15 Temmuz 2006 Sayı: 2006/27
  Kızıl Bayrak'tan
   Filistin halkıyla dayanışmanın anlamı
  İsrail ordusunun vahşi yıkım ve katliamları sürüyor...
  Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...
  Filistin halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  İMF’ye yeni bir niyet mektubu daha gönderildi...
  Kıdem tazminatının gaspı ve bölgesel asgari ücret uygulaması yine gündemde...
AB’ye azalan destek ve yükselen milliyetçilik
Eylemlerden, direnişlerden...
KESK’in “dönemsel mücadele programı” üzerine
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - III Yüksel Akkaya
  Faşist baskı ve terör yasasına karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...
  Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor
  Uluslararası hareket
  İsrail kanlı savaşı tırmandırıyor / Rohan Pearce
  Bir kara bayrak / Gideon Levy
  Hapishanelerde işkence devam ediyor
  AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…
  Uzun soluklu olmak…
  Rıfat Ilgaz: Toplumun karanlığını yırtan bir aydınlık
  TUYAB tutsak yakınlarının katılımıyla piknik düzenledi
  Radikal Jest-Bir Örnek
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...

Tüm toplum denetim altına alınmak isteniyor

Emniyet Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK işbirliğinde gerçekleştirdiği “ortak akıl platformu’’ kapsamında hazırladığı ve suçla mücadelede yüksek teknoloji ürünü yöntem ve cihazların kullanılmasına olanak tanıyan projeler ile zaman ve kaynak tasarrufu sağlamayı amaçlıyor.

Gerekli maddi kaynağın sağlanmasının ardından kısa sürede hayata geçirilmesi planlanan projeler sayesinde hem suç ve suçlulukla mücadelede etkinlik arttırılacak, hem de vatandaşların günlük hayattaki bazı bürokratik işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirebilecek.

TÜBİTAK ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ve Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE)’nin moderatörlüğü ile düzenlenen ‘’Ulusal Emniyet ve İç Güvenlik Kamu Araştırma Programı Ortak Akıl Platformu’’nda geliştirilen 43 proje arasında yapılması planlanan birçok uygulama var.

Asayişi sağlamak için bazı büyük kentlere yerleştirilen kameralarla suçu önlemeye çalışan polis, kullandığı teknolojiyi geliştirerek yüz tanıma sistemi oluşturacak.

Dijital ortamda kayıt imkanı sağlayacak yeni teknoloji ile daha net ve yakın görüntü elde edilecek. Kayıt altına alınan görüntülerde daha önceden aranan bir şahsın bulunması halinde sistem daha önceden veri bankasına yüklenen fotoğraflar arasından suçlu fotoğrafı ile söz konusu şüpheliyi karşılaştıracak. Birebir eşleştirme sonucunda arandığı tespit edilen kişinin, en yakın yerdeki polis ekiplerine haber verilerek, yakalanması sağlanacak.

Buraya kadar konuyu haber sitelerine yansıdığı kadarıyla olduğu gibi aktardık. Hiçbir yorum yapmadan. Şimdi bu haberi yorumlamaya geçebiliriz. Zira sermaye devletinin ve kolluk güçlerinin “suçlu” tanımı ABD’nin “terörizm” tanımına benzemektedir. O nedenle kamu yararına gösterilmek istenen uygulamalar aslında tüm toplumu hedeflemektedir.

Sermaye iktidarı böylebir teknolojiye neden ihtiyaç duymaktadır? Emekçi mahallelerinde uyuşturucudan fuhuşa, kumardan hırsızlığa kadar tüm kirli işlerden rant sağlayan polis, suç şebekeleriyle birlikte çalışmakta, onlardan pay almaktadır. Yani tüm pis işler devletin organizasyonunda ve denetiminde yapılmaktadır. O halde devletin niyeti hiç de suçluları yakalamak falan değildir.

24 saat sermayenin güvenliğini sağlamakla görevli kolluk güçlerinin asıl görevi kapitalist sistemi tehdit eden herkesi yoketmek, her hareketi ezmek, toplumu sindirmek olduğuna göre toplumun asayişi de devleti ilgilendirmemektedir. Bir hak arama eylemi olduğunda anında tüm militarist güçlerini yığan devlet 19 Ağustos gibi halkın ihtiyaç duyduğu bir zamanda ortalarda görünmemektedir. Göründüğünde de toplumun parası çok olan azınlığının mülkünü korumakla ilgilenmektedir. Ya da hak arayan kitlenin üzerine saldıran faşist güçlerin sırtını sıvazlamakla meşguldür. Devrimci kurum çalışanlarını güpegündüz kaçırıp tecavüz etmekle uğraşmakta ya da sokak ortasında infaz gerçekleştirmektedir.

Egemenlerin asayişten anladığı, kapitalist devlete en ufak bir helal getirmemek için her türlü kanlı ve kirli yöntemle toplumsal muhalefeti ezmek ve bastırmaktır. Tüm sokakları MOBESE’yle donatarak halkı gözetim altına almaktır. Yani devletin bu tür teknoloji harikalarıyla hedefe çaktığı tüm toplumdur.

