Prag Zirvesine ABD damgasını vurdu...
Emperyalist savaş aygıtı NATO müdahale ve saldırı misyonuyla sahnede Prag geçtiğimiz hafta tarihi bir zirveye sahne oldu. NATOnun sonbahar toplantısı çerçevesinde üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları iki gün süreyle Pragda buluştu. Toplantı yerinin seçiminde sembolik bir anlam vardı. NATO ilk kez geçmişte Varşova Paktına üye bir ülkenin topraklarında toplanıyordu. NATOnun bu yeni üyesi Çek Cumhuriyeti, Washingtonda 1999 yılında gerçekleşen zirvede alınan doğuya açılma kararı doğrultusunda Polonya ve Macaristan ile birlikte NATOya alınmıştı. Zirvede duvarın yıkılmasından 13 sene sonra NATOnun 7 devleti de içine alarak güney ve doğuya genişlemesi ele alınacak önemli konulardan biriydi. NATO 1999 yılında yaptığı toplantısında Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyetini birliğe alma konusunda karara varmıştı. Prag zirvesinde ise Litvanya, Letonya, Estonya, Romanya, Bulgaristan, Slovenya ve Slovakyanın NATOya dahil edilmesi kararlaştırıldı. Tarih 2004 Mayısı olarak tespit edildi. Arnavutluk, Makedonya ve Hırvatistan ise (özellikle Almanya, İngiltere ve Fransalı müttefikler tarafından) şu an birliğin dışında tutuldular. Bu ülkelerin ordularının uygun olup olmadığı, ordu için bütçeden ayrılan ödenekler, sözde insan hakları ve demokrasi gibi sorunlar konusunda bir süre daha izlenmesi öngörülüyor. Iraka karşı büyük olasılıkla Ocak sonunda başlatacakları savaşa bu yeni NATO üyeleri de katılacaklar. Efendilerine ne kadar sadık olduklarını gösterebilmeleri için bir sınav olacak bu. ABD emperyalistlerinin sözcüleri geçtiğimiz ay Kafkaslar ve Orta Asyanın da birliğe dahil edilmesi, Gürcistan ve Özbekistana aile fertleri gibi muamele edilmesi yönlü açıklamalar yapmışlardı. Yani emperyalistler bu askeri aygıt ile açıldıkları doğuda bu gidişle Çin sınırına dayanacaklar. NATOnun geleceği ya da yeni misyonu Prag zirvesinin diğer ana gündemleri ise NATOnun geleceğini ilgilendiren konulardı. Bunları özetle şöyle sıralayabiliriz: 1. Amerikan ulusal güvenlik stratejisi olarak bilinen Amerikan askeri stratejisinin NATO tarafından üstlenilip üstlenilmeyeceği sorunu Buna göre NATOnun faaliyet alanı sadece NATO sahasıyla sınırlı kalmayacak. Yerkürenin tüm alanlarına müdahale etmesi karara bağlanmak isteniyor. Yani sorun askeriyeye ait bir dergide de yazıldığı gibi; güneyi yeni jeopolitik hizaya getirmeydi. Daha açık bir ifadeyle, hazırlıkları son aşamasına gelmiş bulunan Irak savaşına NATOnun dahil edilmesidir ifade edilmek istenen. Çünkü diyor, Amerikan emperyalizminin şefinin güvenlik danışmanı, Irak gelecekte NATOyu tehdit eden tipik ve bir o kadar da önemli bir örnektir 2. NATO için yeni görevlendirmeler ve yeni hedefler NATO özellikle 11 Eylül 2001 yılından beri prestijini yitirmekle kalmadı, önem erezyonuna da uğradı. Çünkü bugün ABD emperyalistleri teröre karşı mücadele adı altında başlattığı savaşı Batılı müttefiklerini de komutası altına alarak sürdürüyor. Bu durum NATOya yeni görevlerin yüklenmesini de zorunlu kılıyor. Sovyetler Birliğine ve komünizm tehlikesine karşı yerel savunma birliği olarak kurulan NATO artık küresel görev üstlenen yeni anti-terör örgütü olmalıydı. Ayrıca kitlesel imha silahlarına sahip olmayı da kendileri dışında herkese yasaklayabilmeliydi. 