21 Eylül '02
Sayı: 37 (77)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yıkım ve savaş programına karşı sınıfın devrimci programı!
  Seçim çalışması için seferberlik!..
  Seçim ittifakı ve reformist hayaller...
  Çürüyen düzenden kokuşmuş siyaset manzaraları
  İMF'ci-Amerikancı düzen partilerine karşı sosyalizm bayrağı altında birleşik mücadeleye!
  Bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya ile konuştuk...
  Amerikancı düzen partileri oy istiyor, biz hesap soracağız!
  Kamuda toplu görüşme sürecinin gösterdikleri...
  Eğitimde "Toplam Kalite Yönetimi"
  Emperyalist savaşın startı BM kürsüsünden verildi
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  3 Kasım seçimleri...
  İsrail zindanlarında siyonizme karşı direniş!
   Köln'de saldırılara ve savaşa karşı 50 bin kişi yürüdü
   Reha Tekstil işçilerinden mektup...
   Liseli Ekim Gençliği'nden...
   Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   ÇHD'li avukatlardan F tipi hücreler hakkında kapsamlı bir dosya...
   Sefaköy İşçi Kültür Evi'nde kitlesel etkinlik
   Yine "kamikaze" kapitalizm üzerine
   Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi açılıyor!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
ÇHD’li avukatlardan F tipi hücreler hakkında
kapsamlı bir dosya...

“F (hücre) tipi insan haklarına saldırıdır!..”

F tipi cezaevlerinde müvekkili bulunan avukatlar F tipi cezaevlerinin açılmasından bu yana yaşanan hak gasplarını ve uygulamaları içeren bir dosya hazırlayarak basın açıklaması düzenlediler. 19 Eylül’de Çağdaş Hukukçular Derneği’nde düzenlenen açıklamada söz alan avukatlar, F tipi cezaevlerindeki uygulamalara yer verdikleri dosyanın içeriğini kısaca açıkladılar. Açıklamada şunlara yer verildi:

“Uzun zamandır süren Ölüm Oruçları karşısında kamuoyunu yeniden duyarlılığa çağırmak ve hücrede/tecritte tutulan insanların durumunu bir kez daha gözler önüne sermek için bu toplantıyı düzenlendik. F tipi cezaevlerinde neler yaşanıyor, hak gaspları nedir, sağlık problemleri neler? Bu konular hiç gündeme getirilmedi. Biz içerideki görüntüyü dışarıya çizmeye çalıştık. Tek tek uygulamaları aktarmaya çalıştık. Mektupların imhası, ilaç paralarının tutuklulardan alınması, arama ve sayımlar, sağlık, beslenme, savunma hakkı, mahkemeye sevklerde çıkan sorunlar gibi birçok konuda açıklamalar yaptık. F tipi cezaevlerinde bir uygulama birliği olmadığını gördük. Her cezaevinin kendine göre bir uygulama yöntemi var.

“Hazırladığımız dosyada özellikle F tipi cezaevlerinin ilk açıldığı dönemde avukatların tuttuğu tutanaklar, ailelerin gözlemleri, basında çıkan yazılar, müvekkillerimizin mektupları ve yine bizim tanık olduğumuz bir çok olay bulunuyor. Avukatlar olarak özellikle savunma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Dosyalarımızın içeri girip giremeyeceğine infaz koruma memurları karar veriyor. İçeriye ancak boş bir kağıt ve kalemle girebiliyoruz. Müvekkillerimiz ise avukat görüşüne gelirken dayatılan arama yüzünden ayakkabılarını çıkararak görüşe geliyorlar. Uygulanan tecritten dolayı psikolojik sorunları olan tutuklular var. Mahkeme ve hastanelere yapılan sevklerde kullanılan özel ring araçları hücreye dönüştürülmüş durumda ve hiç kıpırdamadan saatlerce yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar...”

Kandıra F tipi cezaevinde bulunan bir tutsağın kardeşi de söz alarak, kendilerine ve tutsaklara dayatılan insanlık dışı uygulamaları anlattı. Daha sonra Ölüm Orucu’ndayken Tekirdağ F tipi cezaevinden tahliye edilen Metin Günay söz aldı. Özellikle sağlık sorununun ciddi boyutlara ulaştığını, hastaneye geç götürüldüğü için bir tutsağın gözleri önünde yaşamını yitirdiğini anlattı. Kullanılan su artezyen suyu olduğu için tifo olan tutsaklar olduğunu, ancak bunların gizlendiğini ve hastanelerdeki birçok tutsağın tedavilerinin yapılmadığını söyledi. Ayrıca psikolojik sorunu olan tutsaklar olduğunu ve aileleriyle görüştürülmediklerini aktardı.

Açıklamaların ardından “F (Hücre) Tipi İnsan Haklarına Saldırıdır” adlı dosya basına dağıtılarak kamuoyunun hücrelere karşı çıkması gerektiği vurgulandı.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul



F tipi (hücre) protestoları...

