29 Nisan 2006 Sayı: 2006/16 (16)
  Kızıl Bayrak'tan
   Güncel sorular, yakıcı sorunlar ve tarihsel önemde sorumluluklar
  ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti
  Rice'ı protesto eylemleri
  İlerici-devrimci güçlerden anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı
  İMF yeni saldırılar için geliyor
  Temiz bir çevre için sosyalizm!
Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler
Şemdinli savcısı düzen ordusunun gazabına uğradı
Van savcısı çeteci generale dokunduğu için görevden alındı
Sosyal Güvenlik Yasası mecliste kabul edildi
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin 1 Mayıs pikniği yapıldı
Küçükçekmece BDSP'nin 1 Mayıs çalışmaları
Pendik Kartal Maltepe İşçi Platformu'nun 1 Mayıs çalışmalarından
  Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs hazırlık sürecine ilişkin açıklama ve çağrı/ 1 Mayıs ayrışması;iki ayrı politik tutum, iki ayrı irade / (Orta sayfa)
  1 Mayıs'ta i ş bırakarak alanlara çıkma çağrısı
  Ankara Mamak'ta 1 Mayıs faaliyetleri
  1 Mayıs hazırlık çalışmalarından
  Rusya İran'a amborgo uygulanmasına karşı çıktı
  Nepal'de kitlesel eylemler devam ediyor
  İMF başekonomisti;"Ey dünya hiç bu kadar iyi olmamıştın"
  Üniversitelerde faşist saldırılar sürüyor
  İÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri formasyon çalışması devam ediyor
  İLGP Lise Kurultayı Sonuç Bildirgesi
  İLGP Lise Kurultayı "Meslek Liseleri" tebliği
  İLGP Lise Kurultayı 1 Mayıs tebliği
  Biji 1 Gulan /Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Nereye gidiyoruz? /Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Can çekişen monarşi giderek saldırganlaşıyor...

Nepal'de “vur emri”ne rağmen kitlesel eylemler devam ediyor!

Ortaçağ kalıntısı monarşiye karşı 6 Nisan'dan bu yana kitlesel eylemlerin düzenlendiği Nepal'de, çürümüş krallık rejimi sarsılmaya başladı. Vur emri alan kolluk kuvvetlerinin estirdiği devlet terörüne rağmen dördüncü haftasına giren eylemlere katılım giderek yükseliyor. Son günlerde başkent Katmandu'da yapılan gösterilere 100 bini aşkın Nepalli'nin katıldığı bildirildi.

Protesto eylemlerinin başlamasından bu yana 14 kişiyi katleden kolluk kuvvetlerinin, yaraladığı kişi sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Gözaltına alınan ve tutuklanan göstericilerin sayısı ise binleri buluyor. Buna rağmen ilk kez başkent Katmandu merkezine girmeyi başaran eylemciler, kararlılıklarını sürdürüyor. Onbinlerce gösterici güvenlik kordonunu delip, kent merkezinde ilan edilen sokağa çıkma yasağına meydan okudu. Kent merkezindeki alanda ağır donanımlı krallık askerlerince karşılanan göstericiler, “Yıkıl Gyanendra!”, “Defol Gyanendra!” sloganıyla saraya yürüdü. Öfkeli göstericiler, saraya 1 km kala ancak gaz bombaları, biber gazı ve kurşunlarla durdurulabildi. Ajanslar, sokağa çıkma yasağı ve “vur emri”ne karşın 22 Nisan günü Katmandu'nun göbeğinde cereyan eden eylemlerin bugüne kadarki gösterilerin en büyüğü olduğunu bildirdi.

Halk desteğini tamamen yitiren Kral Gyanendra, dinmeyen kitle gösterileri karşısında geri adım atarak “iktidarı halka iade etme” sözünü verdi. Kral, seçimler yapılana kadar kurulacak geçici bir hükümet için, protestolara öncülük eden yedi partili “Muhalefet Bloku”ndan başbakan adaylarını belirlemesini istedi. Ancak muhalefet liderleri, kralın, halkın asıl talebi olan mutlak yetkileri azaltacak herhangi bir anayasa değişikliğinden söz etmediğine işaret ederek, “Mutlak monarşi korunduğu sürece bir hükümet kurmanın anlamı yok” karşılığını verdiler. Monarşi karşıtları, kralın önerilerinin yeterli olmadığını, bundan dolayı protesto gösterilerinin süreceğini bildirdiler.

Muhalefet partileri, kralın gelecekteki statüsünü belirleyecek bir anayasal konsey kurulmasını, Kral Gyanendra'nın yönetimden çekilmesini ve ülkeyi seçilmiş bir parlamento içinden çıkacak hükümetin yönetmesini istiyor. 7 muhalefet partisi, yaptıkları ortak açıklamada, “Sokaklardaki insan denizi, Nepal halkının feodal rejimi daha fazla istemediğini ispatlar nitelikte” ifadelerini kullandılar. Muhalefeti destekleyen kesimler de, artık ülkenin monarşi yerine bir cumhuriyet olması gerektiğini söylüyorlar.

Monarşiyi reddeden geniş halk kesimlerinin taleplerini kabul etmeyen kral, devlet terörü ile kitlesel tepkileri bastırmaya çalışıyor. Ancak bu saldırganlığın ortaçağ kalıntısı rejimi kurtarması pek olası görünmüyor. Tüm veriler, Nepal monarşisinin can çekişmekte olduğunu gösteriyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------

ABD-Çin pazarlığında anlaşma sağlanamadı

Washington ziyaretini tamamlayan Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun, Bush'la yaptığı görüşmelerde tek bir konuda, İran'ın nükleer silah sahibi olmaması gerektiği konusunda görüş birliğine varıldığı bildirildi. ABD-Çin devlet zirvesinde ağırlıkla ticaret ve İran konuları tartışıldı. Ancak haydutbaşı Bush beklediği yönde bir ilerleme sağlayamadı. İran'ın nükleer programını engellemek için izlenmesi gereken yol dahil, görüşülen konularda herhangi bir mutabakata varılamadı.

Bush zirvede, 202 milyar dolara vardığı bildirilen dış ticaret açığının azaltılması amacıyla, Çin piyasalarına daha fazla erişim için kolaylık ve Çin para birimi Yuan'ın değerinin artırılmasını talep etti. Bush'un diğer talepleri arasında İran'a karşı olası bir ambargo kararı alınmasında Çin'in destek vermesi ve Kuzey Kore'nin nükleer silahlanması konusunda Pekin yönetiminin ABD ile ortak hareket etmesi vardı.

Çin Devlet Başkanı Jintao, ticaretle ilgili talepler konusunda “gerekeni yapacağız” demekle yetindi. Kuzey Kore'ye karşı işbirliği talebini ise, esneklik isteyerek nazikçe geri çevirdi. İran sorununun ise mutlaka barışçı yolla çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Görünüşte Jintao'nun Beyaz Saray ziyareti, gelişen Çin-ABD ilişkilerini kutlama amaçlıydı. Asıl amacın ise dünya jandarması ABD ile dünyanın büyük güçlerinden biri olma yolunda hızla yolan Çin arasında geleceğe dönük paylaşım ve pazarlık olduğu ortadaydı.

Jintao mümkün olduğunca “gelişmekte olan en büyük ülke ve gelişmiş en büyük ülke” gibi ifadeler kullanarak iki gerici odak arasındaki eşitliği vurgulamaya çalıştı. Bush ise, Beyaz Saray da Jintao'nun çok istediği resmi akşam yemeği yerine basit bir öğle yemeği daveti vermekle yetindi. Bu davranışıyla Çinli lidere “eşit muamele bekleme” mesajı veren Bush, Çin-ABD ilişkileri için “çok önemli bir ilişki” demekle yetindi.

Görünen o ki, birbirine rakip iki gerici güç odağı, Washington'da gerçekleşen pazarlıktan bekledikleri sonuçları alamadı. Her iki taraf da diğerinin taleplerini şimdilik geri çevirdi. Ancak devam etmesi kaçınılmaz olan bu pazarlıkların giderek kutuplaşmaya evrileceği açıktır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Meksika polisi direnen işçilere kurşun sıktı!

Gerici-faşist devletlerin, hak arama mücadelesi veren işçi sınıfına, emekçilere, gençliğe ve diğer muhaliflere karşı şiddete başvurması yaygınlaşmaktadır. Bu saldırılardan birinin yaşandığı Meksika'da direnişçi işçiler katledildi.

Meksika'nın batısında bulunan Michoacan bölgesindeki Villacero Çelik Fabrikası, üç hafta önce greve çıkan işçiler tarafından işgal edilmiş, üretim tamamen durdurulmuştu. İşçiler “ücret ile prim artışı ve daha iyi çalışma koşulları” talep etmiş, aksi halde eylemlerini sürdüreceklerini ilan etmişlerdi. İşçilerin talepleri kabul edilmezken, devletin katil sürüleri silah zoruyla direnişi bitirmeye çalıştı.

Üç haftayı bulan direnişi kırabilmek için harekete geçen Meksika rejimi, Villacero fabrikasına 600'ü aşkın polis gönderdi. Katil sürülerinin saldırılarına karşı direnen işçilere kurşun sıkan polis 3 işçiyi katletti, onlarcasını yaraladı. Yaralılardan bazılarının durumunun ağır olduğu bildirildi.

Sabah erken saatlerde fabrikaya girmeye çalışan “ağır donanımlı” kolluk kuvvetlerine karşı işçiler taş ve sopalarla militanca direndiler. Bu esnada yaralanan polisler de oldu. Direnişçi işçilere destek veren bölgedeki emekçilerin de, polisin fabrikaya girmesini engellemeye çalıştığı bildirildi.

Olaya tepki gösteren Meksikalı sendikalar, açıklama yaparak saldırıyı kınadılar. Açıklamada, “İşçi kardeşlerimizin kanı, Devlet Başkanı Vicente Fox'un ellerindedir” denildi. Fabrika işgalinin süreceğini belirten sendikalar, “İşçiler fabrikanın kontrolünü ele aldılar. Bu tür saldırıların bizi yıldırması mümkün değil. Fabrika tekrar işgal altında” denildi. Katliama rağmen fabrika işgalini sürdüren işçiler, direnme kararlılıklarını ortaya koymuş bulunuyorlar.