3. NATO saldırı birliği Amerikan emperyalistlerine göre tehlike artık sınırda değil tamamen başka yerden geliyordu ve buna karşı yeni ve seri hareket edebilen bir saldırı birliği oluşturulması gerekliydi. Amerikalıların bu talebi Pragda karara bağlandı. Bir bölümü Ekim 2004 yılında, bir bölümü 2006 yılında tamamlanmış olacak olan bu yeni birlik 21 bin askerden oluşacak. 5 bin kişiden oluşacak çekirdek birlik 7-30 gün içinde ABD kumandasında dünyanın her yerine sürülebilecek. Gerekli olan araçlar, ajan uydular, uzun mesafe gidebilen uçaklar ABD emperyalistleri tarafından temin edilecek. Bunun için ABDde bir süredir çeşitli araştırmalar ve silahlanma projeleri sürüyor. AB önceden beri Avrupada 60 bin kişiden oluşacak Avrupa Güvenlik ve Savunma Ordusunun kurulmasını planlıyordu. Prag zirvesinden kısa bir süre önce Avrupalı emperyalistler bu projenin önümüzdeki yıl tamamlanacağı açıklamasında bulunmuşlardı. Bu ordu Alman emperyalistlerinin (bu ordunun üçte biri Almanyadan oluşturuluyor) ağırlığında olacak, emir ve kararlarda da belirli bir rolü olacaktı. Tüm bunlar belli sorunları da beraberinde getiriyor. Örneğin AB ordusu NATO materyelleri ve askerinden de yararlanacaktı. Burada kendisi AB üyesi olmayan Türkiye, ABnin bunu kullanmasına karşı çıkarken, Yunanistan da Türkiyenin AB ordusunda söz hakkı olmasına karşı çıkıyor. Ayrıca AB ilk kez Makedonyaya yerleştirilmiş NATO ordusunun yönetimini alacaktı. Türkiye ve Yunanistan arasındaki dalaş bunu engellemiş oldu. Makedonyada halen NATO mandası sürüyor. Ama Avrupalı emperyalistler, gerek ABD emperyalizminin basıncı ve gerekse ABDnin savaşları tek başına sürdürerek dünyayı paylaşma sorununda kendilerini dıştalayacağından duydukları korku nedeniyle, AB ordusunun kurulması öncelliğinden şimdilik vazgeçmiş görünüyorlar. 4. Silahlanma programı ABD ve Batı Avrupalı emperyalistler arasında silahlanma yarışı sürüyorsa da, silahlanmada aralarındaki uçurum büyüyor. Bu nedenle Pragda yeni-eski tüm NATO üyeleri için geçerli olacak bir silahlanma programı kararlaştırıldı. Buna göre tüm ülkeler en geniş şekilde silahlanacaklar. Her türlü kimyasal, biyolojik, nükleer silahlarla, en modern ve gelişmiş sistemlerle donatılan uzun süre dayanabilen askeri birlikler oluşturulacak. Bunun için askeri harcamalara ayrılan bütçeler artırılmak zorunda. Prag sokaklarında NATOya karşı protestolar Pragdaki zirve beklenildiği gibi karşımıza ABD emperyalistlerinin mutlak komutası altında bulunan ve daha örgütlü bir canavara dönüşen küresel bir savaş aygıtı çıkardı. Bu canavarı beslemek için tüm dünya işçi ve emekçileri için daha fazla kemer sıkma politikası, daha fazla yoksulluk dayatılacak, bu savaş makinası dünya halklarının üzerine daha fazla yıkım daha fazla acı ve gözyaşı, daha fazla ölüm olarak yağacak. Prag zirvesinde NATO politikaları Bush doktrini olarak bilinen Amerikan emperyalistlerinin politikalarına, Amerikan askeri stratejisine tabi kılındı. Almanya gibi ülkelerin buna karşı koyması zaten beklenemezdi. Ama Prag sokaklarında emperyalizme, onların savaş aygıtı NATOya karşı protestolar yükseldi, zirve protestolar eşliğinde yapıldı. Protestocular daha şimdiden Şubat ayında Almanyanın Münih kentinde yapılacak olan NATO güvenlik konferansını protesto etme çağrılarını yükseltiyorlar. Bizler de Türkiyeli komünistler olarak canavara dönüşmüş bu savaş aygıtına karşı Münihte diğer ülkelerden işçi, emekçi ve genç eylemcilerle omuz omuza protesto eylemindeyiz! Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm! |
|||||