18 Mart 2006 Sayı: 2006/10 (10)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe
bir çağrıdır!
  Şemdinli iddianamesi üzerine
  Şemdinli ve kontra medyanın postal yalayıcılığı
  Ordu tavrını açıkladı... Kontrgerilla faaliyetlerine tam hız devam!
Yeni saldırılar ve sınıf hareketi
  EP yönetiminin gönüllü işbirliği!
Sağlıkta yıkım politikası devam ediyor
Sağlık çalışanlarının 14 Mart eylemleri
  Gazi direnişinin yıldönümünde eylem ve etkinlikler...
  Gülsuyu’nda Gazi anması… Gazi’nin hesabı sorulacak!
Sözleşmeli çalışma devam ediyor!
  Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri
“Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na karşı biraraya geldi...
  Ortak açıklama; 2006 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü
politik ve pratik olarak kazandık!
  Gençliğin
devrimci hareketini büyütmek için! (Orta sayfa)
   Kentler ve yeni tehlikeli “sınıflar”/Yüksel Akkaya
   Emperyalist güçler siyonist ilhakçıların hizmetinde
   Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi’ne sevketti...
  Dünyanın kanını emenlerin listesi yayınlandı!
  Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...
  Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor
  AEG grevi sona erdi!
  Yurtdışında 8 Mart etkinlikleri...
  Gençliğin mücadelesinden...
  Has Alüminyum işçileriyle dayanışmaya!
  Ümraniye İşçi Platformu kuruldu!
  Cejna Newroz piroz be!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...

Yüzbinlerce işçi, emekçi ve genç mücadele alanlarında buluştu!

Dünya ölçüsünde süren neo liberal saldırıların gelişmiş kapitalist ülkelerdeki dozu bağımlı ülkelerden geri kalmıyor. Fransız burjuvazisi ve onun hizmetindeki hükümetler de pervasızlıkta ön sıralarda yer alanlardan. Daha önce parlamentoda 159 oya karşı 329 oyla kabul edilen CPE (İlk İş Sözleşmesi), senato tarafından da kabul edildi. Yasa; Sosyalist Parti, Komünist Parti, Fransa Birlik Partisi ve Yeşiller'in 127 oyuna karşı, 178 oyla onaylandı. Milyonlarca işçi, emekçi ve gencin tepkisini hiçe sayarak yasayı onaylayan Dominique de Villepin başkanlığındaki gerici hükümet, baltayı taşa vurduğunu kısa sürede anladı.

Mart ayında başlayan süreç Şubat'ı aşıyor

İlk olarak Fransa Başbakanı Dominique de Villepin tarafından 16 Ocak 2006'da yürürlüğe konulmak üzere açıklanan sözleşme, 26 yaşından küçük olan gençlere ve yirmiden fazla çalışanı olan şirketlere yönelik. Bu sözleşmeye göre “işi sağlamlaştırma” denen ilk iki senelik dönemde hiçbir sebep göstermeden patronların işçileri çıkarabilmesi mümkün kılınıyor. Üstelik patronlar, bir genci işe aldıkları için de devletten büyük miktarlarda teşvik alacaklar ve üç sene boyunca vergi muafiyetlerinden yararlanacaklar.

“Şansların eşitliğini sağlamaya yönelik yasa tasarısı” adı altında cilalanarak meclisin oyuna sunulan yasa, 8 Şubat'ı 9'una bağlayan gece kabul edilmişti. Gerici hükümetin pervasızlığına tepki gösteren işçi sınıfı ve gençler ayağa kalkmış, yasanın geri çekilmesi amacıyla 7 Şubat günü 400 bin kişinin katılımıyla gösteriler yapmışlardı. Buna karşı hükümet bildiğini okuyarak yüzbinlerin öfkesini hiçe saymıştı.

Sosyal sigorta “reform”unu, haftalık 35 saat çalışma yasasının yeniden düzenlenmesini, emeklilik için çalışılan gün sayısını arttırmayı öngören yasa, kamuda çalışanların sayısını düşüren “devlet reformu”, grev hakkını kemiren düzenlemeler, “eğitim reformu” gibi saldırıların altına da imza atan de Villepin hükümeti, CPE yasasını senatoda da onaylayarak sermayeye hizmette sınır tanımadığını gösterdi. Ancak bu defa tepkiler Şubat'taki gibi birkaç eylemle sınırlı kalmadı. Yüzbinlerce işçi-emekçi ve genç genel grev, boykot, üniversite işgali ve kitle gösterileriyle tepkisini ortaya koydu. 1968'deki öğrenci hareketinin de simgelerinden olan Sorbonne Üniversitesi, polis ve jandarmanın gaz bombalı saldırısıyla boşaltılana kadar 600 öğrenci tarafından birkaç gün işgal edildi. 40 civarında üniversite ise boykota başladı.

Grev, boykot, kimi zaman da işgaller eşliğinde eylemlerini sürdüren öğrenci ve akademisyenlere aileler de destek veriyor. Birçok fakültede koridorları, sınıf girişlerini kapatıp derslerin yapılmasını engelleyen öğrenciler, üniversite duvarlarını kapladıkları afiş ve sloganlarla, CPE'nin geleceklerini tehdit ettiğini ve yasanın kabul edilmesiyle hiçbir sosyal güvencelerinin kalmayacağını vurguluyor ve CPE yasası iptal edilinceye kadar boykotu sürdüreceklerini belirtiyorlar.

İşçi sınıfı, kamu emekçileri ve gençlik birlikte eyleme geçiyor

Sadece geleceğin işçileri veya işsizleri olan gençler değil, Fransız işçi sınıfı ve kamu emekçileri sendikaları da yasaya karşı harekete geçti. Bu durum muhalif cepheyi fazlasıyla güçlendirdi.

Yasaya karşı yapılan genel grev dolayısıyla, büyük kentlerde özellikle demiryolu ve havayolu ulaşımı felç oldu. Sendikaların çağrısıyla gerçekleşen; sol partiler, gençlik örgütleri ve üniversite öğrencilerinin de boykotlarla destek verdiği genel grev okullar ve kamu dairelerinde etkili oldu. Sendikaların grev ve eylem çağrıları üzerine 7 Mart'ta 800 bin kişi CPE kontratına karşı sokaklara döküldü. 175 kentte gösteri düzenlenirken, sadece Paris'te yaklaşık 200 bin kişi alanlara çıktı. Bu arada yapılan anketlere göre, Fransa halkının dörtte üçü CPE'ye karşı çıkıyor.

Mücadele alanlarında buluşan işçi sınıfı ile müttefikleri, sermayenin gözü dönmüş saldırganlığına karşı daha etkili eylemlere hazırlanıyor. 16 Mart günü, liseli ve üniversiteli öğrenci örgütlerinin çağrısını yaptığı yürüyüşlerin düzenlenmesi planlanıyor. İşçi ve öğrenci sendikaları, CFDT, CGT, FO, CFTC, CGC, FSU, UNSA, Solidaires, UNEF (Üniversite Öğrencileri Konfederasyonu), UNL ve FIDL (lise öğrenci sendikaları) biraraya gelerek, 18 Mart için ortak eylem kararı aldı.

Ortak eylem kararı alan örgütler, CPE'nin güvencesizlik anlamına geldiği, gençler için ezici, Fransız halkının geleceği açısından çok sakıncalı olduğu görüşünü paylaşıyor. Tüm ücretli çalışanları, gençleri ve öğrencileri CPE'ye karşı verilen mücadeleyi daha da aktifleştirmeye ve güçlendirmeye çağıran sendikalar, 18 Mart'ta yapılacak eylemlerin ardından akşam tekrar biraraya gelerek son durumu gözden geçirecekler. Böylece eylemlerin devamına yönelik kararlar alacaklar.

Paris'te basın toplantısı düzenleyen 12 organizasyon, CPE kontratına ilişkin olası bir düzenleme için hükümetle görüşmenin sözkonusu olmayacağını belirterek, kontratın tamamen geri çekilmesi gerektiğinin altını çizdi. Artık hedef, saldırıyı tümüyle püskürtmek.

Fransız kapitalistlerine olan sadakatini sonuna kadar sürdürmekte kararlı görünen gerici hükümetin başı Dominique de Villepin ise, Senato'da yaptığı konuşmada, CPE kontratının önümüzdeki haftalarda uygulamaya geçirileceğini söyledi. Buna karşın toplumsal muhalefetin gücü, şimdiden Villepin hükümetinde çatlaklar oluşmasına neden oldu. Sol kılıklı düzen partileri ise, işçi sınıfı ve gençlerden yana olduklarını ilan etmek zorunda kaldılar.

De Villepin hükümeti saldırganlıkta ısrar ederse, Fransa'da çatışmanın daha ileri bir boyuta taşınması kaçınılmaz olacaktır. İşçi sınıfı ve gençlik kararlılıkla direnişi sürdürdüğü takdirde, sermayenin temsilcilerine geri adım atmaktan başka seçenek kalmayacaktır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Ekvador'da petrol işçilerinin grevine karşı olağanüstü hal!

Kısa süre önce liman işçilerinin grevini kırmak için olağanüstü hal ilan eden Yunanistan hükümeti, devlet terörüyle sınıf mücadelesini engelleme yoluna başvurmuştu. Son günlerde gerici Ekvador rejimi de, grevci petrol işçilerine karşı aynı kirli silaha başvuruyor. Başka ülkelerde de görülen benzer girişimler, işçi sınıfının hak arama mücadelesinin devlet zoruyla engelleme çabasının günden güne yaygınlaştığını gösteriyor.

Ücretlerle çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle üç bölgede greve çıkan Ekvador petrol işçileri, rejimin OHAL saldırısıyla karşılaştı. İşçilerin kararlığını kırmak için grevin devam ettiği Napo, Orellana ve Sucumbios bölgeleri askeri denetim altına alındı. Böylece gerici Ekvador rejimi, son haftalarda ikinci kez OHAL saldırısını emekçilere yöneltmiş oldu.

Ekvador hükümeti, devlet tarafından işletilen Retroecuador isimli petrol şirketinde, “şirket işlemlerinin şeffaflığını artırma” gerekçesiyle işçilere yaptığı ödemeleri durdurması üzerine gerginlik tırmandı. Buna karşın işçilerle hükümet arasında müzakereler devam ederken, şirketin etrafındaki ormanlık bölgelerde “isyan patlak vermesi olasılığı”na karşı ordu birlikleri yerleştirildi. Grevci işçilere karşı silahlı güçlerini öne süren sermaye uşağı hükümetin bu çirkin tehdidinin kolay sonuç vermesi beklenmiyor. Zira Ekvadorlu işçi ve emekçiler yeni yüzyılı ayaklanmayla karşılamış, defalarca alanlara inerek de gerektiğinde isyan etmekten çekinmeyeceklerini göstermişlerdir.