21 Eylül '02
Sayı: 37 (77)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yıkım ve savaş programına karşı sınıfın devrimci programı!
  Seçim çalışması için seferberlik!..
  Seçim ittifakı ve reformist hayaller...
  Çürüyen düzenden kokuşmuş siyaset manzaraları
  İMF'ci-Amerikancı düzen partilerine karşı sosyalizm bayrağı altında birleşik mücadeleye!
  Bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya ile konuştuk...
  Amerikancı düzen partileri oy istiyor, biz hesap soracağız!
  Kamuda toplu görüşme sürecinin gösterdikleri...
  Eğitimde "Toplam Kalite Yönetimi"
  Emperyalist savaşın startı BM kürsüsünden verildi
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  3 Kasım seçimleri...
  İsrail zindanlarında siyonizme karşı direniş!
   Köln'de saldırılara ve savaşa karşı 50 bin kişi yürüdü
   Reha Tekstil işçilerinden mektup...
   Liseli Ekim Gençliği'nden...
   Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   ÇHD'li avukatlardan F tipi hücreler hakkında kapsamlı bir dosya...
   Sefaköy İşçi Kültür Evi'nde kitlesel etkinlik
   Yine "kamikaze" kapitalizm üzerine
   Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi açılıyor!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Yine “kamikaze” kapitalizm üzerine

Ergin Yıldızoğlu

Bu başlığı daha önce kullanmıştım: Küresel bir serbest piyasa kurma ütopyası, doğal çevrenin ve toplumların dokuları üzerinde büyük tahribat yaratıyor, açlığa ve yoksulluğa, ekonomik-siyasal krizlere neden oluyordu. O kadar ki Johannesburg zirvesinden önce yayımlanan bir Dünya Bankası raporu bile “Bu artık böyle devam edemez” diyordu. Dünya Bankası uzmanlarının çalışmaları “küreselleşmenin karanlık yüzünün” artık inkâr edilemeyeceğini vurguluyorlardı.

Bunlar, bugünün değil yarının sorunları diyebiliriz; bizim kuşağı aşar, hem zaten küreselleşmeye (siz bunu ABD’nin iradesi diye okuyunuz) karşı ne yapılabilir ki? Peki o zaman, isterseniz size bir de kısa dönemli felaket senaryosu verelim: Yaklaşmakta olan Irak savaşı dünya ekonomisinde büyük bir sarsıntı yaratacak. Savaşta ölecek olanlar mı, dediniz. Yok hayır, savaşa gitmeyecek olanların, “Bize ne?” diyebileceklerini düşünerek, ben yalnızca ekonomik tehlikeleri kastediyordum.

“Kamikaze kapitalizmle” ilgisi ne?

“Bunlar siyasi, jeopolitik oyunlar. Kapitalizmle ne ilgisi var” da diyebilirsiniz. Lütfen biraz sabır... Geçenlerde International Herald Tribune’de, “Kapitalizmde patalojik bir mutasyon” başlıklı yazısında Pfaff çok ilginç bir gelişmeye dikkat çekti. Pfaff, Enron, WorldCom ile başlayan şirket skandalları salgınından hareketle, şirketlerin yöneticileri çok güçlendiler, artık kendi kısa dönemli, dar çıkarlarını şirketin uzun dönemli yaşamının önüne koymaya başladılar, diyor. Burada önemli nokta şu: Kapitalizmin, kimilerinin kısa dönemli çıkarlarının kolaylıkla sistemin uzun dönemli gereksinimlerinin önüne geçmesine olanak sağlayan bir özelliği var. “Patalojik mutasyon” , kamikaze refleks işte buradan kaynaklanıyor.

Irak savaşına dönersek, bu alanda, “Şahinler” ve “Güvercinler” arasında süren tartışmaları daha önce özetlemiştim. “Şahinler” imparatorluk kurma rüyasıyla gözü dönmüş (Mussolini’nin Roma nostaljisini, Hitler ’in III. Reich’ını anımsamamak elde mi?) bir grup. Karşısında da aman dikkat diyen bir başka grup var. Bu ikinci grubun görüşlerini özetleyen bir yazıda da Brezinski çok ilginç bir biçimde uyarıyordu: “Savaşı başlatma kararı, salt, kapalı kapılar ardında yalnızca Başkan ve kendi atadığı birkaç kişi tarafından alınmamalı” (The Washington Post, 10/08).

Bu birkaç kişi de kim acaba? Bunların başında Başkan Yardımcısı Cheney var, sonra Milli Güvenlik Danışmanı Condi Rice, Savunma Bakanı Rumsfeld, onun yardımcısı Wolfowitz , Defence Policy Board (Savunma Politikası Kurulu) Başkanı Perle. Cheney, Rumsfeld’in yetiştirmesi. Wolfowitz de Cheney ve Rumsfeld’in projesi, Perle, Wolfowitz’le aynı “dış politika” doktrinini paylaşıyor. Bunların hepsi, zamanında Kissinger’dan bile etkili olduğu söylenen, soğuk savaş döneminin nükleer silahlar stratejisti, “efsanevi” Albert Wohlesetter’in (1914-1997) “öğrencileri” . Dick Cheney, Richard Perle, İsrail Ulusal Güvenlik İşleri için Yahudi Enstitüsü (Jinsa) ve Güvenlik Politikası Merkezi (CSP) isimli kuruluşların yönetim kurullarını ABD ve İsrail savaş sanayiinin temsilcileriyle birlikte paylaşmış insanlar. Daha önce de değinmiştik, Cheney, Halliburton ’ın yönetim kuruu başkanıydı. Bu şirketin en büyük müşterileri arasında Unacol, Exon, Shell, Chevron var. Afganistan’daki askeri üslerin ihalelerini alan ve Guantanamo Bay kampını inşa eden Kellog, Brown & Roods adlı şirket de Halliburton’a ait. Rumsfeld de Gilead Sceince adlı bir teknoloji şirketinin genel müdürüydü. Hazine Bakanı O’Neil de uzay havacılık savunma sektöründe çalışan Alcao adlı bir metalurji şirketinin yönetim kurulu başkanıydı Condi Rice da Chevron yönetim kurulundan geliyor. Bush yönetiminin iktidara gelmesinde Lockheed, Northop, General Dynamics gibi silah şirketlerinin lobileri önemli bir rol oynamıştı. Patalojik mutasyonun burada kendini, Bush yönetiminin enerji ve silah sanayiinin (askeri sınai kompleks) çıkarlarını, ABD hegemonyası altında örgütlenmiş küresel kapitalizmin (dünya pazarının) genel çıkarlarının önüne koyması olarak gösterdiği söyenebilir.

Büyük talan-büyük tehlike

Bu patalojik mutasyonun etkilerini Irak savaşında da tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Washington Post’un aktardığına göre “Saddam devrildiğinde ABD petrol şirketlerini büyük bir ganimet bekliyor” (15/09), tabii Halliburton, Kellog, Brown & Roods gibi şirketleri de büyük ihaleler. Silah ve cephane tüketimi silah sanayiine yeni talep yaratırken, savaş yine yeni silahların test edilmesine olanak sağlayacak. ABD, Avrupa, Rusya, Çin ve Japonya’ya, bu ülkelerin petrol şirketlerinin Irak’ta halen var olan yatırımlarını tehdit ederek, kendisini desteklemeleri için baskı yapıyor.

Bu arada dünya ekonomisi, hızla bir uçuruma doğru gidiyor. Petrol fiyatları hemen yükselecek, zaten yerlerde sürünen dünya ekonomisi kolaylıkla bir resesyona düşebilecek. Savaşın maliyetinin 200 milyar dolar olarak hesaplandığını göz önüne alırsak, ABD’de bütçe açığının hızla artması, faizleri yukarı iterek beraberinde zaten deflasyonist bir zeminde hareket eden borsayı ve sanayiyi devirmesi olasılığı yüksek diyebiliriz. Bu darbeler, ABD’yi finanse eden yabancı sermaye hareketlerinin yön değiştirmesi sürecini hızlandırarak ABD kapitalizmi açısından ciddi bir kaynak sorunu yaratabilir. Bu senaryoya bir de savaşın uzun sürmesi, Arap rejimlerinin sarsılması, Irak’ın bir biçimde İsrail’i vurması, İsrail’in de cevap vermesi olasılığını ekleyin... Kamikaze kapitalizmi demiştim değil mi?

(Cumhuriyet, 18 Eylül 2002)