18 Mayıs 2007 Sayı: 2007/19(19)

  Kızıl Bayrak'tan
   Burjuva gericiliğine ve parlamenter hayallere karşı devrimci sınıf alternatifi
  Sömürü ve talan düzeninin cellatlarını seçmek zorunda değiliz!
Düzenin seçim oyununu bozmak için
bağımsız devrimci sınıf çizgisini güçlendirelim!i
Kapitalizmin söndürdüğü hayatlar
Kapitalist sistemde ayrımcılık her yerde!
Devrimci gençlik mücadelesinde
gelecek için notlar
  Üniversitelerde şenlikler başlıyor...
  Liseli gençlikten...
  Seçimler ve devrimci müdehalenin sorunları
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Gençlik düzen içi çatışmalarda taraf olmayacaktır!
  Seçim mi, salaklığın tescili mi?
Yüksel Akkaya
  Sermaye temsilcilerinin meslek lisesi çığırtkanlığı…
  Gençlikten...
  Seçim çalışmalarından...
  Dünyadan...
  “Cumhuriyet mitingleri”…
M. Can Yüce
  Bültenlerden...
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Üniversitelerde şenlikler başlıyor...

Sermayenin yozlaştırma mekanizmalarına karşı devrimci alternatif ihtiyacı

Bahar ayının gelişiyle beraber üniversitelerde şenlikler başladı. Genelde Mayıs ayına yayılan şenlikler aşağı yukarı tüm üniversitelerde organize ediliyor. Popüler gruplara veya şarkıcılara verilen milyarları sırtlayan sponsor firmalar şenlik süresi boyunca kampüsleri adeta işgal ediyorlar. Normal şartlar altında değil üniversitelilerin karşısına çıkmak üniversitenin çevresine bile yaklaşmaması gereken bir avuç şarlatanın şarkıcı diye sahne aldığı şenlikler öğrenci gençliğin geldiği/getirildiği noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Bu üniversitelere hakim zihniyetin de en kısa yoldan tarifi olmaktadır.

Sponsor bahanesiyle üniversite içlerine giren sermaye açısından sorun hiç de basit bir reklam kaygısı değildir. Şirketlerin üniversitelere özellikle şenlikler sırasında gösterdiği ilgi hiç de boşuna değildir. Etkin bir araç olarak şenlikler öğrenciler tarafından neredeyse bir sene boyunca beklenmekte ve üniversite içinde geriye kalan tek sosyal alan olarak tariflenmektedir. İstisnasız tüm üniversitelerde yapılan sponsorlu şenlikler bugün kapitalizmin ideolojik mevzilerine dönüşmüş durumdadır.

Bu yaklaşımın dışına çıkan en önemli örnek olan İTÜ şenlikleri, geçen yıl yaşananlarla da somutlandığı üzere, kendi kendini tüketse de sırf bu şenliğin yapılmaması için valilikçe tüm şenliklerin yasaklanmaya çalışılması, durumun önemini ortaya koymaktadır. Bu sene İTÜ şenlikleri boyunca yaşanan saldırılar da bu gerçeği bir kez daha açıkça kanıtlamıştır.

Sponsor desteğini arkasına alan ve sermaye açısından kendi düşünsel yaklaşımını yaşatmanın en kolay aracı olarak görülen şenlikler bugünkü şekliyle küçümsenmeyecek bir etkiye sahiptir. İçkinin en temel eğlence aracı olarak kullanıldığı şenlikler türlü rezilliklere de ev sahipliği yapıyor. İçki komasına girenlerden sokak ortasında içkinin de etkisiyle birbirlerine olan “aşklarını” açık bir şekilde ilan eden çiftlere kadar, her türlü çirkinlik bu şenliklerin alışılmış görüntüleri arasında. Tüm bu görüntülere bakıp da “ahlak zabıtalığına” soyunmak ise gelinen yerde sorunu değil çözmek tanımlamak konusunda bile yeterli bir yaklaşıma denk düşmemektedir. Yaşanan bir yozlaşma olmanın ötesinde bir dönüşümdür ve ne soruşturmalardan bağımsızdır, ne de üniversitelerin sermaye ile kurduğu bağdan. Saldırı ideolojik temellidir ve bir ayrım yaratılacaksa tam da buradan yaratılmak zorundadır.

