18 Mart 2006 Sayı: 2006/10 (10)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe
bir çağrıdır!
  Şemdinli iddianamesi üzerine
  Şemdinli ve kontra medyanın postal yalayıcılığı
  Ordu tavrını açıkladı... Kontrgerilla faaliyetlerine tam hız devam!
Yeni saldırılar ve sınıf hareketi
  EP yönetiminin gönüllü işbirliği!
Sağlıkta yıkım politikası devam ediyor
Sağlık çalışanlarının 14 Mart eylemleri
  Gazi direnişinin yıldönümünde eylem ve etkinlikler...
  Gülsuyu’nda Gazi anması… Gazi’nin hesabı sorulacak!
Sözleşmeli çalışma devam ediyor!
  Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri
“Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na karşı biraraya geldi...
  Ortak açıklama; 2006 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü
politik ve pratik olarak kazandık!
  Gençliğin
devrimci hareketini büyütmek için! (Orta sayfa)
   Kentler ve yeni tehlikeli “sınıflar”/Yüksel Akkaya
   Emperyalist güçler siyonist ilhakçıların hizmetinde
   Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi’ne sevketti...
  Dünyanın kanını emenlerin listesi yayınlandı!
  Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...
  Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor
  AEG grevi sona erdi!
  Yurtdışında 8 Mart etkinlikleri...
  Gençliğin mücadelesinden...
  Has Alüminyum işçileriyle dayanışmaya!
  Ümraniye İşçi Platformu kuruldu!
  Cejna Newroz piroz be!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Yeni dönemi kazanmak...

Gençliğin devrimci hareketini büyütmek için!..

Gençlik sorunu tüm kapsamı ve çözümsüzlüğü ile orta yerde durmakta ve giderek derinleşmektedir. Buna karşın hareket ciddi bir darlık ve kısırlık içerisinde bulunmaktadır. Bu tablo hem temel önemde bir çelişkiyi ve hem de sermaye devleti açısından belirgin bir başarıyı anlatmaktadır. Çelişki, kitlesel temellerde bir devrimci gençlik hareketinin nesnel olanakları ile bugünkü durum arasındaki uçurumda ifadesini bulmaktadır. Sermaye devletinin başarısı ise, sorunun her geçen gün derinleşmesine karşılık, derinleşen sorunun devrimci kanallara akmasını engellemesinde ifadesini bulmaktadır.

Bu durum elbette gençliğin nesnel durumunda farklılaşan yanlarını görmezden gelmemiz anlamına gelmemektedir. Ancak başarısızlığın asıl yanının, yani harekete devrimci önderlik sorununun bilince çıkartılması açısından bu tablo özel olarak önemlidir. Yeni bir mücadele dönemi öncesinde gençliğin temel yönelimleri ve mücadele dinamiklerini tanımlamak ve bu çerçevede gençlik hareketine devrimci önderlik sorumluluğunun gereklerini yerli yerine oturtmak özel bir önem taşımaktadır. Önümüzdeki süreçte komünist gençliğin kilitleneceği nokta, harekete devrimci önderlik sorumluluğu ve bunun pratik gerekleri oluşturacaktır.

Ticarileşen eğitim sistemine karşı mücadelenin önemi

Gençlik hareketinin politikleşmesinde mesafe almadıkça onu geliştirmeyi başaramayız. Bu gerçek politik müdahalenin önemini ortaya koymaktadır. Gençliğin sorunlarına yanıt verecek bir mücadele öncelikle gençliğin sorunları ve mücadele dinamiklerini tespit etmeyi zorunlu kılmaktadır. Ne yazık ki gençlik içerisinde siyasal çalışma yürüten öznelerin başarısız kaldığı alanların başında burası gelmektedir. Gençlik hareketi politik planda ciddi bir kısırlık yaşıyor demiştik. Bunun gerisindeki temel etken, politik sürecin zorunlu kıldığı görev ve sorumlulukların uzağında bir gençlik mücadelesi pratiğidir. Gençliğin ihtiyaçlarını ve mücadele gündemlerini tanımlamakta yaşanılan kısırlık, hareketin yaşadığı kısırlığın da belirleyici halkasıdır. Bugün gençlik içerisindeki siyasal öznelerin büyük bir kısmı gençliğin sorunlarından çok dar siyasal çevresinin sorun ve ihtiyaçları ile uğraşmakta ve bu nedenle harekete politik planda ihtiyaç duyduğu müdahaleleri gerçekleştirmekte başarısız kalmaktadır.

Gençlik yapısal özellikleri ve yarı aydın kimliğinden kaynaklı olarak politik ve akademik sorunlara çok yönlü bir ilgi duymaktadır. Eğitim sisteminin sorunlarından ülke ve dünyanın sorunlarına kadar bir dizi başlık gençliği doğrudan etkilemekte ve çeşitli dönemlerde onu eylemli bir hareketliliğin içerisine çekmektedir. Bu tekrarlana gelen tespit gençliğin gündemlerini saptarken çoğu zaman bir kolaycılığın gerekçesine dönüşebilmektedir. Bu ise, hareketin bugün yaşadığı kısır sürecin en önemli nedenlerinden birisidir.

