29 Nisan 2006 Sayı: 2006/16 (16)
  Kızıl Bayrak'tan
   Güncel sorular, yakıcı sorunlar ve tarihsel önemde sorumluluklar
  ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye ziyareti
  Rice'ı protesto eylemleri
  İlerici-devrimci güçlerden anti-emperyalist mücadeleyi yükseltme çağrısı
  İMF yeni saldırılar için geliyor
  Temiz bir çevre için sosyalizm!
Zehirli sanayi artıkları skandalında yeni halka: Dilovası'nda kanserli ölümler
Şemdinli savcısı düzen ordusunun gazabına uğradı
Van savcısı çeteci generale dokunduğu için görevden alındı
Sosyal Güvenlik Yasası mecliste kabul edildi
İstanbul İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin 1 Mayıs pikniği yapıldı
Küçükçekmece BDSP'nin 1 Mayıs çalışmaları
Pendik Kartal Maltepe İşçi Platformu'nun 1 Mayıs çalışmalarından
  Devrimci 1 Mayıs Platformu'ndan 1 Mayıs hazırlık sürecine ilişkin açıklama ve çağrı/ 1 Mayıs ayrışması;iki ayrı politik tutum, iki ayrı irade / (Orta sayfa)
  1 Mayıs'ta i ş bırakarak alanlara çıkma çağrısı
  Ankara Mamak'ta 1 Mayıs faaliyetleri
  1 Mayıs hazırlık çalışmalarından
  Rusya İran'a amborgo uygulanmasına karşı çıktı
  Nepal'de kitlesel eylemler devam ediyor
  İMF başekonomisti;"Ey dünya hiç bu kadar iyi olmamıştın"
  Üniversitelerde faşist saldırılar sürüyor
  İÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri formasyon çalışması devam ediyor
  İLGP Lise Kurultayı Sonuç Bildirgesi
  İLGP Lise Kurultayı "Meslek Liseleri" tebliği
  İLGP Lise Kurultayı 1 Mayıs tebliği
  Biji 1 Gulan /Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  Nereye gidiyoruz? /Ergin Yıldızoğlu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İMF heyeti 8 Mayıs'ta Türkiye'de...

İMF yeni saldırılar için geliyor

İMF ile hükümet arasında düzenli olarak gerçekleştirilen gözden geçirme görüşmelerine geçtiğimiz sonbaharda belli bir süreliğine ara verilmişti. Bunun tek bir nedeni vardı. İMF, görüşmelere devam edilmesi için AKP hükümetinin önündeki görevleri bir an önce yapmasını istiyordu. İMF'nin ısrarı özellikle de sosyal yıkım yasaları konusundaydı. İMF bu yasaların bir an evvel meclisten geçmesi için diretiyor, bunu gözden geçirme görüşmelerinin ve dolayısıyla stand by anlaşmasının devamı için temel koşullardan biri sayıyordu. Sosyal yıkım yasalarının meclise gönderilmesi hükümetin bazı hesapları nedeniyle 2006 yılına bırakılınca İMF de bu yasalar çıkartılıncaya kadar gözden geçirme görüşmelerinin askıya alınmasını istemişti.

İMF'den aldığı direktifleri ne pahasına olursa olsun yerine getirmeye kararlı olan hükümet, son birkaç aydan bu yana yoğun bir çaba gösterdi. Bu çaba sonucu sosyal yıkım yasa tasarıları meclise geldi, geceli gündüzlü görüşülerek komisyonlardan geçirildi. Ve işin uzamaması için “temel yasa” olarak genel kurulun önüne konuldu. CHP'liler “temel yasa” konusunu bahane edip görüşmelerden çekildiler. AKP milletvekillerinin derdi de bu yasaların ne getirip ne götürdüğü değildi. Yasaya kıyak emeklilikle ilgili kimi rüşvet maddeler de eklenince AKP milletvekillerinin kolları durmaksızın inip kalkmaya başladı ve normalde görüşülmesi aylar sürecek yasa sadece 8 saat içinde mecliste kabul edildi.

