26 Ocak 2007 Sayı: 2007/03(03)

  Kızıl Bayrak'tan
   Ermenilerin yüz yıllık yalnızlığında bir gedik açıldı... Gerisi mutlaka getirilmelidir!
  Hrant Dink’i uğurlama
töreninden yansıyanlar
  Cinayetin gerisinde devletin kirli ve karanlık odakları var!..
  Güvercin Kasapları’nın sefaleti - Haluk Gerger
Onbinler Hrant Dink’i uğurladı...
Yurtdışında Hrant Dink’in katledilmesi protesto edildi...
Mecliste Irak ve Kerkük için gizli oturum
 “Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!”
  Devlet sonunda geri adım atmak zorunda kaldı....
  Sınıf hareketi...
  Latin Amerika: 2006 yılından kesitler...
  Sendikal hareketin durumu/1
  İran emperyalist-siyonist saldırıya
karşı hazırlanıyor!
  Güney Irak’ta işgalcileri hedef alan saldırılar artıyor
  Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu 8 Mart’a doğru adımlarını hızlandırıyor…
  Bir emperyalist yeniden yapılandırma projesi: Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-2
  2007’ye girerken/3
  Kendi uşağını asmak!
Mumia Abu-Jamal.
  Burjuva eğitim sistemi gençliğin gelecek özlemini öğütüyor!
  Havaya inat şarkı söylemek...
Bertolt Brecht
  Ruh halimin güvercin tedirginliği - Hırant Dink
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İran emperyalist-siyonist saldırıya karşı hazırlanıyor!

Washington’dan yapılan, İran’ı tehdit içerikli açıklamaların üslubu sertleşirken, küstahlık dozu da giderek artıyor. İsrail ordusu kaynaklı haberlerde “İran’a karşı nükleer silahların da kullanılacağı bir saldırıya hazırlanıyoruz” tehditlerinin ardından, ABD’nin “İran’da belli bir hedefe yönelik değil komple bir savaş planlandığı” ilan edildi.

Bölgeyi yangın yerine çevirebilecek planları, 2005’e kadar Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın Ortadoğu departmanında baş istihbarat analisti olarak çalışan Wayne White açıkladı. “Düşünce kuruluşu” Ortadoğu Politika Konseyi’nde konuşan White, “Planların bazılarını gördüm. Dar alanda operasyonal bir saldırıdan bahsetmiyoruz. İran’a karşı tüm Ortadoğu’yu yıllarca istikrarsızlığa sürükleyecek bir savaştan söz ediyoruz” dedi.

Bu arada Tel Aviv’de toplanan ABD-İsrail saldırganlık ve savaş uzmanları formunun ana gündemi, “İran’ın nükleer programı” olarak açıklandı. Siyonist basında yer alan haberlere göre, forumda ele alınacak konular arasında “İran’ın nükleer programının bölgede yarattığı tehdit, Irak’taki askeri gelişmeler, terörle mücadele ve terörün uluslararası finansmanı” var. Gündemdeki diğer bir başlık ise, “İsrail’in diğer Ortadoğu ülkelerine karşı askeri niteliksel avantajının devam ettirilmesinin yolları”.

Forumun, “İsrail’in kaygılarının ABD’nin stratejik düşüncelerinde yer almasını sağlamak için önemli bir fırsat” olduğunu dile getiren ırkçı-siyonistler, bundan duydukları memnuniyeti gizlemediler. Hatırlatmak gerekir ki, ABD emperyalizmi, -tabii resmi rakamlara göre- halen İsrail’e yıllık 3 milyar dolar “karşılıksız yardım” sağlıyor.

Washington-Tel Aviv merkezli haydut güruhun attığı fütursuz adımlar, kısa süre öncesine kadar ABD’den saldırı beklemediklerini söyleyen İranlı yöneticileri harekete geçirdi. Olası ABD-İsrail saldırısını hesaba katarak hareket etmeye başlayan İran yönetimi, işe bütçe ile başladı. Yeni bütçe, harcamalarda yüzde 20’lik bir artış ile, fiyatlarının varil başına 7-8 dolar düşebileceğini var sayarak, petrol gelirlerinin azalacağını öngörüyor.

Ahmedinecad “ne savaşı?” diye sorsa da, diğer İranlı yetkililer sorunu tüm yakıcılığıyla ortaya koyuyor. İran’daki en etkili kurumlardan biri olan Düzenin Yararını Belirleme Kurulu Genel Sekreterliği görevini sürdüren Devrim Muhafızları eski Komutanı Dr. Muhsin Rızai, ABD ile çatışmanın kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Dubai’de yayımlanan El Beyan adlı gazeteye demeç veren Rızai, “ABD Başkanı George Bush İran’a düşmanca bir strateji güdüyor. Gelecek iki ayda bu stratejinin ne olduğunu dünyaya gösterecek” dedi. İran ile Amerika’nın karşı karşıya gelmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Rızai, “ABD İran’a düşman hareketleri destekleyecek, İran içinde operasyonlar düzenleyecek ve mezhep savaşının propagandasını yapacak” dedi.

ABD ile İran hesaplaşmasının siyasi, ekonomik, güvenlik alanlarında yaşandığını belirten Rızai, “ABD, ambargoyu bir manivela olarak kullanıp bunun çerçevesini de genişleterek İran için ciddi ekonomik sorunlar yaratmaya ve bu yolla da toplumsal muhalefet oluşturmaya çalışmaktadır. Bunun ardından muhaliflerin kullanılacağı siyasi aşama başlatılacak, daha sonra da Halkın Mücahitleri ve diğer terörist gruplar aracılığıyla güvenlik sorunları yaratılacaktır. Bunlar aracılığıyla nükleer tesislere yönelik saldırılar düzenlenmesi de ihtimal dışı değildir” dedi.

ABD-İsrail tehditleri üzerine açıklama yapan İranlı başmüzakereci Ali Laricani de, İran silahlı kuvvetlerinin ülkedeki nükleer tesislere yönelik her türlü tehdide karşı hazır olduğunu ifade etti.

İran yönetiminin hazırlıkları, ABD-İsrail saldırısının artık yakın tehlike olarak algılanmaya başladığını gösteriyor. Bu idurum bölge halkları ve ilerici-devrimci güçler için uyarıcı olmalı, hazırlıklar olası bir savaşı hesaba katarak yapılmalıdır.


İşgalciler Sadr hareketine karşı saldırıya geçti

Halklara karşı yeni cepheler açmayı “Irak bataklığından çıkışın yolu” ilan eden Bush liderliğindeki savaş çetesinin ilk hedefi, Mukteda el Sadr önderliğindeki hareket oldu. Hareketin merkez üssü kabul edilen başkent Bağdat’ın Sadr semtini hedef alan geniş kapsamlı saldırıda 400 kişinin tutuklandığı bildirildi. Tutuklananlar arasında Sadr’ın beş yardımcısı ile basın sözcüsü de bulunuyor.

Saldırı, “başbakan” Nuri el Maliki’nin, “yeni güvenlik projemizde kanun dışı olan herkes, ayrım yapılmaksızın, devlet karşıtı kabul edilip haklarında tutuklama ve yakalatma uygulanacak” açıklamasının ardından geldi. Konuyla ilgili yapılan resmi açıklamada, saldırıyı düzenleyen Amerikan askerleri ile devşirme Irak özel kuvvetlerinin, “Mehdi Ordusu”na mensup milisleri tutukladığı iddia edildi.

ABD ordusu adına yapılan açıklamada da, başkentin doğusunda düzenlenen baskında, yasadışı bir silahlı örgütün liderinin tutuklandığı öne sürüldü. Oysa Mukteda el Sadr’ın ofisinden yapılan açıklamada, söz konusu kişinin, grubun medya ile ilişkiler sorumlusu Şeyh Abdülhadi el Darraji olduğu duyuruldu.

Saldırıya tepki gösteren Sadr hareketi, olayla ilgili açıklamasında, işgalcilerin “Mehdi Ordusu”nu tasfiye etmeye çalıştığı ancak bu emellerine ulaşamayacakları vurgulandı. Bağdat’ta tutuklanan Şeyh Abdülhadi Darraci’nin serbest bırakılması için gösteri çağrısında bulunan Sadr’ın Necef’teki yardımcılarından Abdülrezzak Nidavi ise, Amerika’nın ateşle oynadığını, bunun cezasız kalmayacağını ve sabırlarının tükenmekte olduğunu söyledi.

Bir süre önce “başbakan” Nuri el Maliki’ye verdiği desteği geri çeken parlamentodaki Sadr grubu da saldırıya tepki gösterdi. Grubun parlamento temsilcilerinden Nasır el-Rebii, “bu saldırı Sadr hareketine yönelik bir provokasyondur. Ancak Sadr grubu bu provokasyona ABD’nin bizi çekmek istediği şekilde cevap verme; kaos yaratma niyetinde değildir” dedi. İşgal güçlerinin sürekli olarak Mehdi ordusuna darbeler indirmekte olduğunu ifade eden El Rebii. “Sadr grubu önceki sefer olduğu gibi hazırlıksız yakalanmak istemiyor” diyerek saldırıya karşı hazırlık yapıldığına işaret etti.

Gece baskınlarıyla saldırıyı başlatan işgalcilerin Bağdat’ı “kurtarılmış bölge” ilan etme planları yaptığı biliniyor. Bu ise, daha kapsamlı saldırılar anlamına geliyor. Ancak daha vahşi saldırıların işgalcilere zafer getirmesi beklenmiyor. Dahası, Sünni direnişçilerin yanı sıra Mehdi Ordusu’nun da işgal karşıtı direnişe aktif katılması durumunda, Irak bataklığı emperyalist ordular için daha da derinleşecektir.


Gözaltıların akıbeti öğrenilemeyecek!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi 18 Ocak günü Galatasaray Postanesi önüde, “Gözaltı İzleme Birimi”nin artık gözaltındaki kişilerle ilgili bilgi vermemesi ile ilgili bir açıklama yaptı.

Şube Başkanı Hürriyet Şener’in yaptığı açıklamada, İstanbul Emniyeti’nden İHD’ye gönderilen resmi bir yazı ile, Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişiklikler nedeni ile bundan sonra gözaltındaki kişiler ile ilgili bilgilerin verilmeyeceğinin resmen tebliğ edildiği söylendi.

“İnsan hakları savunucuları olarak; geçmişte ve halen yaşanmakta olan ihlaller göz önüne alındığında, bu değişikliklerden kaynaklı uygulama ile terörle mücadele kapsamında gözaltına alınan kişilerin; kayıp edilme, işkence görme riskini artıracağı endişesi içerisindeyiz” diyen Hürriyet Şener, Terörle Mücadele Yasası gibi anti demokratik düzenlemelerin tamamen ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.

Ardından okunan basın metni Galataray Postanesi’nden Başbakanlık’a faks çekildi.

Kızıl Bayrak/İstanbul