Hareketin kitle tabanında yaşanan darlık, öte yandan ise yaşadığı örgütsel dağınıklık gençliğin geniş kesimlerinin sorunlarını işleyen bir çalışma ve mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Burada sorunu iki yönlü tanımlamaktayız. Birincisi, geniş gençlik kesimlerinin öncelikli sorunlarını ve gündemlerini ele alan bir çalışma tarzının hareketin gelişmesinin belirleyici yanı olduğudur. İkincisi ise hareketin yaşadığı örgütsel darlık ve dağınıklığın aşılmasında temel halkayı bu gündemler belirleyecektir.

Bu ilk nokta yeterince açık olduğu için ikinci noktayı kısaca tartışalım. Gençlik mücadelesi özellikle son dönem yerel ve kendiliğinden dinamikler açısından oldukça daralmış bir durumdadır. Buna karşın ileri güçler şahsında ülkenin ve dünyanın sorunlarına karşı hızlı eylemli tepkiler içerisine girebilmekte, zaman zaman bunları çeşitli örgütsel biçimlere dönüştürebilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Ölüm Orucu Direnişi sürecinde kurulan ve binlerce öğrenciyi eylemli bir sürecin parçası haline getiren platformlar, öte yandan savaş döneminde örülen yerel çalışmalar ve platformlar bu tespiti somutlayan açık örneklerdir. Ancak bu durum bu mücadelenin ileri unsurlara sıkışan bir mücadele olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Öte yandan, bu süreç içerisinde oluşan birtakım örgütlülükler gençliğin ileri güçleri şahsında bir toparlanma oluşturmasına, hareketin eylem dinamizmini geliştiren ve hareketi politikleştiren etkilerine karşın geniş gençlik güçleri ile buluşabilecek bir mücadele programı ve örgütlenme süreci oluşturamamıştır. Bu sorun kitle çalışmasının sınırları ile açıklanamaz. Gençliğin geniş kesimlerinin yakıcı ve güncel sorunlarından beslenmeyen ve politik planda bunları beslemeyen her çalışma aynı akıbetle karşı karşıya kalmaya mahkumdur.

Gençlik hareketini politikleştirmek, eğitim sisteminin sorunlarından kopmak anlamına gelmemektedir. Gençliği politikleştirmek bir süreç ise, bu sürecin belirleyici halkasını eğitim sisteminin sorunları oluşturmaktadır. Bugün eğitimin temel sorunları ve bunun genel tanımı olarak ticari eğitim, sistemin temel sorunları ve saldırıları ile güçlü bağlar taşımakta, bu akademik-demokratik mücadelenin hızlı bir biçimde politikleşmesinin olanaklarını ortaya koymaktadır. “Çürüyen eğitim sistemi çürüyen düzenin aynasıdır” şiarı bugün hiç olmadığı kadar açık ve güncel tespitin özlü bir ifadesi olarak tanımlanmalıdır. İşte tam da bu nedenle ticarileşen eğitim sistemine karşı bütünlüklü bir mücadele platformu oluşturmak bugünün gençlik hareketi için yakıcı bir sorundur.

Gençlik ticarileşen eğitimin çok yönlü sorunları ile karşı karşıyadır. Birleşik ve devrimci bir gençlik hareketinin temel dinamiğini bu gündemin gençlik içerisinde nasıl bir mücadele pratiğine konu edildiği belirleyecektir. Bugüne kadar ticari eğitime karşı verilen mücadele temel bir kısırlık taşımış ve gençliğin geniş kesimlerinin bir mücadele gündemi haline dönüştürülememiştir. Bunun neden ise ticarileşen eğitim sürecinin ortaya çıkardığı sonuçların yeterince kavranamamasıdır.

Ticari eğitim üniversitelerin yapısında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bunların başında üniversitelerin neo liberal süreç öncesinden farklı bir konum ve misyon kazanması gelmektedir. Neo liberal düşünceye uygun olarak, eğitim herkes için temel bir hak ve “kamusal” bir alan olmaktan çıktı, “yarı-kamusal bir hizmet”e dönüştü. Böylelikle eğitim piyasaya sürülen bir meta haline getirildi. Piyasa için üretilen her meta gibi eğitim de piyasanın koşulların göre yeniden düzenlenmeye başlandı. Böylece eğitimin paralı hale getirilmesi, ticarileşmesi ve kârlı bir alan olduğu oranda bizzat burjuvazi tarafından sunulan bir “hizmet”e dönüşmesi mümkün hale geldi.

Tüm bunlar bugün eğitim sisteminde yaşanan neo liberal dönüşümün özü ve özeti olarak tanımlanabilir. Bugün eğitim sisteminde çok yönlü ve bütünlüklü bir dönüşüm yaşanmasına ve bu dönüşüm iktisadi ve ideolojik planda tüm eğitim alanını kesen sonuçlar oluşturmasına karşılık, ticari eğitim süreci üniversiteler ve bölümler düzleminde ağırlık noktaları açısından farklı sonuçlar yaratmaktadır. Bu süreç özlü bir ifade ile üniversitelerin ve bölümlerin neo liberal politikalar ekseninde yaşadığı dönüşümü ve yine bu temeldeki işbölümünü anlatmaktadır. Bu işbölümünün öncelikli sonucu üniversitelerin burjuvazinin ihtiyaçları doğrultusunda üç temel gruba ayrılmasıdır.

