Her yıl olduğu gibi bu yıl da okullarda kayıt sendromu başladı. Çarpık eğitim sistemi kendini kayıt yapılırken de gösteriyor. Ekonomik zorluklarla boğuşan işçi ve emekçi aileler, çocuklarını zar zor okula göndermeye çalışırken, okul kapısından içeri girer girmez soyulmaya başlıyorlar. Medyada koparılan yaygaraya, Milli Eğitim Bakanının zorla kayıt parası alınmayacak sözlerine rağmen, kayıt paraları zorla alınmaya devam ediliyor. Milli Eğitim Bakanınnın zorla kayıt parası alınmayacak açıklaması, bu konuda genelge yayınlaması tam bir ikiyüzlülüktür. Mensubu olduğu hükümetin bütçesinden eğitime ayrılan pay %1.5-2 gibi son derece komik bir orandır. Bu nedenle kayıt parası adı altında değil, gönüllü bağış adı altında soygunun gerçekleştirilmesini sağlayacak açıklamalar yapılıyor. Bazı okullarda 2.5 milyara kadar kayıt parası isteniyor. Türk Eğitim-Senin yaptığı araştırmaya göre, her yıl bağış adı altında velilerden 105 trilyon, 9 aylık öğretim sürecinde de toplam 418 trilyon toplanıyor. Yani toplam 523 trilyon liralık bir soygun! ALGP olarak, bu soygunun birinci dereceden muhatabı olan liselilere dönük çalışmalarımıza başladık. Öğrencilerin ve velilerin tepkisini ölçmek, onlara yapılması gerekeni göstermek için bir bildiri yazıp dağıtımına başladık. Şu ana kadar üç lisede bildiri dağıtımı yaptık. Veli ve öğrenciler sorunun sıcaklığı nedeniyle bildirileri oldukça dikkatli okudular. Soygun eğitimin her düzeyinde!, Herkese parasız eğitim hakkı için mücadeleye! ALGP imzalı küçük afişlerimizi de beş lisenin içine, kapı önlerine, veli ve öğrencilerin yoğun olduğu durak ve alanlara yaptık. Ayrıca şiarlarımızın ve taleplerimizin bulunduğu kuşlarımızı da okulların girişlerine yoğun bir şekilde kullandık. Çalışmalarımıza erken ve yerinde bir müdahale ile başlamamız güçlerimizi motive etti ve toparlayıcı bir etkisi oldu. Geçen sene biraz gecikerek başladığımız çalışmalarımızın deneyimleri ışığında, bu yıl erken başlayarak döneme daha hazırlıklı girmeyi hedefledik. Kayıt parasına ve katkı payına karşı çalışmalarımızı okulları açıldıktan sonra da sürdüreceğiz. Bunlar eğitimi satın alınan bir meta haline getirmenin, özelleştirmenin ayaklarını oluşturuyor. Önümüzdeki yeni dönemde de paralı eğitime, YÖKe, ÖSSye, AOBPye, anti-demokratik uygulamalara karşı, Herkese eşit, parasız, demokratik, bilimsel, anadilde eğitim hakkı! şiarıyla mücadeleyi yükselteceğiz. Herkese parasız eğitim hakkı için mücadeleye! Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu
ALPGnin okullarda dağıttığı bildiriden... Kayıp parasına, katkı payına hayır! Elinizi cebimizden çekin! Yeni bir öğretim dönemine de yıl da katlanarak artan sorunlarla başlıyoruz. Her zaman olduğu gibi bu yıl da yetkililer televizyonlara çıkıp kayıt olurken para vermeyin! veya bağış yaparken makbuz alın gibi sözler ediyorlar. Evet, bu söylenenler sadece sözde kalıyor. Ama gelin görün ki; bizden alınan kayıt paraları karşılığı verilen makbuzda zaten bağış yazıyor. Yani yetkililerin dediği gibi bağış makbuzu alıyoruz. Yalnız, gönüllü bağış değil, zorunlu bağış makbuzu... Çünkü verilmediği zaman kayıt yapmıyorlar. Böylece ne yapıp edip yasal kılıfına uydurulup bizlerden