15 Temmuz 2006 Sayı: 2006/27
  Kızıl Bayrak'tan
   Filistin halkıyla dayanışmanın anlamı
  İsrail ordusunun vahşi yıkım ve katliamları sürüyor...
  Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...
  Filistin halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  İMF’ye yeni bir niyet mektubu daha gönderildi...
  Kıdem tazminatının gaspı ve bölgesel asgari ücret uygulaması yine gündemde...
AB’ye azalan destek ve yükselen milliyetçilik
Eylemlerden, direnişlerden...
KESK’in “dönemsel mücadele programı” üzerine
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - III Yüksel Akkaya
  Faşist baskı ve terör yasasına karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...
  Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor
  Uluslararası hareket
  İsrail kanlı savaşı tırmandırıyor / Rohan Pearce
  Bir kara bayrak / Gideon Levy
  Hapishanelerde işkence devam ediyor
  AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…
  Uzun soluklu olmak…
  Rıfat Ilgaz: Toplumun karanlığını yırtan bir aydınlık
  TUYAB tutsak yakınlarının katılımıyla piknik düzenledi
  Radikal Jest-Bir Örnek
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…

Sınıf hareketinin devrimci gelişiminin sorunları, kurultayımızın temel gündemini oluşturuyor…

- Daha önce 25 Haziran’da toplanacağı ilan edilen İstanbul İşçi Kurultayı’nın ertelendiğini kısa bir süre önce kamuoyuna duyurdunuz. Öncelikle şunu sormak istiyoruz, İstanbul İşçi Kurultayı fikri nasıl oluştu? Gelinen yerde kurultayın ertelenmesine neden ihtiyaç duyuldu?

Çetin Şimşek (Kıraç İşçi Derneği Başkanı, metal işçisi): İşçi hareketi çok zor bir dönemden geçiyor. İşçi sınıfı bir yandan çok kapsamlı sosyal yıkım saldırılarına maruz kalıyor. Öte yandan politik ve örgütsel mevzileri, ideolojik, kültürel ve moral değerleri burjuvazi tarafından sürekli olarak tahrip ediliyor, yıkıma uğratılıyor. Bu çok yönlü ve kapsamlı saldırılar karşısında işçi sınıfı bugün için savunmasız durumda. Önderlikten yoksunluk, örgütsüzlük, dağınıklık uzun yıllardan beridir işçi hareketinin baskın özellikleri. Bu perişanlıktan çıkışın yolunu bulmak sınıf devrimcilerinin ve sınıf bilinci kazanmış her işçinin en öncelikli kaygısı olmak durumunda. Kurultay çalışması da bu çıkış arayışının bir parçası.

İstanbul merkezli bir kurultay fikri, “ortak sorunlara ortak çözümler’’ şiarı ile yürütülen yerel kurultaylar döneminde gündeme geldi. Çeşitli yönleriyle irdelenip tartışıldı. 6 sanayi bölgesinde gerçekleşen yerel kurultayların arkasından ise kesinleşti. Bu kurultayların aldığı kararın kendisine dayanarak ve bizzat gene bu kurultaylarda oluşturulan yerel işçi platformlarının temsiliyeti üzerinden İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi oluşturuldu.

Henüz yerel işçi kurultayları bitmeden merkezi kurultay tartışması yapılıyordu. Yerel kurultayların arkasından bu tartışmalar nasıl bir kurultay sorusuna kilitlendi. İstanbul İşçi Kurultayı çalışmasının “Sınıfa karşı sınıf’’ temel perspektifi ve “İnsanca bir yaşam özgür bir gelecek için’’ şiarı ile başlamasına karar verildi. Ayrıca kurultayın, temel olarak mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engellerin tartışılacağı, bu konuda yöntemsel açıklıklar sağlanacağı bir kürsü olması gerektiği sonucuna varıldı.

- Bu içerik belirlenirken sınıf hareketinin hangi sorunları ya da ihtiyaçları belirleyici oldu?