Bu gruplardan ilki az sayıda elit üniversiteden oluşmaktadır. Bu üniversitelerin temel işlevi lisansüstü eğitim vermek ve üniversite-sanayi işbirliğini üst düzeyde gerçekleştirmektir. İkinci grupta ise kitlesel eğitim yapan üniversiteler bulunmaktadır. Bu gruptakiler sanayiye nitelikli işgücü (mühendis, mimar, işletmeci vb.) üretmekle görevlidir. Üçüncü grup ise “taşra üniversiteleri” dir. Bu üniversiteler de yine sanayinin kalifiye işgücü ihtiyacını meslek liseleri ve meslek yüksek okulları ile birlikte sağlamaktadırlar. Neredeyse tüm taşra üniversitelerinde yaygın olarak bulunan MYO'lar bu yönelimin bir sonucudur.

Sürecin öteki bir sonucu bölümler arasında yaşanan farklılaşmalardır. Bugün ticari eğitim sistemi içinde bilim ve teknoloji eş anlamlı olarak kullanılmakta, bilimsel üretim teknolojik gelişmeyle sınırlanmaktadır. “Anglo-Amerikan dünyasında üniversiteler, artık, büyük oranda uygulamalı doğa bilimlerinin ve daha küçük oranda uygulamalı ‘sosyal bilimler'in tahakkümünde, pazar ekonomisine hizmet eden kurumlar” haline gelmiş bulunmaktadır. Bu yönelimin doğal sonucu, sermayenin ihtiyaçlarına göre araştırma ve “bilimsel” çalışma yapan bir kurumda, sosyal bölümlerin anlamlarını yitirecekleridir.

Bu farklılıkları gözetmeyen bir çalışmanın ticari eğitim sürecine karşı bütünlüklü bir mücadele hattı örebilme şansı bulunmamaktadır.

Yeni dönem kampanya çalışması: Gündemler ve hedefler

Gençlik yaşadığı saldırılar karşısında neredeyse tümüyle savunmasız ve hareketsizdir. Bunun temel nedenlerinden birisi, gençliğin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir politik müdahalenin örülememesi ve bu süreci çeşitli düzeylerde örgütlülüklerle bütünleştirmekte yaşanan zorlanmalardır. Bugün hareketin ve gençliğin ihtiyaçlarına yanıt veren bir politik süreç bu iki temel soruna bütünlüklü ve birbirini besleyen bir tarzda çözüm oluşturmaya kilitlenmek zorundadır.

Kampanya çalışması boyunca ve ardından gerçekleştirilecek gençlik kurultayı ile gençlik hareketinin yaşadığı sorunlara çözüm oluşturmayı ve gençliğin birleşik devrimci mücadelesinde anlamlı bir birikim sağlamayı hedefleyeceğiz.

Bugün gençlik hareketi geniş kitlelerden uzak dar ve sınırlı bir hareket durumundadır. Kampanya çalışmamız boyunca geniş gençlik kitleleri ile buluşmayı, onların güncel talep ve ihtiyaçlarını gerçek birer mücadele gündemi haline dönüştürmeyi hedefleyeceğiz. Gençliğin temel sorunu olan politizasyon sorununa, politikleşmiş ve devrimci bir gençlik hareketi yaratma hedefiyle, çok yönlü bir siyasal çalışma süreci içerisinde çözüm oluşturmaya çalışacağız. Öte yandan ise gençliğin yıllardır yaşadığı kısır döngünün temel nedenlerinden birisi olan örgütlenme sorununa karşı gençliğin ileri güçlerini somut talepler ve gündemler etrafında birleştirmeyi, her düzeyde esnek birtakım örgütsel araçlar oluşturmayı hedefleyeceğiz.

Tüm bunlar gençlik hareketinin biriken sorunlarıdır ve çözüm zemini gençlik içerisinde siyasal çalışma yapan herhangi bir özneyi aştığı gibi bizi de aşmaktadır. Ancak sorunun çözümünün karmaşık bir dizi nesnel ve öznel sürecin sonucu olacağı gerçeği, çözüme ulaşmak hedefiyle bugünden atılması gereken adımların önemini azaltmamaktadır. Aksine, devrimci önderlik bu müdahaleleri çok yönlü olarak gerçekleştirme çabası olarak tanımlanabilir.

Üstte bahsettiğimiz başlıkları kampanyanın politik hedefleri ve gündemleri üzerinden açmaya çalışalım.

Kampanya çalışmamızın temel gündemini eğitim sisteminin yapısal sorunları ve bu çerçevede de “ticari eğitim” oluşturacaktır. Ticari eğitim ideolojik ve iktisadi boyutları ile gençliğin sürekli derinleşen temel sorunudur. Bu gündem genel planda üç yönüyle kampanya çalışmamızın konusu olacaktır.

Birincisi; ticari eğitimin önemli başlıklarından birincisi eğitim hizmetlerinin paralılaşması ve olanaklı olduğu ölçüde özelleştirilmesidir. Bu sorun bugün işçi ve emekçi kökenli gençlik güçlerinin en temel sorunlarından biridir. Bu açıdan komünist bir gençlik çalışması bu duyarlılık alanını örgütlemeyi önüne temel hedef olarak koymak zorundadır. Merkez ve çevre üniversitelerinin bütününde karşılaşılan paralı eğitim uygulamaları kampanya çalışmamız boyunca en temel gündem başlıklarından birisi olacaktır. Kampanya çalışmamız boyunca eşit ve parasız eğitim hakkı için yaygın bir kitle çalışması ve örgütlenmesi süreci oluşturmalıyız.

