21 Eylül '02
Sayı: 37 (77)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yıkım ve savaş programına karşı sınıfın devrimci programı!
  Seçim çalışması için seferberlik!..
  Seçim ittifakı ve reformist hayaller...
  Çürüyen düzenden kokuşmuş siyaset manzaraları
  İMF'ci-Amerikancı düzen partilerine karşı sosyalizm bayrağı altında birleşik mücadeleye!
  Bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya ile konuştuk...
  Amerikancı düzen partileri oy istiyor, biz hesap soracağız!
  Kamuda toplu görüşme sürecinin gösterdikleri...
  Eğitimde "Toplam Kalite Yönetimi"
  Emperyalist savaşın startı BM kürsüsünden verildi
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
  3 Kasım seçimleri...
  İsrail zindanlarında siyonizme karşı direniş!
   Köln'de saldırılara ve savaşa karşı 50 bin kişi yürüdü
   Reha Tekstil işçilerinden mektup...
   Liseli Ekim Gençliği'nden...
   Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   ÇHD'li avukatlardan F tipi hücreler hakkında kapsamlı bir dosya...
   Sefaköy İşçi Kültür Evi'nde kitlesel etkinlik
   Yine "kamikaze" kapitalizm üzerine
   Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi açılıyor!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Sefaköy İşçi Kültür Evi’nde kitlesel etkinlik

15 Eylül Pazar günü Sefaköy İşçi Kültür Evi’nde bir müzik dinletisi yapıldı. Kitlesel, coşkulu ve canlı bir etkinlik gerçekleştirildi.

Programda Ekrem Ataer, Grup Eksen, Ozan Mahmut ve Sefaköy İşçi Kültür Evi Şiir Topluluğu yer aldı. Etkinliğin sonunda İstanbul 3. Bölge’den bağımsız sosyalist milletvekili adayı Müslüm Turfan da kısa bir konuşma yaptı.

Saat 14:30’da başlayan etkinlikte ilk olarak Grup Eksen sahne aldı. Grup Eksen’in seslendirdiği marşların ardından Sefaköy İşçi Kültür Evi Şiir Topluluğu’nun sunduğu şiir dinletisi beğeniyle dinlendi. Daha sonra Ekrem Ataer’in seslendirdiği parçalara sıra geldi. Ataer’in şarkılarının arasında kitleyle konuşması oldukça etkili oldu.

Verilen aranın ardından Nazım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabından bir bölümün etkili ve ezbere okunması ilgiyle izlendi.

İstanbul 3. Bölge’den bağımsız sosyalist aday Müslüm Turfan yaptığı konuşmada, düzenin işçi ve emekçilere İMF yıkım programları, savaş ve savaşın faturasından başka bir şey sunmadığını belirtti ve şunları söyledi: “Bizim sosyalist bağımsız adaylar olarak hedefimiz meclis değil. Hedefimiz bu saldırılara karşı bir cephe örmek, örgütlenmek, işçi ve emekçileri bilinçlendirerek mücadeleye çağırmaktır. Bu çerçevede hepinizi, tüm sınıf kardeşlerimizi seçimlerde sosyalist bağımsız adayları desteklemeye davet ediyorum.”

Ozan Mahmut’un sunduğu canlı parçalar eşliğinde çekilen halaylarla program bitirildi.

SY Kızıl Bayrak/Sefaköy



Genç komünistlerin çalışmalarından...

Çalışmalarımızı ilk günkü heyecan ve
azmimizle sürdürmekteyiz!

Anadolu yakasından genç komünistler olarak çalışmalarımızı aralıksız olarak sürdürmekteyiz. Emperyalist savaş, seçim ve işsizlik sorunu gündemli faaliyetlerimiz belli bir yoğunluk kazanmış durumda. Bu kapsamda öncelikle savaşa karşı yoğun bir propaganda-ajitasyon faaliyeti gerçekleştirdik. “Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarlı afişlerimizden yaklaşık 600 adetini E-5’e ve bir emekçi mahallesine yaptık. Bununla birlikte Ekim Gençliği’nin yaz faaliyeti kapsamında çıkan özel sayılarından yaklaşık 200 adetini şatış, işyeri dağıtımı ve protokolleri olarak tükettik. Bunun yanı sıra sabah işçi servislerine yine belli bir yoğunlukta Ekim Gençliği imzalı materyal dağıtımı yapmaktayız.

Tüm bunlarla birlikte, Gülsuyu emekçi halkının sorunlarının çözümünün devrim ve sosyalizm mücadelesinde olduğunu ortaya koyan bildirilerimizden de 2 bin adet dağıtarak seçim faaliyetimizi başlatmış olduk. Özellikle seçimlere dair dağıttığımız bildiri ve işsizlik sorunu eksenli Ekim Gençliği özel sayılarımız, mahalle gençliği ve emekçileri tarafından oldukça anlamlı bir ilgi ile karşılandı.
Bildiri dağıtımı ile başlatmış olduğumuz seçim faaliyetimizi seçim anketi ile de sürdürmekteyiz. Anketin özellikle mahalle insanının seçimlere bakışını anlamamızı, bu kapsamda da daha etkin ve sonuç alıcı bir faaliyeti örmemizi kolaylaştıracağı düşüncesindeyiz.

Seçim döneminin yarattığı politizasyon ortamını devrim ve sosyalizmin mücadelemizde yeni mevziler kazanmanın imkanına dönüştürmek bizlerin elinde. Yeter ki biz çalışmalarımızı daha enerjik, daha yoğun ve sonuç alma hedefine bağlı olarak sürdürelim.

