerini devlete ve düzene kabul ettirmek istiyorlar, ancak devlet onları kabul etmiyor, her defasında tersliyor ve aşağılıyor. Bu aşağılayıcı oyunda Kürt halkı ve en temel değerleri bir trampa aracı, bir kullanım aleti olarak kullanılıyor.

Buna izin vermemeniz gerekir!

Bu umut tacirleri için siyaset, milletvekilliği politik olarak kendilerini düzene kabul ettirmenin, bireysel ve grupsal olarak bu düzende politik ve ekonomik ayrıcalıklar elde ettirmenin aracıdır. Bunun böyle olduğundan kuşku duymamak gerekir.

DTP ve onun arkasındaki İmralı Partisi’nin Kürt halkı ve Kürt halkının en temel haklarıyla bir ilgisi kalmamıştır. Ama Kürt halkının oylarına ve politik desteklerine ihtiyaçları var. O nedenle bol bol yalan söylemekte, beyin yıkama, yürek karartma kampayalarını yürütmektedirler. Bunlara kanmamak gerekir.

Genel olarak seçimlerin, özel olarak 22 Temmuz seçimlerinin Kürt halkı için anlamı bellidir: Öncelikle Türk siyaset kurumu, onun bir parçası olan seçim ve partilerin bu konumu, inkar ve imha sisteminin ayrılmaz birer unsurlarıdır. Seçimlerin Kürdistan ve UKM açısından gayrı-meşrululuğunu net, açık ve ikirciksiz bir biçimde ortaya koymadan ulusal kurtuluş, bağımsızlık ve özgürlük, kimlik mücadelesi konusunda ciddi, samimi ve tutarlı olmak mümkün değildir. Ama Kürdistan, ulusal kurtuluş, bağımsızlık ve özgürlük gibi davaları olmayan “Bin Umut” tacirleri, kampanyalarında bu temel ve ilkesel doğruya dokunma gereği duymadılar, tersine her defasında devletle bütünleşme mesajını verme gereğini duydular.

Yine anılan tacirler, konuşmalarında ve eylemelerinde Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız koşulsuz, net ve ikirciksiz bir biçimde savunmak bir yana, dillerine bile almadılar… Oysa Kürt halkının en temel sorunu bu değil mi, sorun bu biçimde konulmadan ve çözümü bu biçimde ele alınmadan Kürt ve Kürdistan sorunu çözülebilir mi? Çözülemeyeceği çok açık. O zaman bu tacirlerin davası ne, neyin çabasını sergiliyorlar?

Bu soruların yanıtlarını düşünerek seçimdeki duruşunuzu belirlemek durumundasınız!

Sömürgeci inkâr ve imha siteminde Kürt adına hiçbir şeye yaşam hakkı tanınmadı, tanınmıyor. Teslimiyet, ihanet, itaat ve düzenin bir eklentisi olma yalvarışları sömürgeci sistemin yumuşamasını ve esnemesini getirmek şurada dursun, bu davranışlar, onların daha da pervasızlaşmasını tetikliyor.

Kısacası seçimler karşısında doğru bir TC ve sömürgeci egemenlik bilinci olmayanları sömürgeci postallar altına alınıp çiğnenmekten başka bir son beklemiyor. Umut tacirlerini bekleyen son da bundan başkası değildir.

Yurtsever halkımız!

Umut tacirleri diyorlar ki, “bize oy vermezseniz, Kürtlerin düşmanları güçlenecek, ama bize oy verirseniz barış kazanacak, Kürt halkı kazanacak!” Bu tam bir demagojidir! Diyelim ki, Umut tacirlerine oy verdiniz, Kürt halkı mı kazanacak? Kürt halkı adına neyi savunacaklar? Özgürlüğünü, temel haklarını, Kürtlerin kendi kaderini belirleme hakkını savunacaklar mı? Şimdi savunuyorlar mı? Hayır, onların böyle dertleri yok. Onların dertleri birkaç kırıntı karşılığında devletle bütünleşmek, devletin Kürdistan’daki sömürgeci egemenliğine politik ve toplumsal payanda olmaktır. Peki, böyle bir oyuna alet olmak yurtseverlikle, ulusal onurla bağdaşır mı? Bir de Kürt halkı sömürgeci düzen partileri ile bu düzene payanda olmak isteyen, Kürt egemen ve orta sınıflarının temsilcileri arasında bir seçim yapmak zorunda değildir. Kürt halkı, kendi ulusal istem ve değerleri doğrultusunda hareket etmek durumundadır!

Yurtsever Kürdistan halkı ve emekçileri,

22 Temmuz seçimleri, sömürgeci düzeni meşrulaştırmak ve ömrünü uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Sömürgeci düzen partilerinin işlevi bundan başkası değildir.

Kürt değerleri ve adına seçimlere katılan DTP ve İmralı Partisinin adaylarının Kürt davasıyla bir ilişkisi yoktur. Onlar sizin adınızı ve değerlerinizi kendilerini bu düzene kabul ettirmek ve bireysel-ailesel ayrıcalıklar elde etmek için kullanacaklardır. Çizgileri ve pratikleri bunun çok net kanıtıdır! O nedenle;

Sandık başlarına gitme, sömürgeci düzen partilerine oy verme, “Bin umut adayları” olarak tanıtılan umut tacirlerine oy verme!

Bağımsızlık ve özgürlüğünü savunan, seçimlerinin gerçek niteliğini her fırsatta ortaya koyan, seçildiğinde Kürt halkını reddeden ve halkımız için küfür anlamına gelen Meclis andını reddeden bağımsız adaylar varsa onlara oy ver! Ama biliniyor ki, bu niteliklere sahip adaylar yok! O halde seçim komedyasının bir eklentisi olmayı reddet!

Sosyalist-Şoreşger

(Kürdistan Devrimci Sosyalistleri)

16 Temmuz ‘07


Ordu Kürdistan’da seçim baskısı yapıyor

Düzen Kürt sorunu konusundaki uzlaşmaz ve faşizan tavrını seçimler bahanesiyle doruğa çıkardı. Düzen içi politika yapma konusundaki ısrarı bile Kürt hareketini devletin baskısından korumuyor. Ordunun “Bin Umut adaylarına oy vermeyin” kampanyası tehditlerle devam ederken kampanyanın aktivisti askerler CHP ve MHP’nin propagandasını yapıyor.

Seçimlere az bir süre kala Kürdistan’da asker baskısı giderek artıyor. “Bin Umut” adaylarının seçim çalışması yürüttüğü köyleri gezen jandarmalar, seçmenlere “bağımsızlara oy vermeyin” diyerek baskı yapıyor. “Bin Umut” Şırnak bağımsız milletvekili adayı Hasip Kaplan, kendisine oy verilmemesi için köylüleri tehdit eden Güçlükonak Jandarma Karakolu Komutanı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Şırnak “Bin Umut” adayı Hasip Kaplan’ın ziyaret ettiği Güçlükonak’a bağlı Damlarca, Akdizgin, Akçakuşak, Boyuncuk köylerine giden Güçlükonak Jandarma Komutanı Yusuf Başçavuş ve beraberindeki askerlerin köylüleri, “Bin Umut” adaylarına oy vermemeleri için tehdit ettiği ve bazı köylülere de karakolda darp uygulandığı bildirildi. 1, 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde Akçakuşak köyünden 70 yaşındaki Ali Kavut, Boyuncuk köyünden Mehmet Gülhan, Aysel Şen, Şükrü Şen, Ömer Özen, Güçlükonak’tan Ali Erkun ve bazı aileler Damlabaş köyünden Felek adlı bir kadının Jandarma Karakolu’na çağrıldığını söyleyen Kaplan, “Burada bağımsız milletvekili adayı olan beni destekledikleri ve yemek verdikleri için tehdit edilmiş, küfredilmiş ve hakaret edilmiştir. Ayrıca içlerinden bazı köylüler dövülerek darp edilmiştir” dedi. Kaplan, Güçlükonak Jandarma Karakolu Komutanı Yusuf Başçavuş ile karakolda görevli astsubaylar hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, şüphelilerin “siyasi faaliyetleri engelleme”, “seçim kanuna muhalefet”, “görevi kötüye kullanma”, “tehdit etme”, “işkence yaptıkları” gerekçesiyle cezalandırılmasını istedi.

Şırnak’taki tehdit ve baskının bir benzeri de Ardahan’da yaşanıyor. Ardahan’a bağlı Göle ilçesi ile Köprülü beldesinde askerlerin köyleri dolaşarak “Bin Umut” adaylarına oy verilmemesi yönünde tehdit ettiği iddia edildi. “Bin Umut” Ardahan adayı Av. Mehmet Yavuz Yılmaz, Kayaaltı (Poladik) köyünde de korucuların açık oy kullanma baskısı uyguladıklarını belirterek, 22 Temmuz’da seçim sandıkları üzerinde avukatların görevli olarak bekleyeceğini söyledi.

Öte yandan Siirt Alay Komutanlığı’nın köy muhtarları ile “güvenlik ve hizmet” adı altında düzenlediği toplantıda, oyların CHP ve MHP’ye verilmesi konusunda baskı yaptığı iddia edildi. İsmini vermek istemeyen bir köy muhtarı, askerlerin köyün erkeklerini köy meydanında toplayarak, bağımsız adaylara oy verilmemesi yönünde tehdit içeren konuşmalarda bulunduğunu belirtti. Askerlerin, birkaç gün önce Pervari’ye bağlı Doğan köyünde bulunan korucuları da çağırarak, Bin Umut Adayı Osman Özçelik’e oy verilmemesini istediği bildirildi. Yine Kurtalan ilçesine bağlı Tulumtaş köyüne giden Tulumtaş Karakol Komutanı’nın köylüleri bağımsız adaylara oy verilmemesi yönünde tehdit ettiği belirtildi. Toplantıya katılan ve ismini vermek istemeyen bir köy muhtarı, askerlerin kendilerine, “DTP’nin desteklediği bağımsız aday Özçelik’e oy verilmesin. Bize sorarsanız, oylarınızı CHP ya da MHP’ye kullanın” dediklerini aktardı.