İkincisi; ticari eğitimin gençliği işsizlik ve geleceksizlik sorunu ile karşı karşıya bırakmasıdır. Bu sorun gelinen yerde yükseköğretim gençliğini de kesmektedir. Yüksek öğretim sonucunda geniş gençlik kesimlerinin karşısına hangi sorunların çıkaracağını, işsizlik ve geleceksizlik saldırısına karşı örgütlü bir mücade hattının zorunluluğunu geniş gençlik kesimlerine anlatabilmeliyiz.

Üçüncüsü; ticari eğitim sürecinin zorunlu bir sonucu olan üniversitelerdeki baskı koşullarıdır. Soruşturma terörü, kamera sistemleri, turnikeler vb., anti demokratik ve baskıcı uygulamalar bu saldırıların güncel görünümleridir. Ancak sistemin baskıcı ve gerici uygulamaları bu güncel saldırıları aşan bir kapsama sahiptir. Eğitim müfredatından üniversitelerdeki söz ve karar hakkına kadar tüm eğitim sistemi gerici ve anti-demokratik bir karakterdedir. Kampanya süresince bilimsel ve demokratik eğitim ve özerk demokratik üniversite talebini haykıracağız.

Tüm bu başlıklar genel planda ticari eğitim sorununu hangi yönlerden işleyeceğimizi ortaya koymaktadır. Ancak bu kadarı gençlik hareketinin bütünsel sorunlarının propaganda edilmesini ifade etmektedir. Bunun ötesine çıkabilen bir politik faaliyet bugün ticari eğitimin sonucunda ortaya çıkan daha özgün sonuçları merkeze koymak zorundadır. Zira ticari eğitim ‘80'lerin başından bu yana adım adım uygulanan bir sermaye politikasıdır ve çok yönlü sonuçları ile bugün karşımızda durmaktadır.

Yerel kampanyalar

Kampanya çalışmamız boyunca ticari eğitim sürecinin yerel sonuçlarını, bölgesel ve yerel plandaki özgün saldırıları yerel kampanyalara konu edeceğiz. Bu, kampanya çalışmamızın en önemli ve özgün yönünü ifade etmektedir. Zira ticari eğitim çeşitli parçalarda özgün sonuçları ile devam eden bir süreçse eğer, buna karşı verilecek olan mücadele bu özgünlükleri işlemek zorundadır.

Bu saldırıları ve karşıt mücadele hattını birkaç yönden ele alalım.

Bunların başında metropol üniversiteleri ve çevre üniversiteleri arasındaki farklılıklar gelmektedir. Metropollerde emekçi kökenli gençlik ticarileşen eğitimin sonucu olarak sürekli azalmakta, azımsanmayacak bir öğrenci kitlesi gerçek bir yoksullaşmak süreci yaşamaktadır. Elit bir üniversite olan İTÜ'de hazırlık ek harçlarına karşı verilen mücadelenin hızlı eylemsel sonuçlar yaratması, YTÜ'de yemekhane zamlarına karşı verilen mücadelenin bu üniversitenin bir dönemini etkilemesi devrimci gençlik mücadelesi açısından uyarıcı olmalıdır. Öte yandan, metropoller gençliğin yarı aydın potansiyelinin daha belirgin olduğu yerlerdir. Ticarileşen eğitim bu üniversitelerde çok yönlü bir iktisadi ve ideolojik kuşatma oluşturmaktadır. Buna karşı gelişen duyarlılığı örgütlemek özel olarak önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıllarda ODTÜ'de savaş karşıtı sürecin başarısı bunu göstermektedir. Teknokentler, AB klüpleri ve kariyer günleri gibi sermaye güdümlü faaliyetlere karşı etkili bir politik mücadele hattı örebilmek bu üniversitelerdeki mücadelede belirleyici noktalardan biridir.

Taşra üniversitelerindeki saldırıların ağırlık noktası ise sanıldığı gibi eğitimin paralılaştırılması değildir. Bu üniversitelerdeki saldırılar daha çok geleceksizlik ve işsizlik yönleri ile öne çıkmaktadır. Öte yandan, yine bu üniversitelerde gerici baskı koşulları çok yönlü olarak yaşanmaktadır. Bu nedenle taşra üniversitelerindeki ağır baskı koşullarına, gerici ve anti bilimsel eğitim sürecine karşı verilecek mücadele önem taşımaktadır.

Bir diğer önemli başlık ise yaygın olarak taşra üniversitelerinde bulunan meslek yüksek okullarıdır (MYO). Bugün liseli gençlik çalışmamız açısından meslek liselerinin taşıdığı özgün önem, üniversiteli çalışmamız açısından MYO'lar için tanımlanmalıdır. Bu okullar işçi ve emekçi kökenli gençliğin yaygın olarak bulunduğu yerlerdir, bunlar geleceğin işçileridir. Bu fakültelerin özgün sorunları (staj sömürüsü vb.) etkili bir şekilde işlenmeli ve buralara dönük güçlü bir politik perspektif oluşturulabilmelidir.