Himmet Ekinci (Anadolu Yakası İşçi Platformu temsilcisi, metal işçisi): Kurultaylar sınıf hareketinin mevcut durumuna bir öncü devrimci müdahale olarak gündeme geldi. Bugün sınıf hareketine müdahalede iki görev içiçe geçmiş durumda. Bunlardan ilki karşı karşıya kaldığı güncel saldırılara karşı işçileri harekete geçirmek, sınıfın gündelik mücadelesini örgütlemek. Diğeri ise toplum düzeyinde karşı karşıya bulunduğu temel devrimci görevler doğrultusunda işçi sınıfının devrimci öncü tutumunu ve pratiğini geliştirmek. Sınıfa yönelik her siyasal çaba ve çalışma bu ikili boyutu birarada içermek ve kucaklamak zorundadır. Yine de yerel kurultaylarda daha çok birinci görev alanına ilişkin sorunlar öne çıkmıştı. İstanbul kurultayında ise ikinci görev alanına ilişkin sorunlara ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyor ve hedefliyoruz. Öteki herşeyi bu çerçevenin içine oturtacağız. Sınıf hareketinin devrimci bir çizgide geliştirilmesinin önündeki engellerin aşılması, mücadelenin ve örgütlenmenin değişik türden sorunları, haliyle kurultayımız temel temaları durumunda.

Esma (tekstil işçisi): Bugün fabrikalarda çok yoğun saldırılarla karşı karşıyayız. Uzun çalışma saatleri, düşük ücret, sigortasızlık, hak gaspları binbir türlü kölelik… İşçilerin buna karşı bir tepkisi var. Ancak bu tepki bilinçli değil. Her türlü örgütlülükten uzak. Güçlü bir karşı koyuşa, mücadeleye dönmüyor. Yerel kurultaylarda biz bu tepkiyi bir mücadele kanalına akıtmaya, örgütlü bir tutuma döndürmeye çalıştık.

Bunu yaparken ortaya çıkan başka bir sorun alanı var. İşçi güvensiz, sınıf hareketinin genel olarak yaşadığı gerilikten doğrudan etkileniyor. Mesele filanca saldırı ile karşı karşıya kalırsan şunu yapabilirsin, şöyle bir tarz izleyebilirsin demekle bitmiyor. Sonuçta sendikaları bürokratlar tarafından işgal edilmiş, yıllardır tek bir somut kazanım sağlayamamış, sınıf olma bilinci ve bununla bağlantılı olarak kendi özgüveni tahrip edilmiş genel bir işçi hareketi tablosu var önümüzde. Siz bir fabrikada örneğin sigortasızlığa karşı bir mücadeleye giriştiğinizde bu genel tablo o anki çabayı negatif yönde etkiliyor. İstanbul İşçi Kurultayı ve bu yönde devam edecek olan çabalar bir yandan tek tek fabrikalarda, sanayi havzalarında yürütülen mücadeleye yön gösterici olacak, diğer yandan birleşik bir hareket, dişediş bir mücadele nasıl örgütlenebilir, bunun için aşmamız gereken engeller nelerdir gibi sorulara yanıt arayacak.

- Erteleme kararına gelirsek. Yaptığınız açıklamada üç başlık öne çıkıyordu. Henüz kurultayın yeterince ilerici, öncü kamuoyuna maledilemediği, gündemlerin işlenmesine ilişkin daha fazla hazırlık yapma ihtiyacı ve uygun toplantı mekanından kaynaklı teknik organizasyonla ilgili sorunlar. Bunları biraz açabilir miyiz?

Mehmet Ali (Ümraniye İşçi Platformu temsilcisi, metal işçisi): Sınıf hareketinin temel sorunlarını tartışacaksanız ve bunu sadece içe dönük bir ihtiyacın ürünü olarak yapmıyorsanız, doğal olarak öncelikle hedef kitleniz sınıf içerisindeki öncü güçlerdir. Bugün sınıf hareketinin sorunlarının tartışılması çok önemli bir ihtiyaç. Biz elbette bu ihtiyacın tek başına bu kurultayla karşılanacağını iddia etmiyoruz. Kurultayı bunu sağlayacak adımlardan ve araçlardan biri olarak tanımlıyoruz. Bizim erteleme kararı öncesinde yaptığımız tespit şu idi. Kurultayı oldukça geniş bir kesime duyurduk. Ama kurultay vesilesi ile sınıf hareketinin temel sorunlarına ilişkin etkin bir tartışma süreci başlatamadık. Mesele bir takım öncü güçlerin kurultayı bilmesi değil, kurultay vesilesiyle dikkat ve ilgilerinin sınıf hareketinin temel sorunlarına çekilmesi idi.

İçe dönük yönüne gelirsek; Nisan ayından bu yana kurultay gündemlerine ilişkin bir tartışma süreci yaşıyoruz. Sınıf devrimcileri olarak tabii ki hareketin genel sorunlarına ilişkin önemli bir birikimimiz var. Ama sorun biraz bundan öte. Mesele sınıf devrimcilerinin ve mevcut ilişki ağının, yerel kurultaylarda oluşan platformların ve bileşenlerinin, yürütülen faaliyet sırasında ulaşılan işçilerin bu tartışmaların bir parçası yapılması idi. Bu açıdan katedilmiş önemli bir yol olmasına rağmen daha fazlasının yapılabileceğini ve bunun bir zaman sorunu olduğunu gördük. Bunların üstüne bir de yer sorunu eklendi. Yaz ayının yarattığı sorunlardan kaynaklı istediğimiz nitelikte bir salon bulamadık. Kuşkusuz önemli olan tek başına kurultay günü değil. Kurultay öncesi ve sonrası ile bütünlüklü bir süreçtir. Ama kurultay gününün her açıdan başarılı bir organizasyona konu edilmesini önemsedik.

Gönül Doğan (İşçi Kültür Evleri çalışanı): Kurultay kendi başına ne bir şeyin başlangıcı ne de sonu. Sonuçta sınıfa müdahale çabasının bir aracı. Bu açıdan kurultayı herşeye rağmen belirlenmiş zaman dilimi içerisinde asgari bir başarı ile yapmak mümkündü. Ancak süregiden bu çabada İstanbul İşçi Kurultayı önemli ve sıradan olmayan bir adımsa ve biz daha fazlasının yapılabileceğinin mümkün olduğunu biliyorsak, eksik yanların telafi edilebileceğini görüyorsak, tarihi önceden ilan ettik gibi bir basınçla davranmamız yanlış olmaz mı diye düşündük. Ertelemedeki asıl düşünce eldeki ile yetinmemek, daha fazlasını istemekti. Biraz bunun mümkün olduğunu görmekle ve bunun imkanlarının farkına varmakla ilgiliydi. Şunu demek istiyorum; biz kurultayı azımsanmayacak bir kesime duyurmuş ve asgari bir iç hazırlık sürecini de geride bırakmıştık. Önümüzde bir aylık bir dönem daha vardı. Bir tercihte bulunduk. Bizi zora sokan yanları olmasına rağmen, daha iyisini yapmak için bu kararı aldık.

Murat Yıldırım (Gaziosmanpaşa İşçi Derneği Başkanı): Öncü kesimlerin dikkatinin kurultay vesilesi ile sınıf hareketinin sorunlarını çekilmesine ilişkin bir ek yapmak istiyorum. Tabii ki burada önemli sorunlar var. Öncü kavramının kendisi dahi bugün için tartışmalı bir kavram. Sınıf hareketinde öncü diye tanımlayabileceğimiz kesimler oldukça dar. Ötesinde mevcut atalet tablosundan, olumsuz ruhhalinden fazlası ile etkileniyorlar. Böyle bir atmosferde öncü ve duyarlı kesimlerin dikkatinin sorunlara çekilmesi başarılsa bile, bu güçlerin sözkonusu kapsamlı sorunları tartışabilme gücünü kendilerinde bulmaları da oldukça zor. Bu açıdan kurultayın gündemleri sınıfın duyarlı kesimlerine yeterince tartıştırılamadı. Bu nedenle kurultayı erteledik derken, bu tablonun kolayından değişeceğini söylemiyoruz. Burada belirleyici olan, bizim bu çabamızın istediğimiz düzeyde gerçekleşmemesi oldu. Bu noktada yetersiz kaldık diyoruz. Üstelik bunu, neredeyse başta sendikalar olmak üzere bütün kitle örgütlerinin, devrimci grupların, hatta yayın organlarının hepsi ile iletişim kurulmasına, kurultayın anlatılmış olmasına rağmen söylüyoruz. Biz bu kesimlere yönelik iki tanıtım koplantısı gerçekleştirdik. Tanıtım toplantılarına dışardan katılımın zayıflığı bile birçok şeyi anlatıyor. Bunları sınıf hareketinin mevcut tablosunda bu türden bir çabanın zorlanma noktalarını anlatmak için söylüyorum. Ama burada önemli olan sizin gerekenleri büyük bir ısrarla yapıp yapamadığınızdır. Kuşkusuz tek başına çaba sonuç için belirleyici etken olmuyor. Olmayacaktır da.

