30 Kasım '02
Sayı: 47 (87)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye iktidarının açmazları ve yeni hükümet
  AB kapısında hayaller ve gerçekler
  Silah denetçileri ve emperyalist savaş hazırlığı
  "Ak" partisinin kara icraatları
  Amerikan emperyalizmi için "gül" gibi bir başbakan
  BM'nin Dünya Çocuklar Günü aldatmacası...
  Metal'de birbirini izleyen ihanetler
  Sendika bürokratlarının ihaneti metal işçilerinin birleşik örgütlü mücadelesiyle aşılacak!
  Prag Zirvesi'ne ABD damgasını vurdu...
  NATO'nun militarist saldırgan misyonu yeni duruma ve ihtiyaçlara uyarlanıyor
  NATO'nun yeni stratejisi...
  Prag Zirvesi üzerine Haluk Gerger ile konuştuk...
  Gençlik YÖK'ü ve savaşı soruşturdu!
  Gençliğin savaş ve YÖK karşıtı eylemlerinden...
  Dünyadan...
  ABD emperyalizminin yeni konsepti...
  Mücadele alanlarından...
  BİR-KAR II. Kongresi başarıyla gerçekleşti
  Perinçek'in İP'iyle ne kuyuya inilir, ne baraj geçilir
  Partimizin 24. kuruluş yıldönümü kutlu olsun!..
  Bir hukuk cinayetine karşı duyarlılık çağrısı
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Prag Zirvesi’ne ABD damgasını vurdu...

Emperyalist savaş aygıtı NATO müdahale ve saldırı misyonuyla sahnede

Prag geçtiğimiz hafta “tarihi bir zirve”ye sahne oldu. NATO’nun sonbahar toplantısı çerçevesinde üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları iki gün süreyle Prag’da buluştu. Toplantı yerinin seçiminde sembolik bir anlam vardı. NATO ilk kez geçmişte Varşova Paktı’na üye bir ülkenin topraklarında toplanıyordu. NATO’nun bu yeni üyesi Çek Cumhuriyeti, Washington’da 1999 yılında gerçekleşen zirvede alınan doğuya açılma kararı doğrultusunda Polonya ve Macaristan ile birlikte NATO’ya alınmıştı.

Zirvede duvarın yıkılmasından 13 sene sonra NATO’nun 7 devleti de içine alarak güney ve doğuya genişlemesi ele alınacak önemli konulardan biriydi.

NATO 1999 yılında yaptığı toplantısında Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti’ni birliğe alma konusunda karara varmıştı. Prag zirvesinde ise Litvanya, Letonya, Estonya, Romanya, Bulgaristan, Slovenya ve Slovakya’nın NATO’ya dahil edilmesi kararlaştırıldı. Tarih 2004 Mayıs’ı olarak tespit edildi. Arnavutluk, Makedonya ve Hırvatistan ise (özellikle Almanya, İngiltere ve Fransalı müttefikler tarafından) şu an birliğin dışında tutuldular. Bu ülkelerin ordularının uygun olup olmadığı, ordu için bütçeden ayrılan ödenekler, sözde insan hakları ve demokrasi gibi sorunlar konusunda bir süre daha izlenmesi öngörülüyor.

Irak’a karşı büyük olasılıkla Ocak sonunda başlatacakları savaşa bu yeni NATO üyeleri de katılacaklar. Efendilerine ne kadar sadık olduklarını gösterebilmeleri için bir sınav olacak bu.

ABD emperyalistlerinin sözcüleri geçtiğimiz ay Kafkaslar ve Orta Asya’nın da birliğe dahil edilmesi, Gürcistan ve Özbekistan’a aile fertleri gibi muamele edilmesi yönlü açıklamalar yapmışlardı. Yani emperyalistler bu askeri aygıt ile açıldıkları doğuda bu gidişle Çin sınırına dayanacaklar.

NATO’nun geleceği ya da yeni misyonu

Prag zirvesinin diğer ana gündemleri ise NATO’nun geleceğini ilgilendiren konulardı. Bunları özetle şöyle sıralayabiliriz:

1. Amerikan ulusal güvenlik stratejisi olarak bilinen Amerikan askeri stratejisinin NATO tarafından üstlenilip üstlenilmeyeceği sorunu

Buna göre NATO’nun faaliyet alanı sadece NATO sahasıyla sınırlı kalmayacak. Yerkürenin tüm alanlarına müdahale etmesi karara bağlanmak isteniyor. Yani sorun askeriyeye ait bir dergide de yazıldığı gibi; güneyi “yeni jeopolitik hizaya getirme”ydi. Daha açık bir ifadeyle, hazırlıkları son aşamasına gelmiş bulunan Irak savaşına NATO’nun dahil edilmesidir ifade edilmek istenen. Çünkü diyor, Amerikan emperyalizminin şefinin güvenlik danışmanı, “Irak gelecekte NATO’yu tehdit eden tipik ve bir o kadar da önemli bir örnektir”

2. NATO için yeni görevlendirmeler ve yeni hedefler

NATO özellikle 11 Eylül 2001 yılından beri prestijini yitirmekle kalmadı, önem erezyonuna da uğradı. Çünkü bugün ABD emperyalistleri “teröre karşı mücadele” adı altında başlattığı savaşı Batılı müttefiklerini de komutası altına alarak sürdürüyor. Bu durum NATO’ya yeni görevlerin yüklenmesini de zorunlu kılıyor.

Sovyetler Birliği’ne ve “komünizm tehlikesi”ne karşı yerel savunma birliği olarak kurulan NATO artık küresel görev üstlenen yeni anti-terör örgütü olmalıydı. Ayrıca kitlesel imha silahlarına sahip olmayı da kendileri dışında herkese yasaklayabilmeliydi.

3. NATO saldırı birliği

Amerikan emperyalistlerine göre tehlike artık sınırda değil “tamamen başka yerden” geliyordu ve buna karşı yeni ve seri hareket edebilen bir saldırı birliği oluşturulması gerekliydi.

Amerikalılar’ın bu talebi Prag’da karara bağlandı. Bir bölümü Ekim 2004 yılında, bir bölümü 2006 yılında tamamlanmış olacak olan bu yeni birlik 21 bin askerden oluşacak. 5 bin kişiden oluşacak çekirdek birlik 7-30 gün içinde ABD kumandasında dünyanın her yerine sürülebilecek. Gerekli olan araçlar, ajan uydular, uzun mesafe gidebilen uçaklar ABD emperyalistleri tarafından temin edilecek. Bunun için ABD’de bir süredir çeşitli araştırmalar ve silahlanma projeleri sürüyor.

AB önceden beri Avrupa’da 60 bin kişiden oluşacak Avrupa Güvenlik ve Savunma Ordusu’nun kurulmasını planlıyordu. Prag zirvesinden kısa bir süre önce Avrupalı emperyalistler bu projenin önümüzdeki yıl tamamlanacağı açıklamasında bulunmuşlardı. Bu ordu Alman emperyalistlerinin (bu ordunun üçte biri Almanya’dan oluşturuluyor) ağırlığında olacak, emir ve kararlarda da belirli bir rolü olacaktı.

Tüm bunlar belli sorunları da beraberinde getiriyor. Örneğin AB ordusu NATO materyelleri ve askerinden de yararlanacaktı. Burada kendisi AB üyesi olmayan Türkiye, AB’nin bunu kullanmasına karşı çıkarken, Yunanistan da Türkiye’nin AB ordusunda söz hakkı olmasına karşı çıkıyor. Ayrıca AB ilk kez Makedonya’ya yerleştirilmiş NATO ordusunun yönetimini alacaktı. Türkiye ve Yunanistan arasındaki dalaş bunu engellemiş oldu. Makedonya’da halen NATO mandası sürüyor.

Ama Avrupalı emperyalistler, gerek ABD emperyalizminin basıncı ve gerekse ABD’nin savaşları tek başına sürdürerek dünyayı paylaşma sorununda kendilerini dıştalayacağından duydukları korku nedeniyle, AB ordusunun kurulması öncelliğinden şimdilik vazgeçmiş görünüyorlar.

4. Silahlanma programı

ABD ve Batı Avrupalı emperyalistler arasında silahlanma yarışı sürüyorsa da, silahlanmada aralarındaki uçurum büyüyor. Bu nedenle Prag’da yeni-eski tüm NATO üyeleri için geçerli olacak bir silahlanma programı kararlaştırıldı. Buna göre tüm ülkeler en geniş şekilde silahlanacaklar. Her türlü kimyasal, biyolojik, nükleer silahlarla, en modern ve gelişmiş sistemlerle donatılan uzun süre dayanabilen askeri birlikler oluşturulacak. Bunun için askeri harcamalara ayrılan bütçeler artırılmak zorunda.

Prag sokaklarında NATO’ya karşı protestolar

Prag’daki zirve beklenildiği gibi karşımıza ABD emperyalistlerinin mutlak komutası altında bulunan ve daha örgütlü bir canavara dönüşen küresel bir savaş aygıtı çıkardı. Bu canavarı beslemek için tüm dünya işçi ve emekçileri için daha fazla kemer sıkma politikası, daha fazla yoksulluk dayatılacak, bu savaş makinası dünya halklarının üzerine daha fazla yıkım daha fazla acı ve gözyaşı, daha fazla ölüm olarak yağacak.

Prag zirvesinde NATO politikaları Bush doktrini olarak bilinen Amerikan emperyalistlerinin politikalarına, Amerikan askeri stratejisine tabi kılındı. Almanya gibi ülkelerin buna karşı koyması zaten beklenemezdi. Ama Prag sokaklarında emperyalizme, onların savaş aygıtı NATO’ya karşı protestolar yükseldi, zirve protestolar eşliğinde yapıldı. Protestocular daha şimdiden Şubat ayında Almanya’nın Münih kentinde yapılacak olan NATO güvenlik konferansını protesto etme çağrılarını yükseltiyorlar.

Bizler de Türkiyeli komünistler olarak canavara dönüşmüş bu savaş aygıtına karşı Münih’te diğer ülkelerden işçi, emekçi ve genç eylemcilerle omuz omuza protesto eylemindeyiz!

Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!