26 Ocak 2007 Sayı: 2007/03(03)

  Kızıl Bayrak'tan
   Ermenilerin yüz yıllık yalnızlığında bir gedik açıldı... Gerisi mutlaka getirilmelidir!
  Hrant Dink’i uğurlama
töreninden yansıyanlar
  Cinayetin gerisinde devletin kirli ve karanlık odakları var!..
  Güvercin Kasapları’nın sefaleti - Haluk Gerger
Onbinler Hrant Dink’i uğurladı...
Yurtdışında Hrant Dink’in katledilmesi protesto edildi...
Mecliste Irak ve Kerkük için gizli oturum
 “Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!”
  Devlet sonunda geri adım atmak zorunda kaldı....
  Sınıf hareketi...
  Latin Amerika: 2006 yılından kesitler...
  Sendikal hareketin durumu/1
  İran emperyalist-siyonist saldırıya
karşı hazırlanıyor!
  Güney Irak’ta işgalcileri hedef alan saldırılar artıyor
  Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu 8 Mart’a doğru adımlarını hızlandırıyor…
  Bir emperyalist yeniden yapılandırma projesi: Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-2
  2007’ye girerken/3
  Kendi uşağını asmak!
Mumia Abu-Jamal.
  Burjuva eğitim sistemi gençliğin gelecek özlemini öğütüyor!
  Havaya inat şarkı söylemek...
Bertolt Brecht
  Ruh halimin güvercin tedirginliği - Hırant Dink
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Cinayetin gerisinde devletin kirli ve karanlık odakları var!..

Faşizmin ırkçı-şoven kudurganlığına karşı halkların devrimci birliği ve kardeşliği!

Hrant Dink katledildi. Suçu yalnızca genel planda resmi görüşle uyuşmayan düşünceleri ve bunları açıklamaktaki ısrarı ve kararlılığı değildi. O aynı zamanda Ermeni katliamı üzerine düşüncelerini bütün açıklığı ile ortaya koymaktan geri durmayan ilerici bir Ermeni aydınıydı. Ermeni sorunu üzerine bizzat bu ülkenin vatandaşı bir Ermeni aydını olarak açık bir tutum içinde olması ve bunu Ermeni kimliği ve kültürünü savunan çalışmalarla birleştirmesi, Hrant Dink’in hedef seçilmesi için başlı başına bir nedendi.

Ortada devlet aleyhine başka hiçbir somut kanıt bulunmasa/bulunamasa bile Dink’in Ermeni kimliği ve bunun bugüne kadar resmi çevrelerde karşılanışı, suçun kaynaklandığı odağa işaret etmeye fazlasıyla yeter. Bu cinayetin tüm siyasal ve manevi sorumluluğu sermaye devletinin omuzlarındadır. Kardeş Ermeni halkına karşı işlenen tarihsel suçları mazur gösteren ve savunan tutumuyla, yeri geldikçe Ermeni halkına karşı kin ve nefrete varan düşmanca kampanyalarıyla, bizzat bir Ermeni yurttaşın bu konular üzerinde konuşmasına karşı gösterdiği tahammülsüz kudurgan tutumuyla, bu cinayetin tüm zemini bizzat devlet tarafından hazırlanmıştır. Zemin böylece düzlendikten sonra bu aynı devletin kirli işlerle görevli karanlık çeteleri cinayet için harekete geçirilmiştir.

Sermayenin kanlı cumhuriyeti, resmi-sivil tüm kurum ve kuruluşlarıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun halklara karşı işlediği ağır tarihi suçları dolaysız olarak sahiplenmekte, mazur göstermekte ve savunmaktadır. Başta ordusu ve yargısı olmak üzere tüm devlet kurumlarının yanısıra sağı ve soluyla tüm gerici-faşist düzen partileri, patron örgütlerinden kimi işçi sendikalarının yönetimini işgal altında tutan ırkçı sendikacılarına kadar sözde STÖ’leri, bu miras sahiplenme konusunda yarış içindedir. Hrant Dink, sadece faşist düzen beslemesi Kerinççi ve şürekası tarafından değil, Osmanlı’nın Ermeni soykırımı yapmadığını kanıtlama yarışına giren düzen medyasının kanlı kalemleri tarafından katledilmiştir öncelikle.

Cinayetten devleti sorumlu tutmak için sadece Ermeni politikası bile yeterlidir. Ancak sorumluluğun bununla sınırlı olmadığı/olamayacağı çok iyi biliniyor.

Katil devletin pek çok karanlık amacı olabilir ve bu çok yakında ortaya dökülecektir.

Hrant Dink amacını açıkça, ikirciksiz biçimde ortaya koyan bir aydındı. Düşüncelerini özgürce ve de kendi dilinde açıklamak, savunmak, tartışmak istiyordu. Başkaları, özellikle de kendine düşünmeyi ve açıklamayı yasaklayanlar gibi düşünmek zorunda olmadığını söylüyor, yazıyordu. Katledilmesinin nedenlerinden biri budur. Ama bu sadece olayın Hrant Dink cephesinden sebebidir. Katliam kararı ve emrini verenler cephesindense bu sadece O’nun seçilmesi yönünde bir gerekçe oluşturmuş olabilir. Yoksa, katledilen onca ilerici-demokrat aydınımız gibi, Hrant Dink’in de, katliyle, karanlık güçlerin karanlık emellerine alet edilmek istendiği açıktır.