Bugün için zaten sistemin tüm araçlarıyla kuşatılan gençlik kendi kimliğini taşımaktan gittikçe uzaklaşırken şenlikler de bir yandan bu zihniyetin yansıması olarak şekilleniyor. Zira tüm üniversitelerde bu şenlikler bizzat öğrenci kulüpleri veya toplulukları tarafından örgütlenmektedir. Aynı kulüplerin üniversitelerde benzer bir şekilde kariyer günleri gibi etkinlikler düzenlediğini düşündüğümüzde, karşımızda duranın açık bir ideolojik saldırı olduğu net bir şekilde görülmektedir.

Örneğin Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yıllardır “Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, Bir Orman Gibi Kardeşçesine” sloganıyla ve kulüpler birliği tarafından organize edilen şenlikler, bugün sadece birkaç kulübün fiili etkisi altında profesyonel bir organizasyon şirketi tarafından örgütleniyor. Ancak şenliğin dışında kalan kulüplerin bu konudaki sessizliği bir yönüyle sindirilmişliği ifade etse de, temelde öyle veya böyle kabullenmişliği anlatmaktadır. Daha önceki senelerde sponsor başlığı bir tartışma iken bugün artık bu kanıksanmış bir realite konumuna gelmiştir. Yani sponsor kavramı artık öğrencilerin gözünde bir tehlike değildir. Asıl sorun da burada düğümlenmektedir. Üniversite içine taşınan bu anlayış kendine ciddi bir zemin yaratmıştır. Kendine küçümsenmeyecek bir destekçi bulan bu ideolojik provokasyonun karşısına alternatifi koyulamadığı ölçüde arkasına aldığı güçle yoluna devam edeceğini söylemek zor olmayacaktır.

Bugün üniversitelerde politika ve onun yürütücüleri açık bir sınıf ayrımı temelinde şekillenmektedir. Özellikle metropol üniversitelerinde bariz bir şekilde görülebilen bu ayrım, dün basitçe solcu ve sağcı öğrenciler temelinde rahat bir ayrıma tabi bu gerçek, bugün şenliklerle de açığa çıktığı gibi sınıfların temsilcileri üzerinden olmaktadır. Kapitalizmin yeni köle pazarı üniversitelerde kendini pazarlamaya hazır binlerce öğrenci buna uygun yaşam biçimleri oluşturmaktadır. Şenlikler de bunun doğal birer yansıması olarak ortaya çıkıyor. Örneğin ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi önemli üniversitelerde düzenlenen şenlikler tıpkı ABD ve Avrupa ülkelerinde yıllardır süren benzerlerini aratmıyor. Bu üniversitelerin sermaye açısından taşıdığı önem bir yana bu üniversitelerin öğrencileri açısından gelecek sorununun niteliğinin de farklı şekilleniyor olması bu üniversitelerde düzenlenen tüm etkinliklere damgasını vurmaktadır.

Şenlikler bir sonuç olarak görülebilmelidir. Bu sonuçla savaşmak ancak onu üreten mantığın karşısına dikilmekle olabilir. Burjuvazinin popüler kültürü, hayatın her alanında olumsuz anlamıyla ideoloji üretmekte ve bu ideolojik düşünce yapısı türlü yollarla kitlelerin bilinç altına yerleştirilmektedir. Kültür bir hapishaneye dönüşerek, yabancılaşma parmaklıklarının arkasına gençliği tutsak etmektedir. Faşist deyince ayağa kalkan sol, sermayenin bu temsilcilerine karşı da aynı duyarlılıkla hareket etmek zorundadır. Zira üniversiteleri kuşatan ve öğrenci gençliğin gözlerini boyayan şey hiç de faşistlerin ipe sapa gelmez ideolojik hezeyanı değil, bizzat kapitalizmin bireysel kurtuluş düşleridir. Şenliklerde kendinden menkul bir eğlence anlayışının egemenliğinin de anlamı budur. Ortadaki ayrım omuz omuza çekilen bir halay ve tek başına zıplayan yüzlerce öğrencinin arasındaki fark kadar nettir.

Kapitalizmin kendi kurallarıyla oynadığı oyunu bozacak tek şey, onun mantık sınırlarının dışına çıkmak olacaktır. Sponsorun yarattığı ve öğrenciyi izleyici konumuna iten yaklaşım her biçimiyle mahkum edilmeli tersinden alternatifi de oluşturulmalıdır. Sponsor desteğine karşı paylaşım alanları üniversiteler içinde yaratılmalıdır.

Ekim Gençliği/İstanbul