11 Ocak '03
Sayı: 02 (92)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD'nin "tehditleri", Türk devletinin "çekinceleri"
  Amerikan uşağı A. Gül'ün savaş turu...
  Zorunlu tasarruflar bir defada ve nakden ödenmelidir!
  İMF heyetini karşılama hazırlığı
  "Esnek üretim" yasasında mutabakat sağlandı...
  Eylemlerden...
  EP Sonuç Bildirgesi açıklandı...
  Kıbrıs'ta kitle hareketi...
  ABD emperyalizmi Kürt halkının düşmanıdır
  "Demokratikleşme" görüntüsü altında baskı, terör ve yasaklara devam!
  Ciddiyetsizliğin son perdesi/3
  "Derin cinayet" ya da "su testisi su yolunda kırılır"
  YÖK-AKP çatışmasının perdeledikleri
  Eğitim-Sen 6 No'lu Şube Başkanı Hikmet Kaya ile konuştuk...
  Eğitim-Sen Ege Bölge Toplantısı'ndan...
  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi coşkulu ve canlı bir etkinlikle açıldı!
  Edirne F Tipi Cezaevi'ndeki devrimci tutsakların açıklaması...
  2003'e girerken.../2
  Kapitalizmde yoksulluk
  2002 güz, 2003 kara kış...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  İşçilerle emperyalist savaş üzerine konuştuk...

“Savaşa karşı tepkimizi yükseltmeliyiz!”

- ABD yakında Irak’a saldırmayı düşünüyor? Bu saldırganlık hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tekstil işçisi: ABD sadece bu savaşı Irak üzerinden düşünmüyor. Kendi çıkarları için masum halklara saldırıyor. Dün Afganistan’da, Latin Amerika ülkelerinde, bugün Irak’ta. Kısaca kendi çıkarları, hegemonyası için bu savaşı başlatıyor. Petrol yataklarını ele geçirip içinde bulunduğu krizden çıkmak, kendini tüm dünyanın hakimi ilan etmek için bu savaşı istiyor.

Deri işçisi: Irak’a kimyasal ve biyolojik silahları veren ABD’dir. ABD dünyaya tek başına hakim olma hırsından dolayı bu savaşı istiyor.

Bir işçi: ABD’nin menfaatleri için masum insanların ölmesini istemiyorum.

Mobilya işçisi: Savaş istemiyorum. İnsanların ölmesini istemiyorum. Çocukların anasız-babasız kalmasını, kan dökülmesini istemiyorum. Türkiye’nin bu savaştan ekonomik ve psikolojik olarak zarar görmesini istemiyorum.

- Bu savaşa Türkiye’nin katılması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Tekstil işçisi: Türkiye’nin bu savaşın içerisinde yer almasını istemiyorum. Türkiye’nin bu savaştan çıkarı olacağını söylüyorlar. Hükümet ABD’den üç-beş kuruş almak adına bu savaşta yer alacak. Ancak olan masum insanlara olacak. Yani bizlere, işçi ve emekçilere olacak. ABD’nin çıkarları uğruna Türkiye’nin bu savaşa katıldığında, biz hem kirli savaşa ortak olacağız hem de kardeş halkların kanları dökülecek. Kendi dökülen kanımızın yanında...

Deri işçisi: Türkiye’nin savaşa katılmasını istemiyorum. Ancak Türkiye bu savaşa Amerika’dan koparmayı düşündüğü üç-beş kuruş için ve K. Irak’taki hayalleri üzerinden katılacak.

Bir işçi: Bu savaşa ister istemez girecek Türkiye. İMF’ye olan borcun bir kısmını ABD’den alınacak parayla ödeyecek. Ek olarak AB’ye giriş noktasında ABD’nin desteği olacak.

Mobilya işçisi: Türkiye’nin savaşa katılmasını ve ABD’ye üslerini kullandırmasını istemiyorum. ABD’nin Türkiye’den elini çekmesini istiyorum.

- Savaş durumunda biz işçi ve emekçileri ne gibi sorunlar bekliyor?

Tekstil işçisi: Savaşa girmemiz halinde yaşadığımız ekonomik sefalet koşulları katmerleşerek artacak. Patronlar bu savaşı kullanıp bizlere daha çok yüklenecekler. Zenginle yoksul arasındaki uçurum katbekat artacak. Bu savaş sadece sermayedarlara yarayacak. Olan yine biz işçi ve emekçilere olacak.

Deri işçisi: Bu savaşın faturası bizlere çıkartılacak. Yaşadığımız sıkıntılar ve ekonomik bunalımlar iyice artacak.

Bir işçi: Savaş çıksa da çıkmasa da ezilen bir taraf var. Savaşın çıkması bunu değiştirmeyecek. Yine olan ezilen kesime, işçi ve emekçiler olacaktır.

Mobilya işçisi: Savaş nedeniyle işsizlik artacak. Ekonomik kriz daha da büyüyecek. Savaştan en fazla etkilenen kesimişçi ve emekçiler olacak. Sefaletin içine biraz daha itileceğiz.

- Savaşa karşı neler yapılabilir?

Tekstil işçisi: Biz, işçi ve emekçiler birlik olup, sesimizi daha çok duyurmamız gerekiyor. Belki şu aşamada savaşı durdurmak, engel olmak çok zor. Ama yine de çok katılımcı bir şekilde alanlara inerek “Savaşa hayır!” diyebilmeliyiz.

Deri işçisi: Savaşa karşı durabilmek için önce bir araya gelip birlik olabilmeliyiz. Alanlara çıkıp sesimizi ve sloganlarımızı daha gür bir şekilde duyurmalıyız.
Bir işçi: Bu saatten sonra bir şey yapılamaz.

Mobilya işçisi: ABD kararını vermiş durumda ve Türkiye’yi de bu savaşta yanına katacak. Buna karşı sokaklara çıkmak, mitingler düzenlemek gerekiyor. Savaşa karşı tepkimizi yükseltmeliyiz.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



KESK eylemlerinden...

İstanbul: “Tasarruflarımız gaspedilemez!”

Kamu emekçileri 7 Ocak günü Şişli Abide-i Hürriyet’teki AKP binası önüne siyah çelenk bıraktıktan sonra basın açıklaması yaptılar.

KESK Genel Sekreteri Mustafa Avcı yaptığı açıklamada, zorunlu tasarrufların hak sahiplerine gerçek faizleriyle birlikte bir an önce ödenmesi gerektiğini belirterek, bütçeden savaşa değil emekçilere pay ayrılmasını istedi.

Yaklaşık 250 emekçinin katıldığı basın açıklamasında “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Tasarruflarımız gaspedilemez!”, “Toplusözleşme hakkımız, grev silahımız!”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” vb. sloganlar atıldı. Basın metninin okunmasından sonra eylem bitirildi. (SY Kızıl Bayrak/İstanbul)

Kırşehir: “Direne direne kazanacağız!”

Devletin nema ödemelerini ertelemesi ve nakit ödeme yerine tahvil, bono, hisse senedi gibi yöntemlerle ödemeye çalışması KESK tarafından protesto edildi. AKP binası önünde basın açıklaması gerçekleştiren kamu emekçileri, öncesinden randevu alınmasına karşın AKP binasının kapatılarak, yöneticilerinin gitmiş olmasına tepki gösterdi.

Yaklaşık 80 kamu emekçisinin katıldığı eylemde “Direne direne kazanacağız!”, “Nemalar hakkımız, söke söke alırız!” sloganları atıldı. Savaş karşıtı sloganların atılması ise yönetim tarafından engellendi. (SY Kızıl Bayrak/Kırşehir)




İş yasası değişikliğine karşı basın açıklaması

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İMF direktifleriyle 150 yıllık kazanımların bir anda geri alınması anlamına gelen 1475 Sayılı İş Yasası’ndaki değişikliklere karşı bir basın açıklaması düzenledi. 7 Ocak’ta Unkapanı’nda bulunan Çalışma ve Sosyal Sigortalar Kurumu önünde düzenlenen açıklamaya, Tüm Bel Sen ve Belediye-İş’ten de temsili düzeyde destek verilmesine rağmen, yaklaşık otuz kişi katıldı. Derneğe bağlı Çalışma Yaşamı Komisyonu’nun hazırladığı açıklama okundu.

15 Mart 2003 tarihinde uygulamaya konulacak yasayla esnek çalışma, taşeronlaştırma, kıdem tazminatı ve örgütlenme hakkının ortadan kaldırılması gibi pek çok saldırıyla işçi sınıfının işverenler tarafından köleleştirilmek istendiği söylendi. İnsan onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması istenerek açıklamaya son verildi.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul