23 Şubat 2007 Sayı: 2007/07(07)

  Kızıl Bayrak'tan
   Siyonist İsrail’le işbirliği pekiştiriliyor
  İşbirlikçiler yeni suçlara ortak
olmaya hazırlanıyor!
  Ordu ve hükümet arasında Güney Kürdistan gerilimi...
Dinci gericiliğe ve düzenin laiklik sahtekarlığına karşı
Milliyetçilik versiyonları ve düzen medyası
8 Mart faaliyetleri ve etkinliklerinden...
 8 Mart yaklaşırken emekçi kadınlara yönelik çalışmamız üzerine...
  “Ev kadınlarına sigorta hakkı!”
  İbrahim Ethem İlaç işçisi fabrikaya kapandı...
  Haluk Gerger ile Ortadoğu’daki son gelişmeler üzerine konuştuk...
  Dışişleri Bakanı Washington’dan sonra
Suudi Arabistan’da!
  Filistin yönetimine tam teslimiyet dayatılıyor
  Yükselen bir kapitalist güç: Sosyal-emperyalist Çin
  TİB-DER Genel Kurulu gerçekleşti...
  ÇAM-DER’de birinci yıl etkinliği
  100. sayımızla sesimizi daha da
yükseltiyoruz
  “GATS, AB uyum sürecinde
meslekler nereye?”
  Yaşar Büyükanıt’ın ABD gezisi ve bir
kez daha ortaya çıkan gerçekler - M. Can Yüce
  Bültenlerden...
  Basından...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Katliamın 30. yılında kontrgerilla ile hesaplaşmak için

1 Mayıs'ta Taksim'e!

1 Mayıs yaklaşıyor. Sermayenin işçilere, emekçilere ve ezilen halklara dönük saldırılarını yoğunlaştırarak sürdürdüğü, diğer yandan bölgede emperyalizme uşaklık zincirine yeni halkalar eklemeye hazırlandığı bir dönemde, 1 Mayıs'ı karşılamaya hazırlanıyoruz.
Bundan bir süre önce toplanan DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, 1 Mayıs 1977'de Taksim'de sermayenin kontrgerilla çeteleri tarafından gerçekleştirilen katliama dikkat çekti.1 Mayıs 1977 katliamının DİSK'in tarihinde özel bir yeri olduğunu vurgulayan DİSK Başkanlar Kurulu, “77 Katliamı'nın ardındaki gerçeklerin ortaya çıkartılması ve sanıklarının yargılanması” talepleriyle 2007 1 Mayıs'ının Taksim'de, özüne ve geleneklerine uygun bir biçimde kutlanmasını karar altına aldı.
DİSK Başkanlar Kurulu'nun almış olduğu bu karar elbette olumlu ve anlamlıdır. Fakat bu kararın kağıt üzerinde kalmaması, 1 Mayıs'ın Taksim'de sınıfsal ve devrimci özüne uygun bir biçimde kutlanması ve kontrgerillayla hesaplaşma iradesinin ortaya konulabilmesi için yapılması gereken şeyler vardır.
Öncelikle, 1 Mayıs 1977 katliamının failleri konusunda net olmak gerekmektedir. Bu katliamın NATO güdümlü kontrgerilla organizasyonunun en kirli ve kanlı icraatlarından biri olduğu, o dönem güçlü bir biçimde yükselmekte olan işçi ve emekçilerin mücadelesini dizginlemek ve sindirmek, bu amaç çerçevesinde kitlelere korku salmak üzere tezgahlandığı bilinmektedir. Tıpkı çok sayıda ilerici aydının katledilmesi gibi... Tıpkı dönemin önemli sendika liderlerinden Kemal Türkler'in öldürülmesi gibi... Tıpkı “faili meçhul” cinayetlere, “bin operasyon”lara hedef olan binlerce ilerici ve devrimcinin katledilmesi gibi... Ve tıpkı en son Hrant Dink'in katledilmesi gibi...
DİSK yönetimi eğer sadece geçmişi duygusal boş sözlerle anarak nostalji yapmakla yetinmeyecekse, 1 Mayıs 1977 katliamının failleriyle gerçekten hesaplaşmak istiyorsa, yapılması gereken ilk iş, sermayenin hizmetindeki kontrgerilla çetelerini doğrudan  hedef tahtasına oturtmak olmalıdır. “Katliamın ardındaki gerçeklerin ortaya çıkartılması ve sanıkların yargılanması” gibi yuvarlak laflar bir kenara bırakılmalı, 2007'de 1 Mayıs alanlarına “Kontrgerilla dağıtılsın!” talebiyle çıkılması hedeflenmelidir.
Yapılması gereken budur; geçmişte katliamlara karşı “faşizme ihtar” mitingleri düzenleyen DİSK'in yaptığı da budur. Fakat “faşizme ihtar” eylemlerinin üzerinden uzun yıllar geçmiştir. 1970'lerin DİSK'i ile bugünkü DİSK arasında uçurum vardır. Sendikal anlayış, örgütlenme ve mücadele yeteneği planındaki mevcut tablosu, DİSK'in bugün benzer bir tutum almasını engelleyecek niteliktedir. “Kontrgerilla dağıtılsın!” talebiyle Taksim'e çıkmayı bir kenara bırakalım, bugünkü DİSK Başkanlar Kurulu'nun 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama kararının arkasında sonuna kadar durabilmesi dahi şüphelidir. Böyle bir niyet taşınsa bile, DİSK'in mevcut durumu ve sorunları buna izin vermemektedir.
Mevcut tablo karanlık görünse de,  2007 1 Mayıs'ını özüne uygun bir biçimde Taksim'de kutlamak, sermaye düzeni ve eli kanlı çeteleri ile militan bir hesaplaşma gününe çevirmek herşeye rağmen başarılabilir. Bunun için işçi sınıfına ve onun tarihsel misyonuna inanan, 1 Mayıs'ın devrimci özünü sahiplenen bütün ilerici-devrimci güçlere önemli görevler düşmektedir.
DİSK bu çerçevede bir rol ve sorumluluk üstlenecekse eğer, öncelikle kendi zayıflıklarıyla hesaplaşmak durumundadır. Sendikal anlayış, mücadeleye ve örgütlenmeye bakış gibi noktalarda kendini yenileme ve aşma çabası içine girebilmelidir. DİSK'in kuruluşunun 40. yılı vesilesiyle doğan tartışma ortamı bunun için önemli kolaylıklar da sağlamaktadır. DİSK'in sorunlarının tartışılması, geçmişe methiyeler düzmekle, duygusal nostaljilerle sınırlı kaldığı takdirde değişen hiçbir şey olmayacaktır. Tartışmalar mevcut sorunlara somut çözümler eksenine kaydırılmalı, buradan mesafe alınmaya çalışılmalıdır.
DİSK, 1977 katliamının sorumlularıyla hesaplaşma, 2007 1 Mayıs'ını Taksim'de kutlama konusunda gerçekten samimi ve kararlı ise, bunu mümkün kılmak için atması gereken adımlar genel planda bellidir. İlk iş olarak, hem kendi tabanındaki hem de kendi tabanı dışındaki işçileri bu sürece pratik olarak katma çabası içine girmelidir. Zira tabandan örgütlenmeyen, taban örgütlenmesinin gücüne ve enerjisine yaslanmayan bir eylem planının etkili sonuçlar üretmesi imkansızdır.
Önemli bir diğer nokta ise şudur: Eğer DİSK söyleminde samimi ise, 1 Mayıs kutlamalarına hazırlıkta son yıllarda düştüğü devrimcileri dışlama hatasını tekrarlamamak durumundadır. DİSK devrimcilere sırtını dönerek ne '77 katliamının sorumlularıyla hesaplaşabilir, ne de bunun için Taksim'e çıkabilir. Sermayenin karşısına dikilebilmek için, katliamların hesabını sorabilmek için, 2007 1 Mayıs'ını bir kazanıma çevirebilmek için DİSK yüzünü devrimci harekete dönmek zorundadır. Dahası DİSK devrimcileşmek zorundadır. DİSK için bunun dışında bir yenilenme ve ileri çıkma alternatifi bulunmamaktadır.
Elbette, hem tabanla, hem de devrimci hareketle birleşmek ancak mücadele alanlarında mümkündür ve en sağlıklı olanı da budur. Önümüzdeki bahar döneminin yoğun mücadele gündemi ve bir bütün olarak 2007 yılı bunun için önemli fırsatlar barındırmaktadır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nden 21 Mart Newroz'a, oradan 1 Mayıs'a, aynı süreçte gerçekleşecek bir dizi işçi emekçi eylemlerine kadar bütün fırsatlar birleşik mücadelenin geliştirilip yükseltilmesi için etkin bir biçimde kullanılmalıdır.
8 Mart'ın, Newroz'un, 1 Mayıs'ın ve bir bütün olarak 2007 yılının kazanılması da, “D”İSK'in yeniden DİSK olabilmesi de bu konuda ortaya konulacak çabaya bağlı olacaktır.
BDSP
(Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu)