07 Ocak 2006 Sayı: 2006/01 (01)
  Kızıl Bayrak'tan
  Geleceğe umutla bakmak için devrim ve sosyalizm bayrağını yükseltelim!
  MGK toplantısı, Sezer’in mesajı ve yeni “terör” yasaları
  Savaş kundakçıları halkların katili NATO ile birlikte İran saldırısına hazırlanıyor
  OYAK-Arcelor yağma ortaklığı
OYAK şirketleri Güney Kürdistan’da
  TCK’nın 301. ve 305. madde tartışmaları
Özel televizyonlarda Kürtçe yayın
  Özelleştirme saldırısına karşı işçi-emekçi barikatı!
  DİSK Yönetim Kurulu’nun 2005 yılı değerlendirmesi ve 2006 yılı hedefleri üzerine / Yüksel Akkaya
  2005 yılında kamu emekçileri hareketi
  2005 yılı dünyasından bazı kesitler
  Yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Kürt sorunu... İnkara dayalı devekuşu politikasına devam (Orta sayfa)
  YÖK’ün terör uygulamaları, faşist saldırılar, büyüyen ticari eğitim saldırısı!
  Kızıl Bayrak’ın örnek kullanımı
  Yeni yıl mesajları; Gelecek emeğin olacak!.
  Washington-Tel Aviv şefleri Suriye etrafındaki çemberi daraltıyor
  2005 yılını geride bırakırken.../2
  Hava-İş Eğitim ve ÖrgütlenmeUzmanı Munzur Pekgüleç ile röportaj
  Bültenlerden...
  Sınıf hareketinden...
  Ekim Devrimi ve kültür
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Gelecek emeğin olacak!

2006'yı emperyalist kapitalist sistemin yarattığı çelişkilerin keskinleşmesi, krizlerin yoğunlaşması ile karşıladık. Artık yıkılmaya mahkum olan bu sistem içerisinde biriken sorunlar küçük denilebilecek anlaşmazlıklarda bile krizlere dönüşmekte, bir anda borsa, petrol fiyatları tepe taklak olmaktadır.

Irak bataklığında debelenen ABD imparatorluğuna bir sınır koymak niyetinde değil. 2001'de yakaladığı fırsatı değerlendirerek dünya halklarına açtığı savaşı devam ettiriyor. Onbinlerce Iraklı'nın canına malolan kirli savaş İran ve Suriye'yi de kapsayacak şekilde genişletilmek isteniyor. ABD, krizini yeni krizlerle körükleyerek bataklığında daha da derinlere gidecek. Diğer taraftan emperyalistler arası krizin son örneği enerji üzerinden yaşandı. Rusya'nın ABD patentli kadife devrim ülkesi olan Ukrayna'ya gaz fiyatlarında yaptırım uygulaması ile başlayan ve tüm dünyada enerji sorununu, bloklaşmayı, Soğuk Savaşı tartıştıran kriz de emperyalistler arası kızışan rekabetin ivme kazandığını gösteriyor.

Irak'ın bataklığından çıkmadan ABD için İran ve Suriye'ye saldırmak ancak daha sınırlı insan gücüyle ama daha yıkıcı, Hiroşima ve Nagazaki'de olduğu gibi bir anda yüzbinleri vuran silahlarla olabilir. Aynı zamanda yandaşlarının, özellikle kendisi kadar eli kanlı stratejik ortağı İsrail'in, şimdilik yanında olan İngiltere'nin, uşağı Türkiye'nin yardımları eksik olmayacak. İran'da nükleer silah var diye, Ortadoğu'da en çok nükleer silahın sahibi olan İsrail ilk atışı yapmaya talip olduğunu çoktan açıklamış bulunuyor. Hazırlıklar için en üst düzey yetkililerle Türkiye ayağının görüşüldüğünü biliyoruz. Ardı arkası kesilmeyen görüşmelerin son ayağı olarak ABD Dışişleri Bakanı Rice, önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelip yeni dayatmalarda bulunacak. Yeni şamarlar yememek için dayatmaları kabullenmekten başka çıkar yolu yok işbirlikçi uşak takımının.

