29 Haziran 2007 Sayı: 2007/25(25)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sivas katliamının 14. yıldönümünde katliamcı devletten hesap soralım!
  Sivas katliamının hesabı sorulacak!
Düzen pisliklerini ortalığa saçmaya
devam ediyor!
Düzen bekçileri yeni silah alımları için Pentagon kapısında...
Tırmandırılan polis terörüne karşı
mücadeleyi yükseltelim!
Kamuda satış sözleşmesi imzalandı!
  Mamak İşçi Kültür Evleri’nin düzenlediği etkinliğe 700 işçi ve emekçi katıldı…
  BDSP’nin sosyalist milletvekili adayları
işçi ve emekçilerle buluştu...
  İstanbul bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  “Milli şirket” OYAK
yabancı sermayeye satılıyor!
  İşten atılan Esen Plastik işçileriyle
dayanışmayı yükseltelim!
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Petrol-İş Başkanlar Kurulu:
  Gaziosmanpaşa seçim çalışması üzerine…
  Bir çift güvercin havalandı...
  İlmeği tutan ellerle şenlik yapmak!..
  Binali Soydan’a özgürlük!
  Basından...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamuda satış sözleşmesi imzalandı!

Hükümet ile Türk-İş arasında süren ve göstermelik nedenlerle uzatıldığı bilinen toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlandı. Bir süredir AKP hükümetinin bu işi seçimlerden önce bitirmek niyetinde olduğu, Türk-İş yönetiminin de bu fikre sıcak baktığı ve işi yokuşa sürmeme konusunda dikkatli olduğu biliniyordu. Tabandaki işçilerden yükselen seslerin artmasıyla birlikte hükümet ve Türk-İş yönetimi artık bu oyunu daha fazla sürdürmenin doğru olmayacağı konusunda hem fikir oldular ve sözleşmede anlaşmaya ulaşıldığını açıkladılar.

Yapılan açıklamaya göre; 2007 yılı için kamuda çalışan işçilere, 900 YTL’nin altında ücret alanlara 50 YTL iyileştirme artı 140 YTL seyyanen zam yapılırken, 900 YTL ve bin 400 YTL arasında ücret alanlara 140 YTL seyyanen zam yapıldı. Bin 400 YTL’nin üzerinde ücret alanlara ise yüzde 10 oranında zam yapıldı. 2008 yılı için ise, ilk 6 ay için yüzde 3 zam artı enflasyon farkı, ikinci 6 ay için de yine yüzde 3 artı enflasyon farkı oranında zam yapılmasına karar verildi.

Anlaşma sağlanmasının ardından gerçekleştirilen imza töreni öncesinde Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ortak bir açıklama yaptı. Bakan Şahin, 2008 yılında birinci ve ikinci 6 aylar için yüzde 3 zam artı enflasyon farkı ödeneceğini ifade etti. Sosyal yardımlarda da aynı oranlarda zam verileceği, anlaşmadan doğan ücret farklarının ise 4 ay içerisinde ödeneceği bildirildi.

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ise her satış sözleşmesinden sonra duymaya alıştığımız sözleri söyledi. Kılıç, basın açıklamasında yaptığı konuşmada “İstediğimiz noktaya geldiğini düşünmesek bile Türkiye ortalamasının üzerinde bir sözleşme olduğunu düşünüyoruz” dedi. Sözleşmede kıdem tazminatı gibi konularla ilgili idari maddelerde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını da ifade etti.

Açıklanan ücret zamlarının kamu işçisinin taleplerinin altında kaldığı, hükümetin teklifine çok yakın bir noktada anlaşma sağlandığı görülmektedir. Gene de hükümetin aslında vermeyi planladığı rakamda çok ısrar etmediği, seçimler nedeniyle biraz daha esnek davrandığı anlaşılmaktadır. Gene yapılan açıklama, esnekliğin sözleşmeye girmesi ve bazı hak gaspları konusunda hükümetin çok da ısrarcı olmadığını göstermektedir.

Kamu işçileri hükümetin bu tutumunun kendilerini kandırmaya dönük bir manevra olduğunu görmeli ve bunu da seçimlerde ortaya koymalıdırlar. Petrol-İş Başkanlar Kurulu’nun son açıklamasında yer alan “Petrol-İş üyeleri İMF politikalarını uygulayacağını beyan eden veya açıkça bu programı reddetmeyen hiçbir partiye ve adaya oy vermeyecek, oyunu sınıfsal çıkarları doğrultusunda kullanacaktır” sözü tüm kamu işçilerinin tutumu olarak sahiplenilmeli, AKP iktidarından ve İMF-TÜSİAD güdümlü tüm düzen partilerinden hesap sorulmalıdır.



 

23 Temmuz sonrası…

Yüksel Akkaya

Herkesin gözünü diktiği 22 Temmuz’dan daha da önemi olanı 23 Temmuz ve sonrası…

22 Temmuz nihayetinde bir “bahsin” sonuçlarının tescil edildiği gün olacak. Emekçiler açısından bakıldığında değişen tek şey ise yeni yıkım yasalarının hızla Meclis’ten geçirilerek sefalete bir adım daha yaklaştırılmaları olacak.