Bölümlerin özgün gündemlerine ilişin çalışmanın taşıdığı öneme daha önce işaret etmiştik. Bugün eğitim fakültelerinde stajer öğretmenlik saldırısı özel olarak öne çıkmakta ve bu bölümlerde okuyan gençlik güçlerinin tepkisini çekmektedir. Ancak yıllardır eğitimin özgün sorunlarını propaganda etmemize karşı bu alana dönük temel bir politik perspektif oluşturduğumuz söylenemez. Bu özgün ağırlık noktaları tek başına eğitim fakültelerini kesmemektedir.

Örneğin fen ve edebiyat fakültesi öğrencileri formasyon sorunu ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu saldırı halen güncel bir saldırı olarak fen edebiyat öğrencilerini işsizlik ve gelecekszilik sorunu ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Bir diğer örnek ise yetkin mühendislik saldırısı ve mühendislik ve mimarlık öğrencilerinin durumudur. Bugün yeterince bilince çıkmamış olan bu oldukça kapsamlı saldırı mühendislik ve mimarlık öğrencilerinin karşısında durmaktadır. Nitekim binlerce mühendislik öğrencisinin katıldığı TMMOB genç kongresinde, TMMOB'un bu saldırıdaki işbirlikçi tutumuna karşılık öğrenci gençlik yetkin mühendislik sorununu bir saldırı olarak tanımlamış ve bu saldırıya hayır demiştir.

Yine bir örnek tıp öğrencileri ve karşılaştığı özgün sorunlardır. Özellikle Tıp Öğrenci Kolu (TÖK) ilk kuruluş döneminde tıp öğrencilerinin özgün sorunlarından yola çıkan bir mücadele hattı içerisinde anlamlı bir kitleyi biraraya getirebilmiştir.

Sürecin bir diğer önemli yanını yurt çalışması oluşturmaktadır. Bugün öğrenci yurtları işçi ve emekçi kökenli gençliğin yaygın olarak bulunduğu alanlar olmasına karşılık, gençlik hareketinin ve komünist gençlik çalışmasının güçlü bir yönelim oluşturabildiği alanlar değildir. Bu sorun kampanya çalışmamız vesilesiyle mutlaka aşılmalıdır. Bugün bir dizi öğrenci yurdunda olabildiğine yakıcı sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar üzerinden yaygın bir yurt çalışması yürütmek hedeflenmelidir. Yurtlardaki yiyecek, ısınma gibi sorunlar mutlaka çalışmanın konusu haline getirilmelidir. Öte yandan yurtlardaki sosyal olanaksızlıklar, kadın yurtlarındaki taciz ve baskı yine yurt çalışmasının somut gündemleri olabilmelidirler. “Ücretsiz ve nitelikli barınma hakkı” vb. taleplerle çalışma örgütlenmelidir.

Kampanyamız boyunca bu tür özgün başlıklar çerçevesinde gençliği politik olarak taraflaştırmayı, bu taraflaşmayı eğitimin ve sistemin temel sorunları ile bütünleştirerek birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi yaratma mücadelesinde güçlü bir adım oluşturmayı hedeflemeliyiz.

Yerel örgütler, mesleki alan örgütlenmeleri ve kültürel örgütlenmeleri

Kampanya çalışmamızın bir diğer önemli boyutunu gençlik örgütlenmesi sorunu oluşturmaktadır. Yakın dönem değerlendirmelerimizde bu boşluğun gençlik hareketi açısından yarattığı sonuçları açık bir biçimde tanımlamıştık. Bugün hala bu boşluk doldurulmayı beklemektedir. Gençlik çalışmamız genel planda örgüt sorununa dair güçlü değerlendirmeler ortaya koymasına karşılık, bu alanda gençliğin güncel ihtiyaçlarına paralel çözümler ve örnekler oluşturmakta zorlanma yaşıyoruz. Kampanya çalışmamız özellikle bu alanda etkili sonuçlar oluşturmaya kilitlenecektir.

Öncelikle yerel kampanyalar (politik gündemler) ve örgütlenmeler ilişkisini ele almakta fayda var. Kampanya çalışmamız süresince ortaya koyduğumuz her başlık hedefli bir örgütlenme çalışması ile paralel bir biçimde düşünülecektir. Biz gençliğin temel duyarlılıklarından hareket ederek onu politikleştirmeyi ve örgütlemeyi hedefliyoruz. Bu çerçevede yerel planda işlenecek gündemler ve kampanyalar mutlaka her adımda çeşitli örgütlenmelerle bütünlüklü bir biçimde ele alınmak zorundadır.

Örneğin bir alanda formasyon karşıtı bir kampanya başlatacağız. Bu kampanya yaygın bir propaganda faaliyeti ile başlayacaktır. Zira bir örgütlenme oluşturmak, ele alınan gündemin alanda ne kadar etki yarattığı ile ilişkilidir. Formüle ettiğimiz temel şiar ve taleplerle en geniş kesimle karşılaşmalı ve yaygın bir duyarlılık oluşturulmaya çalışılmalıdır. Anketlerden imza kampanyalarına, duvar sergilerinden afişlere, bildiri ve broşürlerden yerel yayınlara kadar her araç bütünlüklü ve etkili bir biçimde kullanılmalıdır.