Rusya'nın ABD patentli kadife devrim ülkelerine karşı ilk önemli atağı geçtiğimiz günlerde doğalgaz krizi ile başladı. Ukrayna istediği fiyatı vermeyince vanaları kısan Rusya ikinci günü vanaları yeniden açtı. Bu ülkelere, maddi olarak nereye bağlı olmaları gerektiğini hatırlatmak istedi. Bu durumdan sadece Ukrayna değil tüm dünya kendisine bir şekilde pay biçti. Enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması, alternatif enerji kaynaklarıının bulunması en çok tartışılan konular idi.

Diğer emperyalist odaklar için sorun sadece enerji krizi de değil. Rusya'nın kadife, karanfil vb. devrimli ülkeler üzerinden yeniden toparlanmış olduğunu ve diğer emperyalist odaklara kafa tutabilecek bir güce yavaş yavaş erişebileceğini de gösteriyor. Rusya'nın yeniden şekillenen emperyalist odaklaşmalar arasında kendisine yaptırım gücü olan bir yer açmak istemesi doğal bir sonuç ve gerçeklik. Esas gerçeklik ise, emperyalistlerin birbirleriyle kapışarak, krizlerin faturasını işçi-emekçi halklara ödetmesidir.

Emperyalist-kapitalist sistemin çelişkileri emperyalistler arası rekabeti derinleştirmekte, bu da işçi ve emekçileri sefalet ve yoksulluk batağına daha çok itmektedir. Giderek kapitalist metropollerdeki işçi ve emekçiler de yoksulluğa ve kölece koşullara mahkum edilmektedir. Bu da işçi ve emekçilerin mücadele sahnesine çıkmasını hızlandırmaktadır.

Mazlum halkları katletmekte ve birbirine boğazlatmakta sınır tanımayanlara, daha fazla kâr için yılda iki milyon işçiyi iş kazalarında feda edenlere, kârlarını artırmak için dünyayı geri dönülmez ısınma ve çevre felaketine götürenlere, krizlerinin faturasını işçi ve emekçilere ödetenlere ezilen halklar ve işçiler henüz ciddi bir yanıt vermediler. Önümüzdeki günler emperyalist rekabetin, krizlerin ve savaşın daha da kızışacağı günler olacak. Ancak artık rüzgar onlardan tarafa esmiyor. Çünkü yeni yıl emeğin ve mücadelenin yılı olacak.

------------------------------------------------------------------------------------------

Yeni yılda umudu ellerimizde büyütelim!

Türkiye'de ve dünyada işçi ve emekçiler açlık, sefalet, sömürü ve savaşlarla dolu bir yılı daha geride bıraktı. Dünyanın bir ucundaki “fırsatlar ülkesi”nde kasırgalar yoksulları vururken, yine açlık ve soğuktan hayatını kaybeden insanlar nasıl bir dünyada yaşadığımızın kanıtı oldu. Asgari ücretin 380 YTL. olarak açıklandığı ülkemiz cep telefonu tüketiminde dünya sıralamasının başlarında yeraldı. Ama aynı ülkede sayısı tam olarak kayıtlara geçmeyen binlerce çocuk her yıl ishalden, bakımsızlıktan ölüyor, ortaçağ kalıntısı denilen tifo, dizanteri gibi hastalıklar hortluyor.  

Yaşadığımız dünyada herşey emek ve sermaye temel çelişkisinin sonsuz görünümlerini içeriyor. Bir yanda biriken zenginlik diğer yanda derinleşen yoksulluk. Yardımlaşma, dayanışma, emek, hak gibi değerler ayaklar altına alınırken, en dejenere, en gerici değerler ön plana çıkarılıyor. İnsani olan herşey reklam ve modanın tüketim kalıplarından geçirilerek içi boşaltılıyor. Dayanışma adına artık kameraların karşısında iki mum yakma bir eylem biçimi olarak öne çıkarılıyor.

Kısacası her yönüyle bizi kuşatan bir cenderenin içindeyiz. Egemenler başta gerici yasalar, baskı aygıtlar olmak üzere ve her türden gericiliği kullanarak bilinçsiz bir sınıf, geleceksiz bir toplum yaratmayı hedefliyorlar. Medyanın bize sinsice dayattığı programları, filmleri izliyor, kitapları okuyoruz. Özgür değiliz, çünkü sinsi oyunlarla tercihlerimiz belirleniyor.

