04 Ocak '03
Sayı: 01 (91)


  Kızıl Bayrak'tan
  Geride kalan yılın siyasal tablosu...
  ABD uşakları kirli pazarlıkları tamamlamak üzereler...
  Bu ülke, bu halk satılık değil!
  Emperyalist savaş ve sömürge basını
  ESK yeniden sahnede...
  2002 yılında sınıf hareketi
  2002 yılında kamu emekçileri hareketi
  2002 emperyalist savaşa ve saldırganlığa karşı mücadele yılı oldu...
  Saldırılara karşı topyekûn mücadeleye!
  Irak'ta 'canlı kalkan' olmak
  Ciddiyetsizliğin son perdesi/2
  Gençlik hareketinin bir yılı
  Yasa mecliste, öğrenciler eylemde
  Emperyalist savaş karşıtı eylem ve etkinlikler...
  Filistin: İşgal, sürgün, katliam ve direniş/3
  Takiyyeci Amerikancılar...
  Sendika bürokratlarının savaş karşısındaki tutumu
  Ordu: Sermaye düzeninin bekçisi
  Kültürel yozlaşmaya karşı sosyalist kültürü geliştirelim!
  Almanya'da sınıfa saldırılar...
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi açılıyor!..
  Yarım kalmış işler yılı
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Şakirpaşa İşçi Kültür Evi açılıyor!..

Bize bu dünyanın lanetlileri dediler. En alttakiler dediler ve hep en altta kalmamız için ellerinden geleni yaptılar. Alınterimizle donattığımız sofralarımızdan her geçen gün bir ekmeğimizi daha çaldılar. Onlar sırça köşklerinde lüks ve sefahat içerisinde yaşarken, biz hep sömürüldük, baskı gördük, horlandık. Kısacası “Şarabımızı vermek için üzüm gibi ezildik” tarih boyunca.

Ve biz kimi zaman Spartaküs olduk köleliğin çığlığında; Bedreddin olduk zalimlere karşı; Kawa’nın elindeki çekiç olduk Dehak’ların beyninde patlayan; Paris’te göğü fethe çıktık; Sovyetler’de kazandık en büyük zaferimizi; velhasıl BAŞKALDIRDIK. Her başkaldırımız kabus oldu, çöktü üzerlerine. “Bir gün gelip başımızı kesecekler!” diye korktular; korktukça da kudurdular.

Yine bu sömürü ve zulüm düzeni sürsün diye, birbirimizden koparıldık, birbirimize düşman edildik. Vaktimizi meyhanelerde, kahvehane köşelerinde öldürdük. Televizyon ekranlarında, burjuvaların bizleri uyutmak, uyuşturmak için hazırladıkları binbir türlü şaklabanlıkları izlemek zorunda bırakıldık. Bizlere sadece yokluğu ve sefaleti değil, yozluğu ve cehaleti de dayattılar. Çünkü korktular bizden, dünyayı yaratan ellerimizin birliğinden, gücünden. Çünkü onlar da biliyordu en az bizim kadar: “İşçilerin birliği, sermayeyi yenecek!”

İşçiler, emekçiler, gençler;

Şakirpaşa İşçi Kültür Evi, burjuvazinin bireyci, yoz, yabancılaştırıcı kültürüne karşı işçi sınıfının kültürünün kolektif bir biçimde yaratılması için açılmış bir mevzidir.

Şakirpaşa İşçi Kültür Evi, işçi sınıfının sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız, özgür bir dünya yaratma mücadelesinde bir mevzidir. Yaşadığımız sorunları paylaşmak, sınıf dayanışmasını yükseltmek için biraraya gelmeliyiz.

Şakirpaşa’nın emekçi halkını ve tüm dostları açılış şenliğimize bekliyoruz...

Açılış Şenliği:

Tarih : 5 Ocak 2003 (Pazar)
Adres: Uçak Mah. 20. Sok. No: 7 (Cumartesi pazarı civarı) Seyhan
Saat : 13.00

Program:

* Müzik/Grup YÖN
* Müzik/Grup Türkü
* Şiir/Ali Temel
* Skeç/Grup Mavülüm
* Skeç/Yürekli Tiyatro Grubu



Sermaye devleti katliam delillerini yok ediyor

19 Aralık katliamının üzerinden iki yıl geçti. “Hayata dönüş” operasyonunda 28 devrimci tutsak katledildi. 19 Aralık’ta feda eylemleri de yapıldı. Ama Ümraniye zindanında Ahmet İbili feda eylemi yaparken, kurşunlanarak katledildi.