Anadolu Yakası’ndan genç komünistler



Kültürel etkinliklerde “kültürsüzlük” örneği davranışlar üzerine...

Üç veya dört saat bir sandalyede oturup bir etkinliği dinlemek gerçekten zor mu? Veya etkinliği gerçekleştirenlere karşı saygıdan dolayı buna mecbur muyuz? Sol hareketlerde ve tabii ki bu arada bizde de gördüğüm bu zaaf hakkında görüşlerimi belirtmek istiyorum. Her şeyden önce bir kültür etkinliği veya panelin hazırlanma süreci, değişen sayıda insanın en az 15 gününü alıyor. Bu da büyük bir emek harcamak anlamına geliyor. En kısa zamanda, iyi bir biçimde izleyiciye/dinleyiciye istenilen mesaji verebilmek için yoğun bir düşünsel emek de harcanıyor. Tüm bunlar karşısında biz katılımcıların görevi, iyi bir dinleyici ya da izleyici olarak, yerimiz rahat olsun veya olmasın, etkinliğin disiplinine uygun bir biçimde hareket etmektir.

Peki bizler ne yapıyoruz? Özellikle sıradan işçi-emekçi katılımcılar dışında kalan ve kendilerine devrimci, sosyalist ya da komünist diyenler ne yapıyor?

Sizlere yaşadıklarım üzerinden birkaç örnek vermek istiyorum. Bir panelde, panelin süresi iki saatti ve bir ara verilmişti. Panelistlere üç kişi soru sordu ve bu şahıslar cevap bile beklemeden çıkıp gittiler. Bu kişilere sorsanız yapacak daha önemli işleri olduğunu söyleyeceklerdir. Ama bir soru soruyorsanız cevabını beklemek zorundasınız. Böyle bir tutum tek kelimeyle sorumsuzluk, ciddiyetsizliktir. Bir diğer örnek ise F tipi hücrelerle ilgili bir paneldi. Panelde toplam süresi yine iki saati geçmemişti. Paneldi bir ölüm orucu direnişçisi de vardı; tüm panel boyunca disiplinli bir şekilde, pek de rahat olmayan bir sandalyede oturdu ve o disipline uydu. Ama yazık ki diğer bazı insanlar en az on sefer dışarı çıkıp girdiler.

Böyle bir tablo gerçekten hoş mu? Bu soruyu hepinize soruyorum. Son örneğim ise İKE’nin bir etkinliğinde yaşadıklarım. Biz komünistler yeni bir gelenek yarattığımızı ve yeni bir kültürü, proletarya kültürünü hayata geçireceğimizi iddia ediyoruz. Peki bu kültürü nasıl hayata geçireceğiz? Kağıt üzerinde mi olacak? Etkinlikteki gözlemlerime geçmek istiyorum. Etkinlik yaklaşık olarak 2.5 saat sürdü ve 15 dakika ara verildi. Yani ortalama olarak birer saatlik iki bölümdü. Etkinlikte dikkatimi çeken ve dikkatli izlememi engelleyen şey, insanların bir saat gibi kısa bir sürede disiplinli bir şekilde hareket etmemeleri idi. Gelen insanları zorlayamayız denebilir. Ama benim bahsettiğim insanlar sıradan insanlar değildi. Bu zayıflık tam da kendi yoldaşlarımızda ortaya çıktı. Hatta izleyicilerden arada bir dışarı ¸ıkanlar olduğunda, bu sorumsuz yoldaşlar dışarıda onları uzunca bir süre sohbete tutuyorlardı. Peki böyle bir ortamda bir etkinlik (bir de çok sayıda çocuk vardı), vermek istediği mesajı muhataplarına ulaştırabilir mi? Bence ulaştıramaz!

İki saatlik bir zaman süresince bir etkinliği disiplinli bir şekilde izlemek gerçekten zor mu? İki saat sigara içememek çok mu zor? Onlarca insanın emeğine iki saatlik olsun saygı göstermek mecburiyetini kendinizde hissetmiyor musunuz? İki saat diğer insanlara örnek olmak mecburiyetinizde görmüyor musunuz kendinizi? Bugün sosyalistler arasında yaygın olan bu kültürsüzlüğü göstererek siz de aynı platforma düşmüyor musunuz?

Daha bir çok soruyu kendinize sorabilirsiniz. Bence iki saatlik bir etkinlikte gerekirse soluk dahi almadan durabiliriz. Yeni bir döneme girmiş durumdayız, birçok bölgede kültürel kurum faaliyetleri başladı. Bugünden sonra tüm etkinliklerimizde daha disiplinli hareket etmek zorunda olduğumuzu bilmeliyiz. Eğer kendinizi bu disipline uyamayacak kadar zayıf görüyorsanız, o zaman o etkinliğe katılmayarak, böylece bu disiplinsizliğinizi başkalarına bulaştırmayıp bir iyilik yapabileceğinizi düşünün hiç değilse.

Kültürel etkinliklerini kültürsüzlük etkinliğine dönüştürmemek için bugün biz sınıf devrimcilerinin önünde yeni bir sorun durmakta ve bunu bugünden çözmek zorundayız. Hepinizi “gerçek kültür etkinliklerinde” görmek üzere...

Komünist bir işçi/İstanbul



Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi’nde “İş hukuku” konulu panel

Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi tarafından 15 Eylül’de Kültür Sanat Evi salonunda çalışma yaşamına dönük iş hukuku konulu bir panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak ÇHD İzmir Şubesi’nden Av. Nedim Değirmenci katılırken paneli yaklaşık 45 kişi izledi.

SY Kızıl Bayrak/İzmir