Bu, özellikle kitlelerin bilincinde çok açık olduğu içindir ki, devlet ve hükümet cephesinden de artık gizleme ihtiyacı duyulmuyor. Olayın ardından yapılan tüm açıklamalarda, bunun sıradan bir cinayet olamayacağı teslim ediliyor. Ama o kadar! Türkiye’de sıradan olmayan her cinayetin siyasi olduğu, failinin de devlet olduğu defalarca açığa çıktığı, pek çok olayda tetikçiler suçüstü yakalandığı halde, gerisini getiremiyorlar. Başbakan’ın açıklamasında da gördüğümüz gibi, bir kez daha “katil veya katiller ve azmettirenler kim olursa olsun” olayı ortaya çıkaracakları sözü verecekler, veriyorlar da. Bir yandan da, elbirliğiyle dikkatleri farklı yönlere çekmek için, Ermeni diyasporasından, kimi ‘sivil’ faşist gruplardan (Kerinçsiz ve linç ekibi gibi) bol bol söz edecekler, halen ediyorlar da. Hrant’ın nasıl kimi söz ve yazılarıyla Ermeni diyasporasının öfke ve tepkisini çektiğini anlatacaklar uzun uzun, Hrant’ın cesedi daha yerden kaldırılmadan bunu yapmaya başladılar ve halen sürüdürüyorlar da. “Bazı ülkelerde Ermeni soykırımı yasa tasarılarının gündemde olduğu”ndan dem vuracaklar, vuruyorlar da...

Ancak boşuna!.. Daha ilk dakikalarda yükselen tepkilerde, “Katil devlet hesap verecek!” sloganlarıyla açığa vurulan bilinci saptırma imkanları yok. Kaldı ki, cinayetin hemen ardından açığa çıkarıldığına göre, olayda İstanbul Valiliğinin de eli var. Dink’in yakınları tarafından televizyon ekranlarında yapılan açıklamaya ve öldürülmeden önceki günlere ait bir yazısına göre, Dink, İstanbul vali yardımcılarından birinin odasına çağrılarak, “ayağını denk alması” yönünde uyarılmıştır.

Ayağını denk almadığı düşünüldüğü için de karanlık merkezlerden düğmeye basılmış, tetik çekilmiş, değerli bir Ermeni aydınımız katledilmiştir...

Katilleri başka yerde aramaya gerek yok; sermaye devleti kirli ve karanlık cinayet ve katliamlarla dolu siciliyle duruyor orta yerde...


Katil düzenden ve kanlı çetelerinden hesap sormak için Hrant Dink’i sahiplenelim!

Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink alçak bir suikastle öldürülmüş bulunuyor.

Etnik kökeni ve açıklamaktan kaçınmadığı fikirleriyle düzenin ve devletin sistemli saldırılarıyla karşı karşıya bulunan Dink’e doğrultulan namlu, hepimize doğrultulmuş kabul edilmelidir. Dink’e sıkılan kurşunlar, haklarımıza, özgürlüklerimize, emekçi halklarımızın kardeşlik duygularına sıkılmıştır.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları, Hrant Dink gibi ‘ünlü’ şahsiyetlere yönelik suikastler, failleri ve hedefleri konusunda oldukça acı ve kapsamlı anılarla dolu bir belleğe sahiptir. Bu bellek sayesindedir ki, bugüne dek ne atılan bombalar, ne sıkılan kurşunlar, ne katledilen aydınlar ve ne de ırkçı faşistlerin kışkırtmaları, bu ülkenin emekçi halklarını birbirine düşürmeyi başaramamıştır. Hrant Dink cinayeti de başaramayacaktır.

Cinayet duyulur duyulmaz ortaya konulan ilk tepkiler de göstermektedir ki, insanlarımız bu tür cinayetlerin sorumluları hakkında da son derece açık bir bilince sahiptir. Bu ilk tepki eylemlerinde atılan; “Katil devlet hesap verecek!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları, bu bilincin en net göstergeleridir. İnsanlar son derece haklı olarak, hemen kontrgerillayı, onun cinayet çetelerini, kirli ve karanlık amaçlarını düşünmüştür.

Bu kanlı ve karanlık güçlerin hedefledikleri amaca ulaşmasını engelleyecek güç, işçi sınıfımızın ve emekçi halklarımızın omuz omuza yükselteceği birleşik mücadele olacaktır.

Katil düzenden ve kanlı çetelerinden hesap sormak için Hrant Dink’i sahiplenelim.

Onu sahiplenmek hak ve özgürlüklerimizi sahiplenmektir.

Onu sahiplenmek kendi geleceğimizi sahiplenmektir.

Kahrolsun sermayenin kanlı düzeni!

MGK, MİT, kontrgerilla dağıtılsın!

19 Ocak ‘07

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu