30 Kasım '02
Sayı: 47 (87)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye iktidarının açmazları ve yeni hükümet
  AB kapısında hayaller ve gerçekler
  Silah denetçileri ve emperyalist savaş hazırlığı
  "Ak" partisinin kara icraatları
  Amerikan emperyalizmi için "gül" gibi bir başbakan
  BM'nin Dünya Çocuklar Günü aldatmacası...
  Metal'de birbirini izleyen ihanetler
  Sendika bürokratlarının ihaneti metal işçilerinin birleşik örgütlü mücadelesiyle aşılacak!
  Prag Zirvesi'ne ABD damgasını vurdu...
  NATO'nun militarist saldırgan misyonu yeni duruma ve ihtiyaçlara uyarlanıyor
  NATO'nun yeni stratejisi...
  Prag Zirvesi üzerine Haluk Gerger ile konuştuk...
  Gençlik YÖK'ü ve savaşı soruşturdu!
  Gençliğin savaş ve YÖK karşıtı eylemlerinden...
  Dünyadan...
  ABD emperyalizminin yeni konsepti...
  Mücadele alanlarından...
  BİR-KAR II. Kongresi başarıyla gerçekleşti
  Perinçek'in İP'iyle ne kuyuya inilir, ne baraj geçilir
  Partimizin 24. kuruluş yıldönümü kutlu olsun!..
  Bir hukuk cinayetine karşı duyarlılık çağrısı
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Gençlik YÖK’ü ve savaşı soruşturdu!

AKP hükümeti kurulur kurulmaz saldırı programını açıkladı. Hem geçmiş hükümetten kalanların, hem de yeni saldırıların hayata geçirileceği bir döneme girdik. Bir takım kelime oyunları yapılsa da açıklanan program bu saldırıları gizleyemiyor. Gençlik genel saldırılardan etkilenecek olmasının yanı sıra özelde de eğitim alanında saldırılardan payını alıyor.

Hükümet programının eğitim başlığı altında “Eğitimin her alanında özel teşebbüs desteklenecek” gibi veciz ifadeler yer alıyor. Anlaşılan öğrenci muhalefetinin de basıncıyla bir dönemdir gündemden düşmüş olan YÖK yasa tasarısı yine karşımıza çıkarılacak, liseler ve ilköğretim okullarında emekçi çocuklarının okumasını güçleştiren soygun katmerlenecek. Programda “Üniversiteler yasak ve sınırlamaların olmadığı, özgür bir foruma dönüştürülecek ve yaygınlaştırılacak” cümlesine yer verilmiş. Bunun AB ve demokrasi hayallerinin pompalandığı bir dönemde ilginç bir söylem olmadığı açık. Öğrenci gençlik tecrübeleriyle bunun bir anlam taşımadığını biliyor. Geçmişte hemen hemen aynı cümleleri kullanan tüm hükümetler üniversitelerde ter&oml;r estirmiş, gençliği baskıyla teslim almaya çalışmış ve bilim dışı eğitimi körüklemişlerdir. Kısacası, yeni hükümetin gençliğe vaadedebileceği tek şey daha fazla polis copu, daha fazla soruşturma, daha fazla hücredir. Zaten emperyalistlerin kirli çıkarları için gençliğin kanını isteyen bir iktidarın bunun karşlığında başka bir şey vermesi de mümkün değildir.

Düzen cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, gençlik de yanıtı sokaklarda vermektedir. Gençlik seçim sonuçlarını 6 Kasım’da nasıl yanıtladıysa, bu saldırı programını da 23 Kasım’da öyle yanıtlamıştır. “YÖK’e hayır!” dedikleri için haklarında soruşturma açılan ve 5’i okuldan atılan Eskişehirli öğrenciler Ankara’ya gelmiş ve burada 500’ü aşan kitlesel katılımla bir eylem gerçekleştirilmiştir. Farklı bir vesile ile gerçekleşmiş olsa da, bu eylem hükümet programına verilmiş bir erken yanıttır.

Gençliğin geleceği soruşturulamaz!

Burjuvazinin yeni hükümeti, bir yandan AB turları atarak emperyalist efendilerine yaranmaya çalışırken, bir yandan da militarist aygıtı pekiştirecek bir bütçe hazırlıyor. Anti-demokratik ve gerici YÖK’ün yeniden yapılandırılması adı altında üniversiteleri sermayeye peşkeş çekme hesapları yapılırken, ihtiyaç duyulan bu gül bahçesinin dikenlerinin temizlenmesidir. Bunun için de öğrenci gençliğin haklı ve meşru talepleri baskı ve zor yoluyla engellenmeye çalışılıyor. Halihazırda kendi geleceğine güvenmeyen burjuvazi, gençliğe de güvenmemekte ve onu uyuşturmak, bunun yetersiz kaldığı yerde susturmak için elindeki tüm araçları kullanmaktadır. İşte soruşturmalar da üniversite öğrencilerinin mücadelesini engelleme çabasını ifade ediyor. Saçmasapan ve sudan gerekçelerle öğrenciler hakkında soruturma açan YÖK, buna rağmen mücadelenin önünü alamamıştır. Gençlik haklılığından ve geleceğinden aldığı güvenle bu oyunu boşa çıkarmayı başarmıştır. Bugün de açılan soruşturmaları YÖK’ü teşhir etmek için kullanmayı bilen öğrenciler, YÖK gericiliğini soruşturmuş ve mahkum etmişlerdir.

YÖK ABD askeridir, biz olmayacağız!

Eylem soruşturmalara karşı yapılmış olsa da, emperyalist savaş eylemin öne çıkan gündemi olmuştur. Gençlik kanının pazarlanmasına karşı buna izin vermeyeceğini haykırmış ve “Amerikan askeri olmayacağız!” sloganı eyleme rengini vermiştir. Eyleme katılan gençliğin ileri unsurları şahsında ortaya çıkan bu gerçek, gençliğin baskın gündemini ve bu konudaki özel duyarlılığını gözler önüne sermiştir. Emperyalist savaşa karşı mücadele isteği, genç komünistlerin ve bu savaşı durdurma iddiasına sahip devrimci güçlerin umut ve iddialarını güçlendirmiştir. Alanda emperyalist savaş karşıtı sloganların tam bir ortaklaşmayla hep bir ağızdan ve gür bir biçimde atılması, bir diğer önemli noktadır. Bu durum önümüzdeki dönem emperyalist savaşa karşı yükseltilecek mücadelede sağlanacak birli&curen;in gücünü ve önemini de yansıtmaktadır. Yine hücrelere karşı atılan sloganlar da gençliğin düzenin baskısına karşı sessiz kalmayarak devrimci tutsakların yanında yer aldıklarını gösteriyor.

Eylemli süreçler ve eylem biçimleri

Eylemli süreçlerde eylem biçimleri gelişir ve zenginleşir. Ancak hep vurguladığımız gibi, bu sevimli görünmek adına şaklabanlık yapmak anlamına gelmiyor. Ajitasyon araçlarımızı ve eylemlerimizi biçimsel olarak geliştirirken, bunların mücadelemizin özünü yansıtan bir ciddiyet taşımasını gözetmeliyiz. Bu eylemde Yüksel’den Sakarya’ya geçilirken kortejlerin yanında yürüyen ajitatörlerin yoldan geçen insanlara yönelik yaptıkları taleplerimizi anlatan konuşmalar bu açıdan son derece olumludur. Böylece hem emekçi kitlelere öğrenci gençliğin talepleri anlatıldı, hem de eylemin tecrit edilmesinin önüne geçildi. Burjuva medya gençliğin bu yanıtına dair tek satır haber yapmadı. Böylece gençliği ablukaya almaya çalışan YÖK, polis, medya işbirliği yüzünü bir kez daha g&oum;sterdi.