kayıt paralarını almış oluyorlar. Bazı okullarda ise daha ileri gidilip kayıt paraları 2.5 milyar veya dolar üzerinden isteniyor. Ancak alınan sadece para değil. Okulun eksik araç-gereçleri de bizden karşılanıyor. Kayıt olaya elimizde standart kayıt paketi (tebeşir, zarf, dosya, klasör, bir top A4 kağıdı, pul, vs.) ile gidiyoruz. Eğer istediğimiz bölüm/alan biraz yüksekse, buna bir de bilgisayar parası, perde vb.de eklenebiliyor. (...) Veliler, öğrenciler! Kazandığımız üç-beş kuruşla yaşamımızı zar zor sürdürebilirken, en doğal hakkımız olan eğitim hakkımız da elimizden alınmaya çalışılıyor. Ancak bunu hiç kimseye sezdirmeden yapmaya çalışıyorlar. Önce bağış, sonra katkı payı, kayıt parası ve son olarak liselerin har(a)çlandırılması... Bunlar eğitimi artık satın alınan bir mal haline getirmenin ayaklarını oluşturuyor. Böylece eğitim de parası olanın yararlanabileceği bir ayrıcalık haline getiriliyor. Mücadele etmekten başka çare yok! Veliler, öğrenciler! Bu gidişe, bu soyguna dur demek için daha fazla bekleyemeyiz. Eğitimi bize fazla görenlere, ülkeyi parsel parsel satanlara, bizleri açlığa, yoksulluğa mahkum edenlere diyecek bir sözümüzün olması gerekir. ELİNİZİ CEBİMİZDEN ÇEKİN! Eğitimi satın alınan bir ayrıcalık olmaktan çıkartıp; herkese eşit, parasız, demokratik, bilimsel, anadilde eğitim hakkı için mücadele etmeliyiz. ALGP
Yaz çalışmamızı ara vermeden sürdürüyoruz Yaz çalışmamızın bir ayağı olarak 15 günlük periyodlarla çıkardığımız Ekim Gençliği özel sayısının yaygın bir dağıtımını planladık. Belirlediğimiz sanayi sitelerine ve fabrikalara dağıtım için ekipler oluşturmaya devam ediyoruz. Bir tekstil atölyesinde 50 kişiye ulaştırdığımız Ekim Gençliği özel sayıları genç işçiler tarafından ilgiyle karşılandı. Alamayanların dönüp tekrar gelip istemeleri, uzattığımız kişilerin kendi aralarındaki diyalogları bizim için anlamlıydı: Yine bildiri dağıtıyorlar, yine onlar gelmiş, okuyalım bakalım, hem okuyacaksın, hem okutacaksın vb... Genç işçilerin ilgisi aslında onların politikaya ne kadar aç olduğunu, kendilerini ifade etmek için bir arayış içinde olduklarını gösteriyor. Hedefimiz olan 400 adet Ekim Gençliği özel sayısı dağıtımının sınırlı da olsa bir etki yaratacağı inancındayız. Yayınlarımızı genç işçileri uyarma, saldırılara karşı yol gösterme araçları olarak etkili bir biçimde kullanmalıyız. Dağıtımlarımıza bu bilinç açıklığı ile ara vermeden devam edeceğiz. Genç Komünistler/Rumeli Yakası
İHDden tecrite karşı eylem... Ölümler durdurulsun! İHD Ankara Şubesi önünde 31 Ağustos günü Ölüm Orucunda şehit düşen Fatma Tokay için oturma eylemi yapıldı. Eylemde Ölümler durdurulsun!, Yaşam hakkına saygı yazılı dövizler açıldı. İHD Ankara Şube Başkanı Ender Büyükçulha yaptığı konuşmada; Ölüm Orucunda bir insanın daha yaşamını yitirdiğini, ancak bu ülkeyi yönetenlerin ölümlere sessiz kalarak sahte gündemler yarattıklarını, insan hakları savunucularının gündemini ise hala F tiplerinde tecritte olan tutsakların oluşturduğunu, siyasi iktidarın bir an önce bu soruna bir çözüm bulması gerektiğini vurguladı. Yaklaşık 40 kişinin katıldığı oturma eylemi alkışlarla sona erdi. SY Kızıl Bayrak/Ankara |
|||||