3 Kasım 2006 Sayı: 2006/43 (43)
  Kızıl Bayrak'tan
   Yeni Ekimler’le yeni bir dünya kurulacak, mazlum halklar sosyalizm bayrağı altında toplanacak!
  Depremlerde beton mezarlara gömülmemek için de sosyalizm!
  Kölelik bağlarını parçalamak için mücadeleye!
  Emperyalist işgalcilerin Irak batağından çıkış arayışları
Asgari ücretin tek taraflı belirlenmesine seyirci kalmayalım!
İstanbul İşçi Kurultayı hazırlık çalışmaları sürüyor
DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge Başkanı Veysel Demir ile konuştuk...
İşçilerle mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engeller üzerine konuştuk.
 AL-CO işçisi Atilla Atalay’la sınıf hareketinin, örgütlenmenin önündeki engeller ve çıkış yolları üzerine konuştuk...
  Sermayenin saldırılarına karşı asgari ücret hakkını savunalım! (Orta sayfa)
  6 Kasım çalışmalarından...
  İstanbul Ekim Gençliği: Kampanyamız tüm hızıyla devam ediyor!
  Gençlik hareketinden...
  Vatikan ve CIA’nın çocuklarının yeni biçimi - Yüksel Akkaya
  10. yılında Susurluk gerçeği…
  OSİM-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti...
  NATO Afganistan batağında güç durumda!
  Oaxaca’da isyan devam ediyor!
  Eski Sandinistalar kilisenin hizmetinde!
  ESP’nin eylemlerinden
  İşçi sınıfının ruhu: Sovyetler/2 - Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Oaxaca’da isyan devam ediyor!

Eğitim emekçilerinin Oaxaca eyaletinde Mayıs ayında başlattığı, ardından diğer emekçilerle ilerici güçlerin desteğiyle büyüyen eylem devam ediyor. 1 Aralık’ta görevi devredecek olan Meksika Devlet Başkanı Vincente Fox’un sorunu çözme konusunda verdiği sözler üzerine, Oaxaca Ulusal Öğretmenler Sendikası yönetimi grevi sonlandırma yönünde karar aldı. Ancak bu kararı oylayan üyelerin %60’lık kabulüne rağmen, isyanın başını çeken Oaxaca Halk Meclisi (APPO), Vali Ulises Ruiz görevden alınmadan sokakları terketmeyeceğini açıkladı.

Militan eylemden dolayı beş aydır okullarda eğitim verilemezken, gerici vali eyalette denetimi sağladığını iddia ediyor. Oysa bölgeye giden gazeteciler eyaletin nabzının APPO’nun işgal ettiği kent meydanlarında attığını belirtiyorlar.

Merkezi hükümet bir süre önde okullarda koşulların iyileştirilmesi ve Vali Ulises Ruiz’in istifasını isteyen öğretmenlerin taleplerini gündemine almış, hatta yönetiminin başarısız olduğu kaydedilirse Ruiz’in görevden alınacağını vaat etmişti. Ancak verilen sözlere karşın, vali Ruiz, Oaxaca’ya giden heyetin hakkındaki olumsuz raporuna rağmen görevden alınmadı.

Hükümetin oyalama taktiğiyle direnişi bitirme girişimi başarısız oldu. Zira APPO temsilcileri, Ruiz gitmedikçe başkanlık seçimlerinden “galip” çıkan Felipe Calderon’un göreve başlayamayacağını ve Calderon’un görevi alacağı 1 Aralık tarihinde barışçıl bir isyan başlatılacağını açıkladılar. Eyalet yönetimi ise eylemleri sona erdirmek için bir “operasyon” düzenleyeceklerini söyleyerek saldırı tehditleri savurmaya başladı.