Dünya Bankası yayınladığı raporlarda yeni seçimden galip çıkarak hükümet kuranlara şunu önermektedir: Halk seçim “zaferi” nedeniyle ilk altı ayda yapılanlara büyük bir direniş göstermez, bu nedenle en radikal yasalar ilk altı aya içinde çıkarılmalıdır. Demek ki, “seçim toto” bittikten sonra Tüsiap-c’nin (Türkiye Sanayici İş Adamları Partisi-Cephesi) yeni hükümetinin yapacağı ilk iş sosyal güvenlikte emekçiler, kır ve kent yoksulları aleyhine düzenlemeler yapmak, kamu emekçilerinin çalışma koşullarını yeniden düzenleyerek esnek bir çalışma yaşamı oluşturmak, seçim baskısı nedeniyle yapılamayan özelleştirmeleri hızla yapmak… Sonuç, yeni bir yıkım hamlesi karşısında daha da yoksullaşmak, sefaletle biraz daha yakıcı bir şekilde karşılaşmak.

Her yeni milletvekilinin bir eski dönemin milletvekilini aratması kuralı bu seçimde de değişmeyecek gibi. Eskiden hiç değilse Konfederasyon başkanları ile bazı “büyük” sendikaların başkanlarına vekillik teklif edilirdi. Bu seçimlerde bunun da yaşanmamış olması sendikalar o kadar etkisiz hale gelmiş olduğunu göstermektedir. Muhtemelen Türkiye tarihinin en halktan kopuk, en emekçi düşmanı Meclisi seçilmiş olacak.

Tüsiap-c’nin çok memnun kalacağı bu Meclisi seçme sürecinde emekçilere düşen çok şey bulunmaktadır. Birincisi, bu seçim oyununun neden hep sermaye lehine işlediğini anlamak ve anlatmak; ikincisi seçim sonrasında yaşanacakları dünün deneyimleri üzerinden açıkça sergilemek bu seçim sürecinin en temel faaliyetleri olmak zorundadır. Bu iki temel politika üzerinden emekçileri, kır ve kent yoksullarını daha aktif politik özneler haline getirmek, uzun soluklu mücadelenin direngen militanlarına dönüştürmek daha kolay olacaktır.

22 Temmuz sürecini böyle değerlendirmek devrimci ve sosyalistler için kapitalizme, emperyalizme karşı verilecek mücadelede değerlendirilmiş bir araçtan başka bir anlam taşımayacaktır. Bu nedenle seçimi Tüsiap-c’nin hangi partisinin kazanacağını tartışmaktan çok, Tüsiap-c karşısında emekçilerin ne yapması gerektiğini tartışmak gerekmektedir.

 

“Kürt ulusuna özgürlük!”

Geçtiğimiz Cumartesi günü BDSP’nin de içerisinde yeraldığı devrimci yapıların “Kışkırtmalara, linçlere, provokasyonlara, katliamlara son! Kürt ulusuna özgürlük!” şiarıyla gerçekleştirdiği eyleme polis saldırmıştı. 23 Haziran günü Taksim Tramvay Durağı’nda aynı gündemle ilgili eylem yapıldı. Saat 13.00’te başlayan ve EHP, HÖC, Partizan, DHP, TÖP, SDP, ESP, Devrimci Hareket, ÖMP, HKM tarafından örgütlenen eylemde, “Kışkırtmalara, linçlere, provokasyonlara, katliamlara son! Yaşasın Kürt ve Türk halklarının birleşik mücadelesi!” pankartı açıldı.

Bileşenler adına okunan basın açıklamasında, şovenizmi kışkırtan, linçlere, provokasyonlara zemin hazırlayan, katliamları meşrulaştıran politikalara ve Kürt halkına yönelik operasyonlara derhal son verilmesi talebi dile getirildi.

“Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji biratiya gelan!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “Kışkırtmalara son!”, “Linçlere son!”, “Provokasyonlara son!” sloganlarının atıldığı eylemde “Biji biratiya gelan!”, “Kahrolsun MGK, MİT, CİA, kontrgerilla!”, “Gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz!” dövizleri taşındı. Eylem, geçen hafta polisin saldırma gerekçesi olarak gösterdiği “Kürt ulusuna özgürlük!” sloganının atılmasıyla son buldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul


“Kışkırtmalara, linçlere, provokasyonlara son!

22 Haziran günü öğle saatlerinde Yüksel Caddesi’nde biraraya gelen ilerici, devrimci kurumlar, son dönemde Genelkurmay Başkanı tarafından yapılan açıklamayı protesto etmek, katliamlara, linçlere, provokasyonlara son demek için biraraya geldiler. Okunan basın açıklamasında Genelkurmay’ın “kitlesel refleks” çağrısının linçlere, provokasyonlara, katliamlara zemin hazırladığı, 23-24 Haziran’da yapılacak olan “sessiz miting”lerin halkların çıkarına değil, halkları birbirine kışkırtmaya hizmet ettiği vurgulandı. Açıklama Kürt halkına yönelik operasyon girişimlerine, “sözde vatandaş” dışlamalarına ve “terör” demagojisiyle şovenizmi kışkırtan, katliamlara zemin hazırlayan politikalara son verilmesi talebiyle son buldu.

Alınteri, BDSP, ÇHD Ankara Şube, EHP, ESP, HÖC, Kaldıraç, Partizan’ın düzenlediği eyleme 40 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/Ankar