15 Temmuz 2006 Sayı: 2006/27
  Kızıl Bayrak'tan
   Filistin halkıyla dayanışmanın anlamı
  İsrail ordusunun vahşi yıkım ve katliamları sürüyor...
  Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...
  Filistin halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  İMF’ye yeni bir niyet mektubu daha gönderildi...
  Kıdem tazminatının gaspı ve bölgesel asgari ücret uygulaması yine gündemde...
AB’ye azalan destek ve yükselen milliyetçilik
Eylemlerden, direnişlerden...
KESK’in “dönemsel mücadele programı” üzerine
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - III Yüksel Akkaya
  Faşist baskı ve terör yasasına karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...
  Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor
  Uluslararası hareket
  İsrail kanlı savaşı tırmandırıyor / Rohan Pearce
  Bir kara bayrak / Gideon Levy
  Hapishanelerde işkence devam ediyor
  AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…
  Uzun soluklu olmak…
  Rıfat Ilgaz: Toplumun karanlığını yırtan bir aydınlık
  TUYAB tutsak yakınlarının katılımıyla piknik düzenledi
  Radikal Jest-Bir Örnek
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Burjuvazi kendisine kalifiye eleman yetiştiriyor...

Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor

Kapitalizmde gelişen teknoloji kas gücüne dayalı üretimi büyük oranda kaldırırken, üretim sürecinde kullanılan karmaşık makineler daha nitelikli işgücü ihtiyacını gündeme getiriyor. AB süreci ile birlikte başlayan “standartlaşma” da sermayeyi yeni yollar aramaya itiyor. Aranan kan ise meslek liselerinde bulundu. Bu okullar, sömürü çarklarının genç işçiler için daha yolun başında dönmeye başladığı alanlar.

Eğitimi daha en baştan sınıflara bölen kapitalizmin söylediği eşitlik türküsünün daha en baştan imkansız bir ütopya olduğu gerçeğinin en çıplak göründüğü yer meslek liseleridir. Özellikle emekçi çocuklarını sisteme entegre etmeye ve nitelikli işçiler olarak yetiştirmeye verdiği özenle sermaye, meslek liselerinin sayısını hızla artırarak ve AB destekli programlarla liseli gençliği önce okullarında çalıştırarak, ilerde işçi sınıfının bir parçası olmaya hazırlamaktadır. Bugün orta eğitimde okuyan öğrencilerin üçte birini bu okullarda okuyan öğrencilerin oluşturması durumun yakıcılığını ortaya koymaktadır.

Sermayenin kendine kalifiye eleman yetiştirmek için meslek liselerine ağırlık verdiğini söylemiştik. Bunu bizzat Mustafa Koç’un kendisi de söylüyor. Ucuz ve kalifiye işgücü sağlamak için bir proje hazırlatan Mustafa Koç, “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” adıyla bir kampanya başlattı. Projenin “Türk sanayinin ihtiyacı olan vasıflı işgücünü yaratmakta fırsat sunduğunu” ifade eden Koç, niyetini açıktan dile getirmiş oldu.

Buna benzer projelerin daha önceden de gündeme geldiğini biliyoruz. 1999 yılında beri MEB’in üzerinde çalıştığı MEGEP isimli bir proje var. (http://www.megep.meb.gov.tr) Bu proje ile meslek eğitiminin dünya standartlarında bir kaliteye kavuşması öngörülüyor. Birkaç seneden beri altyapısı hazırlanan bu sistemin yakında binlerce okulda uygulanmaya başlayacağı söyleniyor. Bu proje şunları öngörüyor:

* Tüm mesleklerin standartlaşması

* Gelecekte bir meslek sertifikası ya da diploması olmayanların herhangi bir iş yerinde çalışamayacak olması

* Ayırt ediciliği son derece yüksek bir ölçme değerlendirme sistemi getirecek olması

* Meslek lisesi mezunlarına verilen sertifika veya diplomaların tüm Avrupa ülkelerinde geçerli olması

* Günümüz teknolojilerini ve gelişmelerini derslere anında ve tam anlamıyla yansıtabilecek olanakta olması

* Piyasa ihtiyaçları doğrultusunda eleman yetiştirmeye açık olması

* Tüm meslek liselerini meslek lisesi ve teknik lise olarak ayırıp; çırak, kalfa, usta, tekniker, teknisyen, uzman mühendis kavramların net bir şekilde belirlenmesi…

Şimdi benzer bir atılımı Koç Grubu yapmaya hazırlanıyor. Konuyla ilgili olarak M.Koç şunları söylüyor: “Türk sanayi, AB ile uyumu çerçevesinde, verimlilik ve katma değeri yüksek ürünler üretmek zorunda. Bunun da en önemli koşulu vasıflı işgücüne sahip olmak. Mesleki ve teknik eğitim bize ihtiyacımız olan bu vasıflı iş gücünü oluşturmak yönünde fırsat sunuyor.” Yapmayı planladıklarını ise şöyle sıralıyor:

* AB ile bütünleşme sürecinde genç nüfusumuzun mesleki ve teknik donanımlara sahip olması

* “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” diyerek mesleki- teknik eğitimin öneminin toplumun her kesimi tarafından farkedilmesi ve bu alanda gereken iyileştirmelerin yapılması

* Mesleki eğitimin kalitesinin belli standartlara ulaşması, böylece hem iş dünyasının gereken verimi alması hem de öğrencilerin beklenen ilgiyi göstermesi

* Bu çerçevede burs vererek, istihdam önceliği yaratarak bu ilgiyi artırmak

* Mesleki eğitime dönük talebin yaratılmasına yardımcı olmak ve gençleri mesleki eğitime özendirmek

* Bu program ile birlikte 7 yıl boyunca toplam 8 bin öğrenciye ulaşmak

* Bursiyer öğrencilere mesleki eğitimleri süresince edindikleri uzmanlık alanlarını, Koç Topluluğu şirketleri tarafından kendilerine sağlanacak staj olanaklarıyla pekiştirme imkanı sağlamak

* Koç Topluluğu şirketlerinin coğrafi dağılımlarına uygun olarak, şirketlerin bulunduğu noktalardaki bursiyerlere staj imkanı sağlamak

* Öğrenim hayatlarının sonunda, yine belirlenen ihtiyaçlar ve Koç şirketleriyle eşleştirme doğrultusunda bazı öğrencilerin profesyonel iş hayatına Koç ile adım atmasını sağlamak.

Bunlara ek olarak Mustafa Koç programa katılma şartlarını da şöyle sıralıyor: “Programa Teknik Lise, Endüstri Meslek Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi ve Turizm Meslek Lisesi Hazırlık veya 9. sınıf öğrencisi olan tüm öğrenciler başvurabiliyor. Öğrencilerin YİBO veya PİO mezunu olması ise öncelikli olarak burstan yararlanmasını sağlıyor. Ayrıca kız öğrencilerimize bu programda öncelik veriyoruz.”

Koç’un planladıklarının arasından gelişme, geliştirme, özendirme vs. gibi beylik bir-iki ibareyi çıkarırsanız, açıktan “bize sömürmeye adam lazım, bunu bulmak için de en uygun meslek liseleri” dediğini görebiliriz.

Eğitimde süren ticarileştirme politikalarına yabancı değiliz. Üstüne ne başlık atılırsa atılsın, eğitime dönük her türlü “iyileştirme” politikası ile birlikte eğitim sistemi bir bütün olarak sermayenin talanına açılıyor. Önce üniversite kapıları işçi-emekçi çocuklarına kapatıldı. Sonra üniversite eğitiminin elit bir kesimin olduğu ilan edildi ve üniversitelerde neo-liberal politikalar hızla hayata geçirildi. Şimdi de zaten yoğun bir sömürü altında bulunan meslek lisesi öğrencileri sermayenin emrinde hazırolda tutulmaya hazırlanıyor.

Sermayenin yeşil kuşaklı savaşçıları ise bu yeni projeyi alkışlarla karşıladı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik projenin imza töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Mesleki ve teknik eğitim bu derdin en önemli çarelerindendir. Bakın bir şeyin altını çizmek istiyorum. Bakın meselelerimizi konuşurken sadece Türkiye eksenli düşünmemeliyiz. AB’ye aday ülkeyiz. AB’de gittikçe yaşlanan bir nüfus var. Biz eğer bu gençlerimizi, bakın 0–14 yaş arası nüfus oranımız %26. Bu bizim en büyük sermayemizdir, bu bizim en büyük zenginliğimizdir. Eğer biz iyi meslek erbabı yetiştirirsek, biz sadece Türkiye’nin ihtiyacını karşılamış olmayacağız. Biz AB’nin de ihtiyacını karşılamış olacağız, kendileriyle olan görüşmelerimizde bunu kabul ettiler.”

Kapitalist patronlar yine oturdukları yerden bu ülkenin gençlerinin gelecekleri üzerinden istedikleri planları yapıyorlar. Ancak ufak bir ayrıntıyı göz ardı ediyorlar. Son sözü burjuvazi söyleyemeyecek. Zira gelecek geleceği yaratanların olacak!

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!