29 Nisan 2006 Sayı: 2006/16 (16)
  Kızıl Bayrak'tan
   Güncel sorular, yakıcı sorunlar ve tarihsel önemde sorumluluklar
  ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti
  Rice'ı protesto eylemleri
  İlerici-devrimci güçlerden anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı
  İMF yeni saldırılar için geliyor
  Temiz bir çevre için sosyalizm!
Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler
Şemdinli savcısı düzen ordusunun gazabına uğradı
Van savcısı çeteci generale dokunduğu için görevden alındı
Sosyal Güvenlik Yasası mecliste kabul edildi
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin 1 Mayıs pikniği yapıldı
Küçükçekmece BDSP'nin 1 Mayıs çalışmaları
Pendik Kartal Maltepe İşçi Platformu'nun 1 Mayıs çalışmalarından
  Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs hazırlık sürecine ilişkin açıklama ve çağrı/ 1 Mayıs ayrışması;iki ayrı politik tutum, iki ayrı irade / (Orta sayfa)
  1 Mayıs'ta i ş bırakarak alanlara çıkma çağrısı
  Ankara Mamak'ta 1 Mayıs faaliyetleri
  1 Mayıs hazırlık çalışmalarından
  Rusya İran'a amborgo uygulanmasına karşı çıktı
  Nepal'de kitlesel eylemler devam ediyor
  İMF başekonomisti;"Ey dünya hiç bu kadar iyi olmamıştın"
  Üniversitelerde faşist saldırılar sürüyor
  İÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri formasyon çalışması devam ediyor
  İLGP Lise Kurultayı Sonuç Bildirgesi
  İLGP Lise Kurultayı "Meslek Liseleri" tebliği
  İLGP Lise Kurultayı 1 Mayıs tebliği
  Biji 1 Gulan /Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Nereye gidiyoruz? /Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler...

Kâr uğruna insan yaşamını hiçe sayan insanlık düşmanı kapitalizm!

İstanbul Tuzla, Kocaeli'nin Gebze ilçeleri ve Edirne Uzunköprü'den sonra Kartal'da, Ortadağ Mezarlığı karşısındaki evlere 500 metre mesafedeki dere yatağı kenarında içlerinde kırmızı renkli sıvı madde bulunan variller bulundu. İstanbul Belediyesi Çevre Komisyonu'nun ‘zehirli değil' açıklamasına, doğal olarak, kimse inanmadı. Çevrenin korunması konusunda etkin bir çalışma ancak devlet eliyle yapılabilecekken, belediyelere de önemli görevler düştüğü biliniyor. Görevini yapmayan bu devlet ve düzen kurumları, şimdi zehirler ortaya saçılınca, biraz da kendi suçlarını örtbas etme mahiyetinde böyle açıklamalara ihtiyaç duyuyorlar. Edirne'nin Uzunköprü ilçesi yakınlarında bulunan şüpheli varillerden alınan örneklerin pozitif çıkması üzerine açıklama yapan Edirne Valisi Nusret Miroğlu da; “Varillerin kime ait olduğu yönünde herhangi bir tespit yok” demiş. Bu tür atık üretebilecek tesisler belliyken, sıradan vatandaş bile adres gösterebilecekken, koskoca valinin ‘tespit edilemedi' demesi, komikliğin ötesinde, o şaşkınlıkla, düşünmeden uydurulmuş yalandır sadece. Düşünmeye fırsatları olsa daha inandırıcı yalanlar uydurabilirler.

Valilerin, belediye yetkililerinin uydurduğu yalanlar, Ankara'da üretilenlerin yanında devede kulak kalıyor kuşkusuz. Tuzla'da ilk variller bulunduğunda Çevre Bakanı Pepe'nin konuşmaları hatırlanacaktır. Bu zatın o konuşmalarına bakıldığında sanılır ki çevre konusunda son derece hassastır. Makamının gereğini yerine getirmek için de canla başla uğraşmaktadır. Oysa gerçeğin oluşturulmaya çalışılan bu görüntü ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı ortada.

O kadar yaygarasını yaptıkları Çevre Yasası'nın görüşülememesi için meclis sıralarını boşaltıyorlar. Ayrıca, diyelim ki yasayı çıkardılar, kim uygulayacak? Patronların maaşa bağladığı devlet ve belediye yetkilileri mi? Çevre Bakanı Pepe, çevre yasasını işlevli kılmak için Bakanlık bünyesinde (ama sanayice beslenmeyen) bir denetim birimi kurulmasını da eklemiş mi yasa taslağına? Kuşkusuz böyle bir şey yok. Çünkü valiler ve belediyelerle birlikte Çevre Bakanı'nın da dahil olduğu sistemin buna ihtiyacı yok.