İlk başta insanların çok da önemsemediği bir gündem sistemli, hedefli ve iddialı bir kitle çalışması ile gençliğin gündemine sokulabilmektedir. Buna bir örnek olarak YÖK yasa tasarısı karşıtı kampanya süresinde iyi düşünülmüş ve hedefli bir ajitasyonun tasarıyı o güne kadar gündem haline gelmeyen birçok yerde nasıl alanın temel gündemi haline getirdiğini hatırlatalım.

Bu çalışma sürecinin ortaya çıkardığı duyarlılık örgüt ihtiyacını gündeme getirecektir. Zira örgüt politik mücadelede en önemli araçtır. Ve kitlenin politikleşmesinin ve gündemi daha hedefli bir biçimde işlememizin temel bir olanağıdır. Çalışmamız kalıcı veya geçici, bölgesel veya yerel, mesleki vb. mutlaka örgütsel birtakım sonuçlar oluşturmaya kilitlenmek zorundadır. Biz bu kampanya vesilesiyle onlarca alanda yerel örgütlülükler oluşturmayı hedeflemeliyiz. Bu örgüt biçimlerini somutlamak yerel örgütlerin sorumluluk alanıdır ve örgütsel sonuçlar yaratmaya kilitlenmeyen her birim kendini kampanya süresince hedefsiz bir çalışma yapmış saymalıdır.

Yeri gelmişken ifade etmekte fayda var. Kampanya çalışması boyunca mutlaka çeşitli eylemsel süreçleri örgütlemek zorundayız. Zira bir politik faaliyet ve örgütlenme süreci eylemsel belli çıkışlarla bütünleştirilemediği koşullarda darlaşmaya ve hedefsizleşmeye mahkum olacaktır. Bu yan özellikle önemlidir. Onlarca aracı ve örgütsel biçimi kullanırsanız kullanın, eylemsel bir çıkış arayışı bulamayan her çalışma daralmaya makum olacaktır. Çünkü eylem sorunun çözümünde kilit noktasıdır. İnsanlara propagandanın yarattığı gücü göstermenin ve kendi gücünü görebilmesinin temel olanağıdır.

Kampanya çalışmamız boyunca hedefleyeceğimiz bir diğer alan ise mesleki ve kültürel örgütlenmeler olacaktır. Bu örgütlenmelere örnek olarak TMMOB gençlik komisyonu, TÖK, öğrenci toplulukları ve klüpleri verilebilir. Bugün bu örgütlenmelerin de içerisinde yeralmak ve yapılabildiği ölçüde bu örgütlenmeler içinde politik bir taraflaşma yaratmak özel olarak önem taşımaktadır.

Kampanya çalışmamız kapsamında (sözleşmeli öğretmenliğe karşı ‘eğitim öğrencileri' çalışması, stajyer avukatlığa karşı ‘hukuk öğrencileri' çalışması, formasyon sorununa karşı ‘fen edebiyat öğrencileri' çalışması vb.) çeşitli mesleki örgütlenmeler oluşturmak mutlaka hedeflenmelidir.

Kültürel örgütlenmeler için de durum farklı değilidir. Çeşitli kol ve klüpler içinde yeralmak, bu klüpleri politik açıdan taraflaştırmaya çalışmak gençlik hareketinin bugünkü tablosu açısından özellikle önem taşımaktadır. Zira bu klüpler bugün çok sayıda öğrencinin bulunduğu alanlardır ve bu öğrencilerin büyük bir bölümü duyarlı ve ilerici unsurlardır. Bunun somut örneği savaş dönemindeki “ODTÜ öğrencileri” çalışması olarak tanımlanabilir. Onlarca topluluk ve kulübün biraraya gelerek oluşturdukları “ODTÜ öğrencileri” yüzlerce öğrenciyi 1 Mart eylemine ve 1 Mayıs'a taşıyabilmiştir.

Tüm bunların yanında çeşitli düzeylerde çeper örgütlenmeler oluşturmak ve bu örgütlenmeleri yaygınlaştırmaya kilitlenmek zorundayız. Geçtiğimiz kampanya dönemi bu açıdan anlamlı bir birikim sunmaktadır. Bu örgütlenmelere örnek olarak eğitim grupları, yayın tartışma toplulukları, kültür-sanat çalışmaları veya düzenli periyodlarla örgütlenen etkinlikler ve tartışmalar verilebilir. Bu araçlar çalışmanın yaygınlaşmasının ve güçlenmesinin temel hareket noktaları olarak tanımlanmalı ve yeni dönem çalışmamız süresince etkili bir biçimde devreye sokulmalıdır.

