21 Aralık '02
Sayı: 49 (89)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaş için son hazırlıklar
  Kapıda bekletilen Türkiye ve ABD-AB kapışmasının yansımaları
  AB'nin Kopenhag Zirvesi...
  Kopenhag Zirvesi'ne karşı protesto gösterileri...
  Düzen siyasetinde Kıbrıs sancısı
  Mali milat yasası uygulamaya sokulmadı...
  Kamu emekçilerini de işsizlik bekliyor
  Savaş hazırlıkları hızla tamamlanıyor
  Emperyalist savaşa karşı alanlara!
  Ekim Gençliği'nden...
  Filistin: İşgal, sürgün, katliam ve direniş
  Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
  Venezüella'daki gelişmeler üzerine...
  Latin Amerika'da neo-liberal saldırıya karşı kitlelerin büyüyen öfkesi...
  Hüseyingazi İşçi Kültür Evi coşkulu bir şenlikle açıldı
  Tekstilde grev silahı vazgeçilmez seçenek olmalı
  19 Aralık katliamı protestoları...
  Feride Harman'ı şehit verdik...
  Düzendeki çok yönlü çürüme ve devrimci sınıf alternatifi
  19-22 Aralık katliamı ve direnişi
  Irak'ın tercümesi Venezüella
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Feride Harman'ı da şehit verdik...

Sabırlı ve kararlıyız; ilk günkü gibi!

3,5 aydır İstanbul'un orta yerinde dalgalanan bir direniş bayrağıydı.

Ölüm orucuna başladığı gün olan 28 Temmuz 2001'den, şehit düştüğü 16 Aralık 2002'ye kadar alnındaki kızıl bantı, iradenin bayrağı olarak taşıyandı.

Adı, Feride Harman'dı.

Ve bir harman yeriydi direniş; olgun başakların sapla samandan ayrıldığı bir harman yeri.

Türkiye halkının en olgunlarıydılar onlar; sorumluluğuna sahip çıkmada, zulmün önüne dikilmekte, halkını ve vatanını sevmekte, cürette ve fedakarlıkta, en öndeydiler.

Zalimin zulmü var, evet; ama bizim Feridelerimiz var.

(...)

Dersim dağlarında bir gerillaydı Feride Harman. Elinde silahı vardı o zaman zalime karşı. Tutsak düştü. Oligarşinin düzeni onu silahsızlandırmıştı...

Ama gerçekten öyle mi olmuştu? Silahsızlanmış mıydı Feride.

Hayır, o zalime karşı direnen her mazlumun doğal olarak sahip olduğu en büyük silahı keşfetti ve o silahı kuşandı. Cephemize yazdığı son yazılarından birinde şöyle diyordu: Özellikle ölüm orucu süreci benim için büyük bir dönüşüm oldu. Kendi gücümü gördüğüm süreç oldu. Özellikle hücrelere konulduktan sonra ve dışarıda içerde yaratılan kahramanlıklar bana güç veriyordu...

İşte bu güce sahip olduğu için; 19 Aralık katliamını yaşadı, zalimin önünde boyun eğmedi. Hücreye atıldı; zalimin önünde yine boyun eğmedi.

Feride, ölüm orucundayken, 23 Ağustos 2002'de, tahliye edildi. Devletin verdiği rüşvet karşısında boyun eğmedi; rüşveti elinin tersiyle itip, alnına taktığı bantı, İstanbul'un orta yerinde dalgalanan bir direniş bayrağına çevirdi.

O bayrağı, o iradeyi görmezden gelenler, ister iktidarda olsunlar, ister muhalif güçler arasında, siyaseten silinmeye mahkumdurlar. Çünkü siyaset, zalimle mazlumun arasındaki savaşa göre şekillenir. Feride, yoksulların, mazlumların, halkımızın kahramanıdır. Emperyalizme, faşizme karşı direnmekteydi; o halde açıktır; Feride'yi katledenler, emperyalizmin ve faşizmin temsilcisi; Feride'nin katline sessiz kalanlar, emperyalizmin ve faşizmin düzenine şu veya bu biçimde hizmet edenlerdir.

Feride Harman yoldaşımız, 1973 Eylül'ünde Malatya Akçadağ ilçesinde doğdu. Kürecik lisesini bitirdi. Babası emekli öğretmen, annesi ev hanımıydı. Sekiz kardeştiler. Anadolu'nun her yanında, onmilyonlarcasına rastlayacağınız ailelerden biriydiler. Yoksulluğa mahkum edilen, ulusal onuru çiğnenen, daha ilk okuldan başlayarak, baskılar, yasaklar cezalar altında yaşayan, zulmedilen onmilyonlarca gencimizden biri olarak, devrimci oldu. 1991'de tanıştı Cephemizle. 1992'de mücadele içinde daha aktif olarak yer aldı. 1993'de Dersim İbrahim Erdoğan Kır SPB'lerine katıldı. Yaklaşık 4 yıl gerillada kaldı. Ardından tutsak düştü. Altı yıl süren tutsaklığında zulme boyun eğmedi, onu yıldırmaya çalışan düzene karşı kendini daha da geliştirdi, güçlendirdi.

6. Ölüm orucu ekibi direnişçisi olarak, bu güçle taşıdı 1,5 yıl boyunca, üzerinde ya zafer, ya ölüm! yazılı direniş bayrağını.

Vasiyetinde, bir avuç Dersim toprağı istedi mezarının üstüne.

Vasiyetini yerine getireceğiz; ama bir şey daha yapacağız; direnişin zaferinin müjdesiyle de gideceğiz mezarının başına. İrademizin ve kararlılığımızın temsilcisi olan kahramanlarımıza sözümüzdür.

DHKC açıklamasından...
16 Aralık 2002



ÖO şehidi Feride Harman uğurlandı!

Ölüm Orucu direnişçisi Feride Harman 16 Aralık’ta direnişinin 517. gününde şehit düştü. Zindanda başladığı direnişi çıktıktan sonra İstanbul Aksaray semtinde sürdüren Feride Harman, devrimci iradenin teslim alınamayacağını, devrimcilerin her koşulda ve zorlukta direniş bayrağını en yukarıda tutacağını gösteren son şehidimiz oldu.

Feride Harman’ın cenazesi 17 Aralık’ta Cerrahpaşa Adli Tıp’tan alınarak memleketi Malatya’ya gönderildi. Cenaze akşam saatlerinde Adli Tıp önünde bekleyen 400 kişi ile vasiyeti olan Armutlu Cemevi’ne götürülmek üzere alındı. Otobüslere kadar cenazeyle yüründü ve “Kahramanlar ölmez, halk yenilmez!”, “Feride Harman ölümsüzdür!”, “Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!” sloganları atıldı. Armutlu’ya gitmek için harekete geçen kitle polisin engellemesiyle karşılaştı, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Cenaze sabah saatlerinden itibaren kuşatılmış olan Armutlu’ya sokulmadı. Bunun üzerine Feride Harman memleketi Malatya’ya uğurlandı.



İHD açıklamasından...

19 Aralık Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü

İnsan Hakları Derneği, 16-17 Kasım tarihlerinde gerçekleştirdiği Genel Kurulu’nda 19 Aralık gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan etme kararı aldı. Gün, tutuklu ve hükümlülerle dayanışmayı, onların cezaevlerinde de insan onuruna uygun koşullarda yaşamasını amaçlamaktadır. Amaç, ulusal-üstü insan hakları belgelerinde yer alan haklarına saygının gösterilmesini sağlamaktır. Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada cezaevlerindeki koşullara dikkat çekmek ve insan onuruna saygı gösterilmesini istemektir. Evlatlarını cezaevlerinde yitiren ailelerin acılarını paylaşmaktır. Genel olarak cezaevlerine kamuoyunun dikkatini çekmektir. Her yıl 19 Aralık’ta, çeşitli etkinliklerle, cezaevleri sorunlarını tartışmak ve sonuçları hakkında kamuoyunu ve yetkili makamları bilgilendirmektir.

(...)

Hükümete ve kamuoyuna çağrımızdır

İHD, tüm cezaevleri sorunlarına, adli-siyasi ayrımı yapmadan tüm cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına dikkat çekmektedir. Çocuk ve kadın tutuklu ve hükümlülerin koşullarına özel ilgi göstermektedir.

58. Hükümet, insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı temel aldığını ifade etmektedir. Bu aynı zamanda yurttaşlara karşı bir taahhüttür. Hükümete, genel olarak cezaevlerine özel olarak da halen sürmekte olan ölüm oruçlarına ilişkin çağrıda bulunuyoruz:

- Hükümeti ve Sayın Adalet Bakanını sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz. Tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit koşullarını kaldırınız. Ölüm orucunu bu yolla sona erdiriniz.

- Tüm cezaevlerinde tecrit koşullarını kaldırınız. Tüm cezaevleri nitelemesine İmralı Cezaevi de dahildir.

- Türkiye’de şimdiye kadar yapılmış ve onlarca insanın hayatına mal olmuş cezaevi operasyonlarının sorumlularını yargı önüne çıkarınız.

- Tüm cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin, savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleri ve avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösteriniz.

- Tüm cezaevlerinde ve özellikle kadınların ve çocuk tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu cezaevlerindeki koşulları insan onuruna uygun hale getiriniz.

- İnsan onuru insanın imgesine uygun muamele beklentisidir. Tüm tutuklu ve hükümlülere insan onuruna uygun muamele yapılmasını sağlayınız.

- Son olarak, demokratik kamuoyunu cezaevlerinde insan hakları için sürdürdüğümüz mücadeleye destek olmaya ve dayanışma içinde bulunmaya davet ediyoruz.

İnsan Hakları Derneği