20 Temmuz 2007 Sayı: 2007/28(28)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzenin seçim oyununu bozalım,
mücadeleyi yükseltelim!
  Hükümetin ABD’ye kafa tutma
maskaralığı!
CHP emperyalizme uşaklıkta kusur etmeyecek!
Sermaye düzeninin harcı devlet terörüyle karılmıştır!
Bağımsız sosyalist adayların tanıtım şenliklerinden...
BDSP’nin seçim faaliyetinden...
  Seçim çalışması üzerine BDSP temsilcisi İstanbul 1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili adayı N. Şafak Özdoğan ile konuştuk...
  Ümraniye, Samandıra, Sultanbeyli’de seçim çalışması…
  Herkese sınavsız, parasız eğitim hakkı!
  KESK’te üye ve yetki kaybı...
  Mahkeme sendikacılık yapmaya çağırıyor!..
Yüksel Akkaya
  Sınıf hareketinden...
  Sermaye devleti ormanları da katlediyor
  Irak’ta ABD vahşeti sürüyor!
  İP çetesinin Mamak İşçi Kültür Evi’ne saldırısı püskürtüldü...
  Hüseyin Karabulut’u unutmayacağız!
  Binali Soydan’la dayanışmayı
yükseltelim!
  Yurtsever Kürdistan halkına!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Binali Soydan’la dayanışmayı yükseltelim!

Binali Soydan Süresiz Açlık Grevi’ne başlıyor!

Basına ve kamuoyuna!

Binali Soydan’ın tutsaklık durumu devam ediyor.

B. Soydan, faşist sermaye devletinin, tümüyle keyfi ve asılsız suçlamalardan ibaret iade istemini onaylayan Alman Yüksek Mahkemesi’nin kararı üzerine tutuklandı.

Ortaya konulan tüm çabalara ve yapılan çağrılara rağmen, bu haksız karar geri çekilmemiş, Binali Soydan serbest bırakılmamıştır.

Bunun üzerine, Binali Soydan, 23 Temmuz 2007 tarihinde, bu uygulamayı protesto etmek amacıyla süresiz olarak Açlık Grevi’ne başlayacağını bize bildirmiştir. Eylemini, serbest bırakılana kadar sürdüreceğini belirtmektedir.

Binali Soydan’ın serbest bırakılması ve koşulsuz olarak kendisine oturum hakkı tanınması amacıyla yürüttüğümüz kampanya böylece yeni bir boyut kazanmaktadır.

Bu durumun da bir gereği olarak, 21 Temmuz 2007 tarihinde, bu gelişmeyi de duyuran, yeni bir basın açıklaması yapılacaktır.

Yerli ve göçmen, ilerici ve devrimci tüm kişi, kurum ve kuruluşları, yapacağımız bu basın toplantısına katılmaya, kampanyaya güç katmaya çağırıyoruz.

Tarih: 21 Temmuz 2007

Saat : 18.00

Yer : Dom Kilisesi önü

Köln Binali Soydan’la Dayanışma Komitesi


BM’ye Soydan için dilekçe

İsviçre Binali Soydan’la Dayanışma Komitesi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne Binali Soydan’ın serbest bırakılması talebiyle dilekçe gönderdi. Dilekçede Soydan’ın devrimci kimliğini ve mücadelesini anlatan özgeçmişi yer aldı.

Binali Soydan Bir-Kar saflarında mücadele yürüttüğü için dilekçede Bir-Kar ile ilgili bilgilere yer verildi. “Bir-Kar, başta Almanya olmak üzere, Avrupa’nın hemen tüm ülkelerinde faaliyet yürütmektedir. Çok özet olarak, Bir-Kar, faaliyet yürüttüğü ülkelerdeki sorunları kendi sorunları olarak görmekte, bu sorunların çözümü için ortaya konan çabalara katkı sunmayı, buralardaki ilerici ve devrimci güçlerle aktif enternasyonal bir dayanışma içinde olmayı esas alan bir anlayışı savunmaktadır. Somut olarak, Bir-Kar, işsizliğe, hak gasplarına, eğitimsizliğe, konutsuzluğa, doğanın tahribatına, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına, yıllar sonra insanlık için yeniden bir tehlike haline gelen faşizme (ve Neo-Nazi çetelerine), dünya halklarına büyük acılar yaşatan emperyalist saldırganlık ve savaşa, kapitalist sistemin kadın ve çocuk bedenini bir meta olarak pazarlamasına, geleceğimiz olan gençliğin, tam bir geleceksizliğe mahkum edilip, uyuşturucu ve fuhuş sektöründe tüketilmesine karşı çalışmalar yapan, organizasyonlar gerçekleştiren, benzer çabalara katkı sunan politik bir platformdur.

