Çam-Der’de GSS konulu söyleşi

Çam-Der olarak 26 Kasım’da SES’in düzenlediği bölge mitingine aktif destek sunmuştuk. Bu faaliyeti yürütürken çalışmanın farklı araçlarla devam etmesi gerektiği vurgulanmıştı. Bu doğrultuda sağlık hakkı ve GSS ile ilgili bir söyleşi yapma kararı alındı.

Çamlıkule Kültür Sanat ve Dayanışma Derneği olarak bu hafta GSS ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşi öncesi dernek çalışanları olarak yapacağımız çalışmaları planladık ve SES yönetiminden bir arkadaşla görüştük. Çalışma materyallerinin tasarımını ve maliyetini SES üstlenerek bize destek sundu. Etkinliğin el ilanlarını kapı kapı dolaşarak dağıttık ve emekçileri söyleyişimize davet ettik. Çağrı afişlerini dükkanların camına ve panolara astık.

10 Aralık günü saat 14:00’de, SES yönetim kurulu üyesi Sedat Özcan’ın katılımı ile gerçekleştirilen söyleşinin ilk bölümünde SSGSS ile ilgili bilgilendirme yapıldı. İkinci bölümünde çıkacak yasaya ve yasa doğrultusunda uygulanacak olan prim uygulamasına, aile hekimliğine ve sağlık ocaklarının kapatılmasına karşı nelerin yapılabileceği tartışıldı. Oldukça canlı geçen tartışmalar sırasında sağlığın bir hak olduğu ve sağlık ocaklarını sahiplenmek gerektiği vurgulandı. Tartışmalar sonucu çalışmanın tüm mahalleye yayılması için araçlar geliştirme, ilk adım olarak da cumartesi günü konu ile ilgili film gösterimi kararı alındı.

Söyleşiye Çamlıkule Mahallesi’nden 30 kişi katıldı.

Çam-Der çalışanları

Adana İHD’den Gülcan Görüroğlu’na destek ziyareti

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 58. yılı vesilesiyle düzenlenen İnsan Hakları Haftası, bu yıl Adana İHD Şubesi tarafından tecrit işkencesine karşı ölüm orucu eylemini sürdüren Gülcan Görüroğlu’na adandı. Bu nedenle, gerek tecrit işkencesine karşı süren direnişe destek olmak gerekse de insan hakları haftası nedeniyle hazırlanan “Haklarımı istiyorum” broşürünü dağıtmak için Şakirpaşa Mahallesi’nde bir eylem gerçekleştirildi.

10 Aralık günü saat 12:00’de Şakirpaşa Mahallesi’nde biraraya gelen kitle, buradan “Gülcan Görüroğlu yalnız değildir!”, “İçerde, dışarıda hücreleri parçala!”, “Tecridi kaldırın, ölümleri durdurun!”, “Susma sustukça sıra sana gelecek!” sloganlarıyla cadde boyunca direniş evine doğru yürüdü. Direniş evinin önünde bir açıklama yapan İHD Adana Şube Sekreteri Ethem Açıkalın, ülkede tecrit işkencesinin ve buna karşı direnişin sürdüğünü, bugüne kadar 122 kişinin yaşamını yitirdiğini, yeni ölümler olmaması için tecrit karşıtlarının seslerini daha gür çıkarmaları gerektiğini vurguladı. Ardından söz alan İHD Adana Şube Başkanı Hüseyin Göral, direnişin önemine vurgu yaparak herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.

Açıklamaların ardından gelenler adına bir grup Gülcan Görüroğlu’nu ziyaret etti. Eyleme BDSP, ESP, DHP, Alınteri ve EMEP destek verdi.

Kızıl Bayrak/Adana

TAYAD’lı Aileler’in yürüyüşü

8 Aralık günü saat 16.30’da Mithatpaşa Caddesi’nde biraraya gelen TAYAD’lı Aileler sürekli hale getirdikleri Cuma yürüyüşlerini gerçekleştirdiler. “Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!/TAYAD’lı Aileler” imzalı pankartının arkasında Cengiz Soydaş ölüm orucu ekibinin fotoğraflarının yeraldığı dövizler taşındı. Yüksel Caddesi’ne gelindiğinde üniversitelerdeki faşist saldırılara karşı eylem yapan öğrenciler de meşaleli yürüyüş eylemine katılarak destek verdiler. Yürüyüş sırasında yaklaşık 50 kişi olan kitle Yüksel Caddesi’nde 150’yi buldu. TAYAD’lı Aileler adına yapılan konuşmada tecrite karşı verilen mücadele anlatıldı.

