20 Temmuz 2007 Sayı: 2007/28(28)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzenin seçim oyununu bozalım,
mücadeleyi yükseltelim!
  Hükümetin ABD’ye kafa tutma
maskaralığı!
CHP emperyalizme uşaklıkta kusur etmeyecek!
Sermaye düzeninin harcı devlet terörüyle karılmıştır!
Bağımsız sosyalist adayların tanıtım şenliklerinden...
BDSP’nin seçim faaliyetinden...
  Seçim çalışması üzerine BDSP temsilcisi İstanbul 1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili adayı N. Şafak Özdoğan ile konuştuk...
  Ümraniye, Samandıra, Sultanbeyli’de seçim çalışması…
  Herkese sınavsız, parasız eğitim hakkı!
  KESK’te üye ve yetki kaybı...
  Mahkeme sendikacılık yapmaya çağırıyor!..
Yüksel Akkaya
  Sınıf hareketinden...
  Sermaye devleti ormanları da katlediyor
  Irak’ta ABD vahşeti sürüyor!
  İP çetesinin Mamak İşçi Kültür Evi’ne saldırısı püskürtüldü...
  Hüseyin Karabulut’u unutmayacağız!
  Binali Soydan’la dayanışmayı
yükseltelim!
  Yurtsever Kürdistan halkına!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

KESK’te üye ve yetki kaybı...

Fiili-meşru mücadeleden uzaklaşıldıkça hareket geriliyor!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından toplu görüşmelerde kamu emekçilerini temsil edecek sendikalar ve sendikalı memur verileri açıklandı. Buna göre Türk Kamu-Sen 350 bin 727 üye ile en fazla üyeye sahip sendika iken, Memur-Sen 249 bin 725 üye ile ikinci, KESK ise 231 bin 987 üye ile üçüncü sırada yer aldı. Türkiye genelinde sendikaya üyelik 76 bin artarken KESK’in üye sayısında 2 bin 349 azalma görüldü.

Görüşmelere katılım düzeyinde ise Kamu-Sen 8, Memur-Sen 2, ve KESK ise 1 sendika ile yer alacak. KESK’in yetkiyi aldığı tek sendika memur sendikaları arasında en az üyeye sahip olan Kültür-Sen’dir.

Verilerin dili

Rakamlar bütünü açıklamasalar da yönelimi-yönelimleri göstermeleri bakımından önemlidirler. Bu anlamıyla yukarıdaki verilerden çıkarılacak ilk sonuç ırkçı-gerici-dinci sendikaların üye kazandıkları, görece sol ve sola yakın duran sendikal yapının ise güç yitimine uğradığıdır. Yapılması gereken bu güç yitiminin nedenlerini iyi ortaya koyabilmekten ve bunlarla mücadele etmekten geçiyor.

Bunu yaparken hiç kuşkusuz kamu emekçileri hareketindeki gerilemeyi bu alanla sınırlamamak gerekiyor. Bir başka deyişle varolan her şey birbirini şu veya bu biçimde etkilemektedir. Genel olarak sol harekette (ve kamu hareketi söz konusu olduğunda özellikle yurtsever harekette) yaşanan gelişmelerin kamu alanını da etkilediği bilinmektedir. Yine çokça ifade edildiği gibi sınıf hareketinin içinde bulunduğu durum da şu veya bu oranda kamu hareketi üzerinde etkide bulunmaktadır. Özetle toplumsal düzlemde yaşanan tüm gelişmeler ileri atılışlar-geriye düşüşler kamu emekçileri hareketini de etkisi altına almakta ve belirlemektedir.

Bu anlamıyla son dönemde toplumda estirilen şovenist dalganın, laik-şeriat kamplaşmasının solu ve sol olarak tanımlanan yapıları marjinalleştirme çabasıyla birlikte gittiğini görmek gerekiyor. Bu süreç kuşkusuz kamu emekçileri alanında da yaşanmaktadır. Ayrıca kamu alanında merkezi yönetime göre sendikaların zaman zaman üye kazandıkları ve kaybettikleri de geçmiş deneyimlerden bilinmektedir. Memur-Sen’in son yıllarda üyelerini ikiye katlamış olması kuşkusuz bundan kaynaklanmaktadır: bu AKP hükümetinin kadrolaşma politikasının bir sonucudur. Son olarak sınıf hareketinin esamesinin okunmadığı bir dönemden geçildiği ve buradan da kamu emekçileri hareketine herhangi bir desteğin -hareketlilik anlamında bir desteğin- sözkonusu olmadığı bilinmektedir.