Üstte bahsettiğimiz çeper örgütlerden yoksun bir çalışmanın genişleme dinamikleri her dönem çeşitli sınırlılıklar yaşayacaktır. Geçtiğimiz 10. yıl kampanyası döneminde bu çeper ve esnek örgütlenme biçimlerine dair anlamlı birtakım deneyimler oluşturulmuş ve bu deneyimler gençlik yayınına aktarılmışlardır. Burada kısaca değinmek gerekirse iki özgün deneyim özel olarak önemlidir. Birincisi “komiteleşme” çalışmasıdır. Bir kampanyanın örgütlenme sürecinde çevremizdeki ileri unsurlarla oluşturulacak olan komiteler çalışmanın ilk elden daha etkili ve güçlü bir başlangıç yapmasının temel dayanaklarını oluşturmaktadır. Bu komiteler pratik ve başarabildiği kadarıyla politik planda kampanyayı yönlendirecek temel araçlar olarak düşünülmeli ve esnekliği bu sınırlarda kurgulanmalıdır (Bu nokta özel olarak önemlidir zira bir kampanya örgütleme komitesi ne gereğinden esnek düşünülerek birçok kişinin katılması adına planlama yapamayan ve işlemeyen bir çalışma organı olmalı, ne de birimlerimize sıkışmalıdır).

İkincisi ise, düzenli periyotlarla gerçekleştirilen tartışma toplantıları ve etkinliklerdir. Geçtiğimiz kampanya döneminde öne çıkarttığımız ve başarılı sonuçlar oluşturmuş bulunan bu çalışma tarzı mutlaka yeni dönem çalışmamız içinde de etkili bir biçimde kullanılabilmelidir. Zira yerellerde yapılan bu düzenli etkinlikler çalışmanın politik planda birkaç başlığa sıkışmasını engelleyecek bir işleve sahiptir. Geçtiğimiz kampanya döneminde Kürt sorunundan Ekim Devrimi'ne, ticari eğitimden genç komünistlerin misyonuna kadar bir dizi başlık bu tartışma toplantıları içerisinde etkili bir biçimde ele alınabilmiştir.

Ancak belki bunun kadar önemli olan bir diğer yan ise bu çalışmaların etkinlikler olmanın ötesinde düzenliliği ve sürekliliği sağlanabildiği ölçüde örgütsel bir form haline gelmesidir. Bir alanda birçok insanın katıldığı tartışma toplantıları düzenlemek, film gösterimleri gerçekleştirmek ve bunları katılan insanlarla planlamak bugünün gençlik hareketinin sınırları düşünüldüğünde anlamlı bir örgütsel mekanizma olarak tanımlanmalıdır.

Yine dönemin başından bu yana önümüze hedef olarak koyduğumuz bir diğer çalışma ise yerel yayın çalışmasıdır. Kampanya çalışması vesilesiyle yerel yayın faaliyetlerini daha sistemli ve hedefli bir hale sokmak, öte yandan ise yerel yayın çalışması bulunmayan alanların kampanya vesilesi ile bu alanda somut birtakım planlamalar ve adımlar oluşturabilmesi gerekmektedir. Geçmiş dönem çalışmalarında yerel yayınların anlamı ve önemi üzerine yeterli bir açıklığa sahip olduğumuzu düşünmemekteyiz. Birçok çalışma alanı yayın faaliyetini tek yönlü (örgütsel bir araç) olarak kavramakta ve bu nedenle de çeşitli esnek örgütlenmeler oluşturulmasında yaşanılan zorlanmaların sonucu olarak yerel yayın çalışmaları rafa kaldırılabilmektedir. Yerel yayın faaliyetleri alan açısından bizim dar çevremizin ihtiyaçlarından daha geniş bir kapsama sahiptir ve alanda kolektif bir ajitasyon ve örgütlenme aracı olarak çok yönlü bir öneme sahiptir. Bu nedenle imkanlarımıza takılmadan yerel yayın faaliyetlerine geçebilmek için somut birtakım belirlemeler ve hedefler mutlaka oluşturulmalıdır.

Öte yandan ise bugün sosyal ve ideolojik plandaki yoğun kuşatmaya karşı bir alternatif alan yaratma şansına bu etkinlikler ve toplantılar vesilesiyle sahip olabiliriz.

Bugün kampanya çalışmamız vesilesiyle bu örgütlere yönelmek, bu örgütler içerisinde kalıcı birtakım mevziler oluşturmak ve öte yandan da bu örgütlenmeler içerisinde politik bir taraflaşma yaratmak sorunu ile karşı karşıya bulunmaktayız.

Gençlik Kurultayı ve 1 Mayıs çalışması

Bugün başlamış olan kampanya çalışmamız kendi sonuçlarını merkezi bir gençlik kurultayına taşıyacaktır. Gençlik Kurultayı çalışması kampanya sürecinde yerellerde ortaya çıkan sonuçları güçlendirmek ve öte yandan ise gençliğin ve gençlik hareketinin sorunlarını tartışmak açısından çok yönlü bir önem taşımaktadır.

Kurultay çalışması kampanya çalışması ile ortaya çıkan politik ve örgütsel birikimin tahkim edileceği bir alan olacaktır. Bu açıdan kurultay yerellerde ortaya konulan çalışmaların, kampanyaların ve örgütlenmelerin üzerinden yükselecek, bunların sorunlarını ve ihtiyaçlarını gençlik hareketinin bütünsel sorunlarına bağlamaya çalışacaktır. Kurultayı örgütleyecek olan asıl iradenin komünist gençlik çalışması olduğu gerçeği kurultayın bu misyonunu değiştirmemekte, öte yandan ise bu başarılamadığı koşullarda kurultayın öğrenci gençlik mücadelesi açısından çok da bir anlamı kalmayacağını geçerken belirtelim.

Bu iki yön kurultay çalışmamızın örgütlenme yöntemini açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Biz bu kurultayla gençliğin yerellere sıkışan mücadelesine ve öte yandan ise dar sınırlara sıkışan gündemlerine bütünsel bir çerçeve çizmeyi hedeflemekteyiz. Bu açıdan kurultay gerek gençlik hareketinin ve gerekse de gençlik sorunun geniş bir ilerici öğrenci kitlesi içerisinde tartışılması açısından önemli bir araç olacaktır.

Kurultay ve kampanya süreci hareketin sorunlarının tartışılmasının ötesinde bu sorunlara kendi sınırlarında çözüm oluşturmayı hedefleyecektir. Eğer kurultayı öğrenci gençlik mücadelesini geliştiren bir araç olarak tanımlıyorsak, kurultay süreci sonrasına bir mücadele hattı çizmek zorundadır. Bu mücadele hattının ne kadar geniş bir gençlik kesiminin iradesi ile ortaya çıkacağı ise kurultayı örgütleme sürecinin kendisi belirleyecektir. Bugünden tanımlamak gerekirse; kurultay birçok yerelden gelen eğitim öğrencilerinin sorunlarını tartışabilmeli ve eğitim öğrencilerinin önüne çeşitli hedefler koyabilmelidir. Öte yandan mühendislik ve mimarlık öğrencilerinin mücadele gündemleri ve örgütlenme perspektifleri kurultay çalışması vesilesiyle somut bir biçime büründürülebilmelidir.

Öte yandan bu süreç içerisinde elbette ki gençlik ülkenin ve dünyanın temel sorunlarına karşı bir mücadele hattı oluşturmaya çalışacaktır. Bu mücadele bugün için kurultay ve kampanya çalışmamızı aşan bir kapsama sahip olmasına karşın, gençliğin ve ülkenin temel sorunları ve bu sorunlara karşı mücadele yöntemlerinin tartışıldığı bir kürsü olabilmelidir, gençlik kurultayı. Bu iki yönlü olarak önemlidir, birincisi gençliğin politikleşmesinde bu gündemler özel bir yer tutmaktadır. İkincisi ise gençlik hareketinin İran'daki gelişmelere ve devam eden emperyalist saldırganlığa karşı eylemli bir mücadele hattı içerisine girmesi gereken bir dönemde bu gündemlerle yerel örgütlenmelerin ve çalışmaların ilişkisini kurabilmenin bir aracı olarak tanımlanmalıdır, gençlik kurultayı çalışması.

Bir diğer yan ise kurultay vesilesiyle gençlik içerisindeki örgütlü güçlerin hareketin ve mücadelenin sorunlarını daha etkin bir biçimde tartışması hedeflenecektir. Bugünün gençlik mücadelesi tablosunda bunun ne kadar hayat bulacağı, siyasal gençlik gruplarının kendi cephelerinden böylesi bir kurultay süreci ile ne kadar bağ kuracaklarından bağımsız olarak bu mutlaka zorlanacak, kurultayın siyasal gençlik gruplarının hareketin sorunlarını tartıştığı bir kürsüye dönüştürülmesi sağlanmaya çalışılacaktır.

Kurultay çalışmasını önceleyen süreçte bir diğer önemli gündemi 1 Mayıs çalışması oluşturacaktır. Yeni dönem başlayacak olan yerel kampanyalar ve örgütlenme çalışmaları açısından 1 Mayıs temel bir gündem olarak tanımlanmalı ve bu çalışmaların bütünü kendi özgün talepleri ile alanlara çıkabilmelidirler. 1 Mayıs süreci yerel kampanyaların eylemsel bir hedefle bütünleşmesini açısından oldukça önemli bir başlığı ifade etmektedir. Ancak en azından bunun kadar önemli olan bir diğer yan ise çalışmaların politik planda güçlenebilmesi ve yerel başlıkların dar sınırlarını aşabilmesinin de önemli bir aracı olabilmelidir, 1 Mayıs çalışması.

1 Mayıs çalışmamız kampanya çalışması açısından bir sınanma olacaktır. Hedeflerimize ne kadar ulaştığımız, politik ve örgütsel planda yerel çalışmalarımızın nasıl sonuçlar oluşturduğu öte yandan ise, yerel çalışmalar vesilesiyle alanlarımızı ne kadar politikleştirebildiğimizi 1 Mayıs çalışması ve eylemi vesilesiyle bir kez daha görmüş olacağız.

Birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi için ileri!

Gençlik hareketinin yaşadığı sorunlara çözüm oluşturmak için çabalamak bugün devrimci önderlik sorununun düğüm noktasını oluşturmaktadır. Bu açıdan önümüzdeki süreç gençlik içerisinde dinamik bir politik faaliyetin örüleceği bir süreç olabilmelidir. Bu başarılabildiği gençliğin örgütlenme sorununda çeşitli mevziler elde edilebildiği koşullarda kazanan bir bütün olarak gençlik hareketi olacaktır. Eldeki sınırlı olanaklara takılmadan, harekete devrimci önderlik sorumluluğunun gereklerini yerine getirmek için görev başına.

Herşey birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi için!

Ekim Gençliği

(Ekim Gençliği'nin Mart 2006 tarihli 92. sayısından alınmıştır…)

 
VEASIS Bilgi Teknolojileri