İran: Emperyalistler arası çekişme arenası
Tümü birer nükleer silah deposu olan BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler, dünyadaki silahlanma yarışının başını çekiyorlar. Geliştirdikleri silah teknolojileri arasında nükleer başlıklı bombaların/füzelerin önemli bir yer tuttuğu biliniyor. Dünyanın geleceği açısından en ciddi tehditlerden birini oluşturan bu güçler, yanlarına Almanya’yı da alarak, güya İran’ın nükleer silah üreterek yaratacağı tehlikeyi önlemeye çalışıyorlar.
Bu işin başını, İran’ı “şer ekseni” listesine alan ABD emperyalizmi çekiyor. Her konuda ABD ile suç ortaklığına giren Britanya emperyalizmi, İran’a karşı tutumda da üstüne düşeni yaparak ABD’nin izinden gitmektedir. Ancak Güvenlik Konseyi’nin diğer üç üyesi -Fransa, Rusya, Çin- ile Almanya’nın tutumları pek net değil. ABD-İngiltere tarafı doğrudan yaptırım, ekonomik ambargo gibi etkili bir saldırı önerirken, diğer emperyalist güçler, İran ile geliştirdikleri çok yönlü ilişkilerini zedelemeyecek bir formül arayışındalar. Bunlar, hem İran ile işbirliğinin sürmesini, hem de bu ülkenin nükleer programını vesayet altına alacak bir yol izlenmesini istiyor.
Emperyalist çıkar çatışmaları, Güvenlik Konseyi üyeleriyle Almanya’nın İran gündemli toplantılarda bir anlaşmaya varmalarını şimdiye kadar engelledi. Bu ise hiçbir tarafın iradesini diğerine dayatmayı henüz başaramadığını gösteriyor.
İran’a yaptırımlar uygulanmasını sağlayacak bir karar tasarısı hazırlanması amacıyla Fransa’nın başkenti Paris’te yapılan son toplantıya ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya’dan oluşan BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya’dan gelen diplomatlarla AB Dış Politika Şefi Javier Solana katıldı. Dünyadaki gericiliğin başını çeken bu güçler, İran’a nükleer programı nedeniyle yaptırımlar öngören karar tasarısı konusunda tam anlaşmaya varamadı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Yaptırımların alanı ve yayılmaya duyarlı faaliyetleri hedef alması konularında önemli bir gelişme elde edildiği” bildirildi. Ayrıca “Halen çözümlenmemiş durumda kalan konular hakkında gelecek günlerde düşüneceğiz. Hepimiz, etkili bir kararın uygulanmasının gerekliliği konusunda anlaşmaya vardık. Şimdi bu sürecin sonuçlandırılmasına yakınız” ifadeleri yer aldı.
Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy da, İran’ın nükleer programı nedeniyle yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını, ancak bunun boyutu konusunda bir anlaşma sağlanamadığını söyledi.
Paris toplantıları ardından yapılan bu açıklamalar, ABD dayatmalarının kısmen etkili olduğu izlenimi yaratıyor. Ancak diplomatik kaynaklara göre, Paris’teki toplantılardan “ambargo” kararı çıkmasını ümit eden ABD ile Fransa, Rusya’yı, Tahran’a yönelik yaptırımlar konusunda ikna edemedi. Zira, toplantılardan önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran’a yönelik geniş ölçekli yaptırımların, “sorumsuzluk” olacağını belirtmişti. Fakat Lavrov’un, “Rusya’nın hassas teknolojiler ve nükleer malzemelerin İran’a satışının engellenmesine yönelik yaptırımlara karşı olmadığını belirtmesi”, Rusya’nın ABD karşısındaki duruşunda kısmi bir gerileme olduğu izlenimini güçlendiriyor.
İran-Rusya Parlamentoları Dostluk Grubu Başkanı Kâzım Celâli’nin, “İran’ın Buşehr nükleer santralini yapmayı taahhüt eden Rusya’nın bu santrali geciktirmesinin, İran’ın Rusya’ya olan güveninin azalmasına neden olduğunu” dile getiren açıklaması, Rusya’nın tutumunda bazı değişiklikler olduğunu gösteren bir başka gelişmedir.
Dünyanın büyük haydutları, İran’a uygulanacak yaptırımın çapı ve niteliği konusunda anlaşmaya varmak için toplantılara devam edecek. Zira Irak bataklığına saplanan ABD emperyalizmi, diğer güçleri yok sayarak İran’a karşı harekete geçecek güçten yoksundur. Bu durum, Güvenlik Konseyi’nin onay vereceği bir karara varılmasını zorunlu kılıyor. Demek oluyor ki, İran, emperyalist güç odaklarının çekişme arenası olmaya önümüzdeki günlerde de devam edecektir.
|