29 Haziran 2007 Sayı: 2007/25(25)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sivas katliamının 14. yıldönümünde katliamcı devletten hesap soralım!
  Sivas katliamının hesabı sorulacak!
Düzen pisliklerini ortalığa saçmaya
devam ediyor!
Düzen bekçileri yeni silah alımları için Pentagon kapısında...
Tırmandırılan polis terörüne karşı
mücadeleyi yükseltelim!
Kamuda satış sözleşmesi imzalandı!
  Mamak İşçi Kültür Evleri’nin düzenlediği etkinliğe 700 işçi ve emekçi katıldı…
  BDSP’nin sosyalist milletvekili adayları
işçi ve emekçilerle buluştu...
  İstanbul bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  “Milli şirket” OYAK
yabancı sermayeye satılıyor!
  İşten atılan Esen Plastik işçileriyle
dayanışmayı yükseltelim!
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Petrol-İş Başkanlar Kurulu:
  Gaziosmanpaşa seçim çalışması üzerine…
  Bir çift güvercin havalandı...
  İlmeği tutan ellerle şenlik yapmak!..
  Binali Soydan’a özgürlük!
  Basından...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gaziosmanpaşa seçim çalışması üzerine…

Her açıdan daha güçlü bir bölge faaliyeti için!

Gaziosmanpaşa bölgesi seçim çalışmalarımız başlamış bulunuyor. Henüz sürecin başlangıcında çalışmamızı politik hedef ve yönelimleri ile ortaya koymak, seçimler sonrasında kalıcı sonuçlar oluşturmanın olmazsa olmaz koşuludur. Bu ise ancak hedefleri iyi tespit edilmiş ve sorun alanlarını çözmeye kilitlenen disiplinli bir çalışma süreci ile mümkün olacaktır.

Bu açıdan seçim dönemi politik faaliyeti çok yönlü olanaklar taşımaktadır. Kitlelerin politikaya en açık olduğu bu dönem kitle mücadelesini geliştirmek açısından taşıdığı olanaklarla, sonrasına güçlü sonuçlar bırakabilecektir. Ancak tek bir şartla; bu dönemi kendi içinde ele almadan ve gelecekle kurduğu bağı dinamik bir biçimde bugünden tanımlayarak.

Seçim dönemi çalışması ve bölge faaliyetinin
yaygınlaşması sorunu

Seçim dönemi, çok yönlü olanakları ile daha yaygın ve sistemli bir bölge faaliyetinin başlangıç adımlarını attığımız bir dönemdir aynı zamanda. Elbette seçimlerin erken olması ve bu açıdan oldukça genç güçlerden kurulu bir alanda yeterli ön hazırlık ve eğitim süreçleri oluşturulamadan çalışmanın başlamış olması vb., temel sorun alanlarımızdır. Ancak örülecek faaliyet sistematiği, günlük planlama ve işleyişin ön plana çıktığı bir seçim dönemi, başarılabildiği koşullarda bu sorunların çözümü açısından zengin olanaklar da barındırmaktadır.

Seçim döneminde temel hedef ve yönelimlerimizden birisi, çalışmanın daha yaygın bir kapsama kavuşmasıdır. Geçmiş dönemlerde ağırlıklı olarak propaganda çalışması ile girdiğimiz bir takım alanlarda, daha kurumsal ve sistematik bir faaliyet yürütmenin olanaklarını yaratmak, seçim faaliyetimizin temel hedefi olarak tanımlanabilir. Faaliyet alanlarındaki bu yaygınlaşma aynı zamanda, derinlemesine ve hedefli bir faaliyeti de zorunlu kılmaktadır. Bu başarılabildiği, alanlarda ilk güçlere ulaşılabildiği ve bu güçler seçimler döneminde aktive edilebildiği koşullarda, bu alanlarda kurumsal faaliyetin ilk olanaklarına da kavuşmuş olacağız.

Seçim dönemi faaliyetimizi üç temel merkezden örgütlemeyi hedefledik: GOP Merkez, Gazi Mahallesi ve Karadeniz Mahallesi/Elmabahçesi. Nispeten faaliyetimizin daha kurumsal olanaklara sahip olduğu üçüncü alana geçmeden, ilk iki yeni çalışma alanının sorun ve olanaklarını tanımlamak, burada örülecek faaliyetin hedeflerini belirlemek açısından önemlidir.