Üstelik bu teknolojiler için gerekli olan kaynak da yine işçi ve emekçilerin cebinden sağlanacaktır.

CMK, TMY gibi faşist yasalarla kendini yasal olarak önümüzdeki süreçlere hazırlayan sermaye iktidarı fiziki olarak da tüm yaşam alanlarımıza nüfuz etmeye, bizleri denetim altında tutmaya çalışmaktadır. Kendisine yönelik en ufak bir hareketi ezmek ve yoketmek için yapmaktadır bunu.

Sermaye iktidarı sistematik olarak ezdiği ve sömürdüğü kitlelerin ayağa kalkmasından, kendisine yönelmesinden korkmakta, kendisini bekleyen zorlu sınıf savaşımlarına her cepheden hazırlanmaktadır.

Sermayenin korkularını gerçeğe çevirmek için bizlerin de bugünden hazırlanmaktan, zora karşı zor kullanmaktan başka bir seçeneğimiz yoktur.

--------------------------------------------------------------------------------------

“İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”

29 Haziran’da Ankara Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi’nden Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldüğü sırada ve cezaevine girişte üç devrimci kadın tutsağın işkenceye maruz kalması Adana’da yapılan basın açıklaması ile protesto edildi. 11 Temmuz günü saat 12.30’da İHD binası önünde biraraya gelen 40 kişi basın açıklaması gerçekleştirdi.

İHD Cezaevi Komisyonu bünyesindeki ÇHKM, İHD, BDSP, İşçi Mücadelesi, TAY-DER, Alınteri, ESP ve SDP’nin gerçekleştirdiği basın açıklamasına Halkevleri de destek verdi. Komisyon adına açıklamayı okuyan Erbesit Özdemir, cezaevlerindeki uygulamaların devrimci tutsakları teslim almaya yönelik olduğunu vurguladı. Ancak baskı ve tecridin olduğu her yerde direnenlerin de olacağını söyledi. “Ne hücreleriniz, ne toplumla mücadele yasalarınız, ne de işkenceleriniz sizleri kurtaramayacak. Hiçbir güç insanlık onurunu dimdik ayakta tutanların direnişini kıramayacaktır. Bizler Adana’da bulunan devrimci, demokrat, yurtsever ve demokratik güçler olarak Ankara’daki devrimci kadın tutsaklara yapılan bu saldırıyı bir kez daha kınıyor ve sorumluların bir an önce yargılanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

“İçerde dışarıda hücreleri parçala!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı. Oturma eyleminin ardından basın açıklaması sona erdi.

Kızıl Bayrak/Adana

--------------------------------------------------------------------------------------

Komünist faaliyet engellenemez!

Sermaye iktidarı içerde işçi ve emekçilere yönelik hak gasplarına, dışarda ise emperyalistlerle işbirliğine ve uşaklığa devam ediyor. Bir yandan işçi ve emekçilere daha fazla sömürü ve yoksulluk dayatan sermaye iktidarı diğer yandan yalanları ile işçi ve emekçileri ideolojik hegomanyası altına almaya çalışıyor. Bu yalanların yetmediği yerde de burjuvazinin köpekleri fiili olarak saldırıyor.

Bu saldırılardan biri 11 Temmuz Salı günü yaşandı. Batıkent’te 6. ay zamlarıyla ilgili “İnsanca yaşama yeter asgari ücret!” şiarlı afişleri yapan komünistlere zabıtalar ve polisler saldırdı. Filistin’de yaşanan emperyalist-siyonist katliamları teşhir eden afişlerin de kullanıldığı faaliyet sırasında belediye ekibi tarafından durdurulmak istenen yoldaşlarımız yollarına devam etti ve bu uşakları ciddiye almadı. Sonrasında yoldaşlarımızın önünü kesen zabıtalar onları alıkoymaya çalıştı. Bunun üzerine yoldaşlarımızın bir kısmı materyaller ile birlikte olay yerinden uzaklaştı. Bir kısmı da bu uşakların saldırılarına yanıt verdi. Yaralanan bir yoldaşımız sesli bir şekilde bu insanlık müsvettelerini teşhir etti, onların “çevreyi kirletiyorsunuz” şeklindeki ajitasyonlarını boşa düşürdü. Bu uşaklara Filistin’de 35 insan ölmüşken Filistin halkıyla dayanışmaya çağıran afişlerimizi kapatanların utanmaları gerektiğini, bu saldırıların mücadeleyi durduramayacağını haykırdı. Devleti temsil ettiğini söyleyen ve “Devletin karşısına mı çıkıyorsun?” diye soran zabıta görevlisine, devlet ile her zaman karşı karşıya geldiğimizi bundan sonra da karşı karşıya gelmekten çekinmeyeceğimizi ifade etti. Bu sırada yaşanan arbededen sıyrılan yoldaşlarımız olay mahalinden uzaklaşmaya başladı. Yaklaşık bir saat boyunca Batıkent’te sokak aralarında polisin de katıldığı kovalamacadan sonra yoldaşlarımız takibi atlattılar.

6. ay zamları için başlattığımız faaliyet sürüyor. Devrimci faaliyetimizi baskı ve saldırılarla engellemeyi başaramayacaklar.

Kızıl Bayrak/Ankara