15 Temmuz 2006 Sayı: 2006/27
  Kızıl Bayrak'tan
   Filistin halkıyla dayanışmanın anlamı
  İsrail ordusunun vahşi yıkım ve katliamları sürüyor...
  Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...
  Filistin halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  İMF’ye yeni bir niyet mektubu daha gönderildi...
  Kıdem tazminatının gaspı ve bölgesel asgari ücret uygulaması yine gündemde...
AB’ye azalan destek ve yükselen milliyetçilik
Eylemlerden, direnişlerden...
KESK’in “dönemsel mücadele programı” üzerine
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - III Yüksel Akkaya
  Faşist baskı ve terör yasasına karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...
  Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor
  Uluslararası hareket
  İsrail kanlı savaşı tırmandırıyor / Rohan Pearce
  Bir kara bayrak / Gideon Levy
  Hapishanelerde işkence devam ediyor
  AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…
  Uzun soluklu olmak…
  Rıfat Ilgaz: Toplumun karanlığını yırtan bir aydınlık
  TUYAB tutsak yakınlarının katılımıyla piknik düzenledi
  Radikal Jest-Bir Örnek
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…

Sınıfa karşı sınıf savaşını yükseltelim!

Sermaye devleti ekonomide yaşanan dalgalanmanın faturasını işçi-emekçilere ödetmek için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Dolardaki artışın Türkiye’ye 33.8 milyar dolarlık ek bir fatura çıkardığı belirtilirken, toplu taşımadan ilaca, perakende ürünlerinden konut kredisi faizlerine kadar herşeye zam yağdı. Sermaye devleti faturayı işçi ve emekçilere keserken, son dönemde yapılan yasal düzenlemelerle patronlar adeta ödüllendirildi.

Sömürünün organizeleşmiş hali: Organize Sanayi Bölgeleri

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı OSB Kanunu ile ilgili kapsamlı bir hazırlık yapıyor. OSB yönetmeliğini değiştirmeye hazırlanıyor. Yapılan yeni düzenlemelerle OSB’lerin yönetimlerinde valinin ve belediyelerin yetkileri sınırlandırılıyor, yönetim tamamen patronlara devrediliyor. Patronların gazetesi Referans’ın 30 Haziran tarihli sayısında ‘’Organize sanayiler valiler yerine TOBB’a teslim’’ başlığıyla verdiği haberde bu düzenlemelerin ayrıntıları veriliyor.

Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Yasa Tasarısı ile bölge yönetimlerinde yeni bir modele geçiliyor. Valiler bölge yönetimlerinden çıkarılarak sanayi ve ticaret odalarının etkinliği artıyor. Tabii bu durum patronlara sınırsız sömürü ve yağma olanaklarının artması anlamına geliyor.

Türkiye’de ilk kez 1962’de kurulan organize sanayi bölgelerinin sayısı 236, ancak bunlardan 117’sinin faaliyette olduğu belirtiliyor. 35 bin patronun üretim yaptığı bölgelerde patronlara enerji, vergi muafiyetleri, bedelsiz arsa gibi avantajlar sunuluyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bugüne kadar OSB’lere 1.811 milyar YTL kredi verdi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ‘’Ekim ayında gündeme getirilip yasalaştırılacak olan ve 54 ilde uygulanan Teşvik Yasası’nda, işletmelerin yasadan yararlanması için gereken çalışan sayısını 30’dan 10’a indirecekleri’’ni söyledi. Bakan’ın bu açıklaması kaçak işçi çalıştırmayı teşvik etmek anlamına geliyor.

Organize Sanayi Patronları bir kez daha affediliyor

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hazırlayarak organize sanayi bölgelerinin görüşüne sunduğu tasarı 20 bine yakın işletmenin ‘’imar sorununu’’ çözmeyi de hedefliyor. Tüm OSB’leri kapsayan bu düzenleme, bölgelerde imara aykırı yapılaşmayı affediyor ve bugüne kadar ruhsatsız faaliyet gösteren sanayicilerin ruhsat almalarına imkan sağlıyor: ‘’İşletmeler bulundukları bölgelerin durumuna göre belli bir ceza ödeyerek ruhsat alabilecek. Tasarı kişi başı milli geliri 2 bin doların üzerinde bulunan bölgelerde imara aykırı her metrekare için 500 YTL, diğer illerde tesisin imara aykırı her metrekaresi için ise 300 YTL cezayı öngörüyor.’’ (Referans, 1 Temmuz 06)

Cezalardan elde edilecek gelirin yüzde 10’u bakanlık araştırma ve geliştirme projelerine, yüzde 50’si Hazine’ye aktarılırken, yüzde 40’ı da OSB yönetimlerine bırakılacak. İmar konusundaki bu düzenleme İkitelli, Dudullu, Ostim, Beylikdüzü ve İvedik Organize Sanayi Bölgeleri’ni yakından ilgilendiriyor. Aynı tarihli Referans’ın belirttiğine göre, sömürünün en ilkel biçimleriyle yaşandığı İkitelli OSB’de halen 10 bin işletme sahibi imar sorunu nedeniyle çalışma ruhsatı ve tapu alamıyor.

Tasarıda öne çıkan bir başka düzenleme de vergiler ile ilgili. OSB’lerdeki işletmeler Çevre-Temizlik Vergisi ve Tabela vergisinden tamamen muaf tutuluyor. Bu düzenleme ile belediyeler işletme sahiplerinden bu vergileri talep edemeyecek.

Organize ve küçük sanayi bölgeleri yönetimlerini Kurumlar Vergisi’nden muaf tutan düzenleme ise geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girmişti. Yeni yasa bölgeleri her türlü vergiden, ‘’sürpriz ve ani gündeme getirilen vergilerden’’ de kesin olarak muaf tutuyor.

Kapitalizm ölüm demektir!

Organize Sanayi Bölgeleri patronları bölgelerinde tam yetkiyle donatılıp, bedava arsa, ucuz enerji ve vergisiz üretim yapmalarıyla birlikte işçilerinin sigortalarını mı yatıracaklar? Toprağa gömdükleri zehirlerini artık imha etmeye mi başlayacaklar? İşçilerin ellerini-kollarını biçen, makine başında öldüren, iç organlarını iflas ettiren ve artık işçileri insan olmaktan çıkaran bu sömürü çarkını daha yavaş mı döndürecekler? Tabii ki hiçbiri. Onlar kendilerine sunulan yetki ve olanakları bizleri daha çok sömürüp daha çok kâr elde etmek için kullanacaklar. Tuzla’da olduğu gibi zehirli atıklarını emekçi mahallelerine gömerek büyümeye devam edecekler. Çünkü patronların düşündüğü tek şey vardır; daha fazla kâr!

Emekçilerin ömürlerini tüketerek yaptıkları iki göz gecekondularını başlarına yıkan sermaye devleti, kaçak iş yapan, kaçak bina yapan, vergi ve prim borcunu ödemeyen vurguncu, soyguncu ve dolandırıcı patronları defalarca affediyor, defalarca ödüllendiriyor. Ve bizler susmaya, boyun eğmeye devam ettikçe, onlar bizleri sadece fabrikalarda değil yaşamımızın her alanında soymaya, sömürmeye ve zehirlemeye devam edecekler. Bu sömürü ve soygun çarkını kırmanın tek yolu bu düzene karşı örgütlü mücadeleden geçiyor.

--------------------------------------------------------------------------------------

Emekçi kadınlara güven verebilmek!

OSİM-DER Kadın İşçi Komisyonu olarak “Sanayi bölgesinde ücretsiz ve nitelikli kreş istiyoruz!” talebiyle gerçekleştirdiğimiz kampanya son aşamalarına gelmiş bulunuyor. Önümüzdeki günlerde topladığımız imzaları teslim ederek çalışmayı noktalayacağız. Kampanya çerçevesinde geçtiğimiz hafta sonu, bir emekçi semtinde kadınlara yönelik bir toplantı gerçekleştirdik. Kampanyayı taşıdığımız semtte geçtiğimiz haftalarda imzaları toplamış, kadınların olumlu yaklaşımları üzerine bir toplantı gerçekleştirmeyi planlamıştık.

Sözkonusu semtte devrimci faaliyet oldukça zayıf. Semtteki kadınlarla ilişkilerimiz ise son derece sınırlı. Öncesinde birkaç kez görüşmüş olmamıza rağmen toplantı yapmakta ısrarcı olduk. Farklı sorunlara rağmen bu yönde adımlar attık.

Toplantıya gecikmeli olarak, parça parça bir grup kadın geldi. Kadınların bir kısmı geldikleri gibi tedirginliklerini yansıttılar. Kaygı duyarak geldiklerini, bizleri henüz tanımadıklarını ve yapılan işin anlamlı olmasından dolayı geldiklerini belirttiler. Diğer kadınlar da aynı kaygıları paylaştıklarını ifade ettiler.

Toplantı, emekçi bir kadının duyduğu tedirginliği açık yüreklilikle ifade edişi ile başlamış oldu. Peşisıra, Kadın İşçi Komisyonu’nun kurulmasının gerekliliğinden kreş çalışmasının sürecine, kreş hakkının kazanılmasının koşullarından kadınların özgürleşmesine, işçi sınıfının mücadelesi ile kadınların kurtuluşu arasındaki bağa kadar belli temel noktalar konuşuldu. Toplantı ağırlıklı olarak soru-cevap biçiminde gerçekleşti. Toplantı her ne kadar kreş talebiyle düzenlenmiş olsa da asıl olarak tanışma işlevi gördü. Kadınlar yürütülen çalışmadan dolayı hoşnut olduklarını ifade ederek toplantıdan ayrıldılar.

Toplantı kreş talepli kampanyanın bir parçası olmasına rağmen bize çok daha fazla deneyim kazandırdı. Bunların başında ileri sürdüğümüz talep, yürüttüğümüz kampanya ne kadar haklı olursa olsun, bu tek başına kadınların sahiplenmesi için yeterli olmuyor. Herşeyin başında çalışmayı yürütenlere karşı güven duyulması gerekiyor. Kadınların sosyal yaşamın dışına itilmesi, yaşamda söz hakkı verilmemesi, ikinci plana atılması, gelişmesinin önüne her türlü engelin konulması, hele ki ev kadınları söz konusu olduğunda tüm bunların bir yaşam biçimi haline gelmesi, böylelikle kadınların düşünmesinin ve üretmesinin engellenmesi vb. zorluk alanları olarak karşımızda duruyor.

Kadınların karşısındakine güven duyabilmesi için tanıyabilmesi, söylediklerinin de yaptıklarının da güven verebilmesi gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için öncelikle ilişkinin sistemli ve düzenli olması gerekiyor. Diğer yandan ortaya konulan bakışı tok ve açık bir biçimde savunmak, temel demokratik talepleri güçlü bir şekilde iktidar hedefiyle birleştirebilmek gerekiyor.

Toplantının sonunda bir kadının sorduğu soru bu açıdan oldukça anlamlı: “Kreş çalışmasını yürüttünüz. Elde de ettiniz diyelim. Kadınlara yönelik nereye kadar çalışma yürütmeyi amaçlıyorsunuz? Bu yürütülen çalışmaların hedefi nedir?”

Emekçi kadınlara devrim perspektifi, iktidar hedefi tok bir biçimde anlatılamadığı koşullarda yürütülen gündelik çalışmaların da bir sınırı olacak, belli yanları ile havada kalacaktır. Aynı zamanda kadınlar yürütülen gündelik çalışmaya da tam anlamıyla güven duymayacaklardır.

Yılların ezilmişliğini ve baskısını yaşayan kadınlara o güveni verdiğinizde mücadeleye sımsıkı sarılması kaçınılmaz olacaktır.

OSİM-DER Kadın İşçi Komisyonu

--------------------------------------------------------------------------------------

Şahintepe İşçi Kültür Evi’nde ücretsiz işitme testi yapıldı

Sefaköy İşçi Kültür Evi’nde yapmış olduğumuz “ücretsiz işitme testi” mahalledeki emekçi halk tarafından ilgi gördü. Bu sayede kurumumuzu bilmeyen emekçilere tanıtma ve kalıcı ilşkiler yakalama imkanı yakaladık.

Aynı etkinliği Şahintepe İşçi Kültür Evi’nde de yapma kararı aldık. Böylece yeni taşımış olduğumuz kurumumuzun yaygın duyurusunu yapmış olacaktık. Her ne kadar ön hazırklık çalışmasını güçlü bir şekilde yapamasak da, etkinliğe anlamlı bir katılım sağlandı. Zira, ağırlığını köyden yeni gelmiş yoksul emekçilerin oturduğu Şahintepe’de insanların bir çoğu sağlık ocağına veya hastaneye gidemiyor.

İnsanlara ulaşbilmenin yeni araç ve olanaklarını yaratarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Şahintepe İşçi Kültür Evi çalışanları