3 Kasım 2006 Sayı: 2006/43 (43)
  Kızıl Bayrak'tan
   Yeni Ekimler’le yeni bir dünya kurulacak, mazlum halklar sosyalizm bayrağı altında toplanacak!
  Depremlerde beton mezarlara gömülmemek için de sosyalizm!
  Kölelik bağlarını parçalamak için mücadeleye!
  Emperyalist işgalcilerin Irak batağından çıkış arayışları
Asgari ücretin tek taraflı belirlenmesine seyirci kalmayalım!
İstanbul İşçi Kurultayı hazırlık çalışmaları sürüyor
DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge Başkanı Veysel Demir ile konuştuk...
İşçilerle mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engeller üzerine konuştuk.
 AL-CO işçisi Atilla Atalay’la sınıf hareketinin, örgütlenmenin önündeki engeller ve çıkış yolları üzerine konuştuk...
  Sermayenin saldırılarına karşı asgari ücret hakkını savunalım! (Orta sayfa)
  6 Kasım çalışmalarından...
  İstanbul Ekim Gençliği: Kampanyamız tüm hızıyla devam ediyor!
  Gençlik hareketinden
  Vatikan ve CIA’nın çocuklarının yeni biçimi - Yüksel Akkaya
  10. yılında Susurluk gerçeği…
  OSİM-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti...
  NATO Afganistan batağında güç durumda!
  Oaxaca’da isyan devam ediyor!
  Eski Sandinistalar kilisenin hizmetinde!
  ESP’nin eylemlerinden
  İşçi sınıfının ruhu: Sovyetler/2 - Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İstanbul İşçi Kurultayı: Sınıf hareketine öncü müdahalenin bir aracı!

“İnsanca Bir Yaşam ve Özgür Bir Gelecek İçin Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı” 12 Kasım günü toplanıyor. Kurultay işçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel misyonunu bu vesileyle bir kez daha gündemleştirmeyi, sınıfın oynaması gereken devrimci rolün önündeki engelleri çok yönlü tartışmayı, daha geniş sınıf güçlerinin gündemine sokmayı ve bir takım görevler çıkarmayı hedefliyor.

Kuşkusuz böylesine kapsamlı konuların ele alınacağı Kurultay’da, gündem maddelerinin sınıf hareketinin nesnel durumundan bağımsız ele alınması sözkonusu değildir. Kurultayın iddiası da, mevcut nesnel tabloyu tersine çevirecek sihirli bir formül üretmek, birikmiş ve çok yönlü sorunları kurultay vesilesiyle bir çırpıda çözmek değildir.

Zira bugün sınıf hareketinin yaşadığı tıkanıklığı aşmak için süreçlerin çok yönlü gelişimine ve farklı müdahalelere ihtiyaç vardır. Sınıf devrimcileri, siyasal sınıf çalışmasının bir parçası ve aracı olarak, sınıf hareketinin yaşadığı sorunları, örgütlenmenin önündeki engelleri Kurultay ile bir kez daha geniş kesimlerin gündemine taşımayı, öncü işçi ve emekçiler cephesinden tartıştırmayı, yıllardır devrimci sınıf mücadelesi yürüten bir güç olarak bu sorunlarla ilgili sözünü daha geniş işçi kitlelerine söylemeyi hedeflemektedir.

Birçok kez, İstanbul İşçi Kurultayı’nın, 6 sanayi bölgesinde gerçekleştirilen yerel işçi kurultaylarının ardından, bu kurultaylarda alınan karar doğrultusunda toplanacağını ifade ettik. İstanbul İşçi Kurultayı, 6 sanayi bölgesinde gerçekleştirilen yerel kurultayların iradesinin bir sonucu olarak, 12 Kasım’da toplanacak. Daha önce 25 Haziran’da toplanacağı duyurulan İstanbul İşçi Kurultayı’nı, hem yerel kurultaylarda alınan kararların bölgelerde somutluk kazanması hem de güçlü bir ön hazırlık sürecine dayanması kaygısıyla ertelemiştik. Kurultay’a birbuçuk haftalık bir zaman dilimi kaldı. Bugün, Kurultay İstanbul işçi sınıfı için ne ifade etmektedir, yerel çalışmalar hangi düzeydedir, Kurultay’ın politik ve teknik ön hazırlıkları yeterli doygunluğa ulaşmış mıdır, Kurultay’ın gündemleri emek güçlerinin, diğer devrimci güçlerin, öncü işçi ve emekçilerin gündemine yeterince taşınmış, bu kesimler tarafından yeterince tartışılmış mıdır sorularına daha net yanıtlar verebilecek durumdayız.

Sınıf hareketi bugün yıllarca üst üste binen ve biriken çok yönlü sorunların, sermayenin kapsamlı saldırılarının, sayısız ihanetin, sınıf adına sınıf dışı çözümler üreten güçlerin kuşatması altında, öznel ve nesnel sorunlarla boğuşmakta, bu sorunları çözemediği için de bir türlü silkinip ayağa kalkamamaktadır. Bir sınıf olarak tarihsel devrimci misyonunu oynayamamaktadır. Kurultay sınıf hareketine bu düzeyde bir müdahale ve sorunlara bu çerçevede bir çözüm üretme iddiası değildir. Kurultay çalışması çerçevesinde kastedilen de bu değildir. Kurultay, bu doğrultuda atılmış mütevazi bir adım, bu sorunları çözme irade ve çabası gösteren güçlerin planlanmış bir dönemsel çalışmayı başarıyla sonuçlandırmak için gerekli olan nitelik, düzey ve enerjiyi gösterme iddiasıdır.

Yerel kurultaylardan itibaren işin bu yönüne özel bir vurgu yapıyoruz. Kurultay çalışmasını, sınıfa ve sınıf hareketine öncü müdahalenin bir aracı olarak gündeme getiriyoruz. Çubuğu politik iradeye, devrimci önderlik kapasitesine büküyoruz.

Bu vesileyle bu alanda yaşanan sorunları da aşmayı hedefliyoruz. Elbette tüm bu sorunlar yerel kurultaylar ve İstanbul İşçi Kurultayı sürecinde karşımıza çıkmadı ve Kurultay pratiğiyle de aşılacak değildir. Ancak herşeye rağmen, toplam Kurultay çalışmasıyla, kalıcı mevziler yaratmaktan bulunduğumuz alanlarda derinleşmeye, eğitim sorunundan kadrolaşmaya, somut bir takım kazanımların güvencelenmesinden faaliyet alanının genişletilmesine, mevcut birikim ve deneyimlere yaslanarak yeni mevziler yaratmaya kadar birçok konuda anlamlı sayılabilecek adımlar atıldı.

Kurultay çalışmasını ve kazanımlarını daha sonra kapsamlı bir değerlendirmenin konusu yapmak gerekecek. Yine de, Kurultay gündemiyle yola çıktığımız günden itibaren katettiğimiz mesafeyi tanımlayabilecek, Kurultay’ın bugünden kazanımlarına işaret edebilecek durumdayız.

Halihazırda, hedeflenen düzeyde olmasa da, yüzlerce işçinin katılımıyla 6 bölgede gerçekleşen yerel kurultaylar sonucunda her bölgede somut çalışmalar örgütlenmektedir. Mevcut kazanımların kalıcı hale getirilmesinde anlamlı adımlar atılmıştır. Yeni güç ve imkanlara yaslanarak bu adımların daha da büyütülmesi hedeflenmektedir. Sınıf devrimcileri kurultayların ardından bulundukları alanlarda düne göre daha fazla derinleşen bir faaliyet düzeyine ulaşmış durumdadırlar. Kurultay vesilesiyle bu açılardan belli bir başarıdan sözetmek mümkündür.

Tüm bunlar, servis sorunundan düşük ücrete, zorunlu mesailerden kreş hakkına, sigortasız çalışmadan sosyal güvenlik haklarına kadar birçok konuda, imza standlarıyla, dilekçelerle, işçi toplantılarıyla, afişlerle, bildirilerle yaygın ve etkin propaganda faaliyetiyle içiçe geçmiş örgütlenme çağrısıyla somutlanmıştır. Tuzla tersaneler bölgesinde kurulan işçi derneği, Ümraniye ve Küçükçekmece bölgesinde sendikalaşma faaliyeti yürüten onlarca fabrika, Topkapı ve Tuzla’da iş cinayetlerine karşı yürütülen kampanya çalışmaları, İMES’te kreş ve servis hakkı talebinin gündemleştirilmesi vb., tüm bunlar yerel kurultayların ardından gerçekleşen faaliyetlerdir.

