18 Mart 2006 Sayı: 2006/10 (10)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe
bir çağrıdır!
  Şemdinli iddianamesi üzerine
  Şemdinli ve kontra medyanın postal yalayıcılığı
  Ordu tavrını açıkladı... Kontrgerilla faaliyetlerine tam hız devam!
Yeni saldırılar ve sınıf hareketi
  EP yönetiminin gönüllü işbirliği!
Sağlıkta yıkım politikası devam ediyor
Sağlık çalışanlarının 14 Mart eylemleri
  Gazi direnişinin yıldönümünde eylem ve etkinlikler...
  Gülsuyu’nda Gazi anması… Gazi’nin hesabı sorulacak!
Sözleşmeli çalışma devam ediyor!
  Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri
“Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı”na karşı biraraya geldi...
  Ortak açıklama; 2006 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü
politik ve pratik olarak kazandık!
  Gençliğin
devrimci hareketini büyütmek için! (Orta sayfa)
   Kentler ve yeni tehlikeli “sınıflar”/Yüksel Akkaya
   Emperyalist güçler siyonist ilhakçıların hizmetinde
   Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi’ne sevketti...
  Dünyanın kanını emenlerin listesi yayınlandı!
  Fransız emekçiler sermaye temsilcilerine meydan okuyor...
  Kore işçi sınıfı uzun süreli bir genel greve hazırlanıyor
  AEG grevi sona erdi!
  Yurtdışında 8 Mart etkinlikleri...
  Gençliğin mücadelesinden...
  Has Alüminyum işçileriyle dayanışmaya!
  Ümraniye İşçi Platformu kuruldu!
  Cejna Newroz piroz be!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran'ın nükleer dosyasını Güvenlik Konseyi'ne sevketti...

Washington'un direktifleri uygulanıyor

İran'ın nükleer programı bahanesiyle yürütülen Washington-Tel Aviv merkezli kampanya, AB'nin de ABD'nin peşine takılması ile yeni bir aşamaya girmişti. Bu aşamadan sonra, AB emperyalistlerinin çizdiği rotaya göre hareket eden Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Washington'dan gelen direktiflere uygun kararlar almaya başladı. UAEA'nın geçen hafta Viyana'da yapılan olağan yönetim kurulunda İran dosyası, BM Güvenlik Konseyi'ne havale edildi. Dosya, UAEA Başkanı Muhammed El Baradey'in 27 Şubat tarihli raporuyla birlikte Güvenlik Konseyi'nin gündeminde.

Savaş kundakçıları UAEA kararından önce harekete geçmişti

UAEA, kararını Washington'dan yapılan saldırgan açıklamaların gölgesinde aldı. Yönetim Kurulu toplantısı devam ederken bir açıklama yapan ABD'nin BM temsilcisi ve neo-faşist çetenin azgın isimlerinden John Bolton, İran'a “askeri saldırı düzenlenebileceğini” söyledi. Bolton, İngiliz milletvekillerine yaptığı açıklamada, “diplomatik çabaların başarısız olması halinde, askeri eylemin İran'ın nükleer programını durdurabileceğini” ilan etti. Washington'da temaslarda bulunan İngiliz heyetinden milletvekili Eric Illsley, Bolton'un “İran, her seçeneğin masada olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini bilmeli. Bütün nükleer çalışmaları durdurmak için, tek bir noktaya saldırmak dahi yeterli olacaktır” dediğini aktardı.

Amerikan-İsrail Kamu İlişkileri Komitesi (AIPAC) adlı siyonizm hamisi lobi kuruluşunda yaptığı konuşmada da benzer tehditler savuran Bolton haydudu, “İran tehdidine karşı ne kadar çok beklersek, sorunu çözmek o kadar zorlaşacak. Kapsamlı çözümler için hazırlıklı olmalı, İran rejiminin arzettiği tehdidi sona erdirmek için bütün araçları kullanmalıyız” dedi.

Siyonistler Bolton'la aynı telden çalıyor

İsrailin cellat takımı da Bush ekibinin “şahinleri”nden Bolton'la aynı dili kullanıyor. İsrail'in eski Genelkurmay Başkanı Moşe Yaalon Washington'da İran'a yönelik tehditler savurdu. Yaalon, ABD'deki Hudson Enstitüsü kürsüsünden, “İsrail'in, İran'ın nükleer programına karşılık verecek askeri seçeneği bulunuyor. İran'a karşı bir saldırının gerçek bir etkisi olabilir ve bu, İran'ın nükleer programını tamamlamasını uzun yıllar geciktirebilir” dedi.

İsrail Başbakan vekili Ehud Olmert ise, ülkesinin İran'ın nükleer silah sahibi olmasını hiçbir biçimde kabul edemeyeceğini söyledi. Washington ve Brüksel'deki destekçilerinden aldıkları güçle İran'a bu tehditleri savuranların eli altında, yüzlerce nükleer bombanın düğmesi bulunuyor.

ABD Güvenlik Konseyi daimi üyelerine ortak karar için baskı yapıyor

Bu tehditlere rağmen, henüz askeri saldırının gündemde olmadığı söyleniyor. Nitekim Bush, Tahran'ın nükleer programının Amerika Birleşik Devletleri için vahim bir ulusal güvenlik kaygısı yarattığını, ancak soruna diplomatik bir çözüm arayışında olduklarını öne sürdü.

Bush yönetiminin ilk hamlede ekonomik ambargo gibi silahları kullanılacağı, bu politikayı ise Güvenlik Konseyi üyeleriyle, eğer bu mümkün olmazsa, yeni bir “müttefikler koalisyonu” üzerinden uygulamak istediği yönünde işaretler var. Örneğin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns, Amerikan Kongresi üyelerine yaptığı açıklamada, Güvenlik Konseyi'nden İran'ı “kınayacak” bir karar istediklerini, bu kararın illa da bir yaptırım içermesi gerekmediğini söyledi. Bir sonraki hedeflerinin ise İran hükümetini “izole edecek” yeni bir karar çıkarmak olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği'nin dış politika yüksek temsilcisi Javier Solana, İran'a yaptırım uygulamasının olasılıklar arasında bulunduğunu bildirerek, AB'nin ABD'nin peşinden gideceğini ortaya koydu. Bu arada Ankara'daki Amerikancılar da, dışişleri bakanı Abdullah Gül aracılığıyla, Büyük Ortadoğu Projesi'nde ABD'nin safında yeralacaklarını açıkladılar.

Tahran yönetimi ile çok yönlü ilişkiler geliştiren Rusya ve Çin'in İran'a yaptırım uygulanmasına sıcak bakmadıkları biliniyor. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran'a BM yaptırımları uygulanmasına ya da bir askeri seçeneğe karşı olduklarını açıkladı. Ancak Rusya ile Çin'in, ABD ve diğer batılı müttefikleriyle İran'dan kaynaklı bir sürtüşmeye girmeye istekli olmadıkları da biliniyor. Bu yönüyle İran, emperyalist güç odakları arasındaki çıkar çatışmalarının da bir alanı olacak. Gerici çıkar çatışmaların arenası haline gelen bölgemizdeki gelişmelerin seyrinde, Çin'le Rusya'nın İran'la ilgili alacakları tutumun da önemli bir etkisi olacak.

Ahmedinecad: “Zilleti asla kabul etmem”

Viyana toplantısının ardından kararı değerlendiren İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, “Toplantılarla bizi hakkımızdan vazgeçireceklerini sanıyorlar, ama yanılıyorlar” dedi ve Hz. Hüseyin'in Yezid'in halifeliğini kabul etmesi istendiğinde söylediği “Zilleti asla kabul etmem” sözünü anımsattı.

İran Meclis Başkanı Gulamali Haddad Adil de, ülkenin nükleer programı aleyhine girişimleri, bağımsızlığa karşı yapılan girişimler olarak değerlendirdiklerini söyledi. ABD'nin yüzlerce atom bombasına sahip olan İsrail'i desteklediğine, Hindistan ile nükleer anlaşma yaptığına işaret eden Haddad Adil, Hindistan'ın nükleer programına bir itirazları olmadığını, ancak ABD'nin çifte standartlı davranışlarına karşı çıktıklarını söyledi. Diğer İranlı liderler de benzer içerikte açıklamalarda bulundular.

İranlı yetkililer, emperyalist-siyonist güçlerin henüz askeri bir saldırıyı göze almayacağı kanısında olduklarını yansıtıyorlar. Öte yandan bazı basın organları, İran'ın olası bir askeri saldırıya karşı hazırlık yaptığını yazıyor. Sonuç ne olursa olsun, İran başta olmak üzere tüm bölge halklarının geleceği emperyalist-siyonist güçler tarafından tehdit edilmektedir. Gelişmeler, bu saldırganlığa karşı mücadelenin yükseltilmesi acil görevine işaret etmektedir.