Bu sistemde bu tür yasalar kitleleri oyalama amacıyla yapılıyor. Yasalar ister bugün olduğu gibi fazla bir caydırıcılığa sahip olmasın, isterse hazırlanan yasa için iddia edildiği gibi oldukça ağır ve sert hükümler çersin, sonuç değişmiyor; cemaat ne derse desin imam bildiğini okumaya devam ediyor, edebiliyor, nalıncı sisteminin keseri hep imamlardan yana yontuyor. Yetkili makamlardaki şahısların insanlık düşmanlığı tabirini hak edecek ağırlıkta suç işledikleri ortada kuşkusuz. Ancak, sistemin açığa çıkan her suçunda olduğu gibi bunda da suçların tümüyle bireylere yamanıp suç düzeninin temize çıkarılmasına izin vermemek, işçi ve emekçi kitlelerin kapitalist sistemin insanlık düşmanı karakterini tanıması için propagandayı yoğunlaştırmak gerekiyor.

Düzen cephesi konuya ilişkin o kadar fazla malzeme sunuyor ki, devrimcilerin propaganda malzemesi edinme sıkıntısı çekmesine de imkan bulunmuyor. Tuzla'da ilk varillerin tesadüfen ortaya çıkarılmasını takiben, gazetelerde her gün yeni bilgiler döktürülüyor.

Bunların arasında, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun, Dilovası'ndaki sanayi atıklarının araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'na verdiği bilgiler oldukça çarpıcı: “Dilovası beldesinde 10 yıl yaşamanın, kanserden ölme riskini diğer ölümlere göre 4 kat daha fazla artırdığını, 2004'te 109 ölüm vakası görüldüğünü, ölenlerin 31'inin Dilovası'nda ikamet etmediğinin anlaşıldığını, geriye kalan 78 ölüm vakasını incelemek için tek tek bu kişilerin ailelerini ziyaret ettiklerini ve bu ölümlerden 26'sının kanserden kaynaklı olduğunu” söyleyen Prof. Dr. Hamzaoğlu, Dilovası beldesinde mide ve akciğer kanseri görülme oranının dünyadakinden 2.6, prostat kanserinin ise 3.2 kat fazla olduğunu belirtiyor.

Ortaya saçılan bilgilerin düzen ve devlet cephesine ait olanları ise gerçekten ibretlik. OSB'lerin maaşa bağladığı, hediyeye boğduğu valiler mi ararsınız, yoksa zehirler ortaya saçılınca yakınmayı ihmal etmeyip, sıra çevre yasasını görüşmeye geldiğinde meclis sıralarını boş bırakan milletvekillerini mi?..

OSB'lerden bağlanan maaşı, hediye edilen jip ve Mersedesi soran medya mensuplarına; uygulamayı kendisinin başlatmadığı, önceki vali zamanında da bu paraların alındığı savunusuyla, “Zaten valinin müteşebbis heyeti başkanlığı yasal zorunluluk, bu hakkı huzur paralarının alınması da öyle”, “Dilovası OSB'deki kirlilik benimle mi başlamış?” diyen Kocaeli Valisi Erdal Ata, aslında konuya ilişkin çok çirkin fakat çarpıcı bir gerçeğin altını çizmiş oluyor: Kapitalizmi devletten ayrı, kendi başına bir sanayi kuruluşları topluluğu gibi görmek veya göstermeye çalışmak çok temel bir hataya işaret ediyor. Çünkü kapitalizm, bir üretim biçiminden öte, bir sistemin adı ve alt-üst yapısıyla, devleti-yerel yönetimiyle, üretimi-tüketimi-paylaşımıyla, kültürü-kültürsüzlüğü, ahlakı-ahlaksızlığıyla yürürlükte, toplumu tahakkümü altına almış, işliyor.

Kocaeli Valisi, size ne kadar ahlakdışı gelirse gelsin, doğruyu söylüyor. Sistem böyle kurulmuş. Sanayiciler devletin aç gözlü memurlarını doyuracaklar ki işleri yürüsün. Valileri, belediye yöneticilerini, hatta “yüce” meclisin cüce vekillerini görecekler ki, onlar da bazı şeyleri görmemeyi kabul etsin.

Ortalıkta dönen para öyle küçük miktarlarda da değil. Basın, Kocaeli Valisi'nin ildeki 12 organize sanayi bölgesi (OSB) sayesinde krallar gibi yaşadığını yazıyor. İki ay kadar önce 350 bin YTL değerinde Mercedes makam arabası alınmış. Ayrıca, müteşebbis heyet başkanı olduğu OSB'lerden de ayda 6 bin YTL maaş alıyormuş.

Vali Ata'nın da belirttiği gibi, OSB'lerin maaşa bağladığı tek vali kendisi olmadığı gibi, bu yeni bir olgu da değil ve daha da önemlisi yasal. Evet, valilere verilecek rüşvet yasalarla belirlenmiş!.. Devletin valisine verdiği maaş 2 bin 900 YTL, almasını yasalarla düzenlediği rüşvet ise 6 bin YTL…