Adana Öncü İşçi Platformu Girişiminin emekçilere çağrısı...
Sermayenin saldırılarına ve İşçiler, emekçiler! Kapitalizm üretim araçlarının (fabrikalar, madenler, hammadde kaynakları) özel mülkiyetine, ücretli emeğin sömürüsüne dayalı ekonomik-siyasal bir sistemdir. Bu sistemde üretim toplumun ihtiyaç ve refahı için değil, azami kâr için yapılır. Bölüşüm ilkesi her zaman tek taraflı kapitalistlerin lehine işler. Sanayiideki teknolojik gelişmeler, teknik yenilenmeler ucuz işgücü olarak kadın ve çocuk emeğinin kullanımını daha cazip hale getirir. Daha az sayıda işçiyle seri ve daha çok üretimi olanaklı kılar. İşsizlik, yoksulluk, krizler, eşitsiz gelişmeler, her türlü haksız savaşlar vb. kapitalist sistemin yapısal sorunları olarak başgösterir. Bunu toplumdaki dejenerasyon, her türlü bozulma, yozlaşma, ahlaki çöküntü ve insani değerlere yabancılaşma ve giderek uzaklaşma izler. Burada belirleyici olan tek tek kapitalistlerin niyetleri değil, kapitalizmin yasaları ve işleyişidir. Bu işleyiş içerisinde devlet, yasama, yürütme, yargı ve diğer kurum ve organlarıyla önemli yer tutar. Kapitalizmde devletin biçimi ne olursa olsun (başbakanlık, parlamenter sistem, diktatörlük vs.) özü değişmez, sermayenin hizmetinde ve onun devletidir. İşçiler, emekçiler! Adana Öncü İşçi Platformu Girişiminin kuruluş amacı, işçi sınıfı içerisinde sistemli, ısrarlı bir çalışmayla sermayenin topyekûn saldırılarına karşı işçileri uyarmak, bilinçlendirmek, örgütlemek ve sınıf seferberliği yaratmaktır. Sendikal bürokrasi işçi sınıfının çıkarlarını savunmaktan çok sermayenin hizmetindedir ve onun çıkarlarını savunmaktadır. Sahte iş güvencesi yasası, işçi sınıfının kazanılmış haklarının pazarlık konusu yapılmasına vesile yapılmıştır. Bu pazarlığın bir ucunda patron örgütleri ve hükümet diğer ucunda ise sendika ağaları bulunuyordu. Yasa, çalışma hakkını güvenceye almadığı gibi işten atmamanın değil de işten atmanın kurallarını sıralamış. İşçinin yeterliliği veya davranışları ya da işletmenin, işyerinin veya işin gerekleri işten atmak için yeterli görülüyor. İşveren tek tek işçi çıkarmanın yanı sıra toplu işten çıkarma yoluna da gidebiliyor. İşveren "ekonomik, yapısal ve benzer işletme, işyeri ve işin gerekleri sonucu" işçileri topluca işten çıkarabiliyor. Bu sahte iş güvencesine karşılık, sözde Bilim Kurulunun hazırlamış olduğu iş kanunu tasarısı protokolünü imzalayarak, sendika ağaları Türk-İş eski Genel Başkanı Bayram Meral, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu destek vereceklerini bildirmişlerdir. Kardeşler! Görüldüğü gibi sermayenin topyekûn saldırısıyla karşı karşıyayız. Artık dostu da düşmanı da ayırt edip kendi gücümüze güvenerek sınıf beraberliği yaratmalıyız. Bu görev öncelikli olarak öncü işçilerin, sınıfın çıkarlarını savunduğunu iddia eden işyeri temsilcilerinin ve sendikacıların omuzlarındadır. Acil olarak yapmamız gereken bu konuda işçileri uyarmak, bilinçlendirmek, en önemlisi de taban örgütlenmesini yaratmanın araçları olan işyeri komitelerini kurmak ve çeşitli işkollarında yaygınlaştırmaktır. Taban örgütlenmesi sendikal bürokrasiyi aşmanın, saldırılara karşı durmanın imkanlarını fazlasıyla yaratacaktır. Hak alma mücadelesini ücretli kölelik düzenini değiştirme mücadelesi ile birleştirelim. İşçi sınıfının gerçek kurtuluşu buradadır. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır. Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! (Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteninin
Adana Öncü İşçi Platformunun emekçi halkımıza çağrısıdır: Emperyalist savaşa dur diyelim! İşçiler, emekçiler, gençler! Tarihi kan, yıkım, talan, işgal ve katliamlarla yazılı olan ABD emperyalizmi bu tarihe bir yenisini Irak üzerinden yazmaya hazırlanıyor. Dün Vietnam, Kamboçya, Somali ve Afganistanda egemenlik peşindeydi, bugün de egemenlik peşinde. Yiğit Filistin halkının direnişini ezerek Ortadoğu halklarını köleleştirme niyetinde, Irak ve Ortadoğu petrollerini ele geçirme derdinde. Bu gerçekliğe hangi kılıfı uydurursa uydursun, ne tür yalan söylerse söylesin, dünya işçi-emekçilerini artık kolayından kandıramıyor. Dünyanın dört bir yanında emperyalist savaş karşıtı gösteriler kitleselleşerek yaygınlaşıyor. Bu durum emperyalist merkezlerde korku ve tedirginlik yaratırken, yüzlerindeki sahte "demokrasi" maskelerinin düşmesine, gerici, iğrenç yüzlerinin açığa çıkmasına neden oluyor. ABD uşağı sermaye iktidarı yıllardır uyguladığı İMF-TÜSİAD yıkım programlarıyla, işçi-emekçileri görülmemiş bir yıkıma uğratarak açlığın ve sefaletin kör kuyusuna itmiştir. İnsanlarımızı bir kuru ekmek, bir tas sıcak çorbaya muhtaç hale getirmiştir. İşsizlik her geçen gün çığ gibi büyürken, ülke zenginlikleri yerli ve yabancı tekellerin yağmasına sunulmuştur. Geleceğimiz denilen gençliğin büyük bir bölümü önünü göremez olmuş, umutsuzluk içerisinde çürümye terkedilmiştir. Demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanmaya kalktığımızda "terörist" ilan edilmiş, polis copları eşliğinde gözaltına alınmış, işkenceden geçirilmiş, DGMlerde yargılanıp, senelerce yıl hapis cezalarına çarptırılıp, hücrelere kapatılmışız. Kardeşler! Tüm bunları bize reva gören sermaye iktidarı, şimdi de gençlerimizin canı-kanı karşılığında alacağı birkaç milyar dolar için gençlerimizi Irak halkını öldürmeye ya da ölmeye göndermek istiyor. Kendi çocukları sırça köşklerinde keyif çatarken, işçi-emekçi çocukları kurbanlık koyun gibi ABDnin savaşına sürülmeye çalışılıyor. ABD emperyalizminin kirli petrol savaşında yer almanın, askeri üs ve tesisleri ABD emperyalizmine açmanın adı ulusal çıkarlarımızın korunması olarak sunuluyor. Iraka saldırının gerekçeleri arasında gösterilen kimyasal-biyolojik silahların en büyük üreticisi, stokçusu ABD değil midir? Aynı silahlarla İsrail siyonizmi kardeş Filistin halkını katletmiyor mu? Ekonomik-demokratik haklarımıza sahip çıkmak, ABD emperyalizminin suçuna ortak olmamak, mazlum Irak halkının katledilmesine seyirci kalmamak için bu savaşı durduralım. Dur diyelim ki, sıradaki diğer ülke halklarının katledilmesinin önüne geçelim. İncirlik Üssünün kullanımına izin vermeyelim. Bölge halklarıyla dayanışmayı geliştirip güçlendirelim. Unutmayalım ki, yarın bizler kendi kurtuluşumuz için ayağa kalktığımızda terörist ilan edileceğiz. O zaman başta ABD olmak üzere emperyalistlerin savaş uçakları tepemizden bomba yağdıracaktır. Filistinde, Irakta ve dünyanın dört bir yanından yükselen emperyalist savaş karşıtı sese kulak verelim, alanlardaki yerimizi alalım! Kahrolsun ABD emperyalizmi! (Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteninin |
|||||