Nitekim polis ve paramiliter güçler 27 Ekim günü barikatlara saldırdı. Saldırı sonucu 5 kişi öldürüldü, 30’dan fazla kişi yaralandı. Öldürülenler arasında New York Indymedia, Telesur muhabiri ile Milenio Diario gazetesi fotoğrafçısı ve bir öğretmenin bulunduğu açıklandı. Direnişin başlamasından bu yana katledilenlerin sayısı 12’ye ulaştı.

ABD’nin Sacramento, New York ve San Francisco kentlerinde dayanışma eylemlerinin gerçekleştirildiği, Oaxaca Halk Meclisi radyosundan yapılan yayınlarda barikatları güçlendirme çağrıları yapıldığı bildiriliyor. Eyalet çevresine binlerce polis ve asker yığılırken, halk da barikatları güçlendiriyor. Oaxaca’li işçiler, emekçiler, yerli toplulukları, öğretmen grevine saldırı da dahil eyalette Meksika devletinin yıllardır işlediği suçların baş sorumlusu olan vali Ulises Ruiz Ortiz’in istifasını istiyor.

Oaxaca’da direnen emekçiler kitlesellik, meşruluk, militanlık ve kararlılık konusunda sağlam bir duruş sergiliyorlar. Ancak işçi sınıfı ve diğer eyaletlerdeki ilerci-devrimci güçlerce yeterli ölçüde desteklenmediği için, henüz etkisi belli sınırların ötesine geçemiyor.


ABD Meksika sınırına bin kilometrelik duvar örüyor!

Bush liderliğindeki emperyalist Amerikan rejimi, beslemesi siyonist İsrail’in izinden gitmeye karar verdi. Bush’un onay verdiği bir yasayla ABD ile Meksika arasındaki sınırın bin kilometreyi aşkın kısmına çift sıra set çekilecek. Neo-faşist çetenin önerisiyle gündeme gelen bu duvar örme fikrinin siyonistlerden esinlendiğine kuşku yok. İsrail, “güvenliği sağlamak” gerekçesiyle Batı Şeria’da Filistinliler’in topraklarını gaspederek ördüğü 670 kilometrelik duvarı bitirmek üzere.

ABD’nin Meksika’yla olan sınırının üçte birine duvar çekilmesini öngören yasayı onaylayan haydutbaşı Bush, Amerikan sınırlarının artık daha güvenli olacağını iddia etti. Duvarın örtülmesi için ilk etap bir milyar dolarlık bütçe ayrıldığı bildirildi. Bazı gözlemciler, Bush yönetiminin Kongre ara seçimlerine iki hafta kala bu yasayı onaylamasını, “göçten kaygı duyan bir kesimin oylarını alma çabası” olarak değerlendiriyor.

Meksika sınırından, yılda bir milyona yakının kişinin ABD’ye geçtiği tahmin edilirken, ABD’de yaşayan 11 milyonu aşkın Meksikalı’dan yarısının ise çalışma ve oturma izni bulunmuyor. Bu Meksikalılar diğer Latin Amerikalılar gibi düşük ücretle kayıtdışı olarak çalıştırılmaktadır. Vahşi sömürüyle kârlarını katlayan Amerikalı burjuvaların bir kısmı ise bu durumdan fazlasıyla memnun.

Yüzelli yıldır sömürdükleri kıtanın yoksullaştırılan emekçilerinin önüne bu seti çekenler, emekçilerin dolaşım ve çalışma hakkını gaspedenler, öte yandan dünyanın doğal zenginliklerini yağmalamak için halkları kıyımdan geçiriyorlar.





-------------------------------------------------------------------------------------------------------





Emekçilerden “kerhen” destek!

Lula da Silva ikinci kez Brezilya

devlet başkanlığına seçildi



Brezilya’da devlet başkanlığı seçimlerinin ikinci turundan beklenen sonuç çıktı. İkinci kez başkanlığa seçilen Lula da Silva, 4 yıl daha görevine devam edecek. Lula oyların yüzde 61’ini alırken, sosyal demokrat rakibi Geraldo Alckmin yüzde 39’da kaldı. Birinci turda Lula yüzde 49, Alckmin ise yüzde 41 oranında oy almıştı.

Yolsuzluklar nedeniyle birinci turda oy kaybeden Lula’nın ikinci turda oylarını artırması başarı sayılıyor. Seçim kampanyasını yoksulluğu azaltma vaadi üzerine kuran Lula, rakibi Alckmin’in sosyal yardımları kaldıracağı, devlet kuruluşlarını özelleştireceği söylemini öne çıkartarak geniş emekçi kesimlerin oylarını toplamakta güçlük çekmedi.

Sonuçların açıklanmasından sonra yapılan “zafer” kutlamasında konuşan Lula da Silva, “İkinci dönemim birinci dönemimden daha iyi olacak, çok daha iyi olacak. Brezilya ekonomisi çok hızlı büyüyecek. Gelir dağılımı daha adil olacak. Herşeyden önemlisi Brezilya’nın diğer kalkınmış ülkeler seviyesine çıkacağına şüphem yok. Gelişmekte olan bir ekonomi olmaktan bıktık. Artık gelişmek istiyoruz” diyerek, 185 milyonluk Brezilya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan işçi, emekçi, yoksul kesimlere vaadlerde bulundu. Yolsuzluk ve rüşvet rezaletini görmezden gelemeyen Lula, “Bundan böyle hata yapmak gibi siyasi, ahlaki ya da etik bir hakkımız yok” dedi.

İlk döneminde de benzer vaatlerle işbaşına gelen Lula da Silva, esas olarak neoliberal politikalar uygulamakla meşgul oldu. Bundan dolayı hem Brezilya burjuvazisi hem de İMF’den takdir toplayan “sosyalist” başkan, başta Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST) olmak üzere tüm işçi-emekçilerin tepkisini çekti. İşçi Partisi (PT) içinde emekçilerden yana politikalarda ısrar edenleri tasfiye eden Lula, kapitalist örgütlerin, dahası İMF’nin uygun gördüğü kişilerle çalıştı.

Lula’nın neoliberal politikalarına karşı çıkan bazı sol akımlar, ilk seçimde Lula’yı desteklerken bu kez kendi adaylarıyla seçimlere katıldılar. Bu güçler Özgürlük ve Sosyalizm Partisi P-Sol’dan çıkardıkları adayla seçime girmiş, ilk turda %6,7 oy alarak önemli bir başarı kazanmıştı. P-Sol liderliği, ikinci turda “çekimser” kalma çağrısında bulunarak, zımnen Lula’yı destekler bir tutum aldı. Böylece ilk turda alınan oylar, ikinci turda Lula’nın hanesine yazıldı.

Geçen yıl toprak işgallerine yeniden başlayan MST ise, vaadlerinin yarısını bile gerçekleştiremeyen Lula yönetimine, muhalefet hakkını saklı tutarak desteğini sürdüreceğini açıkladı.

Görünen o ki, Lula’ya muhalif sol güçler ile MST, “daha sağcı biri geleceğine Lula kalsın” türünden bir tutum alarak “kerhen” destek vermişler. Buna karşın Lula’nın ikinci dönemde ilkinden farklı politikaları öne çıkarması pek olası görünmüyor. Dahası vaatlerinde samimi olsa bile, bu yönde adım atabilmesi, ancak muhalefetin destek vermesiyle mümkündür. Lula ile ekibinin, emekçiler lehine bu sistemi zorlamaları ise söz konusu bile değil.

Lula başkanlığındaki Brezilya yönetiminin, verili durumda toplumsal hareketin frenlenmesinde belli bir süre rol oynaması mümkün görünüyor. Ancak neoliberal politikalardan vazgeçmesi mümkün görünmeyen bu yönetime karşı, işçi sınıfı ile emekçi/yoksul kesimlerin başkaldırması da kaçınılmaz.