23 Şubat 2007 Sayı: 2007/07(07)

  Kızıl Bayrak'tan
   Siyonist İsrail’le işbirliği pekiştiriliyor
  İşbirlikçiler yeni suçlara ortak
olmaya hazırlanıyor!
  Ordu ve hükümet arasında Güney Kürdistan gerilimi...
Dinci gericiliğe ve düzenin laiklik sahtekarlığına karşı
Milliyetçilik versiyonları ve düzen medyası
8 Mart faaliyetleri ve etkinliklerinden...
 8 Mart yaklaşırken emekçi kadınlara yönelik çalışmamız üzerine...
  “Ev kadınlarına sigorta hakkı!”
  İbrahim Ethem İlaç işçisi fabrikaya kapandı...
  Haluk Gerger ile Ortadoğu’daki son gelişmeler üzerine konuştuk...
  Dışişleri Bakanı Washington’dan sonra
Suudi Arabistan’da!
  Filistin yönetimine tam teslimiyet dayatılıyor
  Yükselen bir kapitalist güç: Sosyal-emperyalist Çin
  TİB-DER Genel Kurulu gerçekleşti...
  ÇAM-DER’de birinci yıl etkinliği
  100. sayımızla sesimizi daha da
yükseltiyoruz
  “GATS, AB uyum sürecinde
meslekler nereye?”
  Yaşar Büyükanıt’ın ABD gezisi ve bir
kez daha ortaya çıkan gerçekler - M. Can Yüce
  Bültenlerden...
  Basından...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Yükselen bir kapitalist güç:

Sosyal-emperyalist Çin

A.H.Yalaz

Kapitalist Çin, Büyük Britanya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi düzeyine yükseldi. Bir görüşe göre de, satın alma gücü farklarına göre ayarlama yapılması durumda dünyanın ikinci en büyük ekonomisi.

Dünyanın en büyük ekonomisi olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’yi yirmi yıl içinde geçeceği düşünülen Çin’in ekonomisi büyük bir hızla büyüyor. 1978-2000 yılları arasında Çin’in gayri safi yurtiçi hasılası (kesintisiz yurtiçi gelir) dört kat arttı. Çin devletinin rakamlarına göre, 2005 yılında, gayri safi yurtiçi hasıla % 9,2, sanayi üretimi ise %27,7 oranında büyüdü. Çin ekonomisi petrole, diğer hammaddelere ve yatırım ara mallarına doymuyor.

Dünyanın en büyük “fabrikası” olan Çin, emek-yoğun sektörlerde dünyanın başat oyuncusu durumdadır. Çin-temelli fabrikalar dünya oyuncak üretiminin %70’ini, bisiklet üretiminin %60’ını, ayakkabı üretiminin %50’sini, bavul üretiminin %33’ünü gerçekleştiriyorlar. Çin kaynaklı tekstil ve giyecek dışsatımı kotalar ve gümrük tarifeleri aracılığıyla denetim altında tutuluyor. Çin, teknoloji-yoğun alanlarda da önemli bir rol oynuyor. Dünya magnetron üretiminin %50’si, televizyon ve klima üretiminin %33’ü, bulaşık makinesi üretiminin %25’i ve buzdolabı üretiminin %20’si Çin’de gerçekleştiriliyor. Çin, hızla, otomobil sektörü gibi sermaye-yoğun ürünlerde de dünyanın önemli oyuncularından biri durumuna geliyor. Ayrıca, birçok ülkede, imalat (yapım) sektöründeki sanayiciler, rekabet edebilmek için Çin’de üretilen parçalara ve alt-montaj tesislerine bağımlı durumdadırlar.

Çin doğrudan yabancı sermaye yatırımları için çekici bir ülke. Çin bürokratik kapitalist devleti, batılı kapitalist şirketleri, özellikle de yapım sanayiinde, doğrudan yatırım yapmaya özendirmek için sermayenin gereksinim duyduğu gerekli koşulları hazırlıyor. Diğer şeylerin yanı sıra, Çin’de emek-gücü görece ucuz ve kar oranları yüksektir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, Çin için aynı zamanda bir teknoloji transferi yolu olma özelliğine sahip.

Çin sosyal-emperyalizmi dünyanın her kıtasında aktif. Dünyanın üçüncü en büyük ticari gücü olan Çin, Avrupa Birliği’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Kanada’nın ikinci en büyük ticaret ortağı durumunda. Çin, diğer emperyalist devletlerle, özellikle de ABD emperyalizmiyle, rekabette ekonomik ilişkilerini güçlü bir silah olarak kullanıyor. Batı-Asya ve Ortadoğu devletleriyle, örneğin İran, yaptığı petrol ve doğal gaz anlaşmaları hem kendine ekonomik yarar sağlıyor, hem de İran devletinin bölgedeki etkisini güçlendiriyor. Çin devleti, petrol gereksiniminin %5’ ini karşıladığı Sudan’da petrol kaynaklarını kullanmak için 2 milyar Amerikan doları yatırım yaptı. Hammadde kaynaklarına duyduğu büyük istemi karşılamak için Kanada, Arjantin, Ekvator ve Venezüella gibi, tarihsel olarak ABD’nin etki alanına giren devletlerle ekonomik anlaşmalar yapan Çin, büyük bir küresel ekonomik güç olma yönündeki gelişmesini sürdürüyor. Örneğin, Çin’in Arjantin’de yaptığı yatırımın toplamı 20 milyar Amerikan dolarıdır. Çin’in Güney Amerika devletleriyle yaptığı ticaret son beş yılda % 900 oranında büyüdü. 2004 yılında Çin’in denizaşırı doğrudan sermaye yatırımlarının yarısı Güney Amerika’da gerçekleşti.