Buna rağmen faşist sermaye devleti, Ulucanlar katliamında olduğu gibi, katliamını gizlemek için, tutsakları idama varan cezalarla yargılamaya başladı. Bunlardan biri de dört devrimci tutsağın katledildiği ve bir askerin öldüğü Çanakkale zindanı üzerine süren yargılamadır.

Katliam tüm zindanlarda kameraya çekilerek kaydedildi. Bu kayıtlar tutsakların aleyhine kullanabilecekleri bir görüntü yakalamak amacını taşıdığı kadar, katliam timlerini eğitmeyi de amaçlıyordu. Ne var ki bu kayıtlar aynı zamanda faşist sermaye devletinin katliamını gözler önüne seren bir belge niteliğinde. Çanakkale zindanı yargılamasında yaşananlar bunu teyid ediyor.

Çanakkale zindanında yargılanan tutsaklar, mahkemede, katliam görüntülerinin kaydedildiği kasetlerin delil olarak gösterilmesini istediler. Ne var ki bu kasetler mahkemede izlenmedi. Çünkü kayboldukları iddia ediliyor. Açıktır ki, kasetlerin kaybedilme nedeni, her karesinde faşist sermaye devletinin katliamının sergilenmesidir. Kasetlerin mahkemeye gelmesi, sadece Çanakkale zindanında değil, tüm zindanlarda katliamın belgelenmesi anlamını taşıyor. Bu nedenle kasetlerin kaybolması sermaye devleti için bir zorunluluk oluyor.



Mamak’ta 19 Aralık katliamı lanetlendi

28 Aralık’ta, “Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Ulucanlar’da, 19 Aralık-F tipine, tecrite, savaşa, yoksulluğa ve katliamlara karşı direnenler kazanacak!” şiarlı bir etkinlik düzenlendi. Mamak’ta bulunan Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği, Halkevi, İdilcan Kültür Merkezi, Tohum Kültür Merkezi ve Mamak İşçi Kültür Evi’nin ortaklaşa düzenlediği etkinliğe 120 civarında bir katılım oldu. Bin el ilanı bölgede kapı kapı konuşularak dağıtılırken, 150 afiş yapıldı. Genelde katliamları, özelde cezaevi katliamlarını ele alan ortak yerel bir etkinlik yapmaktı amacımız. Bölgede faaliyet yürüten beş kurumun ilk kez ortak bir etkinlik düzenliyor olması anlamlı bir adımdı.

Direnişin öne çıkartıldığı etkinlik dia gösterisiyle başladı. Ardından ortak metin okundu. TAYAD’lı ailelerin ve Ölüm Orucu gazilerinin katliam ve direnişi, içeriyi ve dışarıyı anlatan konuşmalarının ardından kısa bir ara verildi.

Tohum Kültür Merkezi’nin hazırladığı “Bir su damlasına sığdırılan yaşam” belgeseli devrimci iradenin gücünü ortaya koyuyordu. Mamak İşçi Kültür Evi Tiyatro Topluluğu’nun “Hücreler” adlı oyunuyla, beyaz duvarlara karşı teslim alınamayan devrimci irade sergilendi. İdilcan Kültür Merkezi Müzik Topluluğu’nun türkü ve marşlarıyla program son buldu. 3 saat süren etkinliğe coşku ve devrimci bir atmosfer egemendi.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları



Coşkulu bir yeni yıl etkinliği

Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi 2003 yeni yıl şenliğini başarılı ve coşkulu bir şekilde gerçekleştirdi. Yaklaşık 70 kişinin katıldığı şenlik açılış konuşması ile başladı. Konuşmada böylesi günlerde birlikte olmanın, dostluk ve yoldaşlık ilişkilerini geliştirmenin önemi vurgulandıktan sonra, tüm dünyanın gündeminde olan Irak saldırısının işçilere, emekçilere ve gençliğe neler getireceği üzerinde duruldu ve savaşa karşı aktif tutumun gereği vurgulandı. 15 Ocak ‘03 tarihinde Berlin’de gerçekleşecek savaş karşıtı yürüyüşe katılma çağrısı yapıldı. Ayrıca her yıl geleneksel olarak yapılan L.L.L. yürüyüşünün 12 Ocak ‘03 tarihinde gerçekleşeceği belirtilerek, katılmanın anlam ve önemi vurgulandı.

Açılış konuşmasının ardından gitar ve saz eşliğinde halk türküleri söylendi ve omuz omuza halaya duruldu. Etkinlik yarışmayla sürdü. Saat 24:00’de herkes yeni yıl dilekleri ile birbirini kutladı. Ardından tombala çekilişi yapıldı. İlerleyen saatlere rağmen şenliğimiz, coşkuyla çekilen halaylar, söylenen türküler ve sohbetlerle sürdü. 

İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi çalışanları/Berlin




Esenyurt İşçi Kültür Evi’nde emperyalist savaş karşıtı etkinlik...

Emperyalist savaş yıkım demektir!

Emperyalist savaşın adım adım yaklaştığı şu günlerde işçi ve emekçileri bu tehlikeye karşı uyarmak, bilinçlendirmek ve örgütleyip mücadeleye yönlendirmek büyük önem taşıyor. İşçi Kültür Evleri bu konuda üzerine düşeni yapmak için emperyalist savaş konulu etkinliklerini sürdürüyor.

Bu etkinliklerden sonuncusu geçtiğimiz hafta sonunda yapıldı. Etkinliğe emek verenler, İşçi Kültür Evi’nin misyonuna uygun olarak, emperyalist savaş gerçeğini, savaşın emekçilerin yaşamını nasıl etkilediğini, yaşanan yıkımları, çekilen acıları türkülerle, şiirlerle ve tiyatroyla anlatma yolunu seçmişlerdi.

Etkinlik tarihinden günler önce hazırlıklara başlandı. Etkinliğe çağrı için mekan içi afişler ve davetiyeler hazırlandı. İşyerlerinde, semtlerde ve okullarda yüzlerce kişiyle yüz yüze görüşülerek emekçiler, gençler etkinliğe davet edildi. Mekan içi afişler bölgedeki bir dizi kuruma asıldı.

Etkinliğin yapıldığı salon da konuya uygun olarak düzenlenmişti. Emperyalist savaş konulu resimler duvarları boydan boya kaplıyordu. Sahnenin arkasına da İşçi Kültür Evi imzalı “Emperyalist savaşa, köleliğe, kültüre hayır!” yazılı dev bir pankart asılmıştı.

100’ün üzerinde kişinin katıldığı etkinlik geçmiş savaşlardan görüntüler içeren kısa bir dia gösterisiyle başladı. Ardından İşçi Kültür Evi adına söz alan bir konuşmacı emperyalist savaşların emekçiler için değişik şekillerde yıkım anlamına geldiğini; fotoğrafların, türkülerin ve şiirlerin de bunun tanıkları olduğunu, o nedenle bugün onların konuşacağını söyledi.

Yemen, Çanakkale, Kore... Her türkü ya da şiir başka bir emperyalist savaşın yaşattığı yıkımı, acıları taşıdı izleyicilere. Hemen peşinden Tiyatro Manga sahne aldı. Onlar da Bertold Brecht ve Nazım Hikmet’in dizeleri eşliğinde 2. Dünya Savaşı’nı, savaşın yarattığı yıkımı anlattılar oyunlarıyla.

Etkinliğin ikinci bölümü gene İşçi Kültür Evi adına kısa bir konuşmayla başladı. Konuşmacı sadece yıkımdan ve acılardan söz etmenin yeterli olmadığını, bunun kadar yeni yıkımları ve acıların nasıl engelleneceğinin de konuşulması gerektiğini, emperyalist savaşları engellemenin yolunun da emperyalizme karşı mücadele etmekten ve onu ortadan kaldırmaktan; savaşa karşı savaşmaktan geçtiğini söyledi.

Etkinlik, Grup Eksen’in zindan direnişini ve haksızlıklara ve savaşlara karşı mücadeleyi anlatan türkü ve marşlarıyla bitirildi.

SY Kızıl Bayrak/Esenyurt