Gazi Mahallesi devrimci siyasal örgütlenmelerin uzun bir dönemdir faaliyet yürüttükleri, bu açıdan devrimci siyasal faaliyete ve araçlara uzak olmayan bir mahalle. Bu durumun kendisi bir takım olanaklar taşımakla beraber; bu devrimci faaliyetin bugüne kadar oluşturduğu olumsuz bir takım gelenekler, öte yandan da mahallenin sınıftan uzak, sınıfsal açıdan heterojen yapısı, bu alanda örülecek faaliyetin temel sorun alanlarını belirlemektedir. Bu açıdan Gazi çalışması toplam bölge faaliyeti açısından sınıf yönelimi ve önceliklerini zayıflatmayacak bir biçimde ele alınmak zorundadır. Geçerken belirtelim, Gazi ve benzer yapısal özellikler gösteren alan çalışmaları, asıl olarak gençlik faaliyetinin ve çalışmasının semt gençliğine açıldığı alanları ifade etmektedir. Bu açıdan bu alanlar sınıf çalışmamızın toplamı açısından değil, daha kurumsal ve semt gençliği ile bir takım ilk bağlar oluşturabilmiş bir gençlik çalışması açısından önem taşımaktadır. Bu gerçekliği gözetmeyen herhangi bir yaklaşım, açık ki partinin sınıf yönelimini ve bu yönelimin ideolojik arka planını kavrayamayan bir yaklaşım olacaktır.

Öteki bir temel sorun alanı ise, bu alanda devrimci siyasal örgütlerin yarattığı olumsuz gelenektir. Küçük burjuva siyaset ve mücadele yöntemlerini, hele de bu zeminde var olan koca bir geçmiş süreci aşmak -mahallenin bu süreci doğuran sınıfsal yapısı da düşünüldüğünde- elbette bir çırpıda olmayacaktır. Ancak bu alanda küçük-burjuva yaklaşımlarla uzlaşmayan alternatif bir kimlikle hareket etmenin bölgedeki genç güçlere ulaşmak açısından önemli olanaklar taşıdığını da belirtelim.

Burada özel olarak vurgulamaya çalıştığımız, bu alandaki faaliyetin temelde semt işçi/işsiz/öğrenci gençlik kesimlerini hedef alacağıdır. Gazi bölge faaliyetimiz tüm diğer olanakları etkin bir biçimde değerlendirmeye çalışırken, aynı zamanda bu temel hedefi gözeten bir çalışma yönelimi ortaya koyacaktır.

GOP merkez çalışması; henüz oldukça yeni olduğumuz bir merkezi çalışma alanını ifade etmektedir. Bu alanda örülecek çalışmamız diğer alan çalışmalarına göre farklılıklar taşımaktadır. Zira burası herhangi bir mahalle ve işçi havzası değil bir kent merkezidir. Kent merkezlerine taşınacak bir faaliyetin kurumsal olanaklar yaratması, o merkezi çevreleyen bölgelerde oluşturulan olanakların dolaysız bir sonucu olarak ele alınmalıdır. Bu açıdan bu alanda örülecek faaliyet eğer kurumsal bir sonuç oluşturacaksa, bu yakın çevredeki olanaklarımızın güçlenmesi ile doğrudan ilişkilidir.

Bu açıdan GOP merkez çalışması kurumsal sonuçlar elde etmek hedefi ile değil, yakın çevresindeki sanayi bölgelerine ve emekçi semtlere sistematik bir müdahalenin olanaklarını yaratmak hedefi ile ele alınmalıdır. Bu çerçevede çalışmayı GOP merkeze yakın sanayi sitelerine dönük olarak planlamak temel önemde bir hedef olacaktır. Bu yönelimin zorunlu sonucu, hedefli bir yönelimle belirlenen fabrika/atölye vb. alanlara sistematik bir biçimde seçim faaliyetimizin taşınması anlamına gelmektedir.

Bu alanın diğer bir özelliği ise bir geçiş bölgesi olması ve yoğun ve yaygın bir propaganda faaliyetinin bu alana taşınmasının önemidir. Bu açıdan GOP merkez çalışması yaygın bir propaganda faaliyeti yürüterek, kent merkezinde standlar açarak, kitle çalışması araçlarımızı olabildiğine yaygın bir biçimde kullanarak geniş kesimlere devrimci seçim platformumuzu taşımayı hedefleyecektir. Elbette bu alanda hedefli ve seçilmiş işletmelere/alanlara dönük önceliklerimizi zayıflatıp, çalışmamızı propagandist bir çerçeveye sıkıştırmadan bu gerçekleştirilmelidir.

Hedefli ve soluklu bir faaliyet tarzını güvenceye alarak, güçlerimiz ve olanaklarımızı doğru planlayarak, dağınıklığa izin vermeden, bu alanlarda genel çerçevesi ile tanımlamaya çalıştığımız yönelimleri hayata geçirmeye kilitlenmeliyiz.

Çalışmamızın kurumsal olanaklarını etkinleştirme sorunu

Değerlendirmemizin başında ifade ettiğimiz, seçim dönemini faaliyetimizi yaygınlaştırmak ve kurumsallaştırmak hedefi ile ele alan bir biçimde değerlendirmek, mevcut olanakları güçlendirmeyi hedefleyen bir bakışla hareket etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu açıdan seçim dönemi boyunca faaliyetimizin her adımı kurumsal olanaklar oluşturmaya ve var olan olanakları derinleştirmeye yönelecektir. Bölge faaliyetimiz açısından başarının ölçütü bu alanda ortaya çıkardığımız sonuçlar olacaktır. Yaygın bir kitle çalışması, planlı ve hedefli bir örgütlenme faaliyeti seçim dönemi parolamız olacaktır.

GOP bölgesinde uzun sayılabilecek bir dönemdir devam eden dernek çalışmamız ve işçi platformu seçim dönemi boyunca etkin bir siyasal çalışma ve örgütlenme sürecini hayata geçirmeyi hedefleyecektir. Platform ve dernek çalışması üzerinden iki temel hedefimiz var. Birincisi; çalışmamızın ilişki kurduğu fabrika ve atölyelerin yaygınlaşması; ikincisi ise çalışmamızın bugüne kadar oluşturduğu/oluşturmayı hedeflediği kurumsal faaliyetin sistematik bir biçim kazanmasıdır. Bu kurumsallığın öncelikli yanını dernek ve işçi platformu komisyonları oluşturacaktır. Bugüne kadar çalışmamızın örgütlenmesini yürüten komisyon; seçim döneminin olanakları ve yoğunlaşmış çalışma süreci içerisinde mutlaka genç güçlere ve hedeflediğimiz fabrika ve atölyelere doğru genişlemelidir. Komisyon toplantılarının hızla gerçekleştirilmesi, seçim döneminde derneğin ve işçi platformunun kendi söylemi, araçları ve propagandası ile seçim çalışmasına katılması hedeflenmektedir. Öte yandan yine seçim dönemi bu komisyon, alt komisyonlar, bu çerçevede yerel birimler, kültür sanat, emekçi kadın vb. komisyonları oluşturmayı hedefleyecektir.

Burada tanımladığımız hedefler çalışmamızın seçimler vesilesi ile sistemli bir biçimde taşınacağı yeni alanlar için de geçerli olacaktır. Faaliyeti her adımında örgütlemek, buna uygun ara örgütsel biçimler oluşturmak etkili sonuçlar doğuracaktır.

Çalışmamızın hedefli yönelimlerinden bir diğerini kadın komisyonu ve bu komisyon aracılığı ile örülecek çalışma oluşturacaktır. Kadın komisyonunun seçim dönemi kendi propagandasını örgütlemesi ve bazı etkinlikler gerçekleştirmesi, sonrasına taşınabilecek bir emekçi kadın faaliyetinin ilk olanaklarını oluşturacaktır. Bu çerçevede çalışmamızın bulunduğu tüm bölgeler için emekçi kadın çalışması komisyonları aracılığı ile seçim dönemi etkinlikler örgütlenecektir. Bu etkinlikler seçimler vesilesi ile emekçi kadınların sorunlarının tartışılmasından kadın sağlığı vb. başlıklara kadar genişletilebilir.

