07 Ocak 2006 Sayı: 2006/01 (01)
  Kızıl Bayrak'tan
  Geleceğe umutla bakmak için devrim ve sosyalizm bayrağını yükseltelim!
  MGK toplantısı, Sezer’in mesajı ve yeni “terör” yasaları
  Savaş kundakçıları halkların katili NATO ile birlikte İran saldırısına hazırlanıyor
  OYAK-Arcelor yağma ortaklığı
OYAK şirketleri Güney Kürdistan’da
  TCK’nın 301. ve 305. madde tartışmaları
Özel televizyonlarda Kürtçe yayın
  Özelleştirme saldırısına karşı işçi-emekçi barikatı!
  DİSK Yönetim Kurulu’nun 2005 yılı değerlendirmesi ve 2006 yılı hedefleri üzerine / Yüksel Akkaya
  2005 yılında kamu emekçileri hareketi
  2005 yılı dünyasından bazı kesitler
  Yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Kürt sorunu... İnkara dayalı devekuşu politikasına devam (Orta sayfa)
  YÖK’ün terör uygulamaları, faşist saldırılar, büyüyen ticari eğitim saldırısı!
  Kızıl Bayrak’ın örnek kullanımı
  Yeni yıl mesajları; Gelecek emeğin olacak!.
  Washington-Tel Aviv şefleri Suriye etrafındaki çemberi daraltıyor
  2005 yılını geride bırakırken.../2
  Hava-İş Eğitim ve ÖrgütlenmeUzmanı Munzur Pekgüleç ile röportaj
  Bültenlerden...
  Sınıf hareketinden...
  Ekim Devrimi ve kültür
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Özel televizyonlarda Kürtçe yayın

Katliamcı geleneği bilinen Türk devleti, bölge halkıyla “barışma” adı altında özel televizyonlara Kürtçe yayın yapma izni verdi. Böylelikle 80 yıllık tarihi boyunca aşağıladığı, yok saydığı, dönemsel katliamlarla gözdağı verdiği Kürtlerle barışmayı umuyor.

Özel televizyonlara yayın yapma hakkı veren RTÜK'ün hazırladığı yönetmeliğe göre, özel televizyonlarda Kürtçe yayını günlük 45 dakikayı, haftalık 6 saati aşamayacak. Radyolar için ise bu süre günlük 60 dakika olarak belirlendi. RTÜK, yayınları kısa bir süreyle sınırlandırmayı yeterli bulmamış olacak ki yayını yapacak kuruluşlardan bir de taahhütname talep ediyor. Buna göre yayın yapan kuruluşlar “Milletin bölünmez bütünlüğüne aykırı yayın yapmayacağım” ilanında bulunacak. Elbette bu ibare, politikleşmiş Kürt halkının dejenere edilmesine hizmet edecek, mücadeleden soğutacak, bireysel kurtuluşu özendirecek programların Kürtçe olarak yayınlanması anlamına geliyor.

Diğer bir deyişle, yasaklanan bir dil olarak politikleşen, kullanımı dahi politik şekillenişi ifade eden Kürtçe, burjuvazi tarafından yine yayın üzerinden Kürt halkının dejenerasyonu için kullanılacak.

AB ve ABD neyi hedefliyor?

Burjuva basınında AB'nin ve dışişlerinin baskısıyla bu kararın RTÜK'e kabul ettirildiği dillendirildi. AB ile birlikte özellikle son dönemde Ortadoğu'ya yönelik yeni operasyon haberleriyle gündemde olan ABD de bu kararın arkasında yeralmaktadır. Düne kadar Güney Kürdistan'da farklı bir oluşuma izin vermeyeceğini söyleyenler bugün sessizlikle süreci izlemekte, Kürt varlığını tanımak noktasında 80 yıl boyunca direnenler bugün Kürtçe yayından bahsetmekte, Kürtçe bilen eleman istihdam etmekten sözetmektedirler.

Tabii ki bu değişimin ardında ABD'nin Ortadoğu'ya dönük kapsamlı saldırı planı ve Kürtler'i kendine yedekleyerek tehdit edici güç olmaktan çıkarma hesapları yatmaktadır. Ancak hem ABD hem de Türk evleti bunun çok da kolay olmayacağının farkında. Tüm operasyonlara, baskı ve tehditlere rağmen Kürt halkının özgürlük istemi bastırılamıyor. Birkaç ay önce Şemdinli ve Hakkari'de yaşananlar bunun açık örneğidir. Her “son” olarak nitelendirilen isyandan sonra bir sonrakiyle yeniden gündeme gelen Kürt halkının mücadelesi, bu gerçeği Türk devletine öğretmiş durumda. Bu nedenle sorunun”barışçıl” iğreti çözüm arayışları sürdürülmekte, yol ve yöntemler bulunmaya çalışılmaktadır. Bunu açıktan yapmakta zorlandıkları için AB üyelik süreci iyi bir malzeme olarak kullanılmaktadır.

Kürt sorununun “çözümü” noktasında atılacak adımlar da bundan böyle AB süreciyle birlikte ele alınacaktır. Böylelikle atılan bu adımlar Kürtler'in mücadelesi sonucu değil, devletin ve AB'nin isteği ve inisiyatifiyle verilmiş olacak, Kürt halkının mücadeleyle bağları koparılmış olacaktır.

Kürtçe yayın konusunda AB'nin takındığı tavır ve RTÜK'e yönelik eleştiriler bu yönelimi ispatlamaktadır.

Dilimiz onurumuzdur!

Kürt dilinin kullanımı, Kürt halkının politikleşmesiyle birlikte işlerlik kazanmış, “Türkçe'nin dağ Türkler'i tarafından kullanılan lehçesi” artık Kürt dili olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Kürt halkı eğer bugün çocuklarına kendi dilinde isimler verebiliyorsa, dilini kullanabiliyorsa bunun gerisinde ağır bedeller ödenerek verilmiş özgürlük mücadelesi yeralmaktadır. RTÜK'ün Kürt halkını dejenere etmek için gündeme getirdiği, çözüm yolunda AB tarafından ileri bir adım olarak algılanan Kürtçe yayın, Kürt halkının taleplerine cevap vermek bir yana onun mücadele dinamiklerini tahrip etmek için kullanılacaktır. Buna izin vermemek başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye işçi ve emekçilerinin “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarıyla mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Mamak İKE'de yeni mücadele yılı etkinliği

Mamak İşçi Kültür Evleri olarak 31 Aralık günü yeni mücadele yılı etkinliği gerçekleştirdik. Etkinlik bir önceki yılın değerlendirildiği geniş katılımlı bir toplantı şeklinde başladı. Açılış konuşmasının ardından birçok katılımcı farklı yönleri ile yıl değerlendirmesi yaptı. Sınıf cephesinden, gençlik ve kurum eksenli çalışmalardan ve genel olarak Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeler üzerinden gerçekleşen toplantı bu yönü ile anlamlı geçti. Yeni bir yıla girerken sınıf devrimcilerinin kendi çalışmalarına dair özgül değerlendirmeleri de toplantının önemli gündemlerinden birisiydi.

Etkinliğin ilk bölümü kapanış konuşması ile son buldu. Kapanış konuşması bir yanıyla etkinliğin gerekçelendirmesi oldu. Konuşmada “Şu an milyonlarca emekçi televizyonlarının karşısında asalak burjuvazinin yozlaştırıcı ideolojik kuşatması ile uyuşturulmaya çalışılıyor. Yeni bir yıla piyango vb. ile sahte umutların peşinde gelecek kurgusu yaparak giriyor. Biz ise yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi bugün de bir alternatifi gerçekleştiriyoruz. Geleceğin özgür dünyasının yapıcıları olarak bugünden kendi değerlerimiz üzerinden yeni bir kavga yılına hazırlanıyoruz. Bu çerçevede sınıfı devrime kazanma perspektifine uygun bir bakışla güne yüklenerek geleceğe yürüyoruz” denildi.

Ardından etkinliğin ikinci bölümüne geçildi. Bu bölümde şiirler okundu, türküler söylendi, halaylar çekildi. Kurulan kardeşlik sofrasında geleceğe dair umutlar paylaşıldı. Sınıf devrimcileri olarak yeni bir yıla coşkulu bir etkinlikle girmiş olduk.

Yeni bir dünya, yeni bir kültür için ileri!

Mamak İKE çalışanları

------------------------------------------------------------------------------------------

PSAKD Maltepe Şubesi'nde yılbaşı etkinliği ve Serna-Seral ziyareti...

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Maltepe Şubesi'nde 31 Aralık akşamı bir etkinlik gerçekleştirildi. Açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik ortak sofranın ardından gençlik komisyonunun oluşturduğu müzik grubunun söylediği türkü ve marşlarla devam etti.

Dernek üyelerinden birinin yaptığı açılış konuşmasında 2005 yılında Gülsuyu'nda yaşanan gelişmeler ve mücadele tarihinde yeralan 8 Mart, 1 Mayıs gibi genel gündemlerin ele alındığı ve dernek çalışmalarına konu edildiği belirtildi. Geçmiş değerlendirilmeden geleceğe bakılamayacağı, yarını hazırlamak için bugüne bakılması gerektiği önemle vurgulandı. 2006'nın güzel günlere atılacak adımlarda yeni bir sayfa olacağı eklenerek konuşma sonlandırıldı. Coşkulu geçen yılbaşı etkinliği müzik dinletisi ve çekilen halaylarla sona erdi.

Etkinlikten sonra 3 ayı aşkın bir süredir direnişte olan Serna-Seral işçilerine ziyaret gerçekleştirildi. Toplu bir şekilde yapılan ziyaret sınıf dayanışmasının anlamlı bir örneği oldu. Ziyarette yapılan konuşmada Serna Seral direnişinin önemine ve bundan sonraki direnişlere örnek olacağına değinildi. PSAKD Gençlik Komisyonu müzik grubu söylediği türkülerle ziyarete ayrı bir hava kattı ve hep birlikte halay çekildi.

Kızıl Bayrak/Kartal