Yoksulluk ve açlık sınırı olarak açıklanan rakamın yarısının da altında asgari ücret belirlendiğinde, uysal ve umutsuzca işimize sarılmayıp sokakları isyanın kalelerine çevirmiş olsaydık, bugün, “başka türlüsü mümkün” dediğimiz o dünyaya bir adım olsun yaklaşmış olurduk: Eğitim, sağlık, emeklilik ve kentsel altyapı hizmetlerinden yararlanmanın bir hak olduğu; iş, barınma gibi bir sorunun olmadığı; cins, ırk, mezhep ayrımcılığının mezara gömüldüğü; sömürünün, her türden eşitsizliğin yeryüzünden silindiği; insan insan olarak değerli olduğu, üretkenliğin arttığı, emeğin emek, sevginin sevgi olarak yegane değer kılındığı bir dünya...

2006 yılı, her yönden işçi ve emekçileri kuşatan kapitalist sistemin gerici ve yoz değerlerine, kültürel dejenerasyona, her türden gericiliğe, haksız savaşlara ve sömürüye karşı mücadeleyi daha ileriden ısrarla yürüteceğimiz bir yıl olmalıdır. İşçi ve emekçilerin, tüm insanlığın kurtuluşu buna bağlıdır. Kurtuluşumuz devrim ve sosyalizmdedir!

Sefaköy İşçi Kültür Evi

------------------------------------------------------------------------------------------

Eskişehir Ekim Gençliği:

10. mücadele yılının birikimiyle devrimin ve sosyalizmin kızıl bayrağını dalgalandırmaya devam edeceğiz!

Ekim Gençliği'nin yaklaşık birbuçuk aydır sürdürdüğü 10. yıl kampanyası 24 Aralık'ta İstanbul'da gerçekleştirilen merkezi etkinlikle sonlandırıldı. Ekim Gençliği'nin 10. yılı vesilesiyle yaygın bir kitle çalışması yürütüldü. Genç komünistler bulundukları her alanda azami bir çaba harcayarak kampanya çalışması sürdürdüler.

Biz de Eskişehir Ekim Gençliği olarak kampanya çalışmalarına merkezi materyallerimizi kullanarak başladık. Ardından bir tanıtım toplantısı örgütleyerek kampanyanın amaç ve hedeflerini anlatmaya çalıştık. Katılımın beklediğimizin altında olmasına rağmen toplantının belli tartışmalar çerçevesinde ilerlemesi oldukça anlamlıydı. Daha sonra bir film gösterimi gerçekleştirdik. Çalışmalarımıza etkinlik gününden bir gün öncesine kadar yerel araçlarımızla devam ettik. Merkezi takvim ve davetiyelerimizi okul içerisinde ve dışında kitlelere ulaştırarak bir yandan kampanyayı anlatmaya çalıştık, diğer yandan masraflarımızı buradan elde ettiğimiz gelirle karşıladık.

Eskişehir Ekim Gençliği olarak kampanya sürecini değerlendirdiğimizde, hedeflerimizin bir kısmını kimi aksamalardan kaynaklı gerçekleştirememiş olsak da, bu süreçte yakalanan ilişkilerle sıcak bağlar kurulmasında kampanya döneminin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bizim açımızdan yeni bir çalışma alanı olan Eskişehir'de Ekim Gençliği'nin tanıtılması ileriye dönük anlamlı adımların atıldığı bir başlangıç oldu. Merkezi etkinliğe Eskişehir'den katılan arkadaşlarımızın olumlu izlenimlerle ayrılması, etkinliğin politik içeriğinin güçlü olmasıyla bağlantılıydı. Bazı sunumların etkinliğin geç başlamasından kaynaklı kısaltılarak anlatılmasına rağmen içeriğinin güçlü verilmesi oldukça anlamlıydı.

Ayrıca etkinliğin başından itibaren salona hakim olan coşkunun etkinlik sonrası yapılan basın açıklamasına da yansıması genç komünistlerin 10. mücadele yılına yakışan bir etkinlik gerçekleştirdiklerinin anlamlı bir ifadesi oldu.

10. mücadele yılının birikimiyle geleceği kazanmaya!

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

Ekim Gençliği/Eskişehir