Bu sürecin temel halkası seçim döneminin araçlarına sıkışmamış, her komisyonun kendi çalışma araçlarını ve hedeflerini belirlediği bir faaliyet tarzını hayata geçirmektir. Sürenin kısalığı bir dezavantaj olmakla beraber, buraya kadar tanımladıklarımız, bu kısa süreci etkili bir biçimde değerlendirdiğimiz koşullarda, başarılamayacak hedefler değildir.

Bölgelerin iç gündemleri ile seçim gündemini birleştirmek

Seçim dönemleri insanların politik duyarlılıklarının arttığı bir dönemdir demiştik. Ancak yine de bu dönemi etkili bir biçimde değerlendirmek, alanın özgünlüklerini gözeten bir çalışma süreci ile mümkün olabilir. Bunu başarmak aynı zamanda çalışmanın genel bir propaganda çalışması olmaktan çıkması anlamına gelir. Örneğin Gazi bölgesi Alevi emekçilerinin yoğun olarak bulunduğu bir bölgedir. Yaklaşan 2 Temmuz sürecini bu bölgede “Düzen partilerine verilen her oy, Sivas’ı unutmaktır!” başlıklı bir çalışma ile sürdürmeyi hedefleyeceğiz. Bu kapsamda yaygın bir kitle çalışması ve ardından bir anma gerçekleştirilecek.

Yine bu bölgenin temel politik yöneliminin gençlik olduğunu ifade etmiştik. Bu nedenle bu alandaki çalışma iki temel politik gündemi, “işsizlik ve yozlaşma” sorununu seçimlerlerle birleştirmeye çalışan bir bakışla ele alınacaktır. Örneğin “Düzen partilerine verilen her oy işsizliğe ve yozlaşmaya destek olmaktır!” gibi bir başlıkla çalışma yürütülecek ve kitle çalışması ve eylem/etkinlik ilişkisi bu temel başlık üzerinden ele alınacak ve planlanacaktır.

Bir diğer özgün çalışma başlığı dernek ve işçi platformu üzerinden yürütülecek çalışmalardır. Dernek çalışmamızın bulunduğu alanda yozlaşmaya ve uyuşturucuya dönük bir tepki açığa çıkmıştır. Henüz nitelikli bir tepki olmasa da, bu alanda yürütülecek çalışma adayımızın katıldığı tartışma toplantıları ve bu yozlaşmanın kaynağı olarak düzen ve düzen partilerini teşhir eden bir propaganda ile birleştirilecektir.

Çalışmanın en önemli ayaklarından birisi olan “işçi platformu” çalışmamız bu süreci kendi özgün çalışma başlığını oluşturmaya çalışarak sürdürmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda hızla toplanacak olan işçi platformu güçleri kendi imzaları ile sendikasız, sigortasız, düşük ücretle çalışma vb. başlıkları, düzen partilerini ve seçimleri teşhir eden bir kampanya içinde işleyeceklerdir.

Bu açıdan çalışmamızı, yerelin özgün başlık ve gündemlerinden kopmadan, bu alanlarda orta vadede çalışmamızı sürdüreceğimiz gündemlerle bütünleştiren bir biçimde ele almaya çalışacağız.

Kitle çalışmasında yaratıcılık ve iddialı çalışma

Seçim dönemi boyunca kitle çalışmasında yaratıcı biçim ve araçlar kullanmak, kitle çalışması kapasitemizi geliştirmek hedefindeyiz. Genel politik faaliyet sürecinde süreklileştirmekte zorlandığımız faaliyet biçimlerini seçim dönemi yaygın bir biçimde kullanacağız. Araçlarımızdaki çeşitlilik ve görsellik geniş kesimlerin ilgisini çekebilecek bir tarzda ele alınacaktır. Afiş, bildiri, broşür ve gazete gibi sürekli kullandığımız araçları yaygınlaştırırken, duvar gazeteleri, güncel gelişmelerle ilgili ozalitler, pankartlar vb. zengin bir görsel malzeme kullanacağız.

Faaliyetimize katılan tüm güçler, bulundukları alanda, komisyonda kitle çalışması araçlarını nasıl etkinleştireceklerini, yaygınlaştıracaklarını ve çeşitlendireceklerini mutlaka düşünmeli ve buna uygun planlamaları hayata geçirmelidirler.

Kitle çalışması açısından bir diğer önemli yan çalışmanın araçlarının kullanımıdır. Bu açıdan faaliyet hem genel seslenme sürecini yaygınlaştırmalı, hem de işçi ve emekçilerle, gençlikle birebir ilişki içinde, ikna edici tartışmalara yönelen bir biçimde gerçekleştirilmelidir. Hedefli bir kitle çalışması açısından birebir sohbetlerle yapılan dağıtımlara özel önem gösterilmelidir. Kitle çalışmasının bu biçimi kalıcı ilişkiler kurmak, düzenin manipülasyonuna karşı politik platformumuzu ikna edici bir biçimde emekçilere anlatmak için fazlasıyla önemlidir. Elbette genç güçlerden kurulu bir faaliyet alanında bu sorunun hızla çözüleceğini düşünmek doğru olmayacaktır. Ancak tüm zorlanmalarımıza karşın, kitle çalışmamızda bu biçim mutlaka öne çıkmalıdır. Bu çerçevede bugüne kadar gerçekleştirilen seçim politikamızın tartışıldığı eğitim toplantıları ve seminerler, önümüzdeki dönem haftalık eğitim seminerleri ve günlük toplantılar eksiklerimizi aşmamız, kitle çalışmasında daha güçlü ve ikna edici tartışmalar yapabilmemiz için anlamlı olanaklar olacaktır.

Bir diğer sorun alanı genç güçlerden oluşan bir bölge faaliyeti olmamız dolayısı ile kendine güven sorunudur. İnsanlarla tartışırken ikna edici, güvenli, iddialı bir yaklaşımla hareket etmek işçi ve emekçileri etkileyecektir. Bu ülkede tek gerçek devrimci seçim platformuna sahip olmamız, bu konuda devrimci meşruiyeti oldukça güçlü tartışmalar yapmak için bize yeterli olanağı tanımaktadır. Unutmayalım; biz insanların karşısına çıkıp oy avcılığı yapmıyoruz, sorunlarını çözecek bir irade olarak adaylarımızı göstermiyoruz; onları kendi hakları için mücadeleye çağırıyoruz. Kendinden ve çizgisinden emin bir devrimci karşısındakinin gerici ya da umarsız tavrından etkilenmez, sabırla anlatır. Evet, sabırla anlatmak bugün yapılması gereken en önemli şeydir.

Kitle çalışması genel propaganda süreçleri dışında mutlaka kitle etkinlikleri örgütleme süreci ile bütünlüklü bir tarzda ele alınacaktır.

Günlük toplantı ve planlamalardan haftalık planlamalara ve eğitim çalışmalarına

Seçim dönemi kampanyası politik faaliyetimiz ve çalışmamızın en sistemli ve hedefli olduğu dönem olmak zorundadır. Zira bu kadar kısa bir süre içerisinde üstte bahsettiğimiz başlıklarda asgari sonuçlar elde etmek, faaliyetin bu yönünü özel olarak öne çıkartmayı zorunlu kılıyor. Bu açıdan önümüzdeki yoğun faaliyet dönemi içinde, sonuç almak istiyorsak, haftalık toplantılar yeterli olmayacaktır. Faaliyetimiz tüm temel çalışma alanlarında günlük olarak planlanmalı, denetlenmeli ve yönlendirilmelidir. Mutlaka çalışmanın örgütleyicisi olan tüm yoldaşlarımızla günlük planda bu toplantıları yapmayı hedeflemeliyiz. Günlük toplantılar gerek faaliyetin örgütlenmesi, gerek sorunların tartışılması, gerekse de güncel politik süreç ve gelişmelere dair tartışmaların yapılabilmesi için etkili bir araç olarak kullanılmalıdır.

Sürecin bir diğer önemli halkası seçim döneminin bir bütün olarak pratik planlamasıdır. Asgari planda oluşmuş planlamamız faaliyetimizin hedeflerini açığa çıkartmak, hedefsiz sıkışmalar yaşamamızı engellemek açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu planlama içerisinde gerçekleştirilecek etkinliklerin ve ön çalışmaların hedefleri, araçları ve tarihi açık bir biçimde tanımlanmış olacaktır. Sadece etkinlikler açısından değil bir takım propaganda araçlarının kullanımı açısından da bu dönemsel planlama etkin bir araç olabilmelidir.

