3 Ağustos '02
Sayı: 30 (70)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaşa karşı mücadele güncel ve yakıcı görevdir!..
  Emperyalist savaşı durdurmak için seferber olalım!
  Amerikan askerlerinde savaş sendromu
  Sermaye ordusu Irak cephesine ısınıyor
  Emperyalist savaşlar ve tekeller
  "Irak'a müdahale yıkım olur"
  Emek Platformu kime hizmet ediyor?
  TEKEL'de peşkeş ve vurgun
  Gerçek iş güvencesi işçilerin kendi eylemiyle sağlanabilir
  Süreci kamu emekçilerinin taban inisiyatifi kazanabilir!
  Paşabahçe direnişinin önemi ve işçi sınıfının sorumluluğu
  Direnişteki Paşabahçe işçisiyle konuştuk...
  Paşabahçe direnişine destekler...
   Açlık ordusu büyüyor!..
   '96 ÖO Zindan Direnişi şehitleri anmaları
   6. Ekip ÖO savaşçısı Semra Başyiğit şehit düştü!
   Irak'a emperyalist saldırı ve TC
   Dersim, barajlar ve kalkınma/1
   Fabrika=F tipi hücre...
   TSK'ya Irak vitrini...
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
TEKEL’de peşkeş ve vurgun

Türkiye’de kamu kuruluşlarının özelleştirme adı altında sermayeye peşkeş çekilmesi artık iyice yerleşmiş bir politika halini aldı. Ancak bu peşkeş çekmelerin ortaya çıkardığı fatura ve tepki nedeniyle sermaye devleti özelleştirme öncesi bunun altyapısını hazırlıyor. Yeni yatırım veya teknolojik yenilemelerin önüne geçilerek özelleştirme için zemin hazırlanıyor.

Bu kuruluşlardan biri de TEKEL’dir. Türkiye’nin en büyük işletmelerinden biri olan, onbinlerce işçinin çalıştığı ve tütün ekicilerinin tek alıcısı olan TEKEL de, özelleştirme öncesi oynanan oyunlarla emperyalist tekellere peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Son olarak TEKEL ile Amerikan tütün tekelleri Reynolds ve Philip Morris arasında takas ve satış anlaşmalarıyla ortaya çıkan vurgun gözleri yeniden TEKEL’e çevirdi.

TEKEL, emperyalist tütün tekelleriyle yaptığı anlaşmalar doğrultusunda bir vurgun kapısına dönüşmüş durumda. Bu vurgun Amerikan tütün tekeli Philip Morris ile yapılan tütün takasının ardından yeniden gündeme geldi. TEKEL, Philip Morris’ten Virgirna ve Burley menşeli 2 milyon 900 kilo tütün alarak yerine Adıyaman ve Yayladağ menşeli 9 milyon 126 bin 896 kilo tütün verdi. Takasta Amerikan tütünleri 5.33 ve 5.86 dolardan alınırken, Türkiye menşeli tütünler 1.45 ve 1.55 dolardan satıldı. Üstelik ortalama fiyatı 5.33 dolardan hesaplanan Amerikan tütününün kilo fiyatı nakliye ve vergi gibi eklemelerle 9.05 dolara ulaşıyor.

Bu vurgunun hemen ardından gene bir Amerikan tekeli olan Reynolds’un da TEKEL’e yüksek fiyattan tütün sattığı ortaya çıktı. TEKEL Reynold’tan satın aldığı Zimbabwe ve Malavi menşeli tütünün kilosuna ortalama 7 dolar ödedi. 1 milyon 758 bin 600 kilo tütün satın alan TEKEL’in buna karşılık 11 milyon dolar para ödediği iddia ediliyor. Oysa TEKEL köylüden satın aldığı tütünün kilosuna sadece 1 dolar ödüyor.

Bu iki vurgunun altını biraz kazıyınca aynı isimle karşılaşıyoruz; Reytek. Reytek, Amerikan tütün tekeli Reynolds ve TEKEL yönetiminin ortaklığıyla kurulan bir şirket. Şirketin %49 hissesi TEKEL’e, %51 hissesi Reynolds’a ait. Bu sayede şirkette asıl söz ve yetki hakkı Reynolds’un elinde toplanmış oluyor. Reytek tütünün kilo fiyatını belirleyerek, bunu TEKEL’e dayatabiliyor. Kendi tütünlerini yüksek fiyattan satan Reynolds, TEKEL’den tütünü oldukça düşük bir fiyata satın alıyor. TEKEL Reytek aracılığıyla kendi elini bağlamış durumda, bunu her satış anlaşmasında görmek mümkün. “Malumları olduğu üzere ortaklığımız olan Reytek tarafından Flue Cured ve Burley tütünlerinin %49’unun Reytek yönetim kurulu tarafından tespit edilen fiyat üzerinden satın alınması öngörülmüştür.” türünden s&oul;ylemler TEKEL’in yaptığı diğer anlaşmalarda da sıkça geçiyor. Bu, tüm söz hakkının Reytek aracılığıyla Reynolds’a verildiğini gösteriyor.

Bu vurgunların yol açtığı ekonomik zarar ise çalışanlara ve halka ödettiriliyor. Bir yandan TEKEL çalışanları zarar gerekçesiyle işyerlerinin kapanma tehlikesi ve işsizlikle karşı karşıya kalırken, diğer yandan TEKEL ürünlerine ardarda yapılan zamlarla emekçilerin başka bir yoldan da fatura ödemeye ortak olmaları sağlanıyor. Böylece gerek emperyalist tekeller gerekse onların yerli işbirlikçileri servetlerine servet katma imkanına kavuşuyorlar.

Öte yandan ise, TEKEL’in kamu yönetimi nedeniyle piyasa şartlarına uyum sağlayamayıp zarar ettiği, bu nedenle bazı birimlerinin kapatılması veya özelleştirilmesi gerektiği propaganda ediliyor. Oysa TEKEL kendi alanında gerçek bir tekel. Son dönemde emperyalist tütün tekellerine sağlanan imkanlara rağmen hala piyasanın çok büyük bir kısmını elinde tutuyor. Bu ise emperyalist tekellerin ağzını sulandırmaya yetiyor. Tüm söylemlerin aksine TEKEL bilinçli bir politikayla zarar ettirilerek özelleştirilmesinin kapısı aralanıyor.

Özelleştirmeye ve bu vurgunlara dur diyecek güç, başta saldırının hedefindeki işçiler olmak üzere Türkiye işçi sınıfıdır. Emperyalist tekellerin ve yerli işbirlikçilerinin yağmasına son vermek militan bir mücadeleyle mümkündür.