Ergin Yıldızoğlu Bu başlığı daha önce kullanmıştım: Küresel bir serbest piyasa kurma ütopyası, doğal çevrenin ve toplumların dokuları üzerinde büyük tahribat yaratıyor, açlığa ve yoksulluğa, ekonomik-siyasal krizlere neden oluyordu. O kadar ki Johannesburg zirvesinden önce yayımlanan bir Dünya Bankası raporu bile Bu artık böyle devam edemez diyordu. Dünya Bankası uzmanlarının çalışmaları küreselleşmenin karanlık yüzünün artık inkâr edilemeyeceğini vurguluyorlardı. Bunlar, bugünün değil yarının sorunları diyebiliriz; bizim kuşağı aşar, hem zaten küreselleşmeye (siz bunu ABDnin iradesi diye okuyunuz) karşı ne yapılabilir ki? Peki o zaman, isterseniz size bir de kısa dönemli felaket senaryosu verelim: Yaklaşmakta olan Irak savaşı dünya ekonomisinde büyük bir sarsıntı yaratacak. Savaşta ölecek olanlar mı, dediniz. Yok hayır, savaşa gitmeyecek olanların, Bize ne? diyebileceklerini düşünerek, ben yalnızca ekonomik tehlikeleri kastediyordum. Kamikaze kapitalizmle ilgisi ne? Bunlar siyasi, jeopolitik oyunlar. Kapitalizmle ne ilgisi var da diyebilirsiniz. Lütfen biraz sabır... Geçenlerde International Herald Tribunede, Kapitalizmde patalojik bir mutasyon başlıklı yazısında Pfaff çok ilginç bir gelişmeye dikkat çekti. Pfaff, Enron, WorldCom ile başlayan şirket skandalları salgınından hareketle, şirketlerin yöneticileri çok güçlendiler, artık kendi kısa dönemli, dar çıkarlarını şirketin uzun dönemli yaşamının önüne koymaya başladılar, diyor. Burada önemli nokta şu: Kapitalizmin, kimilerinin kısa dönemli çıkarlarının kolaylıkla sistemin uzun dönemli gereksinimlerinin önüne geçmesine olanak sağlayan bir özelliği var. Patalojik mutasyon , kamikaze refleks işte buradan kaynaklanıyor. Irak savaşına dönersek, bu alanda, Şahinler ve Güvercinler arasında süren tartışmaları daha önce özetlemiştim. Şahinler imparatorluk kurma rüyasıyla gözü dönmüş (Mussolininin Roma nostaljisini, Hitler in III. Reichını anımsamamak elde mi?) bir grup. Karşısında da aman dikkat diyen bir başka grup var. Bu ikinci grubun görüşlerini özetleyen bir yazıda da Brezinski çok ilginç bir biçimde uyarıyordu: Savaşı başlatma kararı, salt, kapalı kapılar ardında yalnızca Başkan ve kendi atadığı birkaç kişi tarafından alınmamalı (The Washington Post, 10/08). Bu birkaç kişi de kim acaba? Bunların başında Başkan Yardımcısı Cheney var, sonra Milli Güvenlik Danışmanı Condi Rice, Savunma Bakanı Rumsfeld, onun yardımcısı Wolfowitz , Defence Policy Board (Savunma Politikası Kurulu) Başkanı Perle. Cheney, Rumsfeldin yetiştirmesi. Wolfowitz de Cheney ve Rumsfeldin projesi, Perle, Wolfowitzle aynı dış politika doktrinini paylaşıyor. Bunların hepsi, zamanında Kissingerdan bile etkili olduğu söylenen, soğuk savaş döneminin nükleer silahlar stratejisti, efsanevi Albert Wohlesetterin (1914-1997) öğrencileri . Dick Cheney, Richard Perle, İsrail Ulusal Güvenlik İşleri için Yahudi Enstitüsü (Jinsa) ve Güvenlik Politikası Merkezi (CSP) isimli kuruluşların yönetim kurullarını ABD ve İsrail savaş sanayiinin temsilcileriyle birlikte paylaşmış insanlar. Daha önce de değinmiştik, Cheney, Halliburton ın yönetim kuruu başkanıydı. Bu şirketin en büyük müşterileri arasında Unacol, Exon, Shell, Chevron var. Afganistandaki askeri üslerin ihalelerini alan ve Guantanamo Bay kampını inşa eden Kellog, Brown & Roods adlı şirket de Halliburtona ait. Rumsfeld de Gilead Sceince adlı bir teknoloji şirketinin genel müdürüydü. Hazine Bakanı ONeil de uzay havacılık savunma sektöründe çalışan Alcao adlı bir metalurji şirketinin yönetim kurulu başkanıydı Condi Rice da Chevron yönetim kurulundan geliyor. Bush yönetiminin iktidara gelmesinde Lockheed, Northop, General Dynamics gibi silah şirketlerinin lobileri önemli bir rol oynamıştı. Patalojik mutasyonun burada kendini, Bush yönetiminin enerji ve silah sanayiinin (askeri sınai kompleks) çıkarlarını, ABD hegemonyası altında örgütlenmiş küresel kapitalizmin (dünya pazarının) genel çıkarlarının önüne koyması olarak gösterdiği söyenebilir. Büyük talan-büyük tehlike Bu patalojik mutasyonun etkilerini Irak savaşında da tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Washington Postun aktardığına göre Saddam devrildiğinde ABD petrol şirketlerini büyük bir ganimet bekliyor (15/09), tabii Halliburton, Kellog, Brown & Roods gibi şirketleri de büyük ihaleler. Silah ve cephane tüketimi silah sanayiine yeni talep yaratırken, savaş yine yeni silahların test edilmesine olanak sağlayacak. ABD, Avrupa, Rusya, Çin ve Japonyaya, bu ülkelerin petrol şirketlerinin Irakta halen var olan yatırımlarını tehdit ederek, kendisini desteklemeleri için baskı yapıyor. Bu arada dünya ekonomisi, hızla bir uçuruma doğru gidiyor. Petrol fiyatları hemen yükselecek, zaten yerlerde sürünen dünya ekonomisi kolaylıkla bir resesyona düşebilecek. Savaşın maliyetinin 200 milyar dolar olarak hesaplandığını göz önüne alırsak, ABDde bütçe açığının hızla artması, faizleri yukarı iterek beraberinde zaten deflasyonist bir zeminde hareket eden borsayı ve sanayiyi devirmesi olasılığı yüksek diyebiliriz. Bu darbeler, ABDyi finanse eden yabancı sermaye hareketlerinin yön değiştirmesi sürecini hızlandırarak ABD kapitalizmi açısından ciddi bir kaynak sorunu yaratabilir. Bu senaryoya bir de savaşın uzun sürmesi, Arap rejimlerinin sarsılması, Irakın bir biçimde İsraili vurması, İsrailin de cevap vermesi olasılığını ekleyin... Kamikaze kapitalizmi demiştim değil mi? (Cumhuriyet, 18 Eylül 2002) |
|||||