Buraya kadar söylenenler nesnelliğin ifade edilişidir sadece. Oysa dünya salt nesnelliğe mahkum olsaydı herhangi bir değişimin ve gelişimin yaşanması mümkün olmazdı. Bu nedenle kamu emekçileri hareketine bakarken aslolarak özneye bakmak gerekiyor. Özne kimdir, nereye yöneliyor ve bunun için ne yapıyor?

KESK yönetiminden kaynaklı sorunlar

Nesnel koşulların ağırlığına paralel olarak KESK yönetiminin sıkıştığı, saldırı dalgasını karşılamakta, mücadele etmekte zorlandığı görülmelidir. Bu zorlanış elbette ki kurulduğundan beri KESK yönetiminde yer alan anlayışların ÖDP-DTP-EMEP çizgisinin ideolojik-politik şekillenişinden kaynaklanmaktadır. Ve bir o kadar da ilerici, devrimci kamu emekçilerinin inisiyatifsizliğinden, müdahale güçlerinin sınırlılığından güç almaktadır. Devrimci kamu emekçileri varoldukları alanlarda bağımsız bir kamu emekçileri çalışması örgütleyememektedir.

‘90 çıkışıyla birlikte kurulan KESK’in ve o dönem Bahar eylemlerinden güç alan kamu emekçileri hareketinin bugün başına çöreklenmiş ve KESK’i politik nema olarak gören reformist anlayışların sağa kayması hareketi geriye çekmiştir. Bilinmektedir ki politik iddiasını kaybeden hiçbir hareket, sendikal oluşum varlığını koruyamaz. Ya yok olur ya da varolan güç ilişkilerine paralel olarak iktidarın şu veya bu kliğine yaslanır. Kamu-Sen’in milliyetçilere, Memur-Sen’in dincilere dayanmasına paralel bir süreç izler. KESK ise geleceğini kamu emekçileri hareketini yeniden yükseltmeye bağlamaktansa, seçimlere-hükümet değişimlerine bağlama yöneliminin giderek güç kazandığı apaçık görülmektedir Ancak açıktır ki bu yönelimin ne kamu emekçileri hareketine ne de sınıf mücadelesine herhangi bir katkısı olamaz.

Mücadeleden uzaklaşan KESK

KESK yönetimi ortaya koyduğu icazetçi tutumlarla (sahte sendika yasasına karşı takındığı tutum, grevli toplu sözleşme hakkını savunamaması), ilkeleri-talepleri için tutarlı, militan bir mücadele örgütlemekten uzak duruşuyla (ana dilde eğitim), düzenin açtığı dar alanda oyun oynamayı tercih edişiyle (anlamsız toplu görüşmelere katılmak), ortaya koyduğu politik hatla kamu emekçileri nezdinde diğer sendikalardan farklı olmaktan çıkmıştır. Mücadele etmeyen herhangi bir sendikaya dönüşmüştür. Bunun doğal sonucu da KESK’in kamu emekçilerinin gözünde özne-mücadele merkezi olma hüviyetini kaybetmesidir. Kamu emekçilerinin KESK’e ve onun örgütlediği eylemlere yabancılaşması ve uzaklaşmasıdır.

Bugün KESK’in kamu emekçileri içinde etkin olan hiçbir sendikada yetki alamamış olması, emekçileri örgütleyememesinin gerisinde yılların biriktirdiği bu olumsuzlukların yarattığı tahribat yer almaktadır.



 

KESK üyeleri bordrolarını yaktı...

“Sadaka değil toplu sözleşme!”

İstanbul: Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) üyeleri 13 Temmuz günü Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirdikleri eylemlerle AKP hükümetinin yaşama geçirdiği İMF politikalarına ve kamu emekçilerine dayatılan sefalet ücretine ‘hayır!’ dediler. KESK’in gerçekleştirdiği eylemlerin İstanbul ayağı Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleştirildi.

Saat 18.00’de Taksim Gezi Parkı’nda toplanan kamu emekçileri “KESK” pankartını açtılar. Katılımın zayıf olduğu eylemde; basın metnini KESK İstanbul Şubeler Platformu dönem sözcüsü Emin Ekinci okudu. Açıklamada Ağustos ayı içerisinde memurlar ve hükümet arasında yapılacak müzakerelerin “toplu görüşme” değil “toplu sözleşme” olmasını istedi.

“Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek!”, “Söz, yetki, karar çalışanlara!”, “Sadaka değil toplu sözleşme!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”, “İMF değil emekçiler yönetsin!” sloganlarının atıldığı eylemde KESK MYK Üyesi Sevgi Göyçe de bir konuşma yaptı. Ardından KESK üyeleri sefalet ücretini protesto ederek maaş bordrolarını yaktılar.

THY’yle yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde grev aşamasına gelen Hava-İş Sendikası’na da “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganıyla destek verilmesinin ardından eylem sona erdirildi.

150’yi aşkın KESK üyesinin katıldığı eyleme BDSP de destek verdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Ankara: Saat 12:30’da Yeni Karamürsel önünde biraraya gelen yaklaşık 150 kamu emekçisi burada kortejler oluşturarak Başbakanlığa kadar yürüdü. Yürüyüş esnasında emekçilerin yola çıkması nedeniyle polisle kısa süreli arbede yaşandı.

Eylemde “Emekçiler sandıkta hesap soracak!”, “Sefalet ücretine hayır!”, “Sadaka değil, toplu sözleşme!”, “İnsanca yaşamak istiyoruz!”, “IMF’ye değil emekçiye bütçe!”, “Yoksullukta eşitlik istemiyoruz!” sloganları atıldı, aynı şiarların yer aldığı dövizler taşındı. Başbakanlığın önünde yapılan basın açıklamasında İ. Hakkı Tombul AKP hükümetinin 4, 5 yıllık politikalarını eleştirdi.

Coşkunun ve katılımın sınırlı olduğu, zayıf ses düzeni nedeniyle basın açıklamasının kitle tarafından duyulmadığı eylem, basın açıklamasının ardından sona erdi.

Eyleme Ankara Fizik Tedavi Hastanesi’nden sendikaya üye oldukları için atılan taşeron işçiler de katıldı.

Adana: KESK Adana Şubeler Platformu 13 Temmuz Cuma günü ek zam talebi ile ilgili basın açıklaması ve bordro yakma eylemi gerçekleştirdi. İnönü Parkı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında insanca yaşamaya yeten ücret talebi dile getirildi.

İzmir: İzmir’de alanlara çıkan kamu emekçileri ücret zamlarını protesto etti, bordrolarını yaktı. Saat 12.30’da Konak Sümerbank önünde toplanan emekçiler İzmir Büyük Şehir Belediyesi önüne yürüdüler, burada bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Çevik kuvvetin ablukaya aldığı emekçiler alkışlarıyla, sloganlarıyla eylemlerine devam ettiler. Belediye önüne gelindiğinde kitlenin sayısı arttı.

Basın açıklamasının okunmasının ardından bordrolarını yakan emekçiler Büyük Şehir Belediyesi’nin önünde kurulu olan Tüm-Bel-Sen imzalı “Toplu sözleşme hakkımız grev silahımız” yazılı çadırın önüne doğru yürüyüşe geçti.

Burada tepkilerini sloganlarla haykırdılar. Bu sırada İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu göründü. Emekçilerin “Başkan Buraya!” şeklinde haykırdıkları sloganlar sonucunda kalabalığın yanına gelen Kocaoğlu, kısa bir açıklama yaptı. Bir işçinin “Başkanım 750 YTL ile geçinemiyorum” demesi üzerine “Siz beni davet ettiniz, ben de siz davet ettiğiniz için geldim” dedi ve yaptıklarını savunan bir açıklama yaptıktan sonra alanı terketti. Bu olay üzerine KESK adına bir açıklama yapıldı.

Eyleme yaklaşık 220 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak İzmir