Bölge çalışması açısından haftalık ve dönemsel planlamalar kendi içinde etkili ve bütünlüklü bir biçimde oluşturulmaya çalışılmaktadır. Örneğin haftalık planlama içinde akşam etkinlikleri, söyleşiler, eğitim çalışmaları kurduğumuz ilişkileri süreklikleştirmek için anlamlı bir araç olacaktır. Bu programın kendisinin yaygın propagandası -haftalık etkinlik materyalleri oluşturarak emekçilere ulaştırmak- kitle çalışması ve örgütlenme ilişkisini kurmak için de etkili olacaktır.

Sürecin bir diğer önemli yanını eğitim sorunu oluşturmaktadır. Oldukça genç güçlerden oluşan bölge çalışmamız eğitim sorununu ön plana çıkartmaktadır. Bu temelde de pratik-örgütsel ve ideolojik-politik eğitimi bütünlüklü bir biçimde hayata geçirmeye çalışacaktır. Eğitim sürecinin temel halkası olarak günlük toplantılarla eğitim sürecinin pratik/örgütsel yanına çözüm oluşturmayı hedeflerken, haftalık eğitim çalışmaları ve toplantılarla ideolojik-politik eğitimin güçlendirilmesi hedeflenecektir.

Geleceği yaratmak ellerimizdedir!

Seçim dönemini kazanımlarla sonuçlandırmak, ortaya koyacağımız planlı ve hedefli çalışma disiplini ile doğrudan bağlantılı olacaktır. Doğal olarak devrimci bir çalışma dönemi geçmiş ve gelecek arasında dinamik bir köprü kurmak zorundadır. Bizler seçim dönemini kitle mücadelesini geliştirmenin bir aracı olarak ele almaktayız. Önümüzdeki seçim dönemi bu olanakları gerçekliğe çevirmek için verimli olanakları ifade etmektedir.

Faaliyetimizin temel hedefi her adımda kurumsal ve örgütsel olanaklar yaratmak olacaktır. Bu alanda kazanacağımız her başarı düzen siyasetine, parlamenter hayallere vurulmuş bir darbe, aynı anlama gelmek üzere komünist siyasal sınıf çalışmasının kazanımı olacaktır. Öyleyse geleceğin olanaklarını yaratmak için güne yüklenelim.

Gaziosmanpaşa/ BDSP


Hamburg’ta devrimin ve komünizmin büyük şairi anıldı!

İşçi sınıfının, devrimin ve komünizmin büyük şairi Nazım Hikmet’i Hamburg’ta gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikle andık.

Anma açılış konuşması ile başladı. Ardından Nazım Hikmet şahsında devrim ve sosyalizm kavgasında düşenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Nazım Hikmet’in yaşamını anlatan 20 dakikalık bir sinevizyon gösterimi sunuldu. Geceye katılanlar Nazım’ın sıkıntılarla dolu yaşam öyküsü karşısında duygulu anlar yaşadılar.

Etkinlikte Grup Dağlaraezgi, Kürtçe ve Türkçe bir dinleti sundu. Nazım Hikmet’in yaşamı ve mücadelesiyle ilgili konuşmada Nazım Hikmet’in büyük bir şair ve kavga adamı olduğu ifade edildi. Ancak O’nu asıl olarak işçi sınıfı davasına duyduğu derin bağlılığın ve inancın güçlü kıldığı dile getirildi. Nazım’ın yaşamının işçi sınıfının ve sosyalizmin davasından ayrılamaz olduğu vurgulandı.

Aranın ardından Salkımsöğüt Grubu umudu, kavgayı, direnci ve sosyalizm özlemini vurguluyan şiirlerden oluşan bir program yaptı, kitleye duygulu anlar yaşattı. Atilla-İbo ikilisinin kitleyi coşturan Kürtçe ve Türkçe türkülerinin ardından Nazım Hikmet’in yaşamını anlatan 15 dakikalık bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ozan Abbas’ın söylediği türkü ve marşlarla etkinlik sona erdi.

Bizler Hamburg Bir-Kar olarak ilk kez böyle bir etkinlik düzenledik. Birçok eksiğimiz olmasına rağmen etkinliğimiz oldukça başarılı geçti. Etkinliğe hazırlık kapsamında bir dizi faaliyet yürüttük. Mahalle ve semtlerde geceye ilişkin bilet satışı yaptık, el ilanı dağıttık, geceye çağrıda bulunduk. Ayrıca 250 civarında afişi şehrin en işlek caddelerine yaptık.

Etkinliğe 120 kişi katıldı.

Hamburg Bir-Kar


 

Emekçi kadınların yiğitliği karşısında Gül’ün erkekliğinin hükmü yoktur!

Abdullah Gül’ün Elazığ seçim mitinginde sarfettiği sözler üzerine bir dizi tartışma yürütüldü. Gül, Elazığ mitinginde DYP ve ANAP’ın cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecindeki tutumlarını eleştirerek kürsüden, “Erkeklik, mertlik, yiğitlik, korkmadan Meclis’e gelip oturmaktı. Yiğitlik orada gösterilirdi. Erkekliğin ispatlanacağı dönemler vardır. Ne yazık ki bunlar yapılamamıştır. Şimdi hepsinin işi bitti. Kendilerine sandıkta gereken cevabı vereceksiniz” dedi.

Bu sözlere tepki ağırlıklı olarak kadınlardan geldi. Bunun üzerine Gül kendisiyle yapılan bir röportajda özür dileyerek; “bu sözleri yanlışlıkla sarfettim yoksa kadınlar yiğittir, bunu biliyorum” minvalinde sözler söyledi. Abdullah Gül’ün özrünün ardından bu yiğitlik nitelemesi üzerine emekçi kadınlar olarak bir açıklama yapmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız! Çünkü bizler Abdullah Gül ve onun gibilerin yiğitlik olarak tanımladıklarını hayatımız boyunca yapmadık, yapmayacağız. Sırf bu yüzden gururla söylüyoruz; biz Abdullah Gül’ün lugatında korkağız!

Çünkü o ve onun gibilerin yiğitlik dedikleri; Genelkurmay’ın karşısında “hazır ol”a geçmektir. Başta ABD olmak üzere emperyalistlerin karşısında el pençe divan durmaktır. İşte bu yüzden bir e-muhtırayla rüzgar tersten esebilmektedir. Sırf ABD istiyor diye Türkiye bir savaş üssüne dönüşmektedir. İşte sırf yiğitliklerinden Irak’ta binlerce insanın katliamına soğukkanlılıkla seyirci kalınabilmektedir.

Çünkü onların yiğitlik dedikleri; halkların üzerine bombalar yağdırmak, şovenizmi tırmandırmak, her türlü hak ve özgürlük mücadelesinin karşısına polis barikatlarını çıkartmaktır. Onların yiğitliği sokak infazları, gece baskınlarıdır. Gözaltında kaybederken, işkence yaparken yiğittirler onlar… Kürt gerillalarına attıkları pusularda cesaretleri açığa çıkar. Ve bir de 1 Mayıs günü sırça köşklerinde oturup televizyondan devlet terörünü izlerken kabarır göğüsleri…

İşçi ve emekçileri açlık ve sefalet bataklığına iten yasaları onaylarken elleri titremez. Polise öldürme yetkisini verirken de… Ülkeyi sermayedarlara peşkeş çekerlerken onlardan cesuru yoktur. Ama özellikle dokunulmazlık kalkanlarının ardından dünyayı cesur cesur seyretmekte kimse onlarla yarışamaz!

Gecekondular yıkılırken direnen silahsız insanlar karşısında ellerinde copları, biber gazları, panzerleri ve buldozerleri oldukça asla korku duymazlar! Emekçileri kovdukları araziyi pazarlarken de…

Ne hasta olmaktan korkarlar, ne küresel ısınmadan… İşsizlik, açlık, sefalet, yoksulluk, savaş, katliam asla korkutamaz onları! Çünkü hepsi onların eseridir!

Yalandan da yılandan korkmadıkları kadar korkmazlar! Seçim meydanlarında altı boş vaadleri satışa çıkardıklarında sesleri bundan titremez.

Abdullah Gül kadınlara “yiğit” demiş! Hayır, biz emekçi kadınlar kesinlikle Abdullah Gül’ün ağzından çıkmış bir yiğitlik payesini kabul edemeyiz! Çünkü O’nun yiğitlik dediği bizler için en iyimser tanımlama ile onursuzluktur! Biz emekçi kadınların yiğitliği karşısında Abdullah Gül ve benzerlerinin “erkekliği”nin hükmü kalmaz!


 

“F tipleri kapatılsın!”

Sincan F tipi Cezaevi’nde yaşam mücadelesi veren Erol Zavar ve tüm devrimci tutsakların maruz kaldığı tecrit koşullarının değiştirilmesi talebiyle bir eylem gerçekleştirildi.

23 Haziran günü, İzmir Cezaevi İnsiyatifi tarafından Konak Sümerbank önünde yapılan basın açıklamasında tecrit uygulaması protesto edildi.

F tipi tecrit hücrelerinde yaşanan sorunların dile getirildiği açıklamada, içeriden dışarıya doğru örülen bu tecrit, şiddet ve duyarsızlık duvarına karşı insanlığın sesi olmak gerektiği vurgulandı. “Tecrit uygulanan tüm hapishaneler kapatılsın!” talebinin dile getirildiği açıklama, “Yaşama diş bileyen, tecrite karşı onurlu duruşunu sürdüren ve dirençle şiir ve türkülerine devam eden devrimci tutuklu ve hükümlülerin yalnız olmadığını bir kez daha haykırıyoruz” sözleriyle son buldu.

Ardından şiirlerle okundu. “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Devrimci irade teslim alınamaz!”, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!”, “Tecrit ölümdür istemiyoruz!” sloganları atıldı. Açıklamaya yaklaşık 50 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir


 

Tersanelerde iş cinayetlerine son!

Yaz sıcakların olağandan fazla artması, yer yer ölümlere sebep olmasına rağmen gözünü aşırı kâr hırsı bürümüş tersane patronları tersanelerde çalışmanın sürmesini istiyorlar. Zaten iş güvenliği tedbirlerinin alınmıyor olmasından kaynaklı her an ölümlere gebe olan tersaneler cehenneminde bir de normalin üstünde sıcaklarda çalışmaya devam ederek bizleri açıktan ölümle karşı karşıya bırakmaya devam ediyorlar. Bu şartlarda sıcaklık normal seviyeye ulaşana kadar tersanelerde ücretli izin ilan edilmesi gerekiyor.

Arkası ne yazık ki gelecek olan ölümlerin ilki 26 Haziran günü Çelik Tekne Tersanesi’nde gerçekleşti. 25 yaşındaki Yılmaz Aslan isimli kaynakçı arkadaşımız elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Elektrik çarpmasının sıcaktan eriyen bir kablodan meydana geldiği söylenenler arasındadır.

Yaz ayları hem üretimin yoğun hem de havaların sıcak olmasından dolayı iş cinayetlerinin en yoğun olduğu dönemlerdir. Önümüzdeki günlerde daha birçok işçi arkadaşımızın bedeni asalak tersane patronlarının kâr çarkında öğütülecektir.

Bu katliamı ve kuralsız sömürüyü kim durduracak? Mezbahaneye dönen tersanelerin bizler için yaşanılabilir hale gelmesini kim sağlayacak?

Bugünlerde seçimler vesilesiyle sermaye partileri bizlere türlü sahte vaadlerde bulunuyor. Onlar mı bu cehennem koşullarını değiştirecekler? Onlar mı bize insanca ve özgür bir yaşam sunacaklar? Elbette hayır! Çünkü bu cehennemin kaynağı ve yaratıcıları kapitalist patronlardır. Yılmaz Aslan’ı öldürenler onlardır. Sorumlusu oldukları bu sorunları ancak derinleştirebilirler.

Biz Tersane İşçileri Birliği olarak diyoruz ki; kapitalist patronlara ve onların partilerine verilecek oyumuz yok. Bizim Yılmaz Aslan ve onun gibi iş cinayetlerinde katledilen tersane işçileri kardeşlerimiz adına sorulacak hesabımız var!

Tersane İşçileri Birliği