2 Şubat 2007 Sayı: 2007/04(04)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzenin şovenizm dalgasın kırmak için
devrim rüzgarını güçlendirelim!
  Kerkük çıkışının anlamı ve hedefleri
  ABD’nin hesapları ve
uşakların “muhatap” krizi!
  Demokrasi işçi sınıfının dişe diş
mücadelesiyle kazanılacaktır!
İncirlik Üssü derhal kapatılmalıdır!
İsmail Cem devlet töreniyle uğurlandı
Tecrit karşıtı eylemlerden...
 Büyük korku!.. - Yüksel Akkaya
  Karneler çöpe!
  Sağlık emekçilerinin eylemlerinden...
  Sermaye düzeninin zor yılı
  Filistin’deki çatışmanın gerisinde ABD-İsrail var
  Emperyalist/siyonist güçlerin Lübnan
halklarını birbirine kırdırma planı
  Suudi bakandan İran’a tehdit!
  Afganistan’a ek kuvvet gönderme hazırlığı
  Kadınlar mücadele ile özgürleşir!
  2007’ye girerken/4
  Programlanmış felaket! - Mumia Abu-Jamal
  GOİ, NATO ve Türkiye -
A. H. Yalaz
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Komşu halklara karşı saldırı üssü...

İncirlik Üssü derhal kapatılmalıdır!

Defalarca komşu halkların üzerine bomba yağdıran Amerikan Awacs erken uyarı sistemli uçakları ile F-16 savaş uçakları 3 yıllık aradan sonra yeniden İncirlik Üssü’ne getirildi. F-16’ların, ABD’nin Almanya’daki üslerinden Awacslar eşliğinde İncirlik Üssü’ne getirilmesiyle ilgili yapılan açıklamada, savaş uçaklarının “Türkiye-ABD ortaklığıyla yapılacak bir askeri tatbikatta kullanılacağı” belirtildi. Bu açıklamaya göre uçakların geliş sebebi tatbikata katılmak.

Bu açıklamanın gerçeği yansıtmaktan çok, üstünü örtmek amacıyla yapıldığı bellidir. Bu şartlarda sözü edilen “ortak tatbikat” yapılsa bile, bu manevranın, komşu halkları hedef alacak olası bir emperyalist/siyonist saldırıya hazırlıktan öte bir anlam taşımayacağı açıktır.

ABD savaş uçaklarının İncirlik Üssü’ne getirildiği günlerde gelişen olaylar, belli merkezlerden yapılan açıklamalar, bu güç kaydırmasının salt tatbikatla ilgili olmadığını ortaya koyuyor.

İlkin, “yeni Irak stratejisi”nin Suriye ile birlikte İran’ı hedef alacağı resmen ilan edildi. Bu küstahça tehdidin ardından bölge turuna çıkan ABD dışişleri bakanı, gerici Arap rejimlerini İran’a karşı harekete geçirmek için uğraştı. Aynı günlerde ABD donanmasına bağlı ikinci savaş gemisinin Basra Körfezi’ne doğru yola çıktığı açıklandı. Bu arada İsrail ordusunun da, Türkiye’nin açacağı hava koridorundan ilerleyerek İran’a nükleer başlıklı bombaların da kullanılacağı bir saldırı hazırlığı içinde olduğu ilan edildi.

Irak’ın “toprak bütünlüğünü” korumaya çalıştığını öne süren savaş kundakçıları, bu bütünlüğü bozan faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle, İran’a dönük sınırötesi askeri operasyon yapılabileceğini tekrarlamaya başladılar. Tehdide resmi boyut katan haydutbaşı Bush’un “ulusal güvenlik” danışmanı Stephan Hadley, ABD askerlerine terörist saldırılar düzenleyen İranlıların yakalanması için İran’a sınırötesi operasyon düzenlenebileceğini söyledi.

Tehditlere katılan Amerikan Donanması 5’inci Filosu komutanı Kevin Aandahl, uçak gemisi Stennis’in Basra Körfezi’ne gelişiyle bölgede, 2003’te Irak’a müdahaleden sonra ilk kez iki Amerikan uçak gemisinin olacağını belirterek, “Bu, bölgeye güvenlik ve istikrar getirmek için ne yapabileceğimizi gösteriyor. Bu açıkça diğerlerini bizim ulusal çıkarlarımıza karşı hareket etmekten vazgeçirmektir” diye konuştu.

Bu pervasız tehditler, sadece basına yansıyanların bir kısmı. Tabi savaşın esas hazırlıklarının gizli yürütüldüğünü unutmamak gerekiyor.

ABD yönetim merkezlerinin son günlerdeki tablosunu değerlendiren emperyalist Amerikan rejiminin -suç dosyası en kabarık olanlardan biri- tanınan akıl hocalarından Brzezinski, şu yorumu yapıyor: “Başkan Bush’un yeni politikası, Irak’ta işleri düzeltmeyi başaramayacak. Ama bu politika, Amerika’nın askeri müdahaleyi pekala İran’a genişletmesiyle sonuçlanabilir. Bu da bütün Ortadoğu’yu, komşu bölgelere ve Batı başkentlerine kadar yayılacak yeni bir kargaşaya sürükleyebilir. Irak dalgası, Vietnam savaşındaki tırmanışa benzemeye başladı. O zaman Vietnam’daki savaşı Kamboçya’yla Laos’a yaymış olan Amerika, şimdi de aynı şeyi İran ve Suriye’ye karşı yapabilir.

Tek olasılık savaşı yaymak olmamakla birlikte, neo-faşist çetenin temsil ettiği Amerikan tekellerinin bu yönde çaba harcadığı, toplam tablodan anlaşılıyor.

İşte F-16 ve Awacs uçaklarının İncirlik Üssü’ne getirilmesini bu tablo içinde değerlendirmek, meselenin tatbikattan ibaret olmadığını görmek gerekiyor. İncirlik Üssü’nün komşu haklara karşı kullanılması sürpriz olmayacaktır elbet. Zira kurulduğu günden beri bu üssün komşu halklara bomba yağdırma merkezi işlevi gördüğü bilinmektedir. Ankara’daki Amerikan uşaklarının bu yönde itiraz ettikleri zaten görülmemiştir.

Emperyalist/siyonist güçlerin İran’a savaş ilan etmesinin, istisnasız tüm bölge haklarının kaderini yakından ilgilendireceğini hemen herkes kabul ediyor. Böylesi bir savaşın bölgeyi yangın yerine çevirmesi ihtimalinin çok yüksek olduğu da bir sır değil. Dolayısıyla anti-emperyalist/anti-siyonist güçlerin saldırganlık ve savaş karşıtı mücadeleyi bu bilinçle örmelerinin önemi büyütür. Bu mücadelede, İncirlik Üssü’nün emperyalist ordulara açılmaması, dahası tamamen kapatılması, öncelikli şiarlar arasında yer almalıdır.


F-35 savaş uçağı projesi için ABD ile yeni anlaşma...

Silah tekellerinin kasaları dolduruluyor!

“Savunma” adı altında savaş aygıtlarına tahsis edilen bütçeler katlanarak artarken, bu çılgınlığın başını ABD emperyalizmi çekiyor. Dünya jandarması ABD, halen dünyadaki toplam savaş harcamalarının yarısını yapıyor. Ortadoğu’da ise silahlanma yarışının başını Türkiye, Suudi Arabistan, İsrail gibi ABD işbirlikçileri çekiyor.

Emperyalizmin “ileri karakolu” misyonuna soyunan Türk sermaye devletinin, savaş aygıtının finansmanı ve silahlanmaya ayırdığı harcamaların haddi hesabı bilinmiyor. Ancak son yıllarda silah teknikleri geliştirme, yeni silah alımları, eldeki silahların modernizasyonu için yapılan harcamaların astronomik rakamlara vardığı biliniyor. Bu harcamalar sonucunda ABD ile İsrail’deki silah tekellerinin kasalarına on milyarlarca dolar akıtılmıştır.

Emperyalist/siyonist güçlerin bölge halklarını köleleştirme saldırısına destek vererek bu ağır suça ortak gerici rejim, geçen hafta savuna bakanı Vecdi Gönül’ü Washington’a göndererek, yeni bir silahlanma hamlesine daha imza attı.

Washington’a gelişinde, “İki ay evvel bu sözleşmenin esaslarını görüşmek üzere gelmiştim. O zaman bir hayli mesafe aldık. Şimdi sözleşmeyi imzalamak için geldim” diye konuşan Vecdi Gönül, JSF (Joint Strike Fighter) Projesi Üretim ve Destek Evresi’ne Yönelik Uluslararası Mutabakat Muhtırası’nı imzaladı. Böylece işçi sınıfı ve emekçilerden gaspedilen milyarlarca dolar Amerikan silah tekellerinin kasalarına akıtılacak.

Sermaye devleti, bu anlaşma ile F-35 savaş uçaklarının alımı konusunda gerekli olan prosedürü tüketmiş oldu. Böylece emperyalist silah tekellerinin yeni geliştireceği F-35 savaş uçaklarının finansörlerinden biri de Türkiye oldu.

Bu arada Washington ziyareti sırasında bir gazetecinin sorusu üzerine Eurofighter savaş uçağı satın alınmasının gündemde olmadığını söyleyen savunma bakanı, “ayrılan parayla 30 tane F-16 alıyoruz. Belki iki sene sonra alınabilir. Yeni hükümetin kararına bağlı” dedi.

F-16, yeni geliştirilecek F-35 savaş uçakları yetmiyor olmalı ki, Eurofighter savaş uçağı alımı için de hazırlıklar yapılıyor.

İşçi sınıfının ürettiği artı değeri yağmalayarak dünyanın en büyük savaş aygıtlarından birini besleyen Türk burjuvazisi ve onun devleti, herhangi bir dış tehdit altında olmadığı halde, bu silahlanma çılgınlığına neden ihtiyaç duyuyor? Burjuvazinin, emperyalist saldırganlık ve savaş seferine katılıp yağmadan pay alma hevesi, bu soruya verilebilecek yegâne yanıttır.

Yağmadan pay alma hesabı yapan asalak kapitalistler, işçi ve emekçi çocuklarını Amerikan askeri olarak cepheye sürmenin yolunu arayacak. Emekçilerin ise, hem komşu halkların cellâtlığını, hem de hangi kılıf altında olursa olsun Amerikan askeri olmayı kesin olarak reddetmeleri gerekiyor.