Bir-Kar, kendisine, bütün uluslardan işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini temel şiar olarak belirlemiştir. Böylece daha güçlü olunacağı düşüncesindedir. Enternasyonalizm onun öncelikli ilkeleri arasındadır” denildi.

Dilekçede Alman devletinin ve iltica mahkemelerinin mücadeleci ve örgütlü açık kimliğine rağmen Binali Soydan’ın ilticasını kabul etmediği ve oturum hakkı tanımadığı vurgulandı. Türkiye’de uygulanan anti demokratik ve faşist uygulamalara dikkat çekildi. Soydan hakkında ileri sürülen iddiaların keyfi ve asılsız olduğu vurgulandı. Tüm yargılamaların ve verilen ağır cezaların, tümüyle politik nitelik taşıdığı dile getirildi.

Dilekçede Binali Soydan’ın Türk devletine kesinlikle iade edilmemesi, Alman Yüksek Mahkemesi’nin tutuklama kararını geri çekmesi ve Binali Soydan’ın derhal serbest bırakılması talebi yeraldı. Aksi durumda, Binali Soydan’ın Türkiye’de karşılaşacağı tüm akibetten, TC kadar, Alman devletinin ve bu kararı veren tüm kurumların sorumlu olacağı ifade edildi. Politik iltica, Birleşmiş Milletler’in 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin, her politik sürgün gibi, Binali Soydan’a da tanıdığı evrensel ve meşru bir hak olduğu, TC’nin ve DGM’lerin, asılsız ve keyfi suçlamalarının ve kararlarının dikkate alınmaması, Binali Soydan’ın politik iltica talebinin kabul edilerek, kendisine süresiz oturum hakkı verilmesi gerektiği vurgulandı.


Soydan ve Yıldırım’a özgürlük!

Sosyalist ve devrimci kişiliği ile tanınan Binali Yıldırım 29 Mayıs tarihinde İspanya’nın Malorca Adası’nda İnterpol tarafından gözaltına alındı. Binali Soydan ise 19 Haziran 2007 tarihinde oturma iznini uzatmak icin Köln Yabancılar Dairesi’ne gittiğinde Türk Devleti’nin iade istemi üzerine Köln’de tutuklandı. Bunun üzerine Hamburg’daki Türkiyeli Demokratik Kurumlar, İran Sosyalist Partisi ve Alman Karavana Derneği tarafından iki ayrı yerde tutukluların serbest bırakılması talebiyle ortak basın açıklaması yapıldı.

Bu açıklamalardan ilki İspanya Konsolosluğu önünde gerçekleşti. Basın metninin okunmasının ardından Binali Yıldırım’ın serbest bırakılması için sloganlar atıldı. Atılan slogonlardan rahatsız olan Konsolosluk açıklama yapılan alanı tecrit etmek, açıklamayı engellemek için oraya polis yığınağı yaptı. Ancak bütün engelleme çabalarına karşın basın açıklaması yapıldı.

İkinci açıklama ise Hamburg Hauptbahnof’un önünde yapıldı. Yapılan basın açıklamasına kurumlar adına 15 kişi katıldı. Basın metninin okunmasının ardından imza standı açıldı ve 60’ı aşkın imza toplandı. Toplanan imzalar İçişleri Bakanlığı’na gönderildi. Tutuklu arkadaşlarımız serbest kalana kadar her cumartesi günü saat 15 ile 18 arası imza standlarımızı açarak eylemlerimize devam edeceğiz.

Bir-Kar/Hamburg


Bielefeld: Soydan’la dayanışma sürüyor!

