21 Eylül '02
Sayı: 37 (77)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yıkım ve savaş programına karşı sınıfın devrimci programı!
  Seçim çalışması için seferberlik!..
  Seçim ittifakı ve reformist hayaller...
  Çürüyen düzenden kokuşmuş siyaset manzaraları
  İMF'ci-Amerikancı düzen partilerine karşı sosyalizm bayrağı altında birleşik mücadeleye!
  Bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya ile konuştuk...
  Amerikancı düzen partileri oy istiyor, biz hesap soracağız!
  Kamuda toplu görüşme sürecinin gösterdikleri...
  Eğitimde "Toplam Kalite Yönetimi"
  Emperyalist savaşın startı BM kürsüsünden verildi
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  3 Kasım seçimleri...
  İsrail zindanlarında siyonizme karşı direniş!
   Köln'de saldırılara ve savaşa karşı 50 bin kişi yürüdü
   Reha Tekstil işçilerinden mektup...
   Liseli Ekim Gençliği'nden...
   Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   ÇHD'li avukatlardan F tipi hücreler hakkında kapsamlı bir dosya...
   Sefaköy İşçi Kültür Evi'nde kitlesel etkinlik
   Yine "kamikaze" kapitalizm üzerine
   Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi açılıyor!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İşçi, emekçi ve öğrenci gençlik olarak Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu etrafında birleşelim!

Amerikancı düzen partileri oy istiyor,
biz hesap soracağız!

Üç yıllık icraatının ardından emekçilerin gözünde iyiden iyiye teşhir olan 57. hükümet ihtiyacı karşılayamaz hale gelince, İMF-TÜSİAD yıpranan atın değiştirilmesine karar verildi. Emperyalizmin ve Türk burjuvazisinin yeni dönem ihtiyaçları üzerinden ülke bir kez daha erken seçime hazırlanıyor. Bir kez daha sermayenin yeminli partileri meydanlara inerek uygulayacakları yıkım politikaları için kitlelerden oy isteyecekler. Yıllardır düzenin ihtiyaçları doğrultusunda hareket edenler; emekçilerin kazanılmış haklarını kanlı katliam ve terör politikaları eşliğinde gaspedenler, biz gençliğe ticarileştirilmiş, bilim-dışı eğitimi dayatanlar, kapitalizmin krizinin faturasını emekçilere ödetmeye kalkanlar utanmazca oy isteyecekler.

Geleceksizliğe verilecek oyumuz yok!

Yıllardır bizi sefalete ve açlığa mahkum edenler seçim meydanlarında süslü yalanlar ve vaatlerle gençlikten oy istiyorlar. Fakat bu sahte vaatlerin içinde bile yaklaşan emperyalist savaşa karşı çıkmak ve ülkeyi bu savaşa sokmamak bulunmuyor. Çünkü işbirlikçi burjuvazinin çıkarları bunu gerektirmektedir. Çünkü onlar ABD’nin bu yağma savaşına katılmak zorundadırlar. İMF’den gelecek yeni kredilerin koşulu budur. Biz gençler, ABD petrol ve silah tekellerinin çıkarları için kardeş bir halkın topraklarına ölmeye ve öldürmeye gönderileceğiz. Yıllardır ilaç ve gıda yokluğundan ölen Iraklı çocukların kanına girme işi, bu kez de pazarlanan askerler olarak bize yüklenecek. Kardeş Filistin halkının toprakları işgal edilirken, Filistinli gençler sokak ortalarında hunharca kurşunlanırken, onlar siyonist İsrail’le rtaklık anlaşmaları imzalamak peşinde koşuyorlardı. Şimdi de kurulacak savaş hükümetinde yer almak için birbirleriyle yarışıyorlar.

Ancak gençlik olarak biz emperyalist savaşı ve sonuçlarını reddediyoruz.

Ortadoğu’nun yıkımını ve emperyalist savaşı seçmeyeceğiz!

İşçilerin, emekçilerin ve biz gençliğin haklı ve meşru taleplerini terör ve baskıyla kontrol altına almaya çalışan düzen, insanı insanlığından soyunduracak mekanlar olarak F tipi cezaevlerini inşa etti. Tüm ezilenleri hedef alan bu saldırıya karşı devrimci tutsakların yükselttiği direniş, 28 devrimcinin en vahşi yöntemlerle katledilmesiyle bastırılmaya çalışıldı. Cezaevlerinde yakarak, kurşunlayarak devrimcileri katledenler sokaklarda da boş durmadılar. 19 Aralık’ı takibeden günlerde binlerce genç rastgele gözaltına alındı, işkenceli sorguların ardından onlarcası tutuklandı. Katliam ve terör, düzenin tüm partilerinin iktidara geldiklerinde uyguladıkları bir devlet politikasıdır. Nitekim bu partilerin hiçbiri hücrelere değinmemektedir.

Gençlik olarak biz, içerde-dışarda katliamları, devlet terörünü, işkenceyi ve hücreleri reddediyoruz.

Katil devleti ve onun hücrelerini seçmeyeceğiz!

Gençliği kontrol altında tutmak, yozlaştırmak ve üniversiteleri düzenin ihtiyaçlarına uygun bir biçimde yapılandırmak için ‘82’de kurulan faşist Yüksek Öğrenim Kurumu 20 yaşında. 20 yıldır hükümete katılan hiçbir parti bu köhnemiş kuruma dokunmaya cüret edemedi. Eğitimi sermayenin çıkarları ve artan ihtiyaçları üzerinden yeni kalıplara dökenler, aslan payını da özel okullara ayırmak kaydıyla eğitime bütçeden ayrılan payı %2.2’ye düşürdüler. Bu bile çok gelmiş olacak ki, yeni dönemde üniversiteleri tamamen paralı hale getirmek ve sermayenin yağmasını daha da yoğunlaştırmak için yakından tanıdığımız YÖK yasa tasarısını gündeme getirdiler. Böylece eğitim giderlerini bizlere yükleyecekler. 850 doları bulan harçlarla İMF güdümlü muazzam bir soygun gerccedil;ekleştirilecek. Hedeflenen, hem gençliği, hem de öğretim üyelerini sermayedarların hizmetine sunulmuş alelade tezgah malları haline getirmektir. 18 Mayıs’ta Kızılay’da attığımız slogan hala yankılanıyor: Bu yasa meclisten geçmeyecek!

Gençlik olarak biz, faşist YÖK kurumuna ve onun yasasına karşı mücadeleyi daha da yükselteceğiz.

YÖK’ü de yasa tasarısını da seçmeyeceğiz!

Aldığımız eğitim ne olursa olsun, hangi üstün yeteneklere sahip olursak olalım, hepimizi ilgilendiren ortak bir sorun var: İşsizlik. Yıllardan beri bu konuda bol keseden vaatler sunan düzen partileri, bırakın sorunu çözmeyi, İMF politikalarını uygulayarak işsizliği katlanılmaz boyutlara çıkardılar.

Daha çok kâra dayalı kapitalizm, işsizliği sürekli olarak üreten bir sistemdir. İşsizlik sorununu hiçbir biçimde çözemeyecek olan kapitalist sistemin bu yalancı hizmetkarları, şimdi bir de esnek üretimi yasalaştırmaya çalışıyorlar. Böylece bizleri özel istihdam bürolarının listelerine, kapitalistlerin keyfiyetine, kısacası açlığa ve sefalete mahkum edecekler. Tüm bu politikalar, tüm düzen partilerinin daha şimdiden altına imza attıkları İMF güdümlüdür.

Gençlik olarak biz, geleceğimizi karartan işsizliği ve yeni iş yasasını reddediyoruz!

İşsizliği ve ücretli kölelik düzenini seçmeyeceğiz!

Tüm düzen partileri emperyalizme bağlılıkta sınır tanımıyorlar, dahası bu onursuzluğu bir meziyetmiş gibi sunuyorlar. İşçi sınıfı ve emekçilerin zorlu mücadelelerle kazandıkları hakların AB emperyalizmi tarafından getirileceğini söylüyorlar.

Her iki emperyalist paylaşım savaşımında dünya halklarının kanına girenler, yıllardır çeşitli coğrafyalarda ya bizzat ya da taşeronları yardımıyla kitlesel katliamlar tezgahlayanlar, kendi ülkelerinde küreselleşme karşıtı eylemcileri kurşunlayanlar bize demokrasi getiremezler. AB ülkelerindeki polis devleti uygulamaları, tırmanan işsizlik ve sosyal hakların gaspedilmesi AB’den gelecek refah ve demokrasinin ne menem bir şey olacağı konusunda yeterince fikir veriyor.

Gençlik olarak biz, AB’nin sahte demokrasisini ve yalancı refahını, emperyalizmin suç ortaklığını reddediyoruz!

AB emperyalizmini, koyun postuna bürünmüş yaşlı kurdu seçmeyeceğiz!

TALEPLERİMİZ İÇİN KAVGAYI SEÇİYORUZ!
İŞÇİ SINIFININ BAĞIMSIZ SOSYALİST ADAYI MUSTAFA UĞUR AKKAYA’YI DESTEKLİYORUZ!

Seçimlerde türlü vaatlerle kapımıza gelenlere, hırsızlara, hortumculara ve katillere oy vermeyeceğiz! Sadece sağdan değil, sözde soldan da kirli hesaplarla oy isteyen partilerin hiçbiri bizim taleplerimize yanıt verecek durumda değildir. Biz, herbiri mücadele bayrağını yükseltmeyi gerektiren talep ve şiarlarımız için burjuva parlamentarizminin bulanık sularında oy avlamaya çalışanları değil, bizi kavga alanlarına çağıran sınıfın bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya’yı destekliyoruz.

Düzene verilecek her oy geleceksizlik demektir; eğitimin ticarileştirilmesi, işsizlik, emperyalizme uşaklık, savaş, yıkım ve hücre demektir. Gençliğin düzene verilecek oyu yok, sorulacak hesabı var!

Tüm gençliği işçi sınıfının bağımsız devrimci sınıf platformlarında örgütlenmeye, seçim oyununu burjuvazinin kabusuna çevirmek için çalışmaya çağırıyoruz.

Çözüm ne seçimde, ne mecliste!
Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!

Ankara Ekim Gençliği