Ekonomik güç ile politik, askeri ve diplomatik güç arasında yakın bir ilişki olduğu Çin örneğinde bir kez daha görülüyor. Güneydoğu Asya’nın önder gücü olmak isteyen Çin sosyal-emperyalist devleti, dünya politikasında da büyük bir oyuncudur. Çin, donanma da dahil olmak üzere, silahlı kuvvetlerini modern duruma getiriyor. Ekonomik gücünü bir dış politika aracı olarak kullanan Çin, birçok devletle ikili diplomatik ilişkilerini güçlendirerek uluslararası düzeyde politik etkisin artırırken, Hindistan’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi bir üyesi olma girişimini engellemesi örneğinde olduğu gibi, rakiplerinin diplomatik etkisini sınırlamaya çalışıyor. Çin bürokratik-kapitalist devleti, emperyalist devletlerle dünya hakimiyeti için rekabet etmenin yanı sıra, Güney Asya’da kendisi gibi yükselen bir kapitalist güç olan Hindistan’la bölgesel rekabet içindedir.

Dünya kapitalist-emperyalist sistemini anlamak, kavramak, açıklamak ve bölgesel ve dünya ölçeğinde politikalar geliştirebilmek için, Çin ve Hindistan, özel olarak da Çin, komünist-devrimci hareketin dikkatinin odağında olmalıdır. Büyük kapitalist şirketlerin yaptığını büyük toplumsal amaçları olan komünist-devrimci hareket de yapabilmeli. Hazırlık çalışmaları yapılan üçüncü bir genel emperyalist paylaşım savaşında Çin ve Hindistan kapitalist devletleri, özellikle Çin sosyal-emperyalizmi, önemli roller oynuyorlar ve oynayacaklardır. Bütün ülkelerinin sınıf bilinçli işçileri ve dünya komünist hareketi, savaşı önlemek, önlenemediği durumda da bu savaşı devrimci iç savaşlara çevirmek istiyorlar ve emperyalist zinciri en zayıf halkasından, 1917 Ekim Devrimi’nin yaptığı gibi, kırmak istiyorlarsa Çin ve Hindistan’a özel bir dikkat göstermek zorundadırlar.


Yararlanılan kaynaklar:

* Marvin J. Cetron , Owen Davies (2006). The Dragon vs. the Tiger: China and India Reshape the Global Economy; India and China Will Vie for Economic and Political Dominance on the World Stage, www.questia.com

* Aaron Schwartz (2006). Integrating China into the Global Economy, http://EzineArticles.com/?expert=Aaron Schwartz

* Oded Shenka (2005). The Dawn of the Chinese Century, http://www.awprofessional.com


Dünya’dan kısa kısa...

Güney Afrika’da AIDS ilacı için grev

Impala Platin madenlerinde çalışan işçiler anti-AIDS ilacının dağıtılmasını kabul ettirmek için kendiliğinden greve gittiler. Impala madenleri dünyanın ikinci büyük platin üreticisi Implats’ın en büyük işletmesi. Pazarlıklar önümüzdeki hafta gerçekleşecek.


Kanada’da demiryolu işçilerinin grevi sürüyor

Kanada’da 2800 demiryolu işçisinin grevi bir haftadır sürüyor. Grev etkisini göstermeye başladı. Grev nedeniyle birçok işyeri üretimini durdurmak veya yavaşlatmak zorunda kaldı. Ford tekeli St. Thomas, yedek parça gelmediği için işçileri evlerine göndermek zorunda kaldı. Kimya işletmeleri ve ağaç firmaları da üretimi yavaşlatmak zorunda kaldılar. Demiryolu işçileri bir hafta önce daha yüksek ücret ve zam talepleriyle greve gitmişlerdi.


Fransa: Alcatel-Lucent’te grev

Fransa’da Alcatel Lucent’e ait işletmelerde çalışanlar greve gittiler. Grev tekelin tüm dünya çapında 80 bin işyerinden 12.500 işyerinin kapatılacağını açıklaması üzerine gerçekleşti. Bu Fransa’da 1500, Almanya’da 1000 işçinin sokağa atılacağı anlamına geliyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Fransız tekeli Alcatel ABD tekeli Lucent ile birleşmişti.


Zimbabve’de öğretmenlerin grevine saldırı

Zimbabve hükümeti ülke genelinde gerçekleşen öğretmenlerin grevini baskı ve gözaltılarla bastırmaya çalışıyor. 15 Şubat günü öğretmenler sendikası PTUZ’un üç temsilcisi polis tarafından gözaltına alındı. Zimbabve’de öğretmenler kamu sektöründe en düşük ücret ile çalıştırılan grubu oluşturuyor.


Hindistan’da temizlik işçilerinin bir günlük grevi

Hindistan’ın Manduray kentinde temizlik işçileri greve gittiler. Grevin talepleri arasında özelleştirilme saldırısının durdurulması, 1800 olan temizlik işçisi sayısının 4400’e çıkarılması bulunuyor. Temizlik işçileri grevlerini belediyenin özelleştirme saldırısını geri çekmesi üzerine sona erdirdiler.