15 Aralık 2006 Sayı: 2006/49 (49)
  Kızıl Bayrak'tan
   AB aldatmacasına karşı “işçilerin birliği, halkların kardeşliği”!
  Devrimci dayanışmanın kaynakları ve birleşik mücadelenin geleceği üzerine
  Faşist devlet terörüne karşı birleşik devrimci direnişi büyütelim!
  Devlet terörüne geçit vermeyelim, birleşik direnişi geliştirelim!
Faşist devlet terörüne karşı omuz omuza!
Asgari ücret kampanyası çalışmalarından...
Yapı-Yol Sen’den iş yavaşlatma eylemleri...
 Üç kapan ve devrimci sınıf hareketi - Haluk Gerger
  Gençlik geleceğine sahip çıkıyor!.. Sermayenin kölesi, diplomalı işsiz olmayacağız!
  Faşizmi protesto eylemine 500 öğrenci katıldı.....
  İLGP’den Erdal Eren’i anma haftası...
  Gençlikten...
  12 Eylül sonrasında MHP ve sendikacılık - Yüksel Akkaya
  Nepal Komünist Partisi/Maoist ile hükümet arasında sorunlar
  Bitmedi, sürüyor o kavga!..
  Kanlı diktatörün sonu!
  Irak Çalışma Grubu hezimetin raporunu açıkladı
  İran: Emperyalistler arası çekişme arenası
  AB üyeliği masalının çöküşü! - Yüksel Akkaya
  Irak Çalışma Grubu’nun raporu ve Güney Kürdistan - M. Can Yüce
  Asıl mahpusluk, esareti dışarıda
yaşamaktır!
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Nepal Komünist Partisi/Maoist ile hükümet arasında sorunlar

Nepal Komünist Partisi/Maoist (NKP/M) ile geçici hükümet arasında yapılan görüşmeler sonucunda üç hafta önce ateşkes ilan edilmiş, kamuoyuna açıklanan geniş kapsamlı bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşmaya göre, NKP/M geçici hükümete katılacak, bu arada partiye bağlı Maoist gerillalar da BM denetiminde silah bırakacaktı.

Henüz anlaşma üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen, Nepal burjuvazisi adına bir açıklama yapan başbakan Girija Prasad Koirala, komünist partinin bu şartlarda hükümette yer alamayacağını öne sürdü. Başbakana göre, gerillaya ait tüm silahlara Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde el konuluncaya kadar, komünist partisinin hükümete katılması mümkün değil. Oysa anlaşmaya göre NKP/M, bu açıklamadan on gün önce hükümete katılacaktı.

Komünist parti liderlerinden Baburam Bhattari, Başbakan’a tepki göstererek, bu tür “ürkütücü” açıklamalar yapmamasını istedi. Bhattari, yeni hükümetin bir hafta içinde kurulmaması durumunda, tüm barış sürecinin tehlikeye gireceği uyarısında bulundu.

Anlaşma şartlarının “fazla iyimser” olduğunu iddia eden BM yetkilileri ise, belirlenen kısa süre içinde silah denetçilerini ülkeye göndermenin mümkün olmadığını söyledi. BM, silah denetçilerinin en erken iki hafta içinde Nepal’a gidebileceklerini bildirdi.

Nepal burjuvazisinin, BM’nin de katkılarıyla komünist partisinin hükümette yer almasını geciktirme çabaları, hükümetin anlaşmaya uymaya pek de hevesli olmadığını gösteriyor. Ancak bu tutum, gerillanın silahından duyulan korkunun da dışa vurumudur. Şiddet araçlarını tekelinde tutmaya alışık olan burjuvazi, binlerce silahlı emekçinin varlığından doğal olarak dehşete düşmektedir. Bundan dolayı emekçileri silahsızlandırıp denetime altına alabilmek için elini çabuk tutuyor.

Ancak burjuvazinin bu manevrasının ters tepme ihtimali de var. Zira gerilla halen silahlı, üstelik gücünü ve saygınlığını da koruyor. Gelişmelerin seyri esas olarak NKP/M liderliğinin alacağı tutuma bağlı olacaktır.

Gerilla güçleri, burjuvaziyle anlaşıp silah bıraktığı tüm ülkelerde, kalleşçe saldırılara maruz kalmıştır. Bu durum şaşırtıcı değildir. Zira sınıf kinini kusmak için pusuda yatan burjuvazi ve onun hizmetindeki tetikçilerin ilk fırsatta saldırıya geçmeleri kaçınılmazdır. Bilindiği gibi onlar, sınıf çatışmasında elde ettikleri üstünlüğü, kalleşçe saldırılarla emekçilere ağır darbeler indirmenin olanağına çevirme konusunda deneyimliler. Devletlerle anlaştıktan sonra, giderek devrimci niteliklerini yitiren gerilla hareketleri ise, pekçok sebepten dolayı yazık ki, egemen sınıflarınkine benzer bir öngörüyle hareket ededememiştir. Bu da pekçok hareket için trajik sonlar hazırlamıştır.

Ortaçağ kalıntısı monarşinin yıkılmasında temel rolü oynayan Nepal Komünist Partisi, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan “ateşkes” deneyimlerinin derslerini süzüp, burjuva sınıfsal kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan kalleşliği göz ardı etmezse, egemenlerin saldırı hazırlıklarını kolaylıkla boşa düşürebilir.