29 Nisan 2006 Sayı: 2006/16 (16)
  Kızıl Bayrak'tan
   Güncel sorular, yakıcı sorunlar ve tarihsel önemde sorumluluklar
  ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti
  Rice'ı protesto eylemleri
  İlerici-devrimci güçlerden anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı
  İMF yeni saldırılar için geliyor
  Temiz bir çevre için sosyalizm!
Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler
Şemdinli savcısı düzen ordusunun gazabına uğradı
Van savcısı çeteci generale dokunduğu için görevden alındı
Sosyal Güvenlik Yasası mecliste kabul edildi
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin 1 Mayıs pikniği yapıldı
Küçükçekmece BDSP'nin 1 Mayıs çalışmaları
Pendik Kartal Maltepe İşçi Platformu'nun 1 Mayıs çalışmalarından
  Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs hazırlık sürecine ilişkin açıklama ve çağrı/ 1 Mayıs ayrışması;iki ayrı politik tutum, iki ayrı irade / (Orta sayfa)
  1 Mayıs'ta i ş bırakarak alanlara çıkma çağrısı
  Ankara Mamak'ta 1 Mayıs faaliyetleri
  1 Mayıs hazırlık çalışmalarından
  Rusya İran'a amborgo uygulanmasına karşı çıktı
  Nepal'de kitlesel eylemler devam ediyor
  İMF başekonomisti;"Ey dünya hiç bu kadar iyi olmamıştın"
  Üniversitelerde faşist saldırılar sürüyor
  İÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri formasyon çalışması devam ediyor
  İLGP Lise Kurultayı Sonuç Bildirgesi
  İLGP Lise Kurultayı "Meslek Liseleri" tebliği
  İLGP Lise Kurultayı 1 Mayıs tebliği
  Biji 1 Gulan /Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Nereye gidiyoruz? /Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Rusya İran'a ambargo uygulanmasına karşı çıktı

BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri (Rusya, Çin, Fransa, ABD, İngiltere) ile Almanya'nın katılımıyla Moskova'da gerçekleşen toplantıda da mutabakat sağlanamadı. Beklenen bu sonuç, Rusya ile Çin'in, ABD ile batılı müttefiklerinden farklı tavır almasından kaynaklanıyor. İran'la çok yönlü çıkar ilişkileri bulunan Rusya-Çin ikilisi, ABD'nin İran'a ambargo uygulanması için yaptığı dayatmaya onay vermedi.

Rusya, nükleer faaliyetleri nedeniyle İran'a yaptırım uygulanabilmesi için bu ülkenin nükleer programının barışçıl amaçlı olmadığının kanıtlanması gerektiğini açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran'a yaptırım kararının somut gerçeklere dayanması gerektiğini söyledi. Bir başka sözcü ise “Bu sorunun güç kullanılarak çözülmesine kesinlikle karşıyız ve çabalarımız bu temelde yoğunlaşacak” dedi.

Rusya hükümeti, İran'da inşa edilecek bir nükleer santral konusunda yapılan işbirliğine son vermeleri yolunda ABD'den gelen çağrıyı da bir kez daha reddetti. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Her ülkenin, hangi ülkelerle işbirliği yapacağına karar verme hakkı vardır” denildi.

Çin'le Rusya'nın, İran'daki çıkarlarının daha da güçlenmesini sağlayacak yeni adımlar atmaları da gündemde. Asia Times dergisinde yayınlanan bir haberde, Şanghay İşbirliği Örgütü'nde (ŞİÖ) daha önce gözlemci statüsünde bulunan Moğolistan, İran, Hindistan ve Pakistan'ın tam üyeliğinin söz konusu olabileceği bildirildi. Tam üyelik süreciyle birlikte ŞİÖ, 15 Haziran'da yapacağı toplantıda İran'ın nükleer enerji hakkı ile ilgili bir değerlendirme yapacak. Kuruluşun İran nükleer sorununda taraf olma isteğinin, ABD'ye karşı daha net bir tutum alma ihtiyacından doğduğu belirtiliyor.

İran yönetimi de ŞİÖ üyeliğine sıcak bakıyor. Geçen hafta Moskova'yı ziyaret eden İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammedi, “ŞİÖ'nün genişlemesinin dünyayı daha adil kılabileceğini” belirtti. Muhammedi, Rusya ve İran'ın enerji üreten ülkeler olarak faaliyetlerini koordine etmesi gerektiğini belirterek, bir İran-Rusya “doğalgaz ve petrol yayı” oluşturulmasından söz etti. İranlı yetkili, nükleer programları konusunda ŞİÖ'den destek istediklerini de vurguladı.

Bu arada İran Devlet Radyosu, Rusya'da temaslarda bulunan İran'ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Ali Aşgar Sultaniya'ya dayandırdığı bir haberinde, İran'la Rusya'nın ortak uranyum zenginleştirme programı konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi. Anlaşmayla ilgili henüz ayrıntılı bilgi verilmedi.

Batılı emperyalistlerin baskılarına karşı direnen, Rusya ile anlaşmanın yanı sıra ŞİÖ ile de ilişkilerini geliştirmeye çalışan İran yönetimi, nükleer faaliyetlerden geri dönüş olmayacağını bir kez daha ilan etti. Konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “İran, nükleer faaliyetlerini ve uranyum zenginleştirme çalışmalarını hiçbir şekilde durdurmayacak” dedi. Müzakereden yana olduklarını vurgulayan sözcü, “İran'ın nükleer programı konusunda bir sorun yok ama ABD bunu dünya kamuoyuna bir sorun olarak göstermeye çalışıyor” yorumunu yaptı. Nükleer faaliyetlerinin UAEA denetiminde olmasından yana olduklarını da ifade ederek, UAEA ile ciddi bir işbirliği yaptıklarını, bu işbirliğini sürdürmekten yana olduklarını da belirtti.

Rusya ile Çin'in tavrı savaş kundakçılarını rahatsız etti. Güvenlik Konseyi onaylı bir saldırı için gerekli desteği alamayan Bush liderliğindeki neo-faşist çete, iğrenç tehditler savurarak, İran'ın nükleer programından vazgeçmemesi durumunda bu ülkeye silah ambargosu uygulama çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns yaptığı açıklamada, ABD'nin İran'ın nükleer programına karşı diğer ülkelerle birlikte hareket etmesinin yanı sıra, “gerekirse tek yanlı bir eyleme hazır” olduğunu söyledi.

Savaş çetesinin başı Bush ise, İran'a karşı nükleer silahlarla saldırı düzenlenmesini dahi “bir olasılık” olarak gördüğü tehdidini savurdu.

İran'ın ŞİÖ'ye tam üyeliğinin gerçekleşmesi durumunda, ABD emperyalizmi ile batılı müttefiklerinin işi daha da zorlaşacaktır. Zira böylesi bir adım hem İran yönetiminin emperyalist/siyonist kuşatmaya karşı direnme gücünü arttıracak, hem de Rusya-Çin ikilisinin ambargo veya olası bir askeri saldırıya onay vermeleri ihtimalini zayıflatacaktır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Irak'ta yeni kukla hükümeti kurma pazarlığı sonuçlandı

Emperyalist orduların işgali altındaki Irak'ta seçimler dört ayı aşkın süre önce yapılmıştı. Seçimlerin hemen ardından, etnik-mezhepsel kimliği ile öne çıkan “Şii Arap”, “Sünni Arap”, “Kürt” partileri arasında pazarlık başlamış, ancak savaş çetesinin Bağdat'taki temsilcisi Zalmay Halilzad tarafından yapılan müdahalelere rağmen yeni kukla hükümet kurulamamıştı. Şii Arap ittifakının, hükümet kurmakla görevlendirdiği başbakan adayı İbrahim Caferi'yi geri çekip, yerine Cevad el-Maliki'yi atamasının ardından, yeni kukla hükümetin nihayet kurulacağı bildirildi.

