3 Kasım 2006 Sayı: 2006/43 (43)
  Kızıl Bayrak'tan
   Yeni Ekimler’le yeni bir dünya kurulacak, mazlum halklar sosyalizm bayrağı altında toplanacak!
  Depremlerde beton mezarlara gömülmemek için de sosyalizm!
  Kölelik bağlarını parçalamak için mücadeleye!
  Emperyalist işgalcilerin Irak batağından çıkış arayışları
Asgari ücretin tek taraflı belirlenmesine seyirci kalmayalım!
İstanbul İşçi Kurultayı hazırlık çalışmaları sürüyor
DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge Başkanı Veysel Demir ile konuştuk...
İşçilerle mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engeller üzerine konuştuk.
 AL-CO işçisi Atilla Atalay’la sınıf hareketinin, örgütlenmenin önündeki engeller ve çıkış yolları üzerine konuştuk...
  Sermayenin saldırılarına karşı asgari ücret hakkını savunalım! (Orta sayfa)
  6 Kasım çalışmalarından...
  İstanbul Ekim Gençliği: Kampanyamız tüm hızıyla devam ediyor!
  Gençlik hareketinden
  Vatikan ve CIA’nın çocuklarının yeni biçimi - Yüksel Akkaya
  10. yılında Susurluk gerçeği…
  OSİM-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti...
  NATO Afganistan batağında güç durumda!
  Oaxaca’da isyan devam ediyor!
  Eski Sandinistalar kilisenin hizmetinde!
  ESP’nin eylemlerinden
  İşçi sınıfının ruhu: Sovyetler/2 - Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

YTÜ’de yemekhane boykotu!

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde dönem başından itibaren yemek ücretlerine yapılan zamma karşı genç komünistlerin de içerisinde olduğu bir çalışma başlatılmıştı. Afişlerle, bildirilerle, toplantılarla sürdürülen çalışma dilekçelerin toplanmasıyla sürüyor. Öğrencileri yemek zammına karşı tepkilerini ortaya koymaya ve çalışmanın bir parçası olmaya çağırıyoruz. Bugün başlattığımız yemekhane boykotu ile bu tepkiyi büyütmeye çalışıyoruz.

Bugün 10:30’da bir basın açıklaması yaparak, üç gün boyunca devam edecek olan boykotun duyurusunu yaptık. Basın açıklamasında “Müşteri değil öğrenciyiz!”, “Yemekhane zammı geri çekilsin!”, “Soyguna karnımız tok!” sloganları atıldı.

Açıklama sırasında yönetimin baskı ve tehditleriyle karşılaştık. Açıklamanın yapılacağı ana giriş kapısının önüne onlarca güvenlikçi dizildi, sivil polisler tarafından fotoğraflarımız çekildi. Okula polisin sokulması, yönetimin yemekhane çevresine asılan afişlere saldırısı, ortamı provoke etmeyi amaçlıyor.

Tüm baskılara rağmen yemekhane boykotumuzun ilk günü oldukça başarılı geçti. Tüm gün boyunca yemekhaneden yaklaşık 50 kişi yemek yedi. Öğrenciler hazırlanan alternatif yemekten alarak boykota katıldılar.

Yemekhane çevresine “Boykot var!”, “Müşteri değil öğrenciyiz!”, “Soyguna karnımız tok!” yazılı pankartlarımızı ve afişlerimizi asarak görsel olarak da etki yaratmaya çalıştık. Perşembe ve Cuma günü de okulun giriş kapısında dilekçe toplamaya, bildiri ve el ilanlarımızı dağıtmaya ve yemek boykotuna devam edeceğiz.

YTÜ Ekim Gençliği


Devrimci faaliyetimiz engellenemez!

Üniversitelerde her geçen gün artan saldırılara rağmen devrimci öğrenciler olarak siyasal faaliyetimizi sürdürüyoruz.

İstanbul Üniversitesi’nde, 6 Kasım YÖK’ün kuruluş yıldönümü öncesi soruşturmalara, ticari eğitime ve emperyalist işgale karşı yürüttüğümüz çalışmalarımız esnasında maruz kaldığımız saldırılara rağmen çalışmalarımıza kesintisiz devam ediyoruz.

1 Kasım günü Edebiyat Fakültesi’nde, 6 Kasım Beyazıt eylemine çağrı afişlerini asan öğrencilere ÖGB ve sivil polisler müdahale ederek afişlerin indirilmesini istediler. Afişlerini indirmeyeceklerini söyleyen öğrenciler, kantinde ÖGB’leri ve sivil polislerin bu tutumunu teşhir eden ajitasyon konuşmaları yaptılar ve afişlere sahip çıktılar. Ajitasyon konuşması yapan arkadaşın üzerine yürüyen sivil polisler konuşmayı kesmeye çalıştılar, ancak kararlı bir tutum sergilenerek konuşmaya devam edildi.

Aynı saatlerde, soruşturma sonucu okuldan atılan öğrenciler, okul önünde her gün yaptıkları oturma eylemi sırasında faşistlerin sözlü tacizine maruz kaldılar. Bu nedenle ana kapı önünde çıkan arbede üzerine polisler faşistleri okul önünden uzaklaştırmakla yetindiler.

Bu saldırılar son dönemde yoğunlaşan kapsamlı saldırıların bir parçasıdır. İsanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, bu saldırılara en tok yanıtı ticari eğitime karşı çıkarak, üniversitelerimizi sahiplenerek ve siyasal faaliyetlerimize devam ederek veriyoruz.

6 Kasım öncesi ne rektörlüğün yasaklamaları, ne ÖGB ve sivil polis terörü, ne de faşistlerin saldırıları alanlarda YÖK’e hayır dememizin önüne geçebilecektir.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği


İstanbul Üniversitesi öğrencileri:

“Siyaset yapmaya devam edeceğiz!”

İstanbul Üniversitesi’nde dönem başında üniversite yönetimi tarafından çeşitli gerekçelerle üniversiteden atılan öğrencilerin mücadeleleri kararlılıkla devam ediyor. “Cezalı öğrenciler” bugün de dönem başından bu yana sürdürdükleri oturma eylemlerine devam ettiler.

İstanbul Üniversitesi Merkez Fakülte ana giriş kapısında barakalarını kuran öğrenciler, alanı 6 Kasım’a çağrı yapan afişleri ve dövizleri ile donattılar. Ardından cezalı bir öğrenci açıklama yaptı. İstanbul Üniversitesi’nde soruşturma terörünün hız kaybetmeden devam ettiği, iki öğrencinin daha YÖK’ten çıkarılma cezası aldığı, “siyasi içerikli video izleme” gerekçesiyle üç öğrencinin de bir yarı yıl uzaklaştırma cezası aldığı belirtildi.

Pervasızca uygulanan saldırılara karşı mücadelenin sürdüğünü dile getiren “cezalı” öğrenciler, siyaset yapmaya devam edeceklerini söylediler. 1 Kasım günü alternatif bir ders gerçekleştireceklerini, fakat katılımcı akademisyenin rahatsızlığından dolayı dersi iptal etmek zorunda kaldıklarını, önümüzdeki hafta hocalarının desteği ile derslerini gerçekleştireceklerini açıkladılar.

6 Kasım günü, YÖK’ün 25. kuruluş yıldönümünde Beyazıt Meydanı’nda olacaklarını; dün amfilerde haykırdıkları taleplerini, bugün üniversite önünde kararlıkla savundukları düşüncelerini, 6 Kasım günü de Beyazıt Meydanı’nda yüzlerce öğrenci ile birlikte dile getireceklerin söylediler.

Ardından 6 Kasım günü Beyazıt Meydanı’nda yapılacak olan eyleme çağrı yapan bildirileri okula giriş-çıkış yapan öğrencilere dağıttılar. Kısa süreli bir müzik dinletisi ile eylemlerine son veren öğrenciler, yarın da Fen Fakültesi girişinde oturma eylemi yapacaklarını belirttiler.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği


Sağlık hakkımız engellenemez!

Üniversitelerde eğitimin ticarileştirilmesi tek tek her fakültede karşımıza çıkıyor. Eğitim hakkımızı gaspedilirken, bizler geleceksizlikle yüzyüze bırakılıyoruz. Üniversitelerde gaspedilen eğitim hakkımıza şimdi bir de sağlık hakkımız eklenecek.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu 146 ülkenin imzasını taşıyan GATS Antlaşması’yla kamusal alanları ticarileştirme adımları, eğitim kadar sağlık alanında da atılıyor. Son olarak meclisten geçen GSS’de ifade bulan bu adımlarla sağlık alanının kapıları sermayeye sonuna kadar açılmış bulunuyor. Okullarımızda da yaratılan “paran kadar oku” mantığı, toplumda yaratılan “paran kadar sağlık hizmeti al” mantığıyla aynıdır. GSS’yi kabaca sağlık hizmetinin tek bir kurum çatısı altında birleştirilerek tüm gelirlerin bir elde toplanması ve sağlık hizmetinin ticarileştirilmesiyle gelirlerin toplumun sağlığı pahasına artması olarak tanımlayabiliriz.

GSS’nin üniversitelerimize yansıyan en önemli sonucu, öğrencilerin sağlık hizmetine sınırlı bir ölçüde de olsa cevap verebilen medikoların sağlık bölümünün tasfiye edilmesinin hedeflenmesidir. Normalde sağlık güvencesi olsun olmasın hiçbir ayrım gözetmeksizin her öğrencisine hizmet vermesi gereken medikolar, sadece sağlık güvencesi olmayan öğrencilere bakıyor. Sağlık güvencesi olan öğrenciler ise, üniversitelerinin sağlık kurumlarından ücret karşılığı yararlanıyorlar. Verilen sağlık hizmetinin şekli ve niteliğinin tartışılması gerekirken, varolan medikolar da GSS’yle bağlantılı olarak tasfiye edilmek isteniyor.

15 Temmuz 2006 tarihli Resmi Gazete’de Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan sağlık hizmetinin dönüşümü içerikli tebliğde, 1 Ocak 2007’den itibaren GSS’nin yürürlüğe girmesiyle medikolarda öğrenciye ve üniversite görevlilerine verilen gerekli sağlık desteğinin ortadan kaldırılacağı duyuruldu. Sağlık alanıyla ilgili bir duyurunun Maliye Bakanlığı’nca yapılmış olması ise, sağlık alanının ticarileştiğinin doğrudan bir göstergesi olarak yorumlanabilir. İnsan sağlının bir meta gibi alınıp satılmasını öngören GSS’den yine en fazla işçi ve emekçiler zarar görecek, yine onların kanlarıyla bu sistemin çarkları yağlanacaktır. Bu sistem işçi ve emekçileri ezdiği gibi öğrencileri de ezmeye, elimizden almak istediği eğitim hakkımıza sağlığımızı da ekleyerek, üniversitelerimizi tam anlamıyla ticarethaneye çevirmeye çalışacaktır.

Bizler eşit, parasız, bilimsel, ve anadilde eğitimi savunurken, sağlık hakkımıza da sahip çıkacağız. Gerek imza kampanyalarımızla gerekse teşhir araçlarımızla bu sürece müdahale edeceğiz.


SES İzmir Şube ve Küresel Eylem Grubu üyesi Samet Baskak:

“Her şeyin başı sağlık, sağlıkta yıkımı durduralım!”

SES İzmir Şube ve Küresel Eylem Grubu üyesi Samet Baskak’la GSS ve medikoların sağlık bölümünün tasfiyesi üzerine konuştuk. Eğitimden sonra şimdi de sağlığın ticarileştirilerek öğrencilerin müşterileştirildiğini söyleyen Baskak, üniversitelerde kayıt döneminde alınan harç parasının YÖK yasasında “öğrencilere sağlık hizmeti olarak döneceği” şeklinde gerekçelendirildiğini, medikoların tasfiyesinin bununla çeliştiğini vurguladı. GSS Yasasına karşı SES İzmir Şubesi olarak 2 Kasım’dan itibaren İzmir’de “Aile Hekimliğine ve GSS’ye hayır!” şiarlı bir kampanya başlatacaklarını, 26 Kasım’da bölgesel miting yapacaklarını ve Aralık ayında tarihi tam olarak belli olmamakla birlikte genel grev yapılacağını belirtti.

Medikoların tasfiyesi sorununda 6 Kasım sonrası üniversitelerde çalışma yürüteceklerini, SES olarak bu çalışmayı 26 Kasım’la birleştireceklerini ve eğer varsa üniversitelerde varolan medikoların tasfiyesine karşı kampanyalarla ortak hareket etmek istediklerini söyledi.

Ege Üniversitesi/Ekim Gençliği


Eskişehir’de “Söz TMY kıskacındaki üniversitelinin” paneli

1 Kasım günü EskişehirAnadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi devrimci-demokrat öğrencileri tarafından TMY ve üniversitelerdeki yansımalarını tartışmayı amaçlayan bir panel gerçekleştirildi. Panel KESK Şubeler Platformu toplantı salonunda saat 17:30’da başladı.

Gazeteci-yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik’in katılımıyla gerçekleştirilen panelde, TMY’nin tarihsel süreç içerisinde gelişimi ve üniversitelerdeki yansımaları anlatıldı. Bugün Toplumla Mücadele Yasası olarak adlandırdığımız yasanın tüm devrimci, ilerici kesimleri hedef aldığından, en ufak bir hak arama mücadelesinin bile “terör” suçu kapsamına alındığından bahsedildi. Bunun üniversitelerdeki yansımaları da soruşturmalar, uzaklaştırmalar, okuldan atmalar, aynı üniversitenin öğrencilerinin kendi fakültesi haricindeki fakültelere alınmaması ve bir dizi antidemokratik uygulama olarak karşımıza çıktığı belirtildi. Soru-cevap kısmının ardından panel bitirildi.

Ekim Gençliği, SGD, Gençlik Derneği, DGH, DPG, Mücadele Birliği, SDG, EHP Gençliği’nin örgütlediği panele yaklaşık 100 kişi katıldı. Panelin sonunda 3 Kasım günü gerçekleştirilecek YÖK eylemine çağrı yapıldı. Konuşmacı olarak çağrılan Veysi Sarısözen hastalığı nedeniyle panele katılamadı.

Ekim Gençliği/Eskişehir


KTÜ’de ÖGB ve jandarma terörü

Faşist devlet beslemelerini yine sokağa saldı. Bu sefer kendini gizleme zahmetine bile girmedi. Bizzat ÖGB ve okul yönetimi saldırının örgütleyicisi ve uygulayıcısıydı. 19 Ekim Perşembe günü bir ÖGB elemanı İnşaat Fakültesi kantininde oturan arkadaşlarımıza sözlü olarak sataştı. Daha sonra sivil faşistler kantinin önünde iki arkadaşa saldırdılar. Saldırı sırasında ÖGB elemanları sivil faşistlere destek verdi. Olay yerine jandarmanın gelmesiyle 4 arkadaşımız gözaltına alındı.

Arkadaşlarımız bırakılana kadar 40 kişi jandarma komutanlığının önünde akşam saat 18:00’e kadar bekledik. Jandarma bekleyiş sırasında bir kişiyi ‘’izinsiz bildiri dağıtmak’’ iddiasıyla yaka paça gözaltına aldı. O sırada saldıran iki sivil faşistin jandarma komutanlarına iftar vaktinde baklava ikram etmeleri, jandarmayla faşist çetelerin arasındaki sıkı ilişkiyi ortaya koyuyordu. Ertesi gün devrimci, demokrat öğrenciler olarak olayın olduğu yerde basın açıklaması yapma kararı aldık.

20 Ekim günü saat 12:00’de Mimarlık Fakültesi önünde yaklaşık 60 kişinin katıldığı bir basın açıklaması yapıldı. Açıklama sırasında çevrede bulunan öğrencilerden bazıları eyleme alkışlarıyla destek verdiler. Eylemden sonra öğrenci olduğunu iddia eden bir sivil polis olayı provoke etmeye çalıştı. Teşhir etmemiz üzerine telaşa kapılarak jandarmanın yanına kaçtı

Eylemde “Baskılar bizi yıldıramaz!” “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!” sloganları atıldı.

Trabzon Ekim Gençliği


Çukurova Üniversitesi’nde soruşturma terörü...

Baskılar bizi yıldıramaz!

Dönemin başından bu yana yaşanan hareketli sürecin ardından Çukurova’da da gençliği yıldırıp sindirmeyi amaçlayan soruşturma terörü başlatıldı. Soruşturmaların devam etmesi ve birçok öğrenciye ceza verilmesi bekleniyor.

Soruşturma açılan Ekim Gençliği’nden arkadaşımıza gönderilen belge hukuksuzluk ve keyfiliğin bir örneği durumunda. Arkadaşımız, “Ben üniversite öğrencisiyim ve üniversitenin yaptığı resmi açılışa girmek hakkımdır” dediği için gözaltına alınmıştı. Soruşturma gerekçesi ise şöyle: “Rektörlükçe belirtilen öğrenci isim listesinde adınız soyadınız bulunmamasına rağmen içeriye girmek istemeniz ve yapılan bütün uyarılara rağmen Mithat ÖZSAN amfisini terk etmeyerek bağırıp slogan atarak orada bulunanları rahatsız etmeniz...”

Soruşturmanın bir diğer gerekçesi ise, yemekhane zamlarına karşı kampanya çalışması yapmak, ucuz, sağlıklı ve kaliteli yemek istemek : “05.10.2006 tarihinde yemekhane önünde stand kuran ve yemek zamlarını protesto için imza toplayan, yapılan tüm uyarıları dinlemeyerek, yemekhane içerisinde tabak çatalları vurmak suretiyle sesler çıkartan öğrenciler içerisinde yer aldığınız tespit edildiğinden...’’

1 Kasım günü soruşturma için ifade veren yoldaşımız, birçok üniversitede soruşturma terörüyle gençliğin teslim alınmak istendiğini, soruşturmanın keyfi ve hukuksuz olduğunu vurguladı. Üniversitenin resmi açılışına öğrencilerin alınmamasının saçma olduğunu, protestosunun arkasında durduğunu, yemekhane zamlarına karşı olduğunu ve bunun için yapılan çalışmalara katıldığını, meşru ve haklı tepkisini dile getirdiğini, zamları protesto ettiğini belirterek, soruşturulması gerekenin YÖK ve YÖK düzeni olduğunu vurguladı.

Sermaye üniversitelerdeki saldırılarına hız vermiş durumda. Soruşturmalara yanıtımızı devrimci faaliyetimizi güçlendirerek, politik çalışmamızı genişleterek, gençlik kitlelerini taraflaştırarak vereceğiz.

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği