29 Nisan 2006 Sayı: 2006/16 (16)
  Kızıl Bayrak'tan
   Güncel sorular, yakıcı sorunlar ve tarihsel önemde sorumluluklar
  ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti
  Rice'ı protesto eylemleri
  İlerici-devrimci güçlerden anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı
  İMF yeni saldırılar için geliyor
  Temiz bir çevre için sosyalizm!
Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler
Şemdinli savcısı düzen ordusunun gazabına uğradı
Van savcısı çeteci generale dokunduğu için görevden alındı
Sosyal Güvenlik Yasası mecliste kabul edildi
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin 1 Mayıs pikniği yapıldı
Küçükçekmece BDSP'nin 1 Mayıs çalışmaları
Pendik Kartal Maltepe İşçi Platformu'nun 1 Mayıs çalışmalarından
  Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs hazırlık sürecine ilişkin açıklama ve çağrı/ 1 Mayıs ayrışması;iki ayrı politik tutum, iki ayrı irade / (Orta sayfa)
  1 Mayıs'ta i ş bırakarak alanlara çıkma çağrısı
  Ankara Mamak'ta 1 Mayıs faaliyetleri
  1 Mayıs hazırlık çalışmalarından
  Rusya İran'a amborgo uygulanmasına karşı çıktı
  Nepal'de kitlesel eylemler devam ediyor
  İMF başekonomisti;"Ey dünya hiç bu kadar iyi olmamıştın"
  Üniversitelerde faşist saldırılar sürüyor
  İÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri formasyon çalışması devam ediyor
  İLGP Lise Kurultayı Sonuç Bildirgesi
  İLGP Lise Kurultayı "Meslek Liseleri" tebliği
  İLGP Lise Kurultayı 1 Mayıs tebliği
  Biji 1 Gulan /Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Nereye gidiyoruz? /Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Savaş çetesinin dışişleri bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti...

Ankara'daki işbirlikçiler daha ileri bir işbirliğine ikna etmek için!

Washington-Ankara hattında İran gündemli üst düzey trafik devam ediyor. İki günlük resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelen savaş çetesinin etkin isimlerinden ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın gündeminde yine İran var. Rice'ın Necdet Sezer, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile görüşmelerinde Irak, PKK, Suriye, Güney Kürdistan'daki Kürt gruplar, enerji gibi konuların da yer alacağı söyleniyor. Ancak asıl meselenin, İran'a uygulanacak ambargo veya olası bir askeri saldırıda Ankara'daki işbirlikçileri ileri düzeyde suç ortaklığına ikna etmek olduğu konusunda bir tartışma bulunmuyor.

Ziyaret öncesinde alarma geçen kolluk kuvvetleri, Rice için olası bir terör saldırısı ya da protesto eylemi nedeniyle, birden fazla güzergahta tedbir aldı. Güzergahtaki yollar Rice'ın geçişinden önce trafiğe kapatılıp duraklamadan otele ulaşması sağlandı. Rice'ın kaldığı otel ve çevresi ile ABD Büyükelçiliği civarında da ek önlemler alındı. Otele çıkan cadde ve sokaklar polis kontrolüne alınırken, yakınlardaki bazı binaların çatısına da keskin nişancılar yerleştirildi. Tüm bu “tedbirler” için yaklaşık bin kişilik polis ordusu seferber edildi. Rice'ın kullandığı zırhlı araç ABD'den getirilirken, yakın koruma için de bir CIA bölüğü görev başındaydı.

Bu uğrusuz ziyaret öncesinde Türkiye'yle ilişkileri gündemine alan ABD basını ve “düşünce” kuruluşları, Türkiye'nin komşularıyla yakınlaşmasının engellenmesi gerektiğini cellat takımına hatırlattı. Savaş çetesinin akıl hocaları tarafından, İran'a dönük olası bir askeri saldırı konusunda Türkiye'nin vereceği desteğin taşıdığı hayati önemin altı çizilerek, bölge halklarına karşı girişecekleri saldırıda Türkiye'deki işbirlikçilerin daha ileriden seferber edilmesi gerektiği dile getirildi.

Rusya ile Çin'in askeri saldırı bir yana, İran'a ambargo uygulanmasına bile karşı çıkması üzerine, Amerikan rejimi, “gerekirse yalnız hareket edebiliriz” yönünde açıklamalar yapmaya başladı. Bu ifadelerin Ankara'daki işbirlikçi takımı için hoş olmayan mesajlar içerdiği ortada. Zira onlar bir saldırıya ancak, diplomatik çabaların sonuç vermemesi ve “uluslararası meşruiyet” olması durumunda katılmak istiyorlar. Egemenlerin bu kaygısı, halkın ezici bir çoğunluğunun Amerikan uşaklığına karşı çıkmasından kaynaklanıyor.

Ziyaret öncesinde Türkiye'de de dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Kurulma hazırlıkları devam eden ABD üslerinin yanı sıra, Irak-İran sınırına kaydırılan asker sayısının 300 bini bulduğu ifade ediliyor. Kuşku yok ki, bu militarist gücün bir kısmı PKK gerillaları ve Newroz sonrasında Kürt halkının kitlesel/militan eylemlerde dışavuran özgürlük özlemini ezmek için seferber edilmiştir. Ancak devasa boyutlardaki askeri yığınağın, esas olarak ABD'nin İran'a dönük saldırgan planı çerçevesinde yapıldığı, farklı çevrelerin hemfikir olduğu bir konudur.

Rice'ın ziyaretine dair yansıtılanlara bakıldığında; ABD emperyalizminin Ankara'daki suç ortaklarından; İran ile ilişkilerin alt düzeye çekilmesini, “arabuluculuk” söyleminin terkedilmesini, İran'ı kıskaca almak için yürütülen diplomatik çabalara tam destek verilmesini, daha da önemlisi ambargo veya askeri saldırının gündeme gelmesi halinde, 1 Mart tezkeresinin kazaya uğramasını da telafi edecek bir işbirliğini dayattığı görülüyor.

Olası bir askeri saldırının yaratacağı vahim sonuçların yanı sıra, İran'ın Türkiye için önemli bir doğalgaz tedarikçisi olduğu, bu ülkenin her yıl Türkiye'ye 1 milyon turist gönderdiği, ayrıca Türkiye ile Orta Asya arasındaki ticarette İran'ın ana halka olduğu gözönüne alındığında, Türk burjuvazisinin bu işe çok hevesli olduğu söylenemez. Ancak ne burjuvazinin ne de onun adına ülkeyi yöneten asker-bürokrat-sivil temsilcilerinin Washington'dan gelecek emirlere karşı durma iradesi var. İşbirlikçi egemenlerin Türkiye'yi bu ağrı suça ortak etmelerini engellemenin yegane yolu, devrimci-ilerici güçlerin, işçi sınıfı ve emekçilerin emperyalist saldırganlarla işbirlikçilerine karşı seferber olmasıdır.

--------------------------------------------------------------------------------------

İran ve Irak sınırına askeri yığınak!

İran ve Irak sınırına yapılan askeri yığınak ile ilgili tartışmalar artarak sürüyor. Sermaye devleti bu durumu PKK'ya dönük askeri operasyonla gerekçelendirmeye çalışıyor. Elbette bu bir yanıyla doğrudur. Bu amaçla ordunun operasyonlarını yoğunlaştırdığı, ABD ve İsrail gizli servislerinden de istihbarat desteği alındığı en yetkili ağızlarca kabul edilmektedir. Bu hazırlık, Kürt halkına dönük yeni ve büyük bir savaş ilanının ifadesidir. Ancak, sınıra yapılan yığınağın artarak devam etmesi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nın Şırnak'a taşınması, daha farklı ve kapsamlı hesapların yapıldığının da açık göstergesidir.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt yaptığı açıklamada “Olağanüstü bir durum yok. Her yıl yapılan bir operasyon gibi. Ama biraz uzun sürecek” diyerek, yığınağı normal bir durum olarak sunmaya çalışmaktadır. Oysa, yapılan yığınağın genel olarak ABD emperyalizminin bölgesel politikalarıyla, özel olarak da İran'a yönelik savaş tehdidiyle bağlantılı olduğu her geçen gün daha da belirginleşmektedir.

ABD emperyalizmi, sömürgeci sermaye devletinin PKK'ye dönük hassasiyetini hesaba katmaktadır. Bölgesel savaş stratejisini güvenceye almak, İran'a yönelik savaşa sermaye devletini ortak edebilmek için, PKK'nin Güney Kürdistan'ında bulunan Kandil Dağı'ndaki güçlerini yoketmeye yönelik operasyona destek verdiği görülmektedir. İsrail ve ABD emperyalizminin sermaye devletine istihbarat desteği verdiği haberleri sermaye basınına da yansımıştır. ABD emperyalizmi PKK'ye dönük operasyonu destekleyerek, İran halkına yönelik saldırganlıkta Türk devletini daha ileri bir işbirliğine razı etme hesabını yapmaktadır.

Washington Times gazetesinin başyazarı yazısında, “Washington Ankara'nın, ABD'nin Türkiye'nin PKK'ye karşı sınırlandırdığını düşünmesine izin vermemeli. Böylesi bir sonuç Türkiye'yi batı ile bağları pahasına, İran dahil müslüman komşularına daha da yakınlaştırır. Yaşar Büyükanıt Irak konusunda Amerikan talebinin yerine getirilmesinden yanaydı” demektedir. Bu ve benzeri değerlendirmeler, sınıra yapılan yığınağın tek nedeninin PKK olmadığının açık göstergesidir.

Öte yandan, işçi ve emekçilerin ABD emperyalizmine dönük öfke ve nefretini sınırlandırmada, PKK operasyonuna ABD desteği propagandasının etkili olacağı açıktır.

Kürt halkına dönük kirli savaş içinden geçtiğimiz dönemde yeni bir boyut kazanmıştır. İmha savaşı daha kapsamlı bir hale getirilmek istenmektedir. Bunun da ötesinde işçi ve emekçi çocuklarının İran savaşının içine atılması tehlikesi her geçen gün daha da büyümektedir. Bu kirli savaş hazırlıklarına karşı mücadeleyi örgütlemek sınıf devrimcilerinin öncelikli görevleri arasındadır.