Binali Soydan’ın Türkiye’ye iadesinin istenmesinin sonucu olarak Alman hükümeti tarafından tutuklanmasının ardından yaklaşık dört hafta geçti. Buna rağmen tutukluluğu devam ediyor. Bir-Kar olarak Avrupa’da bu durumu yaygın bir faaliyete konu etmiş bulunuyoruz. Bizler de Bielefeld Bir-Kar olarak, bölgemizde geçen haftadan başlayarak, Cumartesi günleri bilgilendirme standı açarak faaliyetimizi açık bir kitle çalışmasına çevirmiş durumdayız. Bu hafta da yine Bielefeld’in işlek yerlerinden biri olan çarşı merkezinde standımızı açtık. Geçen haftaya kıyasla bu hafta standımızı görsel açıdan biraz daha zengin tutmaya çalıştık. Almanca, İngilizce ve Türkçe olarak üç dilde hazırladığımız “Binali Soydan’a özgürlük!” pankartını açtık. Çeşitli sloganlarımızın olduğu dövizler hazırladık. Ayrıca standımızdan müzik dinletisi sunmamız da oldukça ilgi çekici oldu. Hava koşullarının iyi olmasından kaynaklı geçen haftaya oranla standımıza olan ilgi daha da yoğundu. Ayrıca standımızda insanlarla sohbet etme imkanı da bulduk. Yer yer oldukca canlı tartışmalar yaşandı.

Bielefeld Bir-Kar


İLPS’den Soydan’la ilgili açıklama

Halkların Uluslararası Mücadele Ligi (İLPS) yaptığı açıklama ile Binali Soydan’ın tutuklanmasını kınadı ve serbest bırakılmasını talep etti.

Halkların Uluslararası Mücadele Ligi Uluslararası Koordinasyon Komitesi Başkanı Prof. Jose Maria Sison imzalı 8 Temmuz tarihli açıklamada Binali Soydan’ın ilerici ve demokrat olduğu vurgulandı. Türkiye’de devlete karşı çıkan herkese baskı uygulandığı dile getirildi. Alman yetkililerinin Soydan’ı Türkiye’ye göndermesi durumunda düşünce suçlusu olarak işkenceye uğrama, tecride konma ve başka insanlık dışı uygulamalara maruz kalma durumunun olacağı vurgulandı.

Açıklamada şunlar söylendi,“Yıllardan beri Avrupa hükümetleri kendi ülkelerinde sosyal reform ve demokrasi için mücadele eden ilerici göçmenlere karşı güya teröre karşı savaş bahanesine başvurmaktadır. Terörist suçlamasını özgürlük hareketlerinin üye ve yöneticilerinin temel insan haklarını ihlal edebilmek için bir bahane olarak kullanmaktadırlar. Böylelikle bu Avrupa hükümetleri son derece çifte standartlı ve olağanüstü ikiyüzlü olduklarını ortaya koymaktadırlar.

Bütün ilerici ve demokratik örgütlerin ve iyi niyetli kimseleri Binali Soydan’ın haksız yere tutuklanıp hapse atılmasını mahkum etmeye ve derhal salıverilmesi için çağrıda bulunmaya davet ediyoruz. ILPS üyesi olan tüm örgütleri Binali Soydan’ın kurtarılması ve derhal ve şartsız olarak salıverilmesi için yapılabilecek eylemlere destek vermeye çağırıyoruz.”


Binali Soydan’a özgürlük!

Binali Soydan’la dayanışmak amacıyla Hollanda İçişleri Bakanlığı’na dilekçe gönderen FNV-DAF İşyeri işçi Temsilcisi A. Solmaz, Soydan’ın serbest bırakılmasını istedi.

Dilekçede Türkiye’deki gerici rejimin Kürt halkına, Alevilere, ilerici parti, örgüt, kurum, kuruluş ve kişilere uyguladığı baskıdan bahsedildi. Binali Soydan’ın da, Türkiye’de pek çok kez gözaltına alındığı, ağır biçimde işkence gördüğü, belli bir süre cezaevinde kaldığı, tüm bunlardan dolayı yurtdışına çıkarak sürgün yaşamak zorunda kaldığı ifade edildi.

Binali Soydan üzerindeki anti-demokratik uygulamaya son verilmesini ve serbest bırakılmasını isteyen Solmaz, tutuklamanın tümüyle anti-demokratik ve insan haklarıyla bağdaşmadığını ifade etti.


Soydan derhal serbest bırakılmalıdır!

Binali Soydan Köln-Ossendorf Cezaevi’nde tutulmaya devam ediyor. Bulunduğu cezaevinde bazı insani ihtiyaçlarını karşılamasına dahi izin verilmiyor. Getirilen kitaplar‚ “cezaevinde kütüphane var” gerekçesi ile geri çeviriliyor, Türkçe konuşmasına izin verilmiyor, görüşme sırasında konuştuğu herşey kaydediliyor... Bunların hepsi demokrasinin beşiği(!) olan, o çok övülen Almanya’da gerçekleşiyor.

Bir-Kar Bielefeld olarak anti-demokratik olan bu uygulamalara karşı başlattığımız kampanyayı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Bölgemizde bulunan demokratik kitle örgütleri, yerel kurum ve partileri ziyaret etmekle beraber, Bielefeld’te yayın yapan radyolara da fax çekerek kampanyamızı duyurmalarını ve destek olmalarını istedik. Ayrıca Die Linke’yı (Sol Parti) ziyaretimiz sırasında, bölgemizde bir gençlik kampı düzenlediklerini öğrendik. Sonraki gün kampı ziyarete gittik. Kampta Binali Soydan’ın neden tutuklandığını, cezaevinde maruz kaldığı durumu anlatarak destek olunması gerektiğini vurguladık. Almanca hazırlamış olduğumuz bildirileri dağıtıp, imza toplayarak kampa faaliyetimizi taşımış olduk.

Geçen hafta açmış olduğumuz bilgilendirme standını 15 ve 22 Temmuz tarihlerinde Bielefeld merkezinde (C&A önünde) tekrar açacağımızı bir kez de buradan duyuruyoruz. Binali Soydan’ın maruz kaldığı durum, Almanya’da yabancılara dönük gerçekleştirilecek olan uygulamaların, ırkıçı yasaların sadece ön ayağını oluşturmaktadır. Güçlü bir karşı koyuş örgütlenmediği sürece de bunların arkasının çorap söküğü gibi geleceği de aşikardır. Bu vesile ile bölgemizdeki ilerici-devrimci ve demokratik kurum ve kişileri; Binali Soydan ile dayanışmaya, Yeni Göç Yasası’na hayır demeye çağırıyoruz.

Bir-Kar Bielefeld


 

İkinci sınıf şehitler

Mumia Abu-Jamal

ABD ordusuna asker çıkarmada en verimli yer Meksika’da bulunan Tijuana dır.

Eğer askerlere anlatılması gerekmeyen bir şey varsa o da savaşın cehennem olduğu gerçeğidir. ABD’de genç kadın ve erkeklerin askere gitme nedeni giderek azalan iş bulma imkanıdır. Ya da kendi eğitim masraflarını karşılayamamaları ve silahlı kuvvetlerin askere alma bürolarının halka kolej eğitimi finanse etme sözü vermeleridir. ABD’nin gönüllüler ordusu diye tanımlanan ordu, korku, umut ve kadere boyun eğmekten oluşan çelişkiler yumağıdır. Ordu, ülkenin büyük çoğunluğu için acı bir gerçek olan işsizlik ve geleceksizlikten kurtulabilmek için birçoğunun sığındığı yerdir.

Kafalardaki korku, 11 Eylül 2001 yılında Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri’nin yıkılış resimleri aracılığı ile canlı tutulmaya çalışılıyor. Birçok kişi askeri müdahalenin kendilerine 11 Eylül’den sonra yok olan güvenlik duygularını yeniden sağlanacağını umut ediyordu. Ve kadere teslim olmak, çağdaş birçok kişinin inişli-çıkışlı yaşamını yönlendiren kör kuvvettir. Washington’da yöneten strateji uzmanları farklı fikirlere sahipler. Zafer ve egemenlik sarhoşluğu bir elit Neo-con topluluğu emperyalist egemenlik alanını geliştirme rüyaları kendilerinin de imkansız dediklerinin dışına taşırdı. Sonuç ise, nasıl sonlanacağını tahmin edebileceğimiz kesintisiz başarısızlıktır.

Gerçekte kimdir bu kurslarda öldürmeyi öğrenen ve ardından hemen savaşa gönderilen askerler? “Operation Enduring Freedom” bizim “Operation Enduring Occupation” (devam etmekte olan işgal) olarak adlandırmamız daha doğru olacak, ABD vatandaşı olmayan ama ABD üniforması giymiş binlerce asker savaşmakta. Çatışmalardan sağ kurtulmayı ve kendilerine hızlı vatandaşlık hakkı vaadeden programdan faydalanmayı ummaktalar. Ve böylece normalinde vatandaşlık için beklemek zorunda oldukları 5 yıllık süreyi de beklemeleri gerekmeyecek. ABD kimliğine sahip olmayan bu askerlerin varlığı -toplam 37 bin kişi- Washington’un kongre salonlarında yeni vatandaşlık yasalarına ilişkin tartışmayı sağlamıyor.

Şu aralar ABD ordusu için asker çıkarmada en verimli yer Meksika’nın Tijuana kentidir. Ölenlerin İspanyolca isimlerini okuduğumuzda azımsanmayacak kadar kişinin -sözde- vatandaşı olmadıkları bir ülke için öldüklerini farkediyoruz. Puertoricolular’ın yerini şimdi Meksikalılar aldı. Onlar, Pentagon’un kamuoyuna tanıtmaya çalıştığı Pat Tillman tipi örnek askerler değiller: Pat Tillman 11 Eylül 2001 yıllında, o “şanlı günlerden” sonra orduya katılan atletik yapılı bir gençti. Onu Arlıngton ulusal mezarlığına gönderenler ne Al Kaide ne Taliban ne de “demokrasimizden nefret eden başka teröristlere” mensup kişilerdi. Hayır, Pat Tillman 2004 yılında Afganistan’da ABD ordusuna mensup arkadaşlarının “dost ateşi” sonucu öldü.

Gazeteler onu yazılarında betimlemeye çalıştıklarında çoğumuz gibi Tillman’da karmaşık bir kişilikti. En çok tercih ettiği yazarlardan biri dilbilimci ve savaş karşıtı Noam Chomsky’di. Pat Tillman Ortadoğu’da gördükleri ve yaşadıklarını reddetmekteydi. Eğer bugün yaşıyor olsaydı orduda değil savaş karşıtı gösterilerin en önünde olurdu.

Roma İmparatorluğu son döneminde kendi sınırlarına yakın yaşamakta olan “barbarlara” kendisi için savaşmaları durumunda ikinci sınıf vatandaşlık sözü vermişti. Roma vatandaşları için emek ve oyunlar vardı. Aynen Roma İmparatorluğu’nun yaptığı gibi ABD’de sınır bölgelerindeki paralı askerlere ikinci sınıf vatandaşlık sözü vermekte. Onlara ekmek ve oyun sözü vermemekte ama ölen askerler listesinde bir yer vermekte.

Çeviri: J. Özgür

(Junge Welt gazetesinin 7-8 Temmuz ‘07 tarihli sayısından alınmıştır)


 

ABD ADD’yi ziyaret etti

Cumhuriyet mitinglerini düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği’ni ABD Büyükelçiliği’nden bir yetkili ziyaret etti. Yetkili, “Mitingleri nasıl finanse ettiniz?” diye sordu.

Cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicisi ADD’yi Büyükelçiliği’nin “siyasi işler” bölümünde çalıştığı söylenen bir yetkili ziyaret etti. ABD yetkilisi 5 Temmuz’da ADD Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur’la randevu alarak bir görüşme yaptı. Görüşmenin yalnızca nezaket ziyareti olduğu ifade edilirken ABD yetkilisinin “Cumhuriyet mitinglerini nasıl finanse ettiniz? Hangi kaynaklarla düzenlediniz?” sorusu üzerinde durduğu söylendi.

Eruygur suskun

ABD elçiliğinin, Ankara ve Türkiye genelinde siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin nabzını tutmak için bu kuruluşlarla düzenli olarak temaslar kurduğu biliniyor; elçilikteki “Siyasi İşler” dairesi aracılığıyla bu temaslardan yola çıkarak Türkiye’nin siyasetine yön verilirken bu tarz temaslarda bulunan diplomatların isimleri genelde gizli tutulmuyor olması bu ziyaret konusunda kafa karışıklığı yarattı. ADD Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur da görüşmeyle ilgili “yanlış anlaşılır” korkusuyla bir açıklama yapmaktan kaçındı.