İşçiler, emekçiler, kardeşler!
ABDnin Irak işgali sürüyor. Irak üzerindeki bu işgalci egemenlik, ABD emperyalizminin Ortadoğu ve dünya üzerinde emperyalist egemenliğini sağlamlaştırma amacına hizmet ediyor. İşgal orduları, zorbalık ve katliamlar yoluyla, dünyayı tekellerin serbest bir yağma ve sömürü alanına dönüştürüyorlar. Emperyalist zorbalığın arkasında böylesi kirli çıkarlar bulunuyor. İnsan yaşamı bu kirli çıkarlar için hiçe sayılıyor. Binlerce insan sadece bu kirli çıkarlar için işkencelerden geçiriliyor, katlediliyor. Dökülen kan uluslararası tekellerin kasalarına yeşil dolarlar olarak akıtılıyor.
Ancak emperyalistler bu gerici amaçlarına ulaşmakta zorlanıyorlar. Çünkü dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Irakta da halkın direnişiyle karşı karşıyalar. Direniş henüz yolun başında olmasına karşın emperyalist işgal orduları tam bir çaresizlik yaşıyorlar. Irak onlar için şimdiden bir bataklık haline gelmiş bulunuyor. Irak halkı tarafından sevinç gösterileriyle karşılanmayı umanlar şimdilerde tabut tabut ülkelerine geri gönderiliyorlar.
ABD işte içerisine düştüğü bu bataklıktan kurtulabilmek için, çeşitli ülkelerden asker talebinde bulundu. Böylelikle hem ölen ABD askerlerinin ülke içerisinde yarattığı gerilimden kurtulmayı, hem de Iraktaki işgal güçlerinin varlığını büyüterek Irak halkının işgal karşıtı direnişini ezmeyi umuyor.
ABD ile emperyalist paylaşım mücadelesi veren Almanya, Fransa, Rusya gibi ülkeler asker göndermeyi Irak pastasından alacaklara paya ve bu payın büyüklüğüne dair yaptıkları pazarlıklara bağlamış bulunuyorlar. ABDnin kölesi durumuna gelmiş bir dizi ülkenin işbirlikçi iktidarı ise ABDnin asker isteğini bir emir olarak görüp hizaya geçtiler. Bu ülkelerin başında Türkiye geliyor. ABD işbirlikçisi sermaye iktidarı, 1 Marttaki tezkere hezimetinin ardından efendisine sadakatini göstermek için son derece atak bir biçimde asker gönderme hazırlığına girişmiş bulunuyor. Böylelikle Irakta fiili olarak ABDnin yanında saf tutarak, efendisi tarafından kollanmayı umuyor. ABD ile kan parası pazarlığı yapıyor. Emekçi çocuklarının ABD hesabına dökecekleri kana fiyat biçiliyor.
Yapılan pazarlıklar büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Gelinen aşamada artık askeri hazırlıklar yapılıyor, Türk askerinin Irakta nerede konumlanacağı gibi teknik konular konuşuluyor.
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
İşbirlikçi iktidar böylesine bir uşaklığı ve suç ortaklığını bize rağmen yapıyor. Bu ülkenin işçileri, emekçileri, gençliği, işsizi, büyük çoğunluğu ABD hesabına ölmeyi ve öldürmeyi reddettiği halde ABDnin yanında saf tutuyor. Çünkü işbirlikçi sermaye iktidarı geleceğini ABDnin geleceğinde görüyor. Çünkü kendisi de bu ülkede milyonların yıkımı ve sömürüsü üzerine kurulu, harcı kanla karılmış bir düzenin bekçiliğini yapıyor. Çünkü varlıklarını ABDnin kanlı operasyonlarına borçlular, egemenliklerini ABDnin eteklerine tutunarak sürdürebiliyorlar. Hükümeti Beyaz Saraya, ordusu Pentagona bağlı çalışıyor, hazinesi İMF memurları tarafından yönetiliyor. Onlar ABDnin o&currn;lanları, ABD yetiştirmeleri. İşte bunun içindir ki, bu ülkenin büyük çoğunluğunun onay vermediği ve hiçbir meşruluğu olmayan bir gerici savaşa suç ortağı olmaktan çekinmiyorlar.
Iraka asker göndermenin hiçbir haklı ve meşru yanı yoktur. Kardeş bir halkın emperyalistler yararına köleleştirilmesi için asker gönderiliyor. Gönderilecek asker Irak halkına kurşun sıkmak, öldürmek ve ölmek için gidecek. Sermaye iktidarı bu katı gerçeğe kılıf bulmak için şimdilerde söylenmedik yalan bırakmıyor. Medya aracılığıyla sistematik bir kampanya örgütlüyor.
Iraka asker göndermenin insani yardım amaçlı olduğu bu kampanyanın beylik yalanlarından biri. Oysa bunun nasıl aşağılık bir yalan olduğunu anlamak için uzağa gitmeye gerek yok. Irak halkına insani yardım götürdüklerini iddia edenler, kendi ülkelerinde yıllardır halkı acımasızca soyuyor, açlığın ve sefaletin derin kuyusuna atıyorlar. Bu ülke bizzat bu işbirlikçi iktidar tarafından emperyalistlerin çiftliği haline getirildi. Emekçi halk sistematik biçimde soyularak, elde edilen kaynaklar tekelci burjuvazi ve emperyalistlerin kasalarına akıtılıyor. İnsanca bir yaşam isteyenlerin başında cop eksik edilmeyip işkenceden geçiriliyor, tutuklanıp cezaevlerinde katlediliyor. Özgürlük isteyen bir halk sistematik biçimde inkar ve imha ile karşılanıyor. Bu uğurda onbinlerce insan katlediliyor, kentler yakılıp yıkılıyor. İşte kardeş bir haka insani yardım götürdüklerini iddia edenlerin sicili böylesine bozuk, böylesine kanla lekeli.
ABDnin maşalığına soyunanlara karşı Irak halkının tavrı nettir. Irak halkı, her nereden olursa olsun, ister müslüman ister insani yardım kisvesi taşısın, Irak topraklarına basacak her yabancı gücün işgalci muamelesi göreceğini ilan etmiş bulunuyor. Irak halkının huzuru ve ihtiyaçları için asker göndereceklerini iddia edenler ise, Irak halkının bu haklı tepkisine histerik şoven bir kampanyayla yanıt veriyorlar. Biz desturu ABDden alıyoruz diyorlar. Açıktır ki, işbirlikçi sermaye iktidarı, ülkenin emekçi halkına rağmen Irak halkını karşısına alarak ABDnin taşeronluğuna soyunuyor. ABD emperyalizminin yanında halklara düşmanlıkta onunla birleşiyor.
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
İşbirlikçi sermaye iktidarının safı ABDnin yanında, Irak halkının karşısındadır. Ancak bu ülkenin emekçi milyonları ne ABDnin safındadırlar, ne de işbirlikçi iktidarının suç ortaklığını paylaşabilirler. Çünkü bu hem onursuzluk, hem de kendi ipini düşmanına teslim etmektir. Çünkü bölgenin ezilen halklarının düşmanı ortaktır. Düşman ABD emperyalizmi ve onun işbirlikçi iktidarlarıdır. Bu ortak düşman bölge halklarını sistematik olarak soyuyor, zenginliklerini yağmalıyor. Kendi kaderini belirleme iradesi gösteren halkları kırımdan geçirerek, zorbalıkla işbirlikçi rejimler kurarak egemenliğini sürdürüyor. Bunun için, Irak şahsında işgal edilen tüm bölgenin emekçi-ezilen halkları ve onların geleceğidir. İşte bundan dolayı, nasıl işbirlikçi sermaye iktidarı ABD emperyalizmi ile kader ortaklığı yapıyorsa,ülkenin emekçi milyonları da Irak halkıyla kader ortaklığı yapmak zorundadır. Safını ABD emperyalizmi ve işbirlikçi-uşak takımının karşısında belirlemeli, işgalcilere karşı yürütülen onurlu direnişe destek vermelidir.
Emekçi çocuklarını Irak halkının direnişini kırmak için asker yapmak isteyenlerden hesap sormak, asker gönderme tezkeresini sokaklarda yırtmak için harekete geçmeliyiz. Çünkü biz emekçi milyonların, Irak direnişini desteklemenin ötesinde, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerine karşı yeni bir direniş cephesi açmaya ihtiyacımız var. Çünkü her türlü yokluğumuz ve sefaletimizin arkasında onlar var. Onlar tarafından soyuluyor, onlar tarafından katlediliyor, onlar tarafından öğütülüyoruz. Dolayısıyla kurtuluşumuz emperyalistleri ve işbirlikçilerini ülkemizden ve bölgemizden kovmaktan geçiyor.
Sermayeye köle, ABDye asker olmayı reddetmeliyiz. Emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı bölge halklarıyla dayanışma içerisinde direnişi yaymalı, efendi ile uşaklarını bölgemizden kovmalıyız.
Kahrolsun emperyalizm ve işbirlikçiler!
Direnen Filistin ve Irak halkı kazanacak!