18 Mart 2006 Sayı: 2006/10 (10)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe
bir çağrıdır!
  Şemdinli iddianamesi üzerine
  Şemdinli ve kontra medyanın postal yalayıcılığı
  Ordu tavrını açıkladı... Kontrgerilla faaliyetlerine tam hız devam!
Yeni saldırılar ve sınıf hareketi
  EP yönetiminin gönüllü işbirliği!
Sağlıkta yıkım politikası devam ediyor
Sağlık çalışanlarının 14 Mart eylemleri
  Gazi direnişinin yıldönümünde eylem ve etkinlikler...
  Gülsuyu’nda Gazi anması… Gazi’nin hesabı sorulacak!
Sözleşmeli çalışma devam ediyor!
  Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri
“Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na karşı biraraya geldi...
  Ortak açıklama; 2006 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü
politik ve pratik olarak kazandık!
  Gençliğin
devrimci hareketini büyütmek için! (Orta sayfa)
   Kentler ve yeni tehlikeli “sınıflar”/Yüksel Akkaya
   Emperyalist güçler siyonist ilhakçıların hizmetinde
   Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi’ne sevketti...
  Dünyanın kanını emenlerin listesi yayınlandı!
  Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...
  Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor
  AEG grevi sona erdi!
  Yurtdışında 8 Mart etkinlikleri...
  Gençliğin mücadelesinden...
  Has Alüminyum işçileriyle dayanışmaya!
  Ümraniye İşçi Platformu kuruldu!
  Cejna Newroz piroz be!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sendikal ihanet çeteleri bir kez daha üzerlerine düşeni yaptılar...

EP yönetiminin gönüllü işbirliği!

İşçi ve emekçilere dönük kapsamlı bir saldırı anlamına gelen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Tasarısı nihayet alt komisyondan geçip Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nun önüne geldi. Plan ve Bütçe Komisyonu önümüzdeki birkaç gün içinde yasayı görüşecek ve ardından da onaylanmak üzere genel kurula sevk edecek.

Yasa tasarısının meclis komisyonlarında bu kadar dolaştırılmasının gerisinde hem uygun zamanı kollama kaygısı, hem de tasarının geniş bir “uzlaşma” ile çıktığı yönünde görüntü yaratma isteği bulunmaktadır. Hükümet işçi ve emekçileri kandırmak, tepkileri zayıflatmak için böyle bir “uzlaşma” görüntüsüne ihtiyaç duymaktadır. Zaten yasayla ilgili sürecin sonbahardan bu yana sürekli ertelenmesinin gerisinde de bu ihtiyaç yatmaktadır. Hükümet, yaratmak istediği “uzlaşma” ve “geniş mutabakat” görüntüsünü artık elde etmiş olmalı ki yasanın genel kurula sevki için atılan adımlar hızlandırılmıştır.

Bu süreçte hükümetin “uzlaşma” yalanının temel dolgu malzemesi ise elbette ki Emek Platformu ve onu denetleyen sendikal ihanet çeteleri olmuştur. Saldırı politikalarına karşı mücadeleyi geliştirme yönünde hiçbir şey yapmayan ihanet çetelerinin bu dönemdeki icraatları esas olarak sermayenin değirmenine su taşımıştır. Özellikle de EP'in yasa tasarısından derlenmiş kimi maddelere itiraz politikası sermayenin işine çok yaramıştır.

Emek Platformu sonbaharda hükümetin ortaya koyduğu taslağı incelemiş, tasarının bütününe karşı çıkmaktansa “işçiler açısından kabul edilemez” bulduğu bazı maddelere dönük itirazda bulunmuştu. Hükümetten de bu itirazlarını dikkate almasını istemişti. Hükümetle EP arasında bu itirazlar temelinde bir takım görüşmeler de gerçekleştirilmişti.

Ancak gelinen yerde yasa taslağının son biçimi, EP'in ortaya koyduğu itirazların hiçbir biçimde dikkate alınmadığını, kimi önemsiz rötuşlar dışında taslakta işçiler lehine hemen hiçbir değişiklik yapılmadığını göstermektedir. Kısacası Emek Platformu'nun politikası işçiler adına hiçbir kazanıma yol açmamış, tersine sermayeye “toplumsal uzlaşma” görüntüsü yaratma konusunda büyük olanaklar sağlamıştır. Taslağın ilk ve son halleri arasında bir karşılaştırma yapmak bu durumun daha rahat görülmesine yardımcı olacaktır.

Örneğin eski taslakta malüllük sigortasından yararlanma şartları, en az on yıl çalışma ve en az 3 bin 600 gün prim ödeme şartı aranıyordu. Son taslakta 10 yıl çalışma aynen duruyor fakat prim ödeme gün sayısı 3 bin 600'den 1800 güne indirilmiş. On yıl çalışma şartının değişmediği koşullarda prim ödeme gün sayısındaki bu oynama fazla bir anlam taşımıyor.