- Kurultayın ön hazırlık sürecinde bugüne kadar nasıl bir çalışma yürütüldü? Bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Zeynel Nihadioğlu (Tersane İşçileri Birliği Başkanı): Kurultay ön hazırlık çalışmalarını iki başlık altında toplayabiliriz. İlki içe dönük, yani kurultayın örgütlenme çalışmalarına doğrudan katılan güçlere dönük olarak yapılanlar. İkincisi ise kurultayın öncü kitlelere ve geniş işçi bölüklerine maledilmesine yönelik yapılanlar. İçe dönük olandan başlarsak, az önce arkadaşlarımın da söylediği gibi, kurultayın gündemlerinin ve sınıf hareketinin sorunlarının etkin bir tartışmaya konu edilmesini hedefliyoruz. Kurultay sürecine katılan bütün güçlerin bu tartışma sürecine katılması fazlasıyla önemli. Bundan sadece komitelerde olan işçileri kastetmiyorum. Platform çalışmasına katılan veya yerel işçi kurultayı çalışması üzerinden temas kurulan güçleri de kastederek söylüyorum. Bu yalnız kurultayın başarılı geçmesi, kurultay çalışmalarının tam anlamıyla kavranarak yerine getirilmesi açısından önemli değil. Aynı zamanda başka bir ihtiyaçla da ilişkili. Demin bir şekilde ifade edildi. Bugün sınıf hareketinde ciddi bir öncü güç sorunu var. Geçmişin mücadele deneyimine sahip, bunun birikimi ile donanmış güçler hem çok sınırlı hem de ciddi bir atalet içindeler. Mücadelenin mevcut düzeyi ise işçileri eğitmekten uzak. İşçi sınıfının yeni bir öncü kuşağa ihtiyacı var. Kuşkusuz böyle bir kuşak ancak mücadele üzerinden şekillenebilir. Ama şöyle bir yan da var. Kurultay vesilesi ile en azından ilişkide olduğumuz kesimlerin, bir yandan yürütülen çalışmalarla özdeneyiminin artırılması diğer yandan ise kurultay vesilesi ile yürütülen tartışmalarla bilincinin, bilgi birikiminin, kavrayışının geliştirilmesi mümkün. Elbette yeni bir öncü kuşak yaratacağız demiyoruz. Bu sınıfın geniş çaplı mücadeleye çekilmesi ve bundan öte bir takım koşulların oluşması ile mümkün. Ancak böyle bir kuşağın oluşması çabasında kurultayın oynayacağı rolü önemsiyoruz.

Himmet Ekinci: İstanbul İşçi Kurultayı komitemizin dışında yerel kurultayların yapıldığı her bölgede tebliğ hazırlama komisyonları var. Bunlar kurultaya sunacakları tebliğlerin hazırlanması için oluşturuldu. Kurultay gündemleri ayrıca her yerel platformda tartışılıyor. Bunların dışında kurultayı ertelememizin ardından, önceden düşündüğümüz ancak zaman sıkıntısından kaynaklı hayata geçiremediğimiz seminer çalışmalarına başladık. Seminerler kurultayın gündemleri üzerinden gerçekleşiyor. İlk seminer sendikalar ve sendikal bürokrasi başlığı altında gerçekleşti. Bunu taban örgütlenmeleri seminerleri izledi. 6 bölgede gerçekleşen seminerler canlı tartışmaların yapıldığı etkinlikler oldu. Üçüncü seminer işçi sınıfının örgütlenmesinin ve mücadelesinin önündeki fiziki engeller başlığını taşıyor. Tartışmalarımız ve eğitim çalışmalarımız bununla sınırlı değil. Biz aynı zamanda marksist klasikler üzerinden işçi eğitim grupları oluşturmayı planlıyoruz. Bu da öncesinde düşünülmüş ancak zaman darlığından kaynaklı vazgeçilmiş bir plandı.

