18 Mayıs 2007 Sayı: 2007/19(19)

  Kızıl Bayrak'tan
   Burjuva gericiliğine ve parlamenter hayallere karşı devrimci sınıf alternatifi
  Sömürü ve talan düzeninin cellatlarını seçmek zorunda değiliz!
Düzenin seçim oyununu bozmak için
bağımsız devrimci sınıf çizgisini güçlendirelim!i
Kapitalizmin söndürdüğü hayatlar
Kapitalist sistemde ayrımcılık her yerde!
Devrimci gençlik mücadelesinde
gelecek için notlar
  Üniversitelerde şenlikler başlıyor...
  Liseli gençlikten...
  Seçimler ve devrimci müdehalenin sorunları
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Gençlik düzen içi çatışmalarda taraf olmayacaktır!
  Seçim mi, salaklığın tescili mi?
Yüksel Akkaya
  Sermaye temsilcilerinin meslek lisesi çığırtkanlığı…
  Gençlikten...
  Seçim çalışmalarından...
  Dünyadan...
  “Cumhuriyet mitingleri”…
M. Can Yüce
  Bültenlerden...
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Seçim çalışmalarından...

Sınıfın kızıl bayrağı altına!

Sermaye düzeni kendi cephesinden seçimlere hazırlanıyor. Küçükçekmece’den komünistler olarak bizler de seçim sürecine ilişkin genel siyasal yaklaşımımızı ve politikalarımızı anlatan seminerle seçim çalışmamızı başlatmış bulunuyoruz.

14 Mayıs günü gerçekleştirdiğimiz seminerde ilk olarak İstanbul 1 Mayıs’ını değerlendirdik. Devletin tüm engelleme girişimine rağmen yaklaşık bir ay boyunca Taksim alanı üzerinden süren irade savaşını işçi ve emekçilerin kazandığı vurgulandı. 30 yıldır devam eden Taksim yasağının fiilen delindiği ifade edildi. 1 Mayıs’ta kazanılan özgüvenin önemine değinildi. Bu kazanımda Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun yaşadığı iç zayıflıklara rağmen önemli bir yerde durduğu vurgulandı. Düzen dışı, öncesinde oluşan kararlılığın eylem günü militan bir tarzda ete kemiğe büründüğü, fiili ve meşru bir hatta örgütlenen 2007 1 Mayıs’ının son yılların er görkemli 1 Mayıs’ı olarak tarihteki yerini aldığı vurgulandı. 1 Mayıs’ta yakalanan birliktelikten yola çıkılarak reformizmle devrimci hareket arasındaki ayrımların iyice silikleşmesinin ve sendikal bürokrasi gerçeğinin üstünün örtülmesinin önüne geçilmesi gerektiği söylendi.

Daha sonra genel siyasal gelişmeler üzerinden bir tartışma yürütüldü. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte oluşturulmaya çalışılan laik-şeriatçı kutuplaşmasının sınıfsal ayrımların üzerine örten bir işlev gördüğü belirtildi. AKP’sinden CHP’sine, ordusundan TÜSİAD’ına kadar tüm düzen kurumlarının işçi-emekçi düşmanlığında, İMF’nin sosyal yıkım programlarını uygulamakta, ABD emperyalizmine uşaklıkta, halklara düşmanlıkta birleştikleri ve ortak davrandıkları ifade edildi. Düzen kurumlarının öze dair hiçbir faklılığının olmadığı bu kutuplaşmada işçi ve emekçilerin yerinin olamayacağının altı çizildi.

Daha sonra seçim süreci, siyasal anlamı, tarihsel ve güncel yönleri ile değerlendirildi. Seçim sürecinin kitlelerdeki politik duyarlılığı artırdığı ifade edildi. Bu dönemde her partinin kitlelerin karşısına kendi programı ve çözüm önerileri ile çıktığı söylendi. Böylesine bir süreçten devrimci amaç ve ilkeler doğrutusunda yararlanılması gerektiği vurgulandı. Parlamenter hayallerin hiçbirine prim vermeden açık ve net bir şekilde devrim ve sosyalizm propagandasına dayanan bir hatta seçim sürecini değerlendirmenin anlamı üzerinde duruldu. Mevcut şartlarda en etkili yöntemin seçimlere bağımsız devrimci adaylarla girmek olduğu belirtildi. Bu taktiğin politik anlamı, imkan ve olanakları anlatıldı. Mevcut şartlarda devrimci güçlerin birlikte davranmasının önemli olduğu ama gerçekleşmesinin zor olduğu vurgulanırken Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak bu yönde çaba gösterileceği ifade edildi. Ancak bu zorluğun bilincinde davranılacağı ve kendi bağımsız çalışmamız için gerekli hazırlıkların yerine getirileceği söylendi.

Seçim çalışmalarında emekçi kitlelere her türlü sorunun kaynağı olan vahşi kapitalist sistemin etkili bir tarzda teşhir edileceği ifade edildi. Emekçilerin sömürü sisteminden kurtulup kendi iktidarını kurmadığı sürece tüm sorunların daha da ağırlaşarak süreceği söylendi. Emekçilerin tek gerçek seçeneği olan devrimin ve sosyalizmin gerçek kurtuluş olduğu, bunun için sınıfa karşı sınıf tutumuyla mücadeleye çağrı yapılacağı vurgulandı.

Katılımcıların tartışmalara aktif olarak dahil olduğu seminerlerimiz önümüzdeki haftalarda sınıfın bağımsız tutumunun pratik örgütlenmesi konusu üzerinden devam edecek.

Küçükçekmece/BDSP


Sınıfın devrimci bayrağı altına!

Düzen cephesinin birçok hesaba dayalı seçim hazırlıkları devam ediyor. Ankara BDSP olarak bizler de seçim gündemli faaliyetimizi 13 Mayıs günü yaptığımız toplantıyla resmen başlattık.

Toplantıda öncelikle siyasal gündem üzerine sohbet gerçekleştirdik. Komünistlerin seçim taktiğini, seçime ilişkin politikamızı ve hedeflerimizi anlattık. Düzen içi siyasal krizin arka planını ve erken seçimle sonuçlanan düzen içi dalaşmanın işçi sınıfı ve emekçilerde yaratacağı sonuçları, ordu-hükümet kutuplaşması üzerinden sermaye düzeninin hedeflerini ele aldık. Sermaye partilerinin tek programda birleştiklerini, bu programın emperyalizme uşaklık, İMF’ye koşulsuz itaat, sermayeye sınırsız hizmet olduğunu vurguladık. Parlamentoyu ve düzenin tüm kurumlarını teşhir etmenin önemine değindik. Siyaset sahnesinde burjuva sınıfsal katmaların kendini ifade ettiği bir süreçte işçi sınıfının devrimci programı ile emekçilere ulaşmanın önemini anlattık. İşçi sınıfı adına söylenmesi gereken sözün ve düzene karşı devrim perspektifi ile oluşturulacak taraflaşmanın önemine dikkat çektik.

Ayrıca reformist-liberal çevrelerin seçim politikalarına, ittifak arayışlarına değindik. Seçim gündemi üzerinden devrimci güçlerin ortak bir tutum üzerinden hareket etmesinin önemine dikkat çektik. İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi ellerinde, devrimde ve sosyalizmde olduğunu, bu bakışın dışında yer alan tüm çözüm önerilerinin düzenin sınırlarında kalacağını vurguladık.

Toplantının son bölümünde işçi sınıfının bağımsız devrimci adaylarının üzerinden somutlaşacak olan seçim faaliyetimizin pratik örgütlenmesini anlattık. Seçim taktiğimiz ve seçime yönelik politik müdahalemizin hedeflerini tartıştık. Canlı bir atmosferde geçen toplantı ile birlikte Ankara’da politik seçim faaliyetimiz fiilen başlatılmış oldu.

Ankara/BDSP

Samandıra’da yürüyüş...

“Çetelerden hesap sor!”

Samandıra Akpınar Mahallesi’nde 13 Mayıs’ta çeteleşme ve yozlaşmaya karşı yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz yıl 19 Mayıs günü mahallede yaşayan Hüseyin Özcan isimli genç çeteler tarafından katledilmişti. Hüseyin Özcan’ı anmak ve mahalle emekçilerinin yozlaşmaya ve çürümeye karşı sessiz kalmayacağını göstermek amacıyla gerçekleştirilen yürüyüş halkın saat 11:00’de Özgürlük Meydanı’nda toplanmasıyla başladı. 100’ün üzerinde kişinin katıldığı yürüyüş boyunca “Mahallene sahip çık! Çetelerden hesap sor!” pankartı arkasında toplanan kitle mahalle içinde “Susma sustukça sıra sana gelecek!”, “Yozlaşmaya geçit vermeyeceğiz!”, “Çetelerden hesap sor! Mahallene sahip çık!”, “Hüseyin Özcan ölümsüzdür!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Akpınar faşizme mezar olacak!” sloganları attı. Mahalle halkı da alkışlarla eyleme destek verdi.

Mahalle içinde yapılan yürüyüşün ardından halk Hüseyin Özcan’ın katledildiği yere kadar yürüdü. Burada yapılan basın açıklamasında ,“Özellikle son 5-6 senedir uyuşturucu, fuhuş ve mafyalaşma had safhaya ulaşmıştır. Daha ilköğretimdeki bile esrar kullanmaktadır. Bizler Akpınar Mahallesi halkı olarak buna izin vermeyeceğimizi ve yozlaşma ve çeteleşmeye karşı örgütlenerek mücadelemize devam edeceğimizi burada bir kez daha haykırıyoruz” denildi. İnsanca bir yaşam, yaşanabilir bir toplum, eşit ve özgür bir dünya için düzenin yarattığı çetelere ve yozlaşmaya karşı hep birlikte örgütlenip mücadele etme çağrısıyla sona eren basın açıklamasının ardından tekrar mahalle içerisine doğru yürüyüşe geçildi.

Mahallede her türlü yozlaşma kol gezerken ortalarda gözükmeyen jandarma halkın dönüşte yolunu keserek yapılanın “yasadışı” olduğunu iddia etti. Yaptıklarının yasadışı olmadığını, yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı demokratik mücadele haklarını kullandıklarını ifade eden mahalle halkı yürüyüşü devam ettirdi. Veysel Karani son duraklarda sloganlar eşliğinde yürüyüşü sonlandırdı. Eylemin ardından jandarma mahallede devriyeleri sıklaştırarak mahalle halkını taciz etmeye çalıştı. Tüm bunlara karşı mahalle emekçileri çeteleşmeye ve yozlaşmaya karşı mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ettiler.

Kızıl Bayrak/Samandıra


TAYAD’lı Aileler: “Genelge uygulansın!”

TAYAD’lı Aileler, 12 Mayıs günü yaptıkları bir açıklama ile, 22 Ocak tarihinde yayınlanan ve tutukluların haftada 10 saat biraraya gelmelerini öngören 45/1 sayılı genelgenin uygulanmasını istediler.

Taksim Tramvay Durağı’nda gerçekleştirilen açıklamayı Mehmet Güvel okudu. “Hapishanelerde 45/1 sayılı genelge uygulansın!” pankartının açıldığı eylemde, tecrit uygulamasının hapishanelerde yasaklar, disiplin cezaları, hak ihlalleri ile ağırlaştırılarak devam ettiği belirtildi. Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgenin uygulanmadığına dikkat çekildi. Genelgenin uygulanmamasının gerisinde, tecrite karşı mücadelenin ve direnişin kazanımlarının hazmedilememesi olduğu vurgulandı.

Açıklamanın ardından 7 yıldır Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Ümit İlter’in 5 Mayıs günü zor kullanılarak Bolu F Tipi Hapishanesi’ne götürüldüğü, tek kişilik hücreye konulduğu ve hukuk dışı uygulamalara maruz kaldığı ifade edildi. Tecrit ve tecrit kaynaklı saldırıların bugüne kadar 122 insanın ölmesine, 600 kişinin sakat kalmasına yol açtığı söylendi, sürgün ve sevklerin bütün sonuçları ile ortadan kaldırılması talep edildi. Açıklama, Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı 45/1 sayılı genelgenin bir an önce uygulanması ve tecrit uygulamasına son verilmesi talebiyle sona erdi. Eylemde “Tecrite son!”, “Genelge uygulansın!”, “Ümit İlter yalnız değildir!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul