devrimcilere muhalefeti üzerine İşçi Kültür Evleri, işçi ve emekçileri ilgilendiren her konuda sözünü söyleyip bu sözün gereklerini yerine getiren kurumlardır. Yakın bir tehdit olarak gördüğü savaş konusu da bunlardan biridir. ABD emperyalizminin Iraka karşı hazırladığı emperyalist savaşın işçi ve emekçilere açlık, gözyaşı, yıkım ve ölüm getireceğinin bilincindedir. Ve bu bilinçle, tüm güçlerini bu emperyalist savaşı durdurmak için seferber etmekten bedeli ne olursa olsun geri durmamaktadır. Bu ortak amaç doğrultusunda dost bildiği ilerici, devrimci kurumlarla bir araya gelip sürece müdahale etmeyi de bir görev olarak bilmektedir. Ankara Savaş Karşıtı Platforma katılma nedeni ve isteği tam da bu ihtiyaçtan dolayıdır. İKEler bulundukları her yerde kültürel-sanatsal her türlü aracı ve eylem bi¸imini emperyalist savaş karşıtı bir muhalefeti örebilmek için de kullandılar, kullanıyorlar. Ankarada İHD-Ankara şube, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB (bu üç kurum yürütmededir), Pir Sultan-Ankara Şube, ÇHD, Halkevleri, Tunceliler Derneği, TÜMTİS, ÖDP ve EMEPden oluşan Ankara Savaş Karşıtı Platformun katılımcıları arasına, yapılan başvuruya rağmen İKE alınmamıştır. Devrimci kültür ve sanatın direngen bir mevzisi olan İKE, katılımcı olabilecek yeterli şartlara sahip olmadığı gerekçesiyle, ilgili kurumlar tarafından destekçi ilan edilivermiştir. İleri sürdükleri gerekçelerin iler tutar yanı yoktur, gerisinde tam bir samimiyetsizlik yatmaktadır. İlk kurulduğu andan itibaren devrimcileri dışarda tutmak gibi özel bir çaba gösterenler, bizzat platformun çağrıcı kurumlarıdır (İHD ve KESK). Platformun sözcülüğünü yapan İHD, katılımcı kurumların bizden rahatsız olduğunu, bizim varlığımızın platformu dağıtacağını bize açıkça dile getirmiştir. Ama biz bu tutuma ilişkin olarak diğer katılımcılarla yaptığımız görüşmelerde ve bu konunun tartışıldığı platform toplantısında, gerçekte KESK ve İHDnin bu tavrın asıl savunucuları olduklarını gördük. Katılımcılar arasında yalnızca KESK temsilcisi, İKEden rahatsızlık duyduklarını, platformda yer almasını istemediklerini açıkça dile getirdi. Buna da şaşırmadık. Zira KESK bürokratlarının devrimcilere tahammülsüzlüğü yeni değildir. Belli ki İKEye KESK temsilcisi gibi açıkça ya da ¨rtülü biçimde karşı çıkanlar da onun devrimci konumundan rahatsızlık duymaktadırlar. Bizim emperyalist savaşa karşı yürüttüğümüz çalışmalar ne platform oluşumuyla başladı, ne de onunla bitecek. İşçi Kültür Evleri İstanbul, Ankara, İzmir ve kurumlaşma çalışmaları yürüttükleri tüm illerde emperyalist savaşa karşı devrimci bir tutumu ve iradeyi örgütlemeyi sürdürüyorlar/sürdürecekler. Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları
Sarıgazi Belediyesinin Sarıgazi Belediyesinin geleneksel halk festivalinin beşincisi bu yıl 30 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında yapıldı. Festival ilk günün sabahında standların kurulmasıyla başladı. Stand açan devrimci çevreler şunlardı: Kızıl Bayrak, Pendik İşçi Kültür Evi, Tohum Kültür Merkezi, İşçi-Köylü, Ekmek ve Adalet, TAYADlı aileler, YÇKM, Odak, Devrimci Hareket, Alınteri, Atılım, Çağrı, Mücadele Birliği ve Kaldıraç. Reformist soldan ise HADEP, TKP, EMEP vardı. Festivalin resmi açılışı Sarıgazi Belediye Başkanı Fikret Şahinin konuşmasıyla başlatıldı. Konuşmalardan sonra etkinlikler de başladı. Üç gün süresince birçok tanınmış sanatçı sahne aldı. Arif Sağ, Sabahat Akkiraz, Haluk Levent, Kazım Koyuncu, Moğollar, Suavi, Ferhat Tunç vb. Bunların yanı sıra Sarıgazi Belediyesi Çocuk Korosu, Semah Ekibi ve Sarıgazinin birçok yerel sanatçısı da etkinliklerde yer aldılar. Her akşam dia gösterimi yapıldı. İlk gün Mahsuni Şerif, ikinci gün Nazım Hikmet ve üçüncü gün de Sarıgazi Beldesinin tanıtımının yapıldığı bir dia gösterimi yapıldı. Festivalin son gününde İHD temsilcilerinin de katıldığı kadın sorunu üzerine bir panel düzenlendi. Etkinliklerin finali her yıl olduğu gibi bu yıl da Ferhat Tunçla yapıldı. Festivalin bu yılki ana teması ve sloganı "Kardeşçe Birlikte Yaşama Festivali" olarak adlandırılmıştı. Sahne alanların birçoğu da bu konu ve gündem üzerinden konuşmalar yaptılar. Ayrıca birçok sanatçı da konuşmalarıyla kitleyi Munzur Vadisi, Fırtına Vadisi ve Bergama üzerinden duyarlı olmaya çağırdılar. Tüm bu konuşma ve gündemlere rağmen, etkinliklere Nazım Hikmet ve Aşık Mahsuni Şerif damgasını vurdu. Nazım