18 Mayıs 2007 Sayı: 2007/19(19)

  Kızıl Bayrak'tan
   Burjuva gericiliğine ve parlamenter hayallere karşı devrimci sınıf alternatifi
  Sömürü ve talan düzeninin cellatlarını seçmek zorunda değiliz!
Düzenin seçim oyununu bozmak için
bağımsız devrimci sınıf çizgisini güçlendirelim!i
Kapitalizmin söndürdüğü hayatlar
Kapitalist sistemde ayrımcılık her yerde!
Devrimci gençlik mücadelesinde
gelecek için notlar
  Üniversitelerde şenlikler başlıyor...
  Liseli gençlikten...
  Seçimler ve devrimci müdehalenin sorunları
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Gençlik düzen içi çatışmalarda taraf olmayacaktır!
  Seçim mi, salaklığın tescili mi?
Yüksel Akkaya
  Sermaye temsilcilerinin meslek lisesi çığırtkanlığı…
  Gençlikten...
  Seçim çalışmalarından...
  Dünyadan...
  “Cumhuriyet mitingleri”…
M. Can Yüce
  Bültenlerden...
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kapitalist sistemde ayrımcılık her yerde!

ILO tarafından açıklanan 2006 raporu, kapitalist sistemin kadınlara ve dezavantajlı gruplara yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Rapor; cinsiyete, ırka, dine, toplumsal kökene, göçmenliğe, yaşa, cinsel tercihe, özürlülüğe, HIV/AIDS hastası olup olmamaya bağlı ayrımcılığın artan bir seyir izleyerek sürdüğünü ortaya koymaktadır. Aynı raporda, genetik biliminin katettiği ilerlemeye bağlı olarak belli hastalıklara yatkınlık gösteren bireylerin baştan elendikleri, işe alınmadıkları da belirtilmektedir.

Rapora göre ayrımcılıkla tüm dünyada, farklı düzeylerde olsa da karşılaşılmaktadır. Örneğin ayrımcılığa en az rastlanan coğrafyada, Avrupa’da, aynı işi yaptıkları halde kadınların erkeklerden %15 oranında daha az ücret aldıkları tespit edilmiştir.

Yine her sektörde ayrımcılık uygulamaları ile karşılaşılsa bile özellikle kayıt dışı ekonomide ayrımcılığın yüksek olduğu görülmektedir. Kayıt dışı ekonomide aslolarak kadınların ve düzenli iş bulamayanların yer aldığını düşündüğümüzde bu alandaki ayrımcılığında kadınlara, göçmenlere ve özürlülere karşı uygulandığı kendiliğinden ortaya çıkar.

Raporun yaptığı bir diğer tespit, istihdama katılan kadın sayısında artış olmasına rağmen, gelirde bir artışın gerçekleşmediği, bir başka deyişle daha fazla çalışıldığı halde daha az kazanıldığıdır.

Ayrımcılığın kaynağı olarak kapitalist üretim biçimi

ILO’nun ortaya koydukları bizim için yeni olan şeyler değildir. Kâr odaklı sistemin en ucuz ama aynı zamanda en fazla artı-değer bırakan bireyleri tercih ettiğini biliyoruz. Doğal olarak örgütsüzlüğün-işsizliğin yoğun olduğu, genç ve uzun süre çalışabilecek işçi adaylarının sırada beklediği koşullarda kadınlara ve özürlülere karşı ayrımcı uygulamaların olması bu sistemin mantığı içinde olağandır.

Ancak üretim ilişkilerine ayak uydurabilenler sistemin içine alınmaktadır. Kadınların neslin devamı için yaptıkları çocuk doğurmak, beslemek, büyütmek, bundan dolayı aldıkları izinler, talep ettikleri kreşler maliyetli görülmekte ve baştan kadınların dışarıya atılmasına neden olmaktadır. Bunun tersinin gerçekleştiği, yani kadınların hiçbir talepte bulunmadıkları koşullarda -ki hakim olan durum budur-, tüm bunlar gerekçe gösterilerek daha az ücret verilmekte, kadınlara ikincil işler yaptırılmaktadır.

Benzer argümanlar hastalıklara genetik yatkınlık gösteren bireyler için de geçerlidir. Bilimi kâr odaklı kullanan kapitalizm baştan bu insanları eleyip üretimin ve toplumsal ilişkilerin dışına itmektedir. Fabrikada özürlülerin ya da hasta işçilerin çalıştırılması maliyet artışını kabul anlamına gelmektedir. Oysa kapitalizm maliyet minimazasyonu üzerinden yürür, maliyetleri düşürenin piyasada kalabildiği bir sistemdir. Bundan dolayı ABD’de pek çok şirket hastalık riskini artırdığı gerekçesiyle sigara içenleri bile işe almamaktadır.

Bugün kadınlara, özürlülere, çoğu zaman az eğitimli olmak zorunda olan göçmenlere karşı kapitalizmin uyguladığı ayrımcılığı güç ilişkileri üzerinden ifadelendirmek mümkün. “Güç sahibinin-işi verenin” bu sahiplikten nasibini almayanı ezmesi, yok sayması kapitalizmin doğasının gereğidir. Kimi dönemler öne çıkan dengeleyici (“işi vereni” işçiyi kaale almaya zorlayan) politikalar ise can havliyle sarıldıkları geçici çözümlerdir onun için. Aslolan ezme ve ezilme ilişkisi; güçlü-güçsüz, yöneten-tabi olandır. Ancak bununla yetinilmez. Hükümranlık kurdukları üzerinden ikincil ilişkiler çıkarırlar ortaya. Kendi işine en iyi yarayanları bir kenara koyar, yeni cilalanmış makineler gibi biraz daha özen gösterirler. Diğerlerini arada aksayacak, tökezleyecek olanları ya görmezden gelir ya da verdikleri emeğin çok daha azına biat etmelerini ister, ucuz işgücü sınıfına dahil ederler. Ve giderek daha fazlasını ucuz işgücüne katarlar.

Bunu yaparken işgücünü-işçileri birbirine düşman etmekten kaçınmazlar. Herbirini diğeri için işinin/hayatta kalma şansının düşmanı, gaspçısı haline getirirler. Bundan dolayı Avrupalı işsizler arasında göçmenlere yönelik nefreti kışkırtır, özürlüleri yok sayar, görmezlikten gelir, eve saklamaya çalışırlar. Kadınları verimlilikleri düşük diyerek ve buna yanındaki erkek işçiyi de inandırarak düşük ücretle çalıştırırlar. Özcesi ayrımcılık sadece üstten dayatılmaz, toplumun ve sınıfın iliklerine işletilerek sürekliliği sağlanır.

Bunun anlamı ayrımcılığın bireyler üzerinde varolduğu ve onlar “iyileştirildiği” zaman yok olacağı değildir. ILO’nun bireylerden kaynaklı olduğu söyleminin tersine, ayrımcılık kapitalist sistem üzerinden yükseliyor ve çözümü bireylerin eğitiminden çok daha fazlasını, bu sistemin aşılmasını gerektiriyor.



 

Eğitim emekçilerinin eylemlerinden...


Güvencesiz çalışmak istemiyoruz!

Eğtim-Sen Üniversiteler Şubeleri 10 Mayıs günü asistanların işine son verilmesini ve işten atılmalarını kolaylaştıran 50/D maddesine karşı basın açıklamaları gerçekleştirdiler.

İstanbul’da Eğitim-Sen 6 No’lu Şube İstanbul Üniversitesi Beyazıt anakapısı önünde saat 12.30’da konu ile ilgili bir eylem gerçekleştirdi.

“Asistan kıyımına son!” pankartının açıldığı eylemde “İş güvencesiz akademik ögürlük??? Bizce bir düşünün!”, “Üniversitelerde asistan kıyımına son!”, “50/D kaldırılsın!” şiarlı dövizler taşındı.

Basın açıklamasını Eylem Özdemir okudu. Özdemir, reform adı altında yapılan saldırılara değindikten sonra şunları söyledi: “Çözüm olarak ileri sürelen öneriler sorunu ortadan kaldırmaya değil, üniversitelerde keyfiliğe dayanan statükonun bekasına hizmet etmektedir. Oysa ki asistanlar üniversitelerin asli bileşenidir, bugünüdür, geleceğidir. Asistan istihdam ederek akademisyen yetiştirmeyen bir üniversite topluma karşı asli görevlerinden birini yerine getirmemiş olacaktır. Keza akademik kaliteyi yükselteceği argümanıyla meşrulaştırılmaya çalışılan bu uygulama tam aksine sonuçlanmaktadır.”

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi M2 amfisinde konu ile ilgili panele çağrı yapıldıktan sonra basın açıklaması sona erdi.

Eylem de “50/d’yi kaldırın, kıyımları durdurun!” ve “Güvencesiz çalışmak istemiyoruz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/ İstanbul


Adana Eğitim-Sen’den açıklama

Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılan “Eğitim kurumları yöneticilerinin atama yönetmeliği”nin bazı maddelerinin iptali için dava açmıştı. Dava sonucunda yönetmeliğin bazı maddeleri hakkında yürütmenin durdurulması kararı verildi. Eğitim-Sen Adana Şubesi 10 Mayıs günü konuyla ilgili bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Saat 13:00’te Adana Şube binasında gerçekleştirilen basın toplantısında çıkarılan yönetmelik ile birlikte atanan 124 okul müdürünün 80’inin Eğitim Bir-Sen üyesi olduğu söylendi. Yönetmeliğin kadrolaşmaya hizmet ettiği belirtildi.

Kızıl Bayrak/Adana


4 No’lu Şube’den basın açıklaması

İstanbul Eğitim-Sen 4 No’lu Şube 9 Mayıs’ta GOP Meydanı’nda “ek ders yönetmeliğinin tamamen geri çekilmesi”, “yönetici atama yönetmeliğinin geri çekilmesi” gündemleriyle ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi. Coşkulu geçen eyleme 70 eğitim emekçisi katıldı. Çevrede bulanan halk da açıklamaya destek verdi.

Basın açıklamasını yapan Şube Başkanı Ahmet Korkmaz, yönetmeliklerin amacını ve emekçileri nasıl mağdur ettiğini anlattı. Açıklamanın ardından emekçiler sloganlarla şube binasına kadar yürüdüler. Eylemde “Parasız eğitim, parasız sağlık!”, “Ek ders yönetmeliği kaldırılsın!”, “Öğretmen düşmanı bakan istifa!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/GOP