Buraya kadar ifade edilenler yerel kurultayların ardından gerçekleştirilmesi planlanan İstanbul İşçi Kurultayı’nın ön hazırlık süreçlerine ilişkin bir veri sunmaktadır. Bir yandan yerelliklerde güncel sorunlar ve talepler etrafında işçileri örgütlemeye, mücadeleye sevketmeye çalışırken, diğer yandan işçi sınıfının sınıf bilincinin gelişmesi, devrimcileşmesi için sınıfın tarihsel devrimci rolünü açığa çıkarmaya, tarihsel devrimci rolü ile güncel görevleri arasındaki bağı kurmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu ikincisi aynı zamanda İstanbul İşçi Kurultayı’nın amacına ve gündemlerine de işaret etmektedir.

Bu hedef droğrultusunda üç temel yön üzerinden ayları bulan yoğun bir tempoyla hazırlıklarımızı sürdürdük. Bunlardan ilki, sınıf hareketinin yaşadığı kapsamlı sorunlara karşı güçlü bir düşünsel yoğunlaşmayı sağlayabilmek ve bunu da kurultay çalışmasını yürüten bütün güçlere maledebilmekti. Bu konuda yeterli bir ön hazırlığa sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Herbiri yoğun bir emek ve çabanın ürünü olarak hazırlanmış tebliğler tarihsel deneyimlerin ışığından süzülerek hazırlandı. Sözkonusu tebliğ konuları Kurultay’ı örgütleyen tüm güçlerin katılımıyla, tümüyle bir ekip çalışması olarak ele alındı. Yoğun ve canlı bir tartışma sürecinin ardından konuların nasıl ele alınması gerektiği konusunda sağlanan hemfikirlik üzerinden şekillendi. Herbir tebliğ konusu, hem Kurultayı örgütleyen hem de onun etrafında bulunan geniş bir işçi çeperini kapsayacak şekilde seminerlere konu edildi, canlı tartışmalar gerçekleştirildi. Tebliğ konuları yerel kurultayların iradesiyle kurulan bölge platformları tarafından hazırlandı, ayları bulan planlı ve sistemli eğitim çalışmalarına konu edildi.

İkinci temel yön ise kurultayın temel gündemleri arasında yeralan sınıf hareketinin örgütlenme ve mücadele sorunlarının, sınıfın ileri kesimlerine, diğer devrimci güçlere maledilmesiydi. Bu doğrultuda kendi cephemizden azami çabayı gösterdik. Konunun muhatabı olan tüm güçlerle Kurultay’ın gündemlerini tartışmak, tartıştırmak için çeşitli etkinlikler gerçekleştirdik. Merkezi ve yerel düzeyde panel, sempozyum, söyleşi, tanıtım toplantılarıyla sınıf hareketinin mücadelesinin ve örgütlenmesinin önündeki engelleri sınıfın ileri kesimleriyle, sendikacılarla, devrimci gruplarla tartışmaya çalıştık. Niyet ve irademizden bağımsız olarak bu yönlü çabalarımızın belli bir sınırının olacağının da farkındaydık. Zira bu nesnel durumla ilgili bir sorundu. Diğer devrimci çevreler sözkonusu olduğunda, bu sorunun ideolojik, politik, sınıfsal, örgütsel, programatik birçok yönü vardı. Sınıf hareketinin bu kadar geri olduğu bir süreçte başka türlü olmasını da beklemiyorduk. Bunun yaratacağı bir darlıkla ve ilgisizlikle karşılaşacağımızı biliyorduk.

Sendikacılar sözkonusu olduğunda ise, bazı ilerici sendikacıları dışta tutarsak, sınıf hareketinin yaşadığı tıkanmanın asıl nedenlerinden ve konunun asıl muhataplarından biri olarak, Kurultay’a ve gündemlerine ilgisiz olacakları bizim için bir sır değildi. Kölelik yasalarına sessiz kalarak, kazanılmış hakları altın tepside sermayeye sunarak, TİS’lerden asgari ücret görüşmelerine kadar sayısız ihanetin altına imza atarak, devrimci sınıf mücadelesinin gelişmesinin önündeki temel engellerinden biri olan sendika bürokratlarının Kurultay’dan bilinçli bir tarzda uzak durması eşyanın tabiatına uygun bir davranıştı.

Bu çabamız öncü, devrimci işçiler cephesinden de istenilen düzeyde bir karşılık bulmadı. Sınıf hareketinin aldığı yenilgilerin bu kesimlerde yarattığı karamsar ruhhalinin, pratik olarak ileri doğru bir adım atılabilmesi için mevcut ataletin kırılabilmesi, Kurultay’ın ve gündemlerinin öncü işçilere maledilebilmesinin önündeki engeller arasında yeraldı. Bu durum hazırlık çalışmalarımızın bizi aşan, nesnel durumla bağlantılı en zayıf yönü olarak karşımıza çıktı. Ancak herşeye rağmen yine de, hem toplam sınıf çalışmamızda hem de Kurultay vesilesiyle ulaştığımız işçi kesimlerinde “öncü” niteliği taşıyan unsurların Kurultay’a ve gündemlerine daha fazla ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu gerçeklik bu alanda Kurultay öncesinde olduğu gibi sonrasında da hala yapılması gereken epeyce iş, yürünmesi gereken önemli bir yol olduğunu göstermektedir.

Bizim cephemizden başarılı bir kurultay çalışmasının üçüncü temel koşulu, Kurultay gününü iyi bir organizasyonla ve amacına uygun bir atmosferde gerçekleştirebilmekti. Bu konuda da mevcut koşullarda azami bir başarı yakaladığımızı ifade edebiliriz. Kurultay’ın amacına uygun, geniş, ferah, teknik açıdan donanımlı bir salon bulmak için aylarca süren çabalarımız karşılık buldu. Kurultay’ın yapılacağı salonun hem teknik hem görsel açıdan Kurultay’ı güçlendiren bir şekilde düzenlenmesi için gerekli hazırlıklar yapıldı. Kurultay Hazırlık Komitesi tarafından aylarca süren haftalık toplantılarda Kurultay gününün politik ve teknik açıdan güçlü geçmesi için tüm gündemler en ince ayrıntısına kadar tartışıldı. Salonun görsel açıdan göz dolduran bir şekilde düzenlenmesinden sinevizyonun politik ve teknik hazırlığına, salon görevlilerinden tebliğlerin sunumunu yapacak kişilere, konuşmacıların belirlenmesinden müzik grubuna kadar titiz ve yoğun bir hazırlık süreci yürütüldü. Tüm bu hazırlıklar alta doğru oluşturulan ekiplere dayandırıldı. Her bir ekibin görev ve sorumlulukları tanımlandı.

Sonuç olarak Kurultay süreci kolektif bir iç eğitime, düşünsel bir yoğunlaşma ve hazırlığa konu edildi. Çeper ilişkilerimizin yanısıra mevcut işçi ilişkilerinin politik ve ideolojik olarak geliştirilmesi için güçlü bir eğitim süreci geçirildi. Bu süreç yalnızca teorik eğitime değil, sınıf hareketinin somut tablosunun verilerine dayanılarak canlı tartışmalara dayandırıldı. Kurultayın her bir gündem maddesi ve alt başlıkları bu kaygıyla ele alındı.

Amacına uygun bir kurultay gerçekleştirmek, sınıfın ve sınıf hareketinin bugünkü nesnel tablosu hakkında tam bir bilinç açıklığı sağlamak için temel önemdeki marksist-leninist klasiklere ek olarak, eksikliklerine rağmen Kurultay’ın gündemleriyle örtüşen çeşitli kaynaklar incelendi. Kurultay’ın gündemlerine ilişkin güçlü bir düşünsel hazırlık süreci yaşandı.

Kurultay ön hazırlık süreci, tek başına içe dönük bir hazırlık ve bir eğitim faaliyeti olarak değil, aynı zamanda sınıf cephesindeki görev ve sorumluluklarımıza daha ileri düzeyde bir hazırlığın adımları olarak ele alındı. Yapılan her hazırlık, yürütülen her çalışma, kullanılan her araç daha güçlü bir sınıf çalışmasına hizmet etmeyi hedefledi.

Sınıf devrimcileri hem Kurultay’a hazırlık sürecini hem de kurultay çalışmasının kendisini sınıf çalışmasında yeni bir döneme ve daha ileri görevlere hazırlık olarak ele aldılar. Bu bakışın bir sonucu olarak Kurultay’a yönelik hazırlıklar, asgari oranda, politik, ideolojik, örgütsel ve pratik gereklerine uygun bir tarzda, başarıyla gerçekleştirildi.

Artık önümüzde Kurultay gününü azami bir başarıyla gerçekleştirmenin diğer bir kriteri olan nitelik ve nicelik olarak göz dolduran bir katılımı sağlamak görev ve sorumluluğu durmaktadır. Çevre ilişkileri başta olmak üzere toplam Kurultay çalışması vesilesiyle seslendiğimiz her işçiye ulaşmak, en geniş kesimleri Kurultay’a katabilmek için azami bir çaba harcamalıyız.

Önümüzdeki dönemin görev ve sorumluluklarını kucaklamak için Kurultay’ı belli bir başarıyla geride bırakmalı, tüm hazırlıklarımızı buna uygun bir şekilde gözden geçirmeliyiz.


Esenyurt’ta “Sınıf bilinci ve sınıf kimliği” semineri

İnsanca bir yaşam ve özgür bir gelecek için Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’na az bir zaman kaldı. Bu kısa süreci daha güçlü bir kurultay örgütlemek için en verimli şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Kurultaya hazırlık çalışmaları kapsamında planladığımız eğitim toplantılarımızdan birini daha Pazar günü Esenyurt’ta gerçekleştirdik.

Toplantının birinci bölümünde İstanbul İşçi Kurultayı’nın amacı ve hedefleri anlatıldı. Şu ana kadarki süreçte kurultay çalışmaları kapsamında çok yönlü bir çalışma yürütüldüğü, kalan sürecin de en iyi biçimde değerlendirilerek kurultaya güçlü bir katılımın örgütlenmesi, bunun için de herkesin bu çalışmaya omuz vermesi gerektiği vurgulandı.

“Geçmişi aşarak geleceği kazanacağız” isimli sinevizyon gösteriminin ardından Tezkoop-İş Örgütlenme Danışmanı Volkan Yaraşır’ın sunduğu “Sınıf bilinci ve sınıf kimliği” başlıklı seminere geçildi. Volkan Yaraşır, sade ve anlaşılır bir dille sunduğu semineri üç bölümlük bir anlatımla tamamladı.

İlk olarak, kapitalist toplumda ezen-ezilen, sömüren-sömürülen olmak üzere iki ayrı dünyanın iki ayrı sınıfın varlığı, bu sınıfların çıkarlarının birbirine zıt olduğu vurgulandı. Bundan dolayı bir işçinin her zaman her olaya bu çıkarlar temelinde bakması gerektiği, bunun için de sınıfın bir düşünüş tarzının, olayları değerlendirme yönteminin olması gerektiği belirtilerek, diyalektik yöntem kısa ve özlü bir biçimde anlatıldı.

Ardından işçi sınıfının farklı milliyet, din ve mezheplerden oluştuğu, sınıf kimliğini, sınıf bilincini kuşanmadığı koşullarda kendisini bu alt kimliklerle ifade ettiği vurgulandı. Bu sayede burjuvazinin işçi sınıfını rahatlıkla bölüp parçalayarak yönettiği ifade edildi. Oysa işçilerin üst kimliğinin işçi kimliği olduğu, bu kimliğin enternasyonal bir karakter taşıdığı, bu bilinci ve kimliği kuşandığı koşullarda, bugün sermayenin tüm saldırılarına boyun eğen, dağınık ve güçsüz bir durumda olan işçi sınıfının yarın müthiş yıkıcı ve yeniden yapıcı bir güce dönüşeceği, tıpkı bir sel gibi önüne çıkan her engeli aşacağı ve sınıfsız sömürüsüz bir dünyayı yaratacağı dile getirilerek, tek devrimci gücün işçi sınıfı olduğunu vurguladı.

Volkan Yaraşır son olarak oldukça önemli bir noktaya işaret etti. Bugünkü koşullarda sınıfın içerisinde bulunduğu gerilikten dolayı mücadelede yaşanan bir takım tıkanıklıkların, zorlukların olabileceğini, ama bundan dolayı asla işçi sınıfına karşı güvensiz olunmaması gerektiğini, bugünkü koşullarda sınıfa yapılan her türlü devrimci müdahalenin yarın mutlaka karşılık bulacağını, bu gerçeğin farkında olarak sabırlı ve soluklu bir mücadele hattı izlenmesi gerektiğini vurguladı.

40’ı aşkın işçinin katıldığı etkinliğimizin, bizim dışımızdan kaynaklı olarak yaşanan teknik sorunlara rağmen başarılı geçtiğini söyleyebiliriz.

Büyükçekmece İşçi Platformu