Seçimler sonrasında da Irak'taki cehennemi ortamda bir değişiklik olmamıştır. Hasan Askeri Türbesi'nin bombalanması ise, durumu daha da vahimleştirmiş, Araplar arasında Şii-Sünni mezhep çatışmasını körüklemiştir. Keyfi tutuklamalar, işkenceler, adam kaçırmalar, kitlesel katliamlar bu süre içinde yaygınlaşarak devam etmiş; seçimlerin yapılmasından kukla hükümetin kurulduğu şu günlere kadar geçen sürede binlerce Iraklı, emperyalistlerini ihraç ettiği “demokrasiye” kurban gitmiştir. Yeni kurulacak kukla hükümetin de bu tabloda herhangi bir değişiklik yapabilmesi olası görünmüyor.

Bağdat'tan gelen son haberlere göre, Şii-Sünni Araplar ile Kürtler, yeni kukla hükümetin kurulması konusunda mutabakata varmış bulunuyorlar. Şii İttifak, İbrahim Caferi yerine başbakan adayı olarak Cevat El Maliki'nin adını açıkladı. Sömürge valisi Halilzad komutasındaki Iraklı politikacıların, yeni başbakan adayına karar verilmesinden sonra devlet başkanlığı konseyi ve meclis başkanı konusunda da anlaştığı bildirildi

Şii ittifakında yer alan İslam Devrimi Yüksek Konseyi'nden Celaleddin Essahir, yapılan toplantıda, ittifak bünyesindeki 7 partinin liderlerinin, El Maliki'nin başbakan adayı olması konusunda anlaşmaya vardıklarını söyledi. Şii Milletvekili Rıza Cevad Taki ise, El Maliki'nin adaylığı konusunda uzlaşılmasının ardından Şii, Sünni ve Kürt partilerinin, devlet başkanı ve iki yardımcısından oluşan devlet başkanlığı konseyi ile meclis başkanı konusunda da mutabık kaldıklarını bildirdi. Bir Kürt olan “devlet başkanı” Celal Talabani'nin bu görevde kalmasına, Sünni Tarık El Haşimi ile Şii Adil Abdülmehdi'nin devlet başkanı yardımcısı olmalarına ve Sünni Mahmud El Meşhedeni'nin de meclis başkanı olmasına karar verildiğini söyledi. Talabani, hükümeti kurma görevini Maliki'ye verdi. Maliki ilk açıklamasında militan gruplara “Irak ordusuna katılın” çağrısı yaptı. Maliki'nin direnişçilere silah bırakmaları yönünde çağrı yapmaması dikkat çekici bulundu.

Haydutbaşı Bush, “yeni Irak hükümetinin ABD'yi daha güvenli hale getireceğini” iddia ederek, bu yeni adımın ülkedeki ABD'li askerlerin çekilmesi yönünde bir başlangıç olabileceğini savundu. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da, Cevad El Maliki'nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden memnuniyet duyduğunu, Maliki'yle çalışmak istediğini söyledi.

İşgal ordularının kontrolü altında süren pazarlıkların bir sonuca bağlanması ile kurulacak yeni kukla hükümetin, Irak halklarının kaderinde herhangi bir değişiklik yapabilme iradesinden yoksun olacağı ortada. Emperyalist ordularla doğrudan veya dolaylı işbirliği içinde bulunan siyasi/dini oluşumların, halkların işgalcilerden kurtarılmış bir Irak özlemine karşılık vermesi söz konusu olamaz. Bu onurlu geleceğe ulaşmak ise ancak, halkların laik, demokratik ve anti-emperyalist bir program etrafından birleşip direnebilmesi ölçüsünde mümkün olabilecektir.