Dışa dönük olarak yapılacaklara ilişkin şunlar söylenebilir; şu anda zaten yerel işçi platformları birçok bölgede değişik başlıklar altında kampanyalar örgütlemeye çalışıyor. Bu çalışmalarda daha çok işyeri komiteleri ve sendikal örgütlenme öne çıkıyor. Bunun ötesinde, başta da ifade ettiğimiz gibi, İstanbul İşçi Kurultayı ile sınıf hareketinin temel sorunlarını tartışan bir etkinlik planlıyoruz. Kurultay öncesinde bir sempozyum gerçekleştireceğiz. Sempozyum “mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engeller’’, “sendikal hareketin durumu ve çıkış yolları’’ ve “devrimci hareket ve işçi hareketi’’ başlıkları ile üç oturumda gerçekleşecek. Aydınlar, sendikacılar ve devrimci kurum temsilcileri konuşmacı olarak sempozyuma davet edilecek. Eğer vaktimiz yeterse bunun dışında “Kürt sorunu ve işçi hareketi’’ başlıklı bir panel örgütlemeyi düşünüyoruz. Kürt sorunu her açıdan tartışılan bir sorun ama bunu işçi sınıfı bağlamında tartışan yok gibi. Oysa bu sorun etki ve sonuçları bakımından herkesten çok işçi sınıfını ilgilendiriyor, sorunun devrimci çözümü de ancak işçi sınıfının devrimci ağırlığını koymasıyla olanaklı. Bu nedenle de işçi hareketinin temel gündemlerinden biri olabilmeli her zaman.

Tüm bu süreç boyunca kurultay tanıtım toplantıları, kurum ziyaretleri devam edecek, radyo ve televizyon programları yapmaya çalışacağız. Temmuz ayından başlayarak aylık bir bülten çıkarma hazırlığımız var. Tabii ki tüm bu süreç boyunca yaygın bir propaganda faaliyeti yürütülecek. Afişler, anketler, bildiriler, broşürler…

Esma: Tüm bunlara yerelde yürütülen faaliyetler de eklendiğinde çok yoğun bir program ortaya çıkıyor. Yerel çalışmalar kurultay süreci boyunca devam edecek. Başlarda ikisi bir arada nasıl olacak diye tartışmalar oldu. Ama iç bağlantılar daha güçlü kuruldukça ikisinin birbirini fazlası ile besleyeceği görüldü. Değişik bölgelerde işçi pikniklerinden fabrika toplantılarına kadar bir dizi etkinlik gerçekleşti. Bu çalışmalar da bir yandan devam edecek.

- Kurultay günü programa ilişkin ne söyleyebilirsiniz?

Mehmet Ali: Kurultayın önceden kamuoyuna açıklanmış gündemleri var. Bu gündemler üzerinden bölgeler birer tebliğ sunacaklar. Bölgelerde oluşturulan tebliğ komisyonları bu tebliğleri hazırlıyor. Bunlar bölgedeki diğer işçi arkadaşlarla ya da platform toplantılarında mümkün mertebe tartışıldıktan sonra İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi’ne, yani bizlere sunuluyor. Bizim önerilerimizin ardından tekrar komisyonlarda son hali veriliyor. Tebliğ çalışmalarında önemli bir aşama geride kalmış durumda. Tek sıkıntı kapsamlı konuları beş-altı dakikalık bir tebliğe sığdırma konusunda yaşanıyor. Bunun dışında kurultayda iki ayrı sinevizyon gösterimi yapılacak. Bunların hazırlanması için ayrı komisyonlar oluşturuldu. Tabii ki serbest kürsü olacak ve katılımcı işçilerin kendilerini ifade edebilecekleri özgür bir kürsü oluşturulacak.

Çetin Şimşek: Bir de yüzünü sınıf hareketine dönmüş aydın dostlarımızın sunumları olacak.

- Toparlarsak, İstanbul İşçi Kurultayı’nın tam adı ile ‘’İnsanca bir yaşam, özgür bir gelecek için sınıfa karşı sınıf kurultayı’’nın sınıf hareketi ve sınıf mücadelesi açısından nasıl bir rol oynayabileceğini düşünüyorsunuz?

Murat Yıldırım: Anlamlı bir rol oynayacağını düşünüyoruz. Tekrar edersek, şöyle bir bakışımız yok; sınıf hareketenin 25-30 yıllık birikmiş sorunları var ve biz kurultayda bu sorunlarla ilgili reçeteler sunacağız, sonra da bu sorunlar bu sayede çözülecek. Elbette bu olacak şey değil. Bizim için kurultay, öncesi ve sonrası ile bir süreç. Öncesinde öncü güçlerin dikkatini sınıf hareketinin sorunlarına çekebilirsek, bu sorunları yaygın tartışmalara konu ettirebilirsek, kendi payımıza güçlü bir ön hazırlıkla bu sorunların mahiyeti hakkında güçlü tebliğler hazırlayabilirsek, kurultay günü iyi bir organizasyonu başarabilirsek ve hepsinden öte kurultay sonrası çabalarımıza kesintisiz olarak devam edebilirsek, bunları başarmamız mücadelemizde önemli bir adım olacaktır. Bunların gerçekleşmemesi için bir neden yok diye düşünüyorum.

Gönül Doğan: Aslında son dönemde hareketin iyice dibe vurması ile birlikte işçi sınıfına yönelik tartışmaların ivmelendiğini söyleyebiliriz. Bugün birçok aydın sınıf hareketi üzerine yazıyor. Devrimci ve sol güçler ideolojik olarak işçi hareketi ile aralarında önemli bir açı olmasına rağmen geçmişe göre daha çok yüzlerini sınıfa dönmüş durumdalar. Yaşanan proleterleşme süreci, semt eksenli de olsa onları sınıf hareketine dönmek zorunda bırakıyor. Bugün geçmişe göre sınıf hareketi daha çok tartışma konusu oluyor, ama tartışmalar işçi sınıfının kendisinden uzak bir tarzda ve ortamda gerçekleşiyor. Dolayısıyla sınıfın gerçek sorun alanlarına bir yabancılık sözkonusu. Bu nedenle de sınıf hareketi açısından anlamlı sonuçlar yaratamıyor. Kurultayımızın bu açıdan farklı ve önemli bir misyonu var diye düşünüyorum.

İkinci söyleyeceğim nokta şu: Kurultay kendisini örgütleyen güçlerin dışına taşınamasa, ilerici öncü güçleri “sınıf hareketinin temel sorunlarını’’ tartışmasına çekmeyi başaramasa bile, yerellerde yürüttüğümüz gündelik çalışmaya önemli kazanımlar getirecektir. Bu çalışmaların genel sorunlarla ilişkili tıkanma noktalarına önemli yöntemsel açıklıklar sağlayacaktır.

Mehmet Ali: Normalde bu soruyu kurultayın ardından cevaplamak lazım. Ancak rahatlıkla şunu söyleyebilirim; kurultay çalışması sınıf hareketinin sorunlarına, bu sorunların kaynaklarına önemli açıklıklar getirecek. Bu açıklıkların sağlanması için ille de bir kurultay toplamaya gerek yok tabii. Daha önce de söyledim, sınıf devrimcileri olarak hareketin kendisine ve sorunlarına hakimiz. Burada başka bir şey sözkonusu. Kurultay toplam olarak azımsanmayacak bir işçi kitlesinin düşünsel yoğunluğunun ve pratik çabasının kolektif ürünü olacak. Yani bu açıklıklar ortak bir kavrayışa, bu kavrayış da bir pratiğe dönüşecek. Bu, daha şimdiden kazanılmış bir başarıdır diyebiliriz.

- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Esma: Son söz kadınların!.. Bu sözün şaka yanı. Son söz kadın-erkek bütün işçi snıfının olmalı, sözün gerçeği bu. Bugün bize reva görülen hayat kaderimiz değil. Biz işçi sınıfıyız, bu dünyadaki bütün zenginlikler bizim eserimiz. Biz bu sömürü düzenini yıkabilecek tek gücüz. Yeter ki ayağa kalkalım! Her alanda sınıfa karşı sınıf şiarı ile sermayenin kaşısına dikilelim. Başımızı dik tutalım, kendi gücümüze ve birbirimize güvenelim. Ben tüm işçi kardeşlerimi sermaye düzenine ve onun çok yönlü saldırılarına karşı mücadele etmeye, gerek yerel işçi platformu çalışmalarına gerekse de İstanbul İşçi Kurultayı’na güç vermeye çağırıyorum. Kendim ve arkadaşlarım adına gazetemize teşekkür ediyorum.

- Asıl biz size teşekkür ediyoruz. Biz de misyonumuz gereği çalışmalarınızı izliyor ve destekliyoruz. Hepimize kolay gelsin diyoruz...