15 Temmuz 2006 Sayı: 2006/27
  Kızıl Bayrak'tan
   Filistin halkıyla dayanışmanın anlamı
  İsrail ordusunun vahşi yıkım ve katliamları sürüyor...
  Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...
  Filistin halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  İMF’ye yeni bir niyet mektubu daha gönderildi...
  Kıdem tazminatının gaspı ve bölgesel asgari ücret uygulaması yine gündemde...
AB’ye azalan destek ve yükselen milliyetçilik
Eylemlerden, direnişlerden...
KESK’in “dönemsel mücadele programı” üzerine
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ile kurultay üzerine konuştuk…
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - III Yüksel Akkaya
  Faşist baskı ve terör yasasına karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Sermaye iktidarı TÜBİTAK ortak yapımı yeni teknolojiler yolda...
  Meslek liseleri sermayenin talanına açılıyor
  Uluslararası hareket
  İsrail kanlı savaşı tırmandırıyor / Rohan Pearce
  Bir kara bayrak / Gideon Levy
  Hapishanelerde işkence devam ediyor
  AKP hükümeti patronlara uşaklıkta sınır tanımıyor…
  Uzun soluklu olmak…
  Rıfat Ilgaz: Toplumun karanlığını yırtan bir aydınlık
  TUYAB tutsak yakınlarının katılımıyla piknik düzenledi
  Radikal Jest-Bir Örnek
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Tahran’da toplandı...

Emperyalist-siyonist işgalcilere karşı iradeden yoksun bir oluşum

Irak’a Komşu Ülkeler 9. Dışişleri Bakanları toplantısı İran’ın başkenti Tahran’da gerçekleştirildi. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün temsil ettiği toplantıya, İran, Suudi Arabistan, Irak, Suriye, Bahreyn, Mısır, Ürdün Dışişleri Bakanları ile Kuveyt Dışişleri Bakan Yardımcısı katıldı. Toplantıda, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ve BM Özel Temsilcisi Eşref Gazi de hazır bulundu.

Bu toplantılar serisi daha çok Abdullah Gül’ün girişimleri sonucu başlatılmıştı. Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarısı için çalıştığını döne döne vurgulayan Türk Dışişleri Bakanı, bu oluşum ile hem Irak’taki emperyalist işgali meşrulaştırmak, hem de Bağdat’taki kukla hükümetin muhatap kabul edilmesini sağlamak yönünde harcadığı çabalardan dolayı, Washington’un takdirini almaktadır.

Toplantının ardından yayınlanan sonuç bildirisinde, Irak’taki yeni hükümet ve meclise tam destek verdiklerini belirten dışişleri bakanları, geniş tabanlı bir hükümet kurulmasından memnun olduklarını dile getirdiler. Yanısıra, Irak’ta devam eden şiddetten endişe duyulduğu ifade edilerek, bütün bu saldırılar ve “terör olayları” şiddetle kınandı.

Bütün yetkilerin Irak halkı tarafından seçilmiş temsilcilere devredilmesine destek verildiğinin belirtildiği bildiride, bununla birlikte savunma ve güvenlik alanındaki sorumlulukların devri için Irak güçlerinin buna hazır olma düzeyinin yükseltilmesi gerektiği vurgulandı.

Bildiride emperyalist-siyonist saldırganların giderek pervasızlaşmasına, bunun sonucunda bölge halklarının giderek ağırlaşan sorunlarına değinilmedi. Irak’ta devam eden “saldırı ve terör olayları” şiddetle kınanırken, işgal ordularının barbarlığı üzerine tek kelime dahi edilmedi. Oysa emperyalist işgalden dolayı ülke iç savaşın eşiğine geldi. Hergün onlarca, bazen yüzlerce insan öldürülmektedir.

Diğer bir nokta ise, savunma ve güvenlik alanındaki sorumlulukların devri için Irak güçlerinin buna hazır olma düzeyinin yükseltilmesi gerektiği şeklindeki vurgudur. Bunun anlamı, emperyalist işgal devam etmelidir. Öte yandan Irak halklarının çektiği derin acılar, ödediği ağır bedeller, dışişleri bakanlarının gündemine girecek kadar önemli bulunmadı.