Hollanda Konsolosluğu’na dilekçe eylemi...

F tipi cezaevlerine karşı Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin konsolosluklarına dilekçe verme eylemi devam ediyor. TAYAD ve TUYAB’lı aileler, Halkevleri 1. Bölge Temsilciliği, Sosyalist Demokrasi İstanbul İl Örgütü Girişimi ve Tüm-Bel-Sen Genel Merkezi’nden temsilciler 13 Eylül’de Hollanda Konsolosluğu önünde biraraya geldi. Ölüm Orucu direnişinin 96. şehidi olan Fatma Tokay Köse’nin adı ve resminin bulunduğu;

“F tipi ve tecrite karşı mücadele, Ölüm Orucu ve çeşitli direnişlerle devam ediyor. Şimdiye kadar 97 tutuklu yaşamını yitirdi, yüzlercesi sakat kaldı. ...

“F tipi projesinde Avrupa Birliği’nin de imzası vardır. Dolayısıyla ortaya çıkan sonuçlardan Avrupa Birliği de sorumludur.

Daha fazla ölüm ve sakatlanmaların olmaması, fiziki ve psikolojik rahatsızlıkların artmaması için, F tiplerinde tecrit ve izolasyona son verilmelidir.” yazılı dilekçeler doldurulup imzalanarak içeri alınmayan temsilciler tarafından kapıdan verilebildi. Dilekçelerin kabul edilmesinin ardından eylem sona erdi. (SY Kızıl Bayrak/İstanbul)

Taksim’de hücreleri protesto eylemi...

F tipi cezaevlerindeki tecrit ve insanlık dışı uygulamalara karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişinde sakat kalarak tahliye edilen tutsaklar ve TUYAB’lı aileler, 14 Eylül Cumartesi günü saat 13:00’de, Taksim’de bir yürüyüş düzenledi. Bilindiği gibi, 19 Aralık katliamıyla birlikte açılan hücreler, yüze yakın şehit ve yaklaşık beşyüz kişinin sakat kalmasına neden oldu. F Tipi zindanlardaki insanlık dışı uygulamalar ve tecrit ise her türlü çabaya rağmen artarak devam ediyor. Hücre gerçeğini herkese göstermek için Taksim Meydanı’nda bir araya gelen aileler ve çoğu Wernica-Korsakoff hastası olan tutsaklar, kırmızı karanfillerle kol kola sessiz yürüyüşü başlattılar. Birçoğunun zorlukla yürümesi karşısında ancak İstiklal Caddesi’ndeki Fransız Konsolosluğu önüne kadar gelindi. Burada ellerindek kırmızı karanfilleri yere bıraktıktan sonra “Bu yürüyüş F tipi cezaevlerinde süren tecrit ve izolasyona karşı yapılmıştır. Bugün hala yüzlerce devrimci tutsak bu işkenceye karşı mücadele veriyor. Bizler de birkez daha tecrit ve izolasyon kalkmalı, insanlık dışı uygulamalara derhal son verilmelidir diyoruz.” açıklaması yapıldı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylem böylece bitirildi. (SY Kızıl Bayrak/İstanbul)



Kayıtlar bitti, soygun devam ediyor!

Kayıtlarda veliler iliklerine kadar soyuldu. Bu yıl ekonomik zorluklar yüzünden 250 bin çocuğun eğitim hakkı elinden alındı. Kayıt paralarını ödeyemedikleri için çok sayıda öğrenci de açıkta kaldı.

ALGP’nin “kayıt parası”na karşı yürüttüğü faaliyetler devam ediyor. Kayıtların son günlerinde yaşanan yoğunlaşmayı iyi değerlendirip dört okula daha bildiri dağıtımı yaptık. Bir okulda veli sayısı az olduğu için bildirimizi ilan panosuna astık. Gittiğimiz dört okulda da afişlerimizi en iyi görünen yerlere ve duraklara yapıştırdık. Dağıtım yapamadığımız okul ve alanlarda ise kuşlarımızı kullandık.

Yeni bir dönem kayıt soygunu da böylece bitmiş oldu. Ancak okullarda para alınmaya devam edilecek. Yani soygun sürecek. Katkı paylarıyla, tebeşir, spor, yazılı kağıdı vb. isimler altında toplanan paralarla eğitimin masraflarını bize yüklemeye çalışacaklar. Masraflar ise bu sene çok daha fazla el yakıyor. Kimbilir birçoğumuz ayakkabısız, deftersiz, kitapsız bir yılı bitirmeye çalışacağız. Tabii masrafları kısmak için eski kitaplara rağbet edeceğiz.

Bizlerin eğitim hakkımıza el uzatanlara karşı mücadelesi ise devam edecek. Paralı eğitim karşıtı çalışmalarımızı, okullar açıldıktan sonra bir üst boyuta taşıyacağız.

Herkese her düzeyde eşit, parasız, bilimsel eğitim hakkı!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu