18 Mart 2006 Sayı: 2006/10 (10)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe
bir çağrıdır!
  Şemdinli iddianamesi üzerine
  Şemdinli ve kontra medyanın postal yalayıcılığı
  Ordu tavrını açıkladı... Kontrgerilla faaliyetlerine tam hız devam!
Yeni saldırılar ve sınıf hareketi
  EP yönetiminin gönüllü işbirliği!
Sağlıkta yıkım politikası devam ediyor
Sağlık çalışanlarının 14 Mart eylemleri
  Gazi direnişinin yıldönümünde eylem ve etkinlikler...
  Gülsuyu’nda Gazi anması… Gazi’nin hesabı sorulacak!
Sözleşmeli çalışma devam ediyor!
  Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri
“Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na karşı biraraya geldi...
  Ortak açıklama; 2006 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü
politik ve pratik olarak kazandık!
  Gençliğin
devrimci hareketini büyütmek için! (Orta sayfa)
   Kentler ve yeni tehlikeli “sınıflar”/Yüksel Akkaya
   Emperyalist güçler siyonist ilhakçıların hizmetinde
   Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi’ne sevketti...
  Dünyanın kanını emenlerin listesi yayınlandı!
  Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...
  Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor
  AEG grevi sona erdi!
  Yurtdışında 8 Mart etkinlikleri...
  Gençliğin mücadelesinden...
  Has Alüminyum işçileriyle dayanışmaya!
  Ümraniye İşçi Platformu kuruldu!
  Cejna Newroz piroz be!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor

Militan mücadele geleneğiyle bilinen Kore işçi sınıfı, bugünlerde 12 gün sürmesi planlanan bir genel greve hazırlanıyor. Grev çağrısını yapan Kore Sendikalar Konfederasyonu (KCTU), sermaye uşağı Kore hükümetinin hazırladığı, “emek piyasasını serbestleştirme”yi amaçlayan yeni yasa tasarısına karşı direneceğini ilan etmiş oldu.

Kısa süre önce başarıyla tamamlanan iki günlük genel greve önderlik eden KCTU, 3-14 Nisan tarihleri arasında ülke çapında genel greve gidileceğini duyurdu. Uzun süreli genel grev, Kore işçi sınıfının, rejimin dayattığı saldırıyı püskürtmek için kavga alanlarına inme konusunda kararlı olduğunu gösterdi. Büyük tekellerin çıkarları doğrultusunda gündeme getirilen yasa tasarısı esnek üretimi, geçici ve taşeron işçi istihdamını kolaylaştırırken, iş güvencesine karşı da azgın bir saldırı niteliği taşıyor. Bu kapsamlı saldırının hayata geçirilmesinin kolay olmadığını bilen gerici Kore rejimi, devletin kolluk kuvvetlerini sendika liderleri üzerine salmış bulunuyor.

Kore burjuvazisi ve onun devleti, çoğu zaman grevleri “yasadışı” ilan ederek üniformalı ve cüppeli bekçilerini işçilerin üzerine saldırtmaktadır. Geçen hafta 16 bin devlet demiryolu çalışanının gerçekleştirdiği üç günlük grev sırasında da işçiler, devletin geleneksel zorbalığıyla karşılaştılar. Grevci işçiler daha yüksek ücret, daha iyi çalışma koşulları ve hak gaspları yaratacak olan yeni kanun tasarısının geri çekilmesi talepleriyle eyleme geçmişlerdi. Bir diğer önemli talep ise, hızlı trenlerde çalışan 500 kadın işçinin iş güvenliği ve sosyal haklarının iyileştirilmesiydi.

Hükümetin grevi yasadışı ilan etmesiyle birlikte saldırıya geçen kolluk kuvvetleri sendikanın binalarını bastı. Devlet terörü estiren polis, sendikaların bilgisayar ve dökümanlarına el koydu. Polisin baskınları esnasında 231 işçi yasadışı olarak “oturma eylemi” gerçekleştirme “suçundan” tutuklandı.

Demiryolu işçilerinin grevi Kore işçi sınıfından da büyük destek gördü. Aralarında 62 bin Hyundai Motor ve 38 bin Kia Motor işçisinin de bulunduğu 75 işletmeden işçilerin katıldığı iş bırakma eylemleri gerçekleştirildi. Bu arada Seul'da Ulusal Kongre'nin dışında eylem yapan KCTU üyesi işçiler, saldırıya geçen polisle çatıştılar. Demiryolu işçilerinin üç gün süren iş bırakma eylemi, polisin sendika liderlerine yönelik “sürek avı” başlatması ve greve katılan herkesi tutuklamakla tehdit etmesinden sonra sendika tarafından sona erdirilmişti.

4-13 Nisan tarihleri arasında yapılacak genel greve hazırlanan KCTU'nun bünyesinde 742 sendika bulunuyor. Üye sayısı ise 630 bin. Ancak Güney Kore'de işçilerin yasal grev hakkını sadece çalışma koşullarıyla sınırlandıran, yasal düzenlemeler ve siyasal kararlarla ilgili eylemlere izin vermeyen yasa nedeniyle genel grev, “yasadışı eylem” olarak görülüyor. Buna karşın KTCU, esnek istihdam yasa tasarısının durdurulmasını talep etmekle yetinmiyor, aynı zamanda Güney Kore ile ABD arasında devam eden serbest ticaret görüşmelerinin de sona erdirilmesini istiyor.