Yasaların meclisten geçmesiyle hükümet rahat bir nefes aldı. Bu arada İMF ile görüşmelerin sürdürülmesinin de önü açılmış oldu. İMF heyetinin görüşmeler için çağrılacağını ilk olarak Devlet Bakanı Ali Babacan ifade etti. Birkaç gün sonra da Hazine Müsteşarlığı bir açıklama yayınlayarak gözden geçirme görüşmeleri çerçevesinde Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki bir İMF heyetinin Türkiye'ye davet edildiğini, heyetin 8 Mayıs günü geleceğini bildirdi. Basına yansıyan bilgilere göre İMF heyeti önce İstanbul'da sermayenin önde gelen temsilcileriyle görüşecek, sonra da Ankara'ya geçecek.

Görüşmelerin içeriğine ilişkin henüz resmi bir açıklama yok. Fakat hem basına yansıyan bilgiler, hem de İMF'ye verilen son niyet mektubu, görüşmelerin içeriği hakkında ipuçları sunuyor.

Buna göre hükümetin şu birkaç ay içerisinde vergilerle ilgili bazı önemli düzenlemeler yapması, Gelir İdaresi'ni yeniden yapılandırması, büyük vergi mükellefleri için ayrı bir birim kurması vb gerekiyor. Bunlar niyet mektubunda yapısal kriterler olarak tanımlanmış ve gözden geçirme görüşmelerinde gündeme gelecekleri kesin.

Görüşmelerde belediye borçlarının yeniden yapılandırılmasına dair hükümet raporu görüşülecek, ayrıca bankacılık ve finans sektörüyle ilgili birçok yeni düzenleme de ele alınacak. Bu başlık altında görüşülecek en önemli konu kamu bankalarının satışı için somut bir takvim belirlenmesi. Zira önümüzdeki dönemde Ziraat Bankası ve Halk Bankası bu plan doğrultusunda talana açılacak.

Tabii bir de uygulanan ekonomik programın denetlenmesi var. İMF heyeti enflasyon ve faizler konusunda yaşanan gelişmeleri inceleyecek, hükümetin emir ve telkinleri gereğince yerine getirip getirmediğini denetleyecek.

İMF yönetiminin zaman zaman dile getirdiği cari açık konusunun bu görüşmelerde de masaya gelmesi güçlü bir ihtimal. Nitekim İMF'nin geçen hafta yayınladığı “Dünya Ekonomik Görünümü” raporunun Türkiye ilgili bölümünde üzerinde en çok durulan konuların başında cari açık meselesi geliyor. Raporda Türkiye'nin 2006 yılı cari açığı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 6,5'u kadar öngörülüyor ve bunun dikkatle izlenmesi gereken bir oran olduğu ifade ediliyor.

Görüşmelerde öncelikle vergi konusunun görüşüleceği Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın son açıklamasıyla neredeyse kesinlik kazanmış durumda. Kemal Unakıtan, hafta başında bir açıklama yaparak istihdam üzerindeki vergi yükünün en kısa sürede düşürüleceğini, böylelikle patronların işçilik maliyetleri konusunda Çin ve Hindistan ile rekabet edebilir duruma geleceklerini söyledi.

Kemal Unakıtan'ın bu son açıklaması bile, İMF heyetinin gerçekleştireceği ziyaretten işçi ve emekçiler için hiç de hayırlı sonuçlar çıkmayacağını gösteriyor. Hatırlanacağı gibi bundan bir süre önce hükümet patronlar üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde aşağı çekmişti. Şimdi bu konuda yeni bir adım atılacak. Patronların üzerindeki vergi yükü daha da azaltılacak. Buna karşılık esas olarak işçi ve emekçilerin cebinden çıkan dolaylı vergiler daha da arttırılacak.

İMF heyetinin ziyaretinin zamanlaması da ilginçtir. İşçi ve emekçilere dönük yeni saldırı planlarının yapılacağı görüşmelerin 1 Mayıs sonrasına bırakılması bilinçli bir tutumun ifadesidir. Sermaye, 1 Mayıs'ta sınıfın ve emekçilerin ortaya koyacakları tabloyu görüp kendi planlarını biraz da buna göre oluşturmak niyetindedir. Zayıf bir 1 Mayıs tablosu onları yeni saldırılar için çok daha fazla cesaretlendirecektir. Yeni saldırıların önünü kesmenin yolu ne pahasına olursa olsun 1 Mayıs'ı kazanmaktır.