Eğitim-Sen’in tutumu

Gençliğin YÖK’ün ve devletin her türlü baskısına rağmen mücadeleyi sürdüreceğini beyan ettiği eylemde, Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer’in de konuşma yapması dikkate değerdir. YÖK’ün karşısına özerk-demokratik üniversite alternatifiyle çıkan öğrenci gençlik, sermayenin faşist diktatörlüğünün ve para babalarının değil, tüm üniversite bileşenlerinin yönettiği bir üniversite tasarlıyor. İşte bu yüzden mücadelenin eğitim emekçileri ile ortaklaştırılarak güçlenmesi son derece önemli. Fakat bu bize yüklediği bir takım özel görevlerin yanı sıra eğitim emekçilerinin de çabasını gerektiriyor. Oysa eylemde yaptığı konuşmada bizim yanımızda olduğunu belirten Alaaddin Dinçer’in yanıtlaması gereke bir soru var. Gençliğin mücadelesinin yanında olmak har(a)çlara yapılan zammı Danıştay’a göndermek midir? Ya da haklarımızı arayacağımız alanlar ve meşru eylem hakkımız varken, haklarımızı burjuva devletinin köhnemiş kurumlarından beklemek doğru mu? Biz geçen yıl YÖK yasa tasarısı vesilesiyle açıklamalar yapan Eğitim Sen’den beklentimizi ortaya koymuştuk. Bu vesileyle bir kez daha tekrarlayalım: Eğitim emekçlerinin mücadelesi masabaşlarında değil alanlarda verilir.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizmdir!

Gençlik 23 Kasım’da da bir kez daha kendi gerçeğini ortaya koymuştur. Ne polis copu, ne hücreler, ne soruşturma terörü ve ne de demokrasi yalanları gençliğin mücadelesini teslim alabilir. Gençlik talepleri ile geleceğe, sosyalizme yürüyecek.

Ekim Gençliği/Ankara



ODTÜ’de savaş karşıtı panel

Yaklaşan savaş tehdidini üniversite öğrencilerinin gündemine taşıyabilmek ve bu konuda bir duyarlılık oluşturabilmek amacıyla oluşturulan “Paralı Eğitime ve Emperyalist Savaşa Hayır Platformu” çalışmalarını yapacağı bir panelle sürdürme kararı aldı. Hafta içinde yapılan görüşmeler sonucunda Eğitim-Sen’in zaten böyle bir hazırlığı olduğu ve planlanan panele öğrenci cephesinden sunulabilecek desteğe ihtiyaç olduğu öğrenildi.

Platform, çıkardığı afişler ve dağıttığı el ilanları ile öğrencileri, Eğitim-Sen’in “Irak Savaşı ve Türkiye Üzerindeki Etkileri” konulu bu paneline katılmaya çağırdı. El ilanları kantinlere ve yurtlara yoğun bir şekilde dağıtıldı. Dağıtımda insanlarla bire bir konuşmak hedeflendi. Ayrıca 1 Aralık eyleminin duyurusu yapıldı. Perşembe 12:00’de başlayan panelin konuşmacıları Haluk Gerger, Haluk Yurtsever ve Aydın Çubukçu’ydu.

Konuşmacıların daha çok “savaşın sistemin ürettiği ve üretmek zorunda olduğu bir sorun olması” üzerinde durduğu panelde daha sonra soru cevap kısmına geçildi. Emekçilerin sınırlı vakitleri olmasından kaynaklı kısa tutulmaya çalışılan panele yaklaşık 130 kişi katıldı. Çalışmalarımız önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek...

Ekim Gençliği/ODTÜ



Adana’da eylem: “İncirlik Üssü kapatılsın!”

24 Kasım Pazar günü Adana Emperyalist Savaş Karşıtı Gençlik Platformu tarafından Uğur Mumcu alanında bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Eylemde “Emperyalist savaşı durduralım, İncirlik Üssü kapatılsın!” yazılı pankart açıldı. Açıklamada, gençliğin Amerikan askeri olarak savaşa sürülmek istendiği belirtilerek İncirlik Üssü’nün kapatılması için mücadele çağrısı yapıldı. “ABD askeri olmayacağız!”, “Emperyalist savaşa hayır!”, “İncirlik üssü kapatılsın!” sloganlarının atıldığı ve aynı şiarlı dövizlerin taşındığı açıklamaya yaklaşık 80 kişi katıldı.

Ekim Gençliği/Adana