Greve çıkan işçiler ile sendika önderleri, gerici rejimin yanısıra kapitalistlerin saldırılarına da maruz kalıyorlar. Örneğin önceki hafta gerçekleşen iki günlük genel grev nedeniyle üretimin tamamen durduğu ülkenin en büyük otomotiv şirketi Hyundai Motor'da patronlar, eylem nedeniyle 12 sendika önderi hakkında dava açtı. Şirketin gelecekte de aynı saldırgan tutumu sürdüreceğini ilan etmesine karşın KCTU, yasa tasarısına karşı direneceğini ilan ederek geçici ve taşeron işçilerin de tam zamanlı olarak istihdam edilmesi talebini yükseltiyor. Güney Kore yasaları, yağmacı kapitalistlere iki yıllığına geçici işçi istihdam etme hakkı tanıyor.

Gerici Güney Kore rejiminin sermaye adına gündeme getirdiği saldırıları kolay kolay geri çekmesi beklenmiyor. Öte yandan pervasız saldırının hedefindeki Kore işçi sınıfı da, uzun süreli bir genel greve hazırlanarak kavga davetine icabet edeceğini ilan etmiş bulunuyor. Önümüzdeki günlerde Kore'nin sert sınıf çatışmalarına sahne olması sürpriz olmayacaktır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST) eyleme geçti...

Yeni bir toprak işgali kampanyası başlatıldı

İşçi Partisi (PT) başkanı Lula de Silva'ya destek veren Brezilya'daki Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST), Lula'nın başkanlığa seçilmesinde önemli bir rol oynamıştı. Emekçilerin oylarıyla başa geçen Lula ise, “sol” söylemlerin aksine neo liberal politikaları uygulamaya devam etti. Önceki yönetimin yapamadığını emekçilerin desteğini alan bir başkan olarak gerçekleştiren Lula, bundan dolayı İMF'nin övgülerine de mazhar oldu.

MST gelinen aşamada İşçi Partisi yönetiminden tarım işçileri için çözüm beklemenin zaman kaybından başka bir sonuç yaratmadığını görmüş bulunuyor. Zira Lula rejiminde toprak işgallerini önemli ölçüde azaltan MST, tarım ihracatçısı seçkinlerin zorla köy boşlatma, baskı ve artan saldırılarına maruz kalmış, onbinlerce tarım işçisi, el koyup beraberce işlettikleri kolektif arazilerinden zorla çıkarılmıştır. Ayrıcı yüzlerce öncü tarım işçisi ve eylemci, toprak sahiplerinin kiraladığı katiller ve askerî polis tarafından katledilmiştir. Bu cinayetlerin %90'ı cezasız kalmıştır.

Uzun sayılabilecek bir bekleyişin ardından harekete geçme kararı alan MST, yeni bir işgal kampanyası başlattığını bildirdi. MST, Nisan ayına değin sürecek kampanyada ülkenin farklı yörelerindeki toprakların 120 bin kır işçisi tarafından işgal edileceğini bildirdi. MST yönetimi başlayan kampanyayı 80 ülkeden delegelerin katılımıyla Porto Allegro'da toplanan “Toprak Reformu ve Tarımsal Kalkınma Sempozyumu”nda açıkladı. Dört milyon topraksız aileden oluşan MST'nin ulusal koordinatörü Joao Paulo Rodriguez'in bildirdiğine göre, bu kampanya kapsamında ülkedeki 27 eyaletin 24'ünde işgaller gerçekleşecek. MST geçtiğimiz haftalarda da başkenti Porto Allegro olan Rio Grande do Sul eyaletinde 7 bin hektar toprak işgal etmişti.

Bu arada Brezilyalı yaklaşık 2 bin tarım işçisi, ülkenin güneyindeki Sao Paulo kentine 1200 km uzaklıktaki bir fidanlığı işgal etti. Ülkenin önde gelen gazetesi ve kağıt üreticisi olan “Aracruz Papel e Celulose SA”ya ait olan fidanlığı işgal eden MST'ye bağlı “Brezilya Uluslararası Tarım Yolu” (BIVC) adlı derneğin üyelerinin, onbinlerce laboratuvar fidanı ve okaliptüs ağacını yokettikleri bildirildi.

BIVC yöneticileri tarafından yapılan açıklamada ise şunlar söylendi: “İşgal, okaliptüs tek kültürlülüğünün yarattığı yeşil çölün sosyal ve ekonomik zararlarını göstermek için yapıldı. Bölgenin tamamına yayılan laboratuvar ürünü, suni okaliptüs ağaçları ve diğer ağaçlar, kağıt yapmak ve yoksul çiftçilerin topraklarından edilmesini sağlamak için dikiliyor. Biz, Brezilya'nın ve Latin Amerika'nın neredeyse tamamına yayılan ve sırf kağıt yapımında kullanılan selüloz için üretilen okaliptüs, akasya ve çam ağaçlarının yarattığı yeşil çöle karşıyız. Yeşil çöl, doğal farklılığın ölmesine, ve toprağın verimsizleşmesine neden oluyor.”

MST 1985'den başlayarak, 2002'ye kadar Brezilya'da binlerce büyük çiftliği işgal ederek 350 bin kır kökenli aileyi kooperatiflere yerleştirdi. İşgal edilen toprakları parçalayıp üyelerine dağıtmayan MST, tarımsal üretimi bir çeşit kolektif üretim çiftliği kurarak gerçekleştiriyor. Onbinlerce üyesiyle militan eylemler gerçekleştiren MST, Brezilya işçi-emekçi hareketinin etkin taraflarından biri durumunda.