Bildiride, siyonist cellatların Filistin halkına karşı giriştiği vahşi katliamlara dair ifadeler “sert bulunduğu” için son dakikada çıkarıldı. Filistin için ayrı bir bildiri yayınlandı. “Filistin hükümetinin tanınması” istendi ve İsrail kınandı. Ancak Dışişleri Bakanları yumuşatılmış bir söylemi tercih ettiler. Revize edilmiş yeni metinde, İsrail’den, Gazze’deki operasyona son vermesi beklentisi dile getirildi.

Oysa toplantının açılışında konuşan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İsrail’in Ortadoğu’da çocukları ve masum insanları öldürdüğüne vurgu yaparak, İslam dünyasına “Siyonist rejime karşı birlik olma” çağrısında bulunmuştu. İslam dünyasındaki rejimlerin çoğu Amerikan işbirlikçisi olduğu içindir ki, Ahmedinejad’ın çağrısının altı boş kalmıştır.


--------------------------------------------------------------------------------------

AKP hükümeti ABD-İsrail taşeronluğunu yapıyor

ABD emperyalizminin bölge halklarını köleleştirme politikasının başarısı için ortaklıkta dört dönen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün bu konuda yalnız olmadığını kamuoyu öğrenmiş bulunuyor. Gül’ün taşeronluk görevini ifa etmekte yetersiz kalması üzerine Başbakan Recep Tayyip’in dış politika danışmanı Ahmet Davutoğlu devreye girmiştir.

Davutoğlu’nun Şam ziyareti gerici çevrelerde de farklı açılardan tartışma konusu edildi. Bu gerici çevrelerin derdi ABD-İsrail adına yapılan taşeronluk değildi elbette. Tartışma konuları ya Amerikancı rejime değil AKP’ye muhalefet, ya da akıl hocalığı yapma niteliğindeydi. Davutoğlu’nun Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal ile görüşüp görüşmediğine dair spekülasyonlar ise dikkatleri farklı yöne çekme manevrasından öte bir anlam taşımıyor.

Gerici tartışmalardan bağımsız olarak, Davutoğlu’nun Şam ziyaretini tartışmalı kılan yön, bu ziyaretin savaş kundakçıları ile siyonist cellatların isteği üzerine gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bu taşeronluk vazifesi, İsrail savaş uçaklarının hava sahasını ihlal ederek Suriye’yi taciz ettiği, İsrail ordusunun Filistin’i bir mezbahaya çevirdiği günlerde yapıldı. Böylece gerici-dinci takımı, müslümanlığın siyasi rantını yerken bile, Filistin halkının cellatları adına iş yapacak kadar maharetli olduğunu da göstermiştir.

AKP’nin kimi akıl hocaları, Şam ziyaretinin, ABD-İsrail talebini yerine getirmek için yapıldığını dile getirmekte bir sakınca görmüyorlar. Hatta emperyalist-siyonist cellatlarla girişilen suç ortaklığını “aklama” çabası içine de giriyorlar. Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın, Davutoğlu’nun Şam ziyaretini, “çok yararlı çabalar” kategorisine yerleştirmesi, onlara göre bu taşeronluğu önemli kılıyor.

Tayyip’in dış politika danışmanının Şam ziyareti, Türk Dışişleri Bakanı’nın Washington seferinin hemen öncesinde gerçekleşmişti. Demek oluyor ki, Abdullah Gül Beyaz Saray’da, Şam ziyaretine dair tekmil vermiştir.

Savaş çetesinin etkin isimlerinden Rice’ın, Davutoğlu’nun yaptığı işe “çok yararlı çabalar” payesi biçmesi, Gül’ün verdiği tekmilin ardından olmuştur. Salt bu kadarı bile, işbirlikçi burjuvazi adına hükümet eden AKP’nin kimlere hizmet ettiğini anlamaya yeter.