---------------------------------------------------------------------------------------

Sendikal ihanet çeteleri başından beri saldırılara destek veriyorlar!..

Bakandan ihanetin itirafı!

Sosyal yıkım yasaları meclisten geçti. Fakat konuyla ilgili tartışmalar henüz sürüyor. Çıkartılan yıkım yasalarını topluma çok büyük bir reformmuş gibi sunma yönündeki yalan kampanyası da bu arada devam ediyor. Yalan kampanyasını yeni açıklamalarla sürdüren hükümet üyeleri bu arada bazı gerçekleri de itiraf ediyorlar. İtiraf edilen gerçeklerden biri de sendikal ihanet çetelerine ilişkin.

Bilindiği gibi sendikaların bağlı olduğu konfederasyonların yöneticileri ile onların oluşturduğu Emek Platformu, İMF patentli sosyal yıkım yasalarına karşı mücadele adına hiçbir şey yapmadılar. Yapmadılar çünkü işçi ve emekçiler adına değil, sermaye adına hareket ediyorlardı. Asıl misyonları işçi ve emekçilerin mücadelesini engellemek, böylece sermayenin işini kolaylaştırmaktı.

Böyle olduğu içindir ki, hazırlanan yasaların büyük bir yıkım anlamına geldiğini, hükümetin işçi ve emekçilerin istek ve çıkarlarını zerre kadar dikkate almayacağını bile bile oyalama taktiklerine başvurdular. Güya yasaları işçi ve emekçilerin çıkarlarını da dikkate alan bir içeriğe kavuşturmak için öneri listeleri hazırlayıp hükümetin kapısını aşındırdılar. Hükümetle bitip tükenmez görüşmeler gerçekleştirdiler. Sanki bu görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkacakmış gibi işçi ve emekçilere sahte umut dağıttılar, onları kandırdılar. Hükümetin bu önerileri dikkate almadığı ortaya çıktığında, yasalar birer birer meclisten geçmeye başladığında ise ortadan yok oldular.

Sonuçta işçi ve emekçiler önlerine kurulan bu sendikal ihanet barikatını aşamadılar. Yerellerde parçalı olarak gerçekleştirilen eylem ve etkinlikler ise sonuçsuz kaldı, hükümete geri adım attırmaya yetmedi. Fakat sendikal ihanet çeteleri tarafından arkadan hançerlenen işçi ve emekçilerin bu eylemleri bile hükümeti çileden çıkartmış görünüyor. Dahası, hükümetin Çalışma Bakanı, bu eylemlerden konfederasyon yöneticilerini sorumlu tutarak onlara sitem ediyor. Sendikacılara kızan Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu “3, 5 yıldır işin içinde olanlar 4 madde için sokağa çıkmaktan söz ediyor” diyerek aynı zamanda bu saldırıları sendikal ihanet çeteleriyle birlikte kotardıklarını da itiraf etmiş oluyor. Gerçekten de ihanet çeteleri en başından beri bu işin içindedirler. Saldırı yasalarının hazırlanma sürecinden günü gününe haberdardırlar.

Fakat Çalışma Bakanı bir konuda yanılıyor. Yasa tasarıları meclise geldiğinde işçi ve emekçileri eylem için sokağa çağıranlar onun sitem ettiği ihanet çeteleri değildi. Bu eylemlerin yükünü omuzlayanlar, konfederasyonlara bağlı sendika ve konfederasyonlardaki mücadeleden yana işçi ve emekçilerdi. Sınıfın mücadelesine sahip çıkan devrimciler ve ilericilerdi.

O nedenle sermaye hükümetinin Çalışma Bakanı gönlünü ferah tutsun. Konfederasyon yöneticilerini sokağa çıkmakla, eylem yapmakla suçlamasın. Şu günlerde, sermaye hizmet etmiş olmanın uşakça gururunu doyasıya yaşayan ihanet çetelerine haksızlık etmesin. Sermayenin uşaklarını boş yere üzmesin.