Tasarının en çok tartışılan maddelerinden birisi emeklilik şartlarının ağırlaştırılmasıydı. Zira ilk tasarı emekli olmayı neredeyse imkansız hale getiriyordu. Bu durum taslağın son halinde de değişmemiş. Emeklilik için prim ödeme gün sayısı ilk taslakta 7 bin günden 9 bin güne çıkarıyordu, son taslakta da bu konuda değişen bir şey yok. Emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde ise 60 yaş olarak düzenlenmiş. Geçiş sürecinin sonunda yani 2048 yılında ise hem erkek hem de kadınlar için emeklilik yaşının 65'e çıkartılması öngörülüyor.

Sağlık hizmetlerinden yararlanma koşullarında da durum aynı. İşçi ve emekçilerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için ücretinin yüzde 12'sini genel sağlık sigortası için prim olarak ödemesi gerekecek. Üstelik sağlık hizmetlerinden faydalanmak isteyenlerde prim borcunun olmaması şartı da aranacak. Prim borcu bulunanlar sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak.

Prim ödeme karşılığında alınan sağlık hizmetlerinin kapsamı da genişletilmemiş. Yani işçi ve emekçiler, hiç prim borçları olmasa bile hastalandıklarında ihtiyaç duydukları sağlık hizmetinin ancak bir bölümünü sigortadan alabilecekler. Üstelik bunun için bile katılım payı ödemek zorunda kalacaklar. Bazı hizmet ve gereçleri ise sadece parasını ödeyenler alabilecek.

Kısacası taslağın hangi maddesine bakarsak bakalım değişen bir şey yok. Tasarı gene işçi ve emekçilerin mezarda emekliliğini öngörüyor, işçi ve emekçilerin yararlandığı sağlık hizmetlerini ise hem paralı hale getiriyor hem de kapsamını daraltıyor.

Yanılgı değil işbirliği

Kısaca özetlemeye çalıştığımız gibi, sermayenin sosyal yıkım saldırısında en küçük bir yumuşama, en küçük bir esneme yok. Üstelik hükümetle tek tek maddeler temelinde yürütülen görüşmelerin tam da böyle bir sonuca yol açacağı, işçi sınıfının mücadelesinin güçlü basıncı altında olmadıkça sermayenin kendi isteklerinden öyle kolay kolay vazgeçmeyeceği en başından belliydi.

Buna rağmen EP yönetiminin sosyal yıkım saldırısına karşı maddeler üzerinden tartışma/görüşme yöntemini tercih etmesini iyi niyetten kaynaklanan bir yanılgı olarak görmek mümkün değildir. Emek Platformu yönetimi bu yöntemi, getireceği sonuçları bilerek, bilinçli bir biçimde tercih etmiştir. Yani sermaye ile bilinçli bir işbirliği söz konusudur.

Eğer öyle olmasaydı, eğer gerçekten sınıfın çıkarlarına hizmet gibi bir sorunları bulunsaydı, yasa tasarısının son biçimi belli olduktan sonra ortaya çıkar iki çift laf söylerlerdi. Hükümet tarafından kandırıldıklarını söyler, işçi ve emekçileri mücadeleye çağırırlardı.

Fakat onlar da en az sermaye kadar ortaya çıkan durumdan memnun durumdalar. Bu kadar önemli bir saldırının böyle “kazasız belasız” hayata geçirilmesi bu ihanet çetelerini de en az patronlar kadar sevindirmekte. Bu aşamadan sonra kimi göstermelik çıkışlar yapmalarının ise hiçbir önemi yoktur. Sosyal yıkım saldırısında varılacak sonuç ne olursa olsun, sendikal korucular bu tarihsel ihanetleriyle sınıfın belleğinde yerlerini alacaklardır.

----------------------------------------------------------------------------------------

SES'ten GSS'ye karşı eylem…

“Genel sağlık sigortasına hayır!”

SES, 9 Mart günü İnönü Parkı'nda GSS'ye karşı bir eylem yaptı. “Genel sağlık sigortasına HAYIR!/SES“ imzalı pankartın taşındığı eylemde basın açıklamasını Mehmet Antmen okudu. Açıklamada şunlar söylendi:

“AKP hükümetinin ‘Sağlıkta dönüşüm programı' adıyla başlattığı ve 3 yılı aşkın süredir devam eden uygulamaları, sağlık alanının sorunlarını derinleştirmektedir. Reform iddialarıyla getirilen uygulamaların ne anlama geldiği her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Uygulanan politikalar sağlık alanında içinden çıkılması imkansız bir kaosa yol açmış, sistem S.O.S verir duruma gelmiştir. Sendikaların, ilgili meslek örgütlerinin itirazları hiçe sayılarak SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına mülkiyet gaspıyla birlikte devredilmesi SSK giderlerinin 3 kat artmasına yol açmıştır. Şimdi ise bu maliyet artışı sosyal güvenlik sisteminde ‘kara delik' olarak nitelendirerek halka fatura edilmektedir.” Açıklamaya 40 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/Adana

 
VEASIS Bilgi Teknolojileri