Kızıl Bayrak/Ankara

İHD’den İnsan Hakları Haftası açıklaması

İnsan Hakları Beyannamesi’nin imzalanışının 58. Yıldönümünde, “10 Aralık BM İnsan Hakları günü” vesilesi ile İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Sultanahmet Meydanı Mehmet Akif Ersoy Parkı’nda 10 Aralık günü bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“TMY’ye hayır!”, Kendi kültürümü yaşamak istiyorum!”, “Temiz bir çevre istiyorum!”, “Anadilimde konuşmak istiyorum!”, Ücretsiz sağlık istiyorum!”, “Barış istiyorum!”, “Yaşama hakkı istiyorum!” yazılı dövizler taşıyan İHD üyeleri adına basın açıklamasını İstanbul Şube Başkanı Hürriyet Şener okudu.

Şener, AB uyum programı kapsamında yapılan bazı yasal değişiklikler ile demokratikleşme var gibi gözükse de, sistemin temelinde değişiklikler olmadığından dolayı bu görüntünün aldatıcı olduğunu ve demokratikleşmek bir yana uygulanmasına başlanan TMY ile daha da gerilediğini ifade ederek, “10 Aralık İnsan Hakları Günü” bizim gibi insan hakları ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı bir ülkede ‘İnsan Hakları Haftası’ olarak yaşanıyor” dedi ve ardından İHD Genel Merkezi tarafından hazırlanan basın metnini okudu.

Basın metnin okunmasını ardından İHD İstanbul Şubesi’nin bir haftalık etkinlik programı duyuruldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul

Başaran’da uyuşturucu paneli

Sultanbeyli Başaran Mahallesi’nde faaliyet yürüten Başaran Gençlik Birliği bir süredir yozlaşmaya ve uyuşturucuya karşı mücadele ediyor. Konuyla ilgili 10 Aralık günü bir panel gerçekleştirildi. Panelde uyuşturucu kullanımının nedenlerine değinildi. Uyuşturucuya karşı nasıl bir mücadele izlenmesi gerektiği tartışıldı. Sorunun sistemle bağlantısı vurgulandı. Gençlerin yaşadığı boşluktan dolayı uyuşturucu kullandığı söylendi. Sistemin toplumu ilgilendiren sorunların üzerini örtmek için bu yola başvurduğu ifade edildi. Alternatif bir çalışma yürütülerek gençliğin bu bataklıktan uzak durması için çaba gösterilmesi gerektiği vurgulandı.

Yaklaşık 20 kişinin katıldığı panel bir saatten fazla sürdü. Canlı tartışmaların yapıldığı panel anlamlı bir etkinlik oldu. Panelin sonunda Başaran Gençlik Birliği’nin yürüttüğü çalışmalara destek istendi, mücadele çağrısı yapıldı.

Sultanbeyli’den komünistler

İHD’den tecrit protestosu

İHD Genel Merkezi 8 Aralık günü Adalet Bakanlığı önünde yaptığı eylemle cezaevlerindeki tecridi protesto etti.

İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, F tiplerindeki 3 kapının kilidinin açılmasını sembolize eden 3 tahta anahtarı Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e vermek üzere bakanlığa girdi. Kısa bir süre sonra dışarı çıkan Alataş, yaptığı açıklamada, yazılı talepleri olmasına rağmen Çiçek’in kendilerini kabul etmediğini belirterek, bundan sonra Çiçek kendilerini davet edene kadar randevu talep etmeyeceklerini söyledi. Alataş, “Tecridi sağlayan 3 kapıdır. Bu kapıların anahtarı Adalet Bakanı’nın elindedir” dedi ve tüm cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit koşullarının kaldırılmasını istedi. Alataş, ‘’F Tipi cezaevlerinde acilen 3 kapıyı açın, 9 tutuklu ve hükümlü birbirleriyle iletişim kurabilsin. Ölüm orucunu bu yolla sona erdirin’’ diye konuştu. Alataş, daha sonra elindeki 3 anahtarı Adalet Bakanlığı kapısının önüne bıraktı.