ve Mahsuninin her ismi geçtiğinde ya da şiir ve şarkılarında, kitle bir anda canlanıyordu. Üç gün boyunca etkinlikler sürekli canlılığını korudu. İlk günün akşamı yaklaşık 20 binin üzerinde insan bulunuyordu. İkinci ve özellikle üçüncü günün akşamı çok daha kalabalık bir kitle vardı ve gelenlerden etkinlik alanı taştı, adeta izdiham yaşandı. Festivale katılan insanların büyük çoğunluğunu Sarıgazide oturan Alevi-Kürt ve ilerici demokrat insanlar oluşturuyordu. Buna rağmen festivalin toplam havasına belirgin bir politizasyonun hakim olduğu söylenemez. Fakat sahneden düzen ve devlet karşıtı, özellikle faşist katliamlar, baskı, terör, yoksulluk karşıtı konuşmalar yapıldığında, binlerce insanını tepki ve öfkesi açığa çıkıyordu. Özellikle Suavinin temiz, namuslu, aydınlık bir ülke ve toplum özlemine ilişkin konuşması sırasında tepkilerini dile getirmenin bir biçimi olarak dakikalarca alkışlandı ve sahne ışıkları söndürülerek çakmak ve kibritlerle meydan aydınlatıldı. Devrimcilerin kurduğu platform, savaş ve F tipleri gündemli bir eylem yaptı. Eylemde "Emperyalist savaşa ve F tiplerine karşı mücadeleyi yükseltelim" şiarının yazılı olduğu pankart açıldı. "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Ölüm orucu şehitleri ölümsüzdür!", "Direniş sürüyor kavga büyüyor!", "Katil devlet hesap verecek!", "Emperyalist savaşa hayır!", "Irak halkı yalnız değildir!", "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!", "Yaşasın halkların mücadelesi!" vb. sloganlar atıldı. Eylem kitlenin içinde yapıldı. Zaman zaman sloganlar kitleselleşti. Devletin standlara ilgisi, geçen seneye nazaran daha fazlaydı. Stand sorumlularının GBTsi kontrol edildi, toplatılmış yayınlara el konuldu ve bir Odak dergisi okuru gözaltına alındı. Etkinliklere katılımın yüksekliği ve katılan kitlenin politik müdahaleye açıklığı bizlere bir kez daha bu tür etkinliklere müdahalemizin daha güçlü ve planlı olması gerektiğini gösterdi. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
Pendik İşçi Kültür Evi açıldı... Uzunca bir süredir çalışmalarını sürdüren Pendik İşçi Kültür Evi, 1 Eylül tarihinde "İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği" etkinliğiyle açılışını gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl Kurtköy-Sülüntepe Mahallesinde açılan Kurtköy İşçi Kültür Evi, jandarmanın keyfi tutumları sonucu kapatılmıştı. 6 ay sonra aynı mahallede işçi sınıfının yeni bir mevzisi olarak açılan Pendik İşçi Kültür Evi, düzenin beyinlerimizi uyuşturan kültür ve sanat anlayışına, çürümüşlüğüne, karanlığına karşı atılan bir adımın ifadesi. Uzun ama emin adımlarla yürütülen çalışmalar sonucu mahallenin emekçileriyle buluşabildi. İşçi Kültür Evi çalışanlarının açılış etkinliği misyonu yüklediği 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliği, işçi kültür evlerinin işlevi ve kuruluş amaçlarının anlatıldığı, ağırlaşan yaşam koşulları ve dayatılan yoz kültürün karşısında bu mevzileri sahiplenmeye davet eden açılış konuşmasıyla başladı. Konuşma sonrasında Grup Eksen türkü ve marşlarıyla emekçilerle buluştu. Ardından kamu emekçisi bir arkadaş, 1 Eylül Dünya Barış Gününün Türkiyenin yeni bir savaşa hazırlandığı bugünlerde daha bir önem taşıdığına işaret ettiği, emekçi kadınları, işçileri, gençleri savaşa karşı çıkmaya ve mücadele etmeye çağırdığı konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşma sırasında özellikle kadınlar, anne olmalarından kaynaklı duyarlılıklarıyla tepkilerini gösterdiler. İlgiyle dinlenen konuşmanın ardından Sefaköy İşçi Kültür Evi Şiir Topluluğu "Savaş" eksenli hazırladığı gösterisini sundu. Kısa bir aranın ardından, emperyalist savaşlar ve ulusal kurtuluş mücadelelerine saldırılar sonucu halkların yaşadığı acıların, yıkımın anlatıldığı dia gösterimi gerçekleşti. Çarpıcı görüntülerden oluşan dialar etkinlikte en çok ilgi çeken bölümlerden biriydi. Sivas-Tozanlı Gençlik Komisyonu Folklor Ekibi, Sivas yöresine ait oynadığı oyunla etkinliğe renk kattı. 120 civarında emekçinin katıldığı etkinlik, Grup Eksenin türkü ve halaylarıyla sona erdi. Bahçede çekilen halaylar çevredeki emekçilerin ilgisini topladı. İşçi Kültür Evi çalışanları son olarak, bu düzenin sömürücülerine, beynimizi uyuşturan yoz kültürüne karşı tüm işçi ve emekçileri biraraya gelme, paylaşma ve geleceğin özgür dünyasını birlikte yaratma çağrılarını tekrarladılar